Türk Bitig: Uygur Türkçesi Sözlüğü - AG



Uygur Türkçesi Sözlüğü

  1. a: Seslenme edatı; pekiştirme edatı. Xudaya! – Ey Tanrım! Éytqina dostum! – Söylesene dostum! Way balimey, anangni tola xijil qilmighina! – Ey çocuğum anneni fazla mahcup etmesene! Bek uzun kocha ékena! – Çok uzun cadde imiş ya! Daima ademning yaminigha yoluquwatimena – Daima insanın kötüsü ile karşılaşıyorum. Chapsanraq sözlep béringa! – Çabuk söylesene!
  2. ab: f. Abi hawa – Abı hava. Abi hayat – Abı hayat.
  3. abad: f. bk. awat.
  4. abadan: f. bk. awadan.
  5. abarot: r. Dolanım, ticarî muamelme, alış veriş. Soda abaroti – Ticarî dolanım.
  6. abaylimaq: bk. awaylimaq.
  7. abdal: a. Abdal, derviş.
  8. abdalliq: a.u. Ahmak, deri yüzücü, zalim.
  9. abdan: f. bk. obdan.
  10. abdeste: f. Su kabı ile yıkanma; taharet alma.
  11. Abxaz: Abhaz. Abxaz xelqi – Abhaz halkı.
  12. Abxazilik: Abhaziyelik.
  13. abide: a. Abide; bir olayı gelecek kuşaklara hatırlatmak için inşa edilen yapı; heykel; anıt.
  14. abit: a. Abid; takva ehli; zahit.
  15. ablaq: a. bk. eblex.
  16. abligatsiye: r. Tahvil.
  17. abromen: f. 1. İtibarlı; saygın; nüfuz sahibi. 2. Namuslu.
  18. abroy: f. İtibar, saygınlık, otorite, prestij, iyi nam. Abroyi yoq adem – İtibarsız insan. Abroyigha tegmek – Birinin saygınlığına dokunmak. Abroyini tökmek – Birinin saygınlığını düşürmek; küçük düşürmek; baltalamak. Abroy qazanmaq – Nüfuz kazanmak. Abroyini kötermek – Nüfuzunu yükseltmek.
  19. abroyluq: f.u. İtibarlı, saygın, nüfuzlu.
  20. abroymen: f.u. bk. abromen.
  21. abroysiz: f.u. İtibarsız, nüfuzsuz, otoritesiz.
  22. abroysizlandurmaq: f.u. İtibarsızlandırmak.
  23. abroysizlanmaq: f.u. İtibarsızlanmak.
  24. absérwatoriye: r. Gözlem evi, rasathane.
  25. absolyut: r. Mutlak, salt, büsbütün. Absolyut miqtar – Salt miktar.
  26. absolyutizm: r. Mutlakıyet, saltçılık, mutlakıyet yanlısı.
  27. abstrakt: r. Soyut, mücerret.
  28. abstraktlash: r.u. bk. abstraktlimaq.
  29. abstraktlimaq: r.u. Soyutlamak.
  30. abstraktsiye: r. Soyutlama.
  31. abune: a. Abone.
  32. ach-toq: Aç ve tok. Ach-toq yashimaq – Yarı aç, yarı tok yaşamak.
  33. ach-toqluq: Açlık ve tokluk.
  34. ach-yalingach: Aç ve çıplak.
  35. ach-yalingachliq: Açlık ve çıplaklık.
  36. acha-singil: Kız kardeşler; abla ve küçük kız kardeşler.
  37. acharchiliq: Açlık. Acharchiliq yilliri – Açlık yılları.
  38. achchighlandurmaq: Kızdırmak; öfkelendirmek.
  39. achchighlanmaq: Kızmak; öfkelenmek.
  40. achchighlash: bk. achchighlimaq.
  41. achchighliq: Öfkeli; hiddetli; dargın.
  42. achchighlinishmaq: Gerginlik; aralarının açık olması.
  43. achchiqliq: bk. achchighliq.
  44. achilanmaq: Dallanmak, çatallanmak.
  45. achilimaq: Dallandırmak, çatallaştırmak.
  46. achköz: Aç gözlü.
  47. achközlük: Aç gözlülük. Achközlük qilmaq – Aç gözlülük etmek.
  48. achqi: bk. achquch.
  49. achqu: bk. achquch.
  50. achquch: Anahtar.
  51. achliq: Açlık.
  52. achmaq: Açmak. Échip bermek – Açıvermek. Échip tashlimaq – Açıvermek. Pal achmaq – Fal açmak. Söz achmaq – Söz açmak, söylemek. Su achmaq – Su açmak; sulamak. Qan achmaq – Maden kuyusu açmak. Échip éytmaq – Açık söylemek. Sawat achmaq – Okuma yazma öğrenmek.
  53. achsériq: Açık sarı, sarımsı.
  54. achti: Açtı. Köngül achti – Neşelendi, keyiflendi, eğlendi. Uning közini ach! – Onu uyar! Onun gözünü aç! Uyqungni ach! – Uykunu aç; uyan! Qorsaghim achti – Karnım açti.
  55. ada: Yerine getirmek; gerçekleştirmek; bitirmek. Ada qilmaq – Yerine getirmek; becermek. Ada bolmaq – Gerçekleşmek. Su ada boldi – Suyu çekildi; soğuldu.
  56. adak: Son. Adighida – Sonunda. Adighighiche – Sonuna kadar.
  57. adalet: a. Adalet, hakikat.
  58. adaletsiz: a.u. Adaletsiz, hakikatsiz.
  59. adaletsizlik: a.u. Adaletsizlik. Adaletsizlik qilmaq – Adaletsizlik etmek.
  60. adalettik: a.u. Adaletli.
  61. adap: Kepek haşlaması (hayvan yemi).
  62. adasqa: Pılı pırtı. U yamalghan adasqilarni kiyetti – O yamalı elbise giyerdi.
  63. adawet: a. Kin, nefret, öç. Adawet qilmaq – Kin beslemek.
  64. adawetkarliq: a.f.u. Kin besleyicilik.
  65. adawetlik: a.u. Kinli, kin tutan.
  66. adawetsiz: a.u. Kinsiz, kin tutmayan.
  67. adawetsizlik: a.u. Kinsizlik, kin taşımama.
  68. adawétkar: a.f. Kin besleyici.
  69. adash: Dost, arkadaş.
  70. adashqaq: Çok şaşıran kimse.
  71. adashqan: Şaşıran.
  72. adashqanliq: Şaşırma hali.
  73. adashliq: Arkadaşlık. Adashliqtin paydilanmaq – Arkadaşlıktan faydalanmak. Adashliq qilmaq – Arkadaşlık etmek.
  74. adashmaq: Şaşırmak, azmak. Men adiship kettim – Şaşırdım; Azdım. Yoldin adashmaq – Yolu şaşırmak. Adiship yürmek – Şaşırıp yürümek; sersem halde gezmek. Hésapta adashmaq – Hesapta şaşırmak, hesapta yanılmak. Ékildin adashmaq – Akıldan azmak; aklını kaybetmek.
  75. adashturmaq: Şaşırtmak, azdırmak.
  76. adashturush: bk. adashturmaq.
  77. addaqki: En son. Adaqqi chekkiche – Son sınırına kadar. Addaqqi künliride – Son günlerinde. Adaqqi jeng – Son cenk; son savaş.
  78. addilashturmaq: a.u. Sadeleştirmek, basitleştirmek.
  79. addiliq: a.u. Sadelik, basitlik.
  80. addiy: a. Sade, basit, her zamanki gibi. Addiy köpchülük – Basit çoğunluk, avam.
  81. adem: a. Adam, insan, kişi. Adem qilmaq – Büyütmek; eğitmek. Adem bolmaq – Büyümek; ergin hale gelmek. Ademdek – İnsan gibi. Adem éytqusiz – Olağanüstü, son derece, fevkalâde.
  82. ademchilik: a.u. İnsanlık, kişilik.
  83. ademgerchilik: İnsanlık; insanlık sevgisi, kişilik. Ademgerchiligi bar – Kişilikli; kişiliği var. Ademgerchilik qilmaq – İnsanlık sevgisi göstermek.
  84. ademxor: a.f. Kan içici, vahşî.
  85. ademxorluq: a.f.u. Kan içicilik, vahşilik, vahşet.
  86. ademsitmaq: İnsan saymak. Uni néme munchiliq ademsitisen! – Onu neden bu kadar yüceltiyorsun (şımartıyorsun)?!
  87. ademsuman: İnsansı, insana benzer. Ademsuman maymun – İnsansı maymun.
  88. ademzat: a.f. İnsanlık, insanoğlu.
  89. adet: a. Adet, anane, töre, gelenek. Kona adet – Eski âdet. Adetke qarshi – âdete aykırı. Adette – Genel olarak; her zamanki gibi. Adettin tashqiri – Olağanüstü, anormal. Adettikiche – Normal. Adet bolup ketken – Alışkanlık haline gelmiş. Adettiki boyucha – Normal halde. Adette – Normal halde. Adettiki – Her zamanki gibi.
  90. adetlendürmek: Alıştırmak.
  91. adetlenmek: Alışmak.
  92. adetlenmigen: Alışmamış.
  93. adil: a. Adil.
  94. adilane: a.f. Âdilâne; âdil olarak.
  95. adillik: a.u. Adillik. Adillik qilmaq – âdillik etmek.
  96. adimetchilik: a.u. İnsanseverlik, insanlık, kişilik. Adimetchiligi yaxshi kishi – Kişilikli insan.
  97. adishish: bk. adashmaq.
  98. admiral: r. Amiral.
  99. admiralliq: r.u. Amirallik.
  100. adrés: r. Adres. Adrés surash orni – Danışma yeri.
  101. adwukat: r. Avukat.
  102. adwukatliq: r.u. Avukatlık. Adwukatliq qilmaq – Avukatlık yapmak. Adwukatliq ishliri – Avukatlık işleri.
  103. Afghan: Afgan. Afghan tili – Afgan dili.
  104. Afghaniy: Afganlı; Afgan'a ait.
  105. Afriqiliq: Afrikalı.
  106. agah: f. Uyan, dikkat etme. Agah bolmaq – Dikkat etmek.
  107. agahlandurmaq: f.u. Uyarmak.
  108. agahname: f. Uyan mektubu.
  109. agahsiz: f.u. Dikkatsiz, uyansız.
  110. agalandurmaq: bk. agahlandurmaq.
  111. agént: r. Acenta, ajan, casus.
  112. agéntliq: r.u. Ajanlık.
  113. agronom: r. Tarım uzmanı.
  114. agronomluq: r.u. Tarım uzmanlığı.
  115. agh: Peş. Ishtanning éghi – Pantolonun peşi.
  116. agha: Ağabey.
  117. agha-ini: Ağabey ve küçük erkek kardeşler; erkek kardeşler.
  118. aghamcha: Halat, urgan.
  119. aghayne: bk. aghine.
  120. aghdurmaq: Çevirmek, döndürmek, devir mek, altüst etmek. Aghdurulup chüshmek – Devrilip düşmek.
  121. aghichem: Abla 2. Bayan.
  122. aghil: bk. éghil.
  123. aghili: Almaya; almak için.
  124. aghinaq: Küpe.
  125. aghine: Arkadaş, dost. Aghine bolmaq – Arkadaş olmak.
  126. aghinichiliq: Arkadaşlık, dostluk. Aghinichiliq qiliwetti – Arkadaşlarca davrandı.
  127. aghma: Tutumsuz; zayıf karakterli; istikrarsiz.
  128. aghmaq: Sapmak, konudan uzaklaşmak, kaymak.
  129. aghmichi: Tutumsuz, çıkarcı.
  130. aghmixan: zool. Kokarca, hamster.
  131. aghnatmaq: Ağnatmak.
  132. aghnimaq: Ağnamak.
  133. aghriq: Hasta. Yuqumluq aghriq – Bulaşıcı hastalık. Bash aghrighi – Baş ağrısı. Alma yep aghriq bolgiche, örük yep ölüwal – Elma yeyip hastalanmaktansa, erik yeyip ölüver.
  134. aghriq-silaq: Hastalık ve salgın.
  135. aghriqchan: Hastalıklı, zayıf, cılız.
  136. aghriqxana: Hastahane.
  137. aghriqliq: Hastalık, hasta olma hali.
  138. aghriqsunmaq: Kendinde hastalık hissetmek 2. Zorluk hissetmek.
  139. aghrimaq: Hastalanmak. Aghrip qaldim – Hastalandım. Sanga ichim aghriydu – Sana acıyorum. Yüregim aghriydu – Yürekten acıyorum.
  140. aghritmaq: (aghrimaq'tan) Ağrıtmak. Aghritip éytmaq – Ağrıtıp söylemek. Uning könglini aghritmang! – Onun gönlünü ağrıtmayın! Béshimni aghritmang – Başımı ağrıtmayın.
  141. aghu: Ağı, zehir.
  142. aghziki: Sözlü.
  143. ah: Ah. Ah urmaq – Ah demek; iç çekmek. Ah chekmek – Ah çekmek; iç çekmek.
  144. ah-uhlimaq: Hasret çekmek.
  145. ahaq: a. Kehribar.
  146. ahali: a. Ahali.
  147. ahaliliq: a.u. Ahalilik. Köp ahaliliq – Çok ahalilik, çok kalabalık.
  148. ahalisiz: a.u. Ahalisiz. Ahalisiz jay – Ahalisiz yer; ahalisiz mekan.
  149. ahbap: a. Ahbap, dost.
  150. aheng: f. Ahenk, melodi. Ahenggha salmaq – Ahenge çekmek.
  151. ahengdar: f. Ahenkli, melodili.
  152. ahengdash: f.u. Ahenktaş, benzer ahenkli.
  153. ahengli: f.u. Ahenkli, uyumlu.
  154. ahengsiz: f.u. Ahenksiz, uyumsuz.
  155. ahengsizliq: f.u. Ahenksizlik, uyumsuzluk.
  156. ahmaq: a. bk. axmaq.
  157. ahu: f. Antilop.
  158. ahu-wah: bk. ahu-zar.
  159. ahu-zar: u.f. İnilti, feryat.
  160. ahwal: a. Ahval, durum, vaziyet. Ahwalingiz qandaq? – Durumunuz nasıl? Ahwal oqumaq – Durumdan şikayet etmek. Hal-ahwal sorashmaq – Hal-hatır sormak.
  161. ahwalat: a. Durum, vaziyet.
  162. axbarat: a. Ajans.
  163. axbaratchi: a.u. Ajan, haberci.
  164. axcha: Para, akçe. Kümüsh axcha – Gümüş para. Tilla axcha – Altın para. Meyde axcha – Bozuk para.
  165. axchiliq: Paralı, zengin; 2. Paralı, ücretli, bedava olmayan.
  166. axchisiz: Parasız; 2. Bedava.
  167. axchisizliq: Parasızlık.
  168. axir: a. Ahır, son, nihayet. Axiri kelgusi sanda – Sonu gelecek sayıda. Axirighiche – Sonuna kadar. Axirigha yetküzmek – Sona erdirmek. Axirini bersun – Sonu hayırlı olsun. Eng axirda – En sonunda. Axir zaman – Kıyamet. Axir zaman peyghembiri – Ahır zaman peygamberi.
  169. axiret: a. Ahret.
  170. axiretlik: a.u. Kefin. Axiretlik dost – Ahret dostu. Méning axiretligim – Ahret dostum; eşim.
  171. axirqi: a.u. Sonuncu. Axirqi söz – Son söz.
  172. axirsiz: a.u. Sonsuz.
  173. axirsizliq: a.u. Sonsuzluk.
  174. axlaq: a. Ahlâk. Axlaqi yaman adem – Ahlakı kötü kişi.
  175. axlaqiy: a. Ahlâki. Axlaqiy jihettin – Ahlâk bakımından.
  176. axlaqliq: a.u. Ahlâklı.
  177. axlaqsiz: a.u. Ahlâksız.
  178. axlaqsizliq: a.u. Ahlaksızlık.
  179. axlash: bk. axlimaq.
  180. axlimaq: Ayıklamak, kabuğunu soymak. Shal axlimaq – Prinç ayıklamak.
  181. axmaq: a. Ahmak, budala. Axmaq bolmaq – Ahmak olmak. Axmaq qilmaq – Ahmak etmek. Axmaqqa chiqarmaq – Ahmak saymak. U axmaq emes – O ahmak değil.
  182. axmaqliq: a.u. Ahmaklık.
  183. axta: f. Enemek, iğdiş etmek. Axta at – İğdiş edilen at. Axta qilmaq – İğdiş etmek, enemek. Axta qilish — bk. axta qilmaq.
  184. axtam: Sürülüp dinlendirilen toprak.
  185. axtarma: Sürülüp dinlendiren toprak; bk. axtam.
  186. axtarmaq: Aramak, arama.
  187. axtash: Albatır, kaymak taşı.
  188. axtikan: Ardıç.
  189. axtikanliq: Ardıçlık, ardıçlı yer.
  190. axtilash: bk. axtilimaq.
  191. axtilimaq: Enemek, iğdiş etmek.
  192. axturulmaq: Aranılmak.
  193. axturush: Arama. Jinayi axturush – Suç aranması. Axturush bölümü – Arama bölümü. Uzun axturushlar nétijiside tömür qani tépildi – Uzun aramalar neticesinde demir madeni bulundu.
  194. axun: f. 1. Manevî sima, din adamı, molla; 2. Bey yerine bazı erkek adlarına eklenir. Semetaxun, Memetaxun gibi.
  195. axur: f. Yemlik, ahır yemliği.
  196. aile: a. Aile. Aile ayali – Ev kadını.
  197. aile-tawabi: Ev halkı, çoluk çocuk.
  198. ailewiy: a. Aileye ait. Ailewiy turmush – Aile hayatı.
  199. ailichilik: a.u. Aileye bağlılık.
  200. aililik: a.u. Aileli, evli.
  201. ailisiz: a.u. Ailesiz.
  202. ailisizlik: a.u. Ailesizlik.
  203. Ajar: Acar. Ajar ayili – Acar kadını. Ajar xelqi – Acar halkı.
  204. ajayip: a. Acayip, garip, tuhaf, şaşılacak. Ajayip yaxshi – Şaşılacak kadar iyi.
  205. ajayipxana: Müze, hayvanat bahçesi.
  206. ajire: a. ağ. bk. ijare.
  207. ajiz: a. Güçsüz, zayıf, dayanıksız, yardımcısız. Ajiz bolmaq – Zayıf olmak; yardımcısız kalmak. Ajizmen – Zayıfım; güçsüzüm. Ajiz qilmaq – Zayıf düşürmek; güçsüzleştirmek.
  208. ajizane: a. Garip halde; hafifçe; gevşekçe.
  209. ajizlatmaq: a.u. Zayıflatmak; güçsüzleştirmek.
  210. ajizlik: a.u. Zayıflık; güçsüzlük.
  211. ajralghu: Ayrılık.
  212. ajralghusiz: Ayrılmaz.
  213. ajralmaq: Ayrılmak, açılmak, çatlamak.
  214. ajralmas: Ayrılmaz. Ajralmas dostlar – Ayrılmaz dostlar.
  215. ajrashmaq: (ajrimaq'tan) Ayrılmak; boşanmak; veda etmek.
  216. ajratmaq: (ajrimaq'tan) Ayırmak, elden çıkarmak, boşamak. Sharait kona dostlarni Bir-biridin ajiritip qoydi – Şartlar eski dostları birbirinden ayırdı. Öz öyimdin jay ajritip berdim – Kendi evimden yer ayırıp verdim. Pul ajritip qoydum – Para ayırdım.
  217. ajrimaq: Ayrılmak, elden çıkarmak, kaybetmek, yitirmek, boşanmak.
  218. aka: Ağabey. Chong aka – Büyük ağabey.
  219. aka-ini: Ağabey ve küçük erkek kardeş.
  220. aka-singil: Ağabey ve kız kardeş.
  221. aka-uka: Büyük ve küçük erkek kardeşler.
  222. akadémik: r. Akademi üyesi.
  223. akadémiye: r. Akademi. Penler akadémisi – Fenler akademisi. Herbiy akadémi – Askeri akademi.
  224. akiliq: Ağabeylik. Akiliq qilmaq – Ağabeylik etmek.
  225. Aklar: Aklar; komünist aleyhtarı Ak Ordu yandaşları.
  226. akop: r. Siper.
  227. aktif: r. bk. aktip.
  228. aktip: Aktif, faal. Aktip sürette – Aktif halde.
  229. aktipchanliq: r.u. Aktiflik, faal olma durumu.
  230. aktiw: bk. aktip.
  231. aktiwlashmaq: r.u. Faalleşmek.
  232. aktiwliq: r.u. Aktiflik, faal olma durumu. Aktiwlik körsetmek – Aktiflik göstermek.
  233. akushérka: r. Ebe.
  234. aq: Ak, beyaz. Aq béliq – Ak balık. Aq chachliq – Ak saçlı. Aq dilliq veya aq yürek – Temiz yürekli. Aq nanchi – Çalışmadan geçinen kimse. Aq chige – Ak kendir. Aq qushqach – Beyaz serçe. Aq qunaq – Beyaz mısır. Tuxumning éqi – Yumurtanın akı. Közümge aq tüshti – Gözüme ak düştü. Aqqa chiqarmaq – Haklı çıkarmak; temize çıkarmak. Aq süngek – Soylu, asilzade. Aq aydung kéche – Beyaz aydın gece. Aq sériq – Beyaz sarı. Aq yer – İşlenmemiş tarla. Aq yol – Ak yol. Aq yol tilimek – Hayırlı yol dilemek. Aq yol bolsun – Hayırlı yolculuk olsun. Közimning aq-qarisi – Gözbebeğim. Aq-qarini ajratmaq – Ak ile karayı fark etmek. Aq-karini tunughan – Doğru ve yanlışı fark eden (ayıran). Aq qalghan yerler – Sürülmemiş topraklar.
  235. aqar: Akar. Aqar su – Akar su.
  236. aqartmaq: Badana yapmak; 2. Kültür ve bilgi sahibi yapmak.
  237. aqaymaq: Gözünü dikmek.
  238. aqboz: Gri, kül rengi, boz.
  239. aqbur: Tebeşir.
  240. aqche: Beyazımsı. Aqche yüzlük qiz – Beyaz yüzlü kız.
  241. aqchéchek: Kardelen (çiçeği).
  242. aqdil: u.f. Samimi, garezsiz, namuslu, dürüst. Aqdil kishi – Namuslu kişi; dürüst kişi.
  243. aqdilliq: u.f.u. Namusluluk, dürüstlük. Aqdilliq bolmaq – Namuslu ve dürüst olmak.
  244. aqgül: u.f. Beyaz gül.
  245. aqxesse: Dokuma, yerli dokuma.
  246. aqibet: a. bk. aqiwet.
  247. aqilane: Akıllıca. U aqilane meslixetlerge qulaq salmidi – O akıllıca söylenmiş öğütleri dinlemedi.
  248. aqilliq: a.u. bk. éqilliq.
  249. aqin: Şair (Kazak Türkçesinde).
  250. aqinliq: Şairlik.
  251. aqiwet: a. Akıbet, son. Aqiwiti xeyr bolsun – Sonu hayırlı olsun.
  252. aqiwetsiz: a.u. Akıbetsiz. Aqiwetsiz qaldurmaq – Sonuçsuz bırakmak.
  253. aqiwetsizlik: a.u. Akıbetsizlik.
  254. aqiyish: bk. aqaymaq.
  255. aqqashka: Beyaz benekli.
  256. aqqen: Kesme şeker; bk. chaqmaq kent.
  257. aqqu: Kuğu; bk. aqqush.
  258. aqqunaq: Beyaz mısır.
  259. aqqush: Kuğu. Aqqush mamughi – Kuğu tüyü.
  260. aqqushqach: Serçe; İli (Gulca) serçesi.
  261. aqlanmaq: (aqlimaq'tan) 1. Badanalanmak; 2. Aklanmak, temizlenmek. U sotta aqlinip chiqti – O mahkemede aklandı.
  262. aqlash: bk. aqlimaq.
  263. aqlighuchi: Avukat.
  264. aqliq: Aklık, beyazlık; 2. Haklı olmak, masumluk, suçsuzluk. Aqliq siyir – Sağılan inek.
  265. aqlimaq: Aklamak, temizlemek.
  266. aqmaq: Akmak, sızmak. Éqip kelmek – Akarak gelmek. Éqip ketmek – Akarak gitmek. Qan aqmaq – Kan akmak.
  267. aqmuch: Beyaz biber.
  268. aqnan: u.f. Buğday unu ekmeği.
  269. aqnanchi: u.f.u. Çalışmadan geçinen kimse; serseri; sefil.
  270. aqnanchiliq: u.f.u. Aptallık; serserilik.
  271. aqnawat: Kristal şeker.
  272. aqraba: Akraba.
  273. aqrap: Akrep, kuyruklu.
  274. aqsaq: Aksak, topal. Axsaq Tömür – Aksak Timur.
  275. aqsaq-tuka: Topal, sakat.
  276. aqsaqal: Ak sakal, yaşlı; 2. Yaşça büyükler, çavuş; muhtar. Aksaqallar kéngishi – Büyüklerin danışmanlığı.
  277. aqsaqalliq: Ak sakallı olma durumu; 2. Büyüklük. Aqsaqalliqqa saylanmaq – Muhtarlığa seçilmek.
  278. aqsaqlimaq: Aksamak.
  279. aqsash: bk. aqsimaq.
  280. aqsatmaq: Aksatmak.
  281. aqsil: Ak, beyazımsı. Aqsil sériq – Beyazımsı sarı. Aqsil kök – Beyazımsı mavi. Aqsil madde – Albüminli madde.
  282. aqsimaq: Aksamak. Aqsap mangmaq – Aksayıp yürümek.
  283. aqsul: Kula, aft.
  284. aqsüngeklik: Soyluluk; asilzadelik.
  285. aqsüngék: Soylu, asilzade, aristokrat. Aqsüngekler – Soylular.
  286. aqsürü: Keten bezi.
  287. aqsham: f. Akşam.
  288. aqshorpa: Etsiz çorba. Köktatliq aqshorpa – Sebzeli etsiz çorba.
  289. aqtérek: Beyaz kavak.
  290. aqtomur: Sinir.
  291. aqush: Beyazımsı.
  292. aqyer: Sürülmemiş yer.
  293. ala: Alaca, bulacalı, aynı renkten olmayan. Ala qarchigha – Aladoğan. Ala qargha – Alakarga. Ala at – Ala at. Ala ayaq at – Ala ayak at. Haywanning alisi téshida, ademning alisi ichide – Hayvanın alası dışında, insanın alası içinde.
  294. ala-bula: Alaca, benekli, çeşitli renkli.
  295. ala-buliliq: Karışık renkler halitası; 2. İhtilâf, ayrılık, anlaşmazlık.
  296. ala-chipar: bk. ala-taghil.
  297. ala-qula: Alaca, benekli, değişik, farklı.
  298. ala-taghil: Abraş, benekli.
  299. ala-tayin: Belirsizlik, şüpheli. Uning kélishi ala-tayin gep – Onun gelmesi belirsiz. Ala-tayinliqtin yaman nerse yoq – Belirsizlikten kötü şey yok.
  300. ala-yéshil: Alaca yeşil, çeşitli renk, benekli.
  301. ala-yéshilliq: Renk karışıklığı, beneklilik.
  302. alabugha: Perki, tatlı su levreği.
  303. alaghaz: Yaban ördeği; bk. saralaghaz.
  304. alahide: a.u. Özel, ayrı, fevkalâde, Olağanüstü. Alahide xususiyet – Olağanüstü özellik.
  305. alahidilik: a.u. Özellik.
  306. alaq: Sayıklama, saçmalama, uydurma.
  307. alaq-jalak: Korkuyla, korka korka, ürkerek, sakına sakına.
  308. alaqe: a. Alâka, ilgi, temas, bağlantı. Alaqini üzmek – Teması kesmek. Alaqide bolmaq – Temasta bulunmak. Alaqe baghlimaq – İlişki kurmak. Xelqara alaqe – Uluslararası ilişki. Méning bu ishqa alaqem yoq – Benim bu işle ilişkim yok.
  309. alaqichi: a.u. Haberci, bağlayıcı, ajan.
  310. alaqidar: a.f. İlgili, ilişkisi bulunan, münasebetli. Alaqidar organlar – İlgili organlar (kurumlar).
  311. alaqidarliq: a.f.u. İlgili olma hali.
  312. alaqilashmaq: Haberleşmek, ilişki kurmak.
  313. alaqiliq: İlgili.
  314. alaqisiz: İlgisiz, münasebetsiz.
  315. alaqisizliq: İlgisizlik, münasebetsizlik.
  316. alaqlimaq: Korkuyla.
  317. alamet: a. 1. Alâmet, işaret, belge, marka, nişan ve madalyalar. 2. Olağanüstü büyük veya olağanüstü zor.
  318. alang: Tereddüt, duraksama, kararsızlık, endişe, telâş, alârm, tehlike.
  319. alanglimaq: Tereddüt etmek, telâşa düşmek.
  320. alapachaq: Alaca bacak, benekli ayak (hay vanlar için).
  321. alape: u.f. Kuş.
  322. alaputa: Kara pazı, kazayağı.
  323. alaymaq: Sert bakmak.
  324. alayten: a. Özel olarak, ayrıca.
  325. alaytenlik: a.u. Ayrıcalık.
  326. alaytmaq: (alaymaq'tan) Sert bakmak. Közüngni alaytma – Sert bakma.
  327. Alban: Arnavut. Alban ayili – Arnavut kadını. Alban xelqi – Arnavut halkı.
  328. Albaniyeliq: Amavutluklu, Arnavut.
  329. albom: r. Albüm.
  330. alcha: Vişne.
  331. alchanglimaq: Aksamak, topallamak.
  332. alchi: Aşığın dört tarafından biri. Aşık utuş oyununda, aşığın "alçi" tarafı utuş simgesi sayılır. Uning oshuqi alchi kéliwatidu – Onun aşığı "alçi" olmakta (onun işleri iyiye gidiyor).
  333. alchizar: Vişnelik.
  334. alchizarliq: Vişne bahçesi.
  335. ald: Ön, ön kısım. Ishik aldi – Kapı önü. Öy aldi – Ev önü. Aldimda – Önümde. Aldimgha – Önüme. Aldimizdiki küzde – Önümüzdeki güzde. Aldini-ala – Önceden. Aldi bilen – Önceden. Eng aldi bilen – En önceden, en önce.
  336. aldaqchi: Aldatıcı.
  337. aldaqchiliq: Aldatıcılık.
  338. aldamchi: Aldatıcı.
  339. aldamchiliq: Aldatıcılık.
  340. aldanmaq: Aldanmak.
  341. aldash: bk. aldimaq.
  342. aldi: Önü.
  343. aldi-berdi: Alış veriş. Uning bilen biz aldi-berdini keskenmiz – Onun ile biz alış verişi kesmişdik.
  344. aldi-qachti: Aldi-qachti xewer – Doğru olmayan haber.
  345. aldi-satti: Alış satış; alış veriş, ticari işler. Aldi-sattisi yoq sheher – Ticari işleri olmayan şehir.
  346. aldida: Önünde. Köz aldimda – Göz önümde. Aldida éytmaq – Önünde söylemek.
  347. aldidin: Önünden. Uning aldidin öttim – Onun önünden geçtim; ondan izin aldım. Uning aldidin ötüsh kérek – Ondan izin istemek lazım. Aldidin ötmek – İzin istemek; ricada bulunmak. Ata-anamning aldidin ötsingiz obdan bolur – Ata anamdan ricada bulunsanız iyi olur. U aldimdin chiqti – O önüme çıktı.
  348. aldigha: Önüne. Uning aldigha bérip kel – Onun önüne gidip gel. Hökümet aldiga qoymaq – Hükümet önüne koymak. Aldigha qarap – Önüne bakarak. U aldigha qarap jönewedi – O önüne bakarak gideverdi. Öz aldigha – Kendi başına. Öz aldimgha ishleymen – Kendi başıma çalışacağım; yalnız çalışacağım.
  349. aldimaq: Aldatmak, kandırmak. Hésaptin aldimaq – Hesapta aldatmak. Aldap kirgüzmek – Aldatıp girdirmek.
  350. aldin: Önceden, ilk olarak, önce. Aldin sen barghin – Önce sen git. Aldin ala – Önceden. Aldin éytmaq – Önceden söylemek. Aldin bolmaq – Öncü olmak. Aldin sezmek – Önceden duymak. Aldin körüsh – Önceden görmek. Aldin hazirlap qoymaq – Önceden hazırlamak.
  351. aldin-ala: Önceden.
  352. aldin-keyin: İleri geri.
  353. aldinarliq: Aldatılacak derecede.
  354. aldingha: Önüne. Aldingha chiqmaq – Önüne çıkmak.
  355. aldinqi: Önceki, ön sıradaki, önündeki. Aldinqi öy – Girişteki oda (ev). Aldinqi sép – Ön cephe, savaş cephesi. Aldinqi yilgha qarighanda – Önceki yıla nazaran. Buni biz aldinqi derste körümiz – Bunu biz önümüzdeki derste göreceğiz.
  356. aldiraqsan: (aldirimaq'tan) Aceleci.
  357. aldiraqsanliq: Acelecilik. Aldiraqsanliq keypiyetliri – Acelecilik halleri. Aldirighan qalar, burighan alar – Acele eden kalar, nasibi olan alar.
  358. aldirap-tinép: Acele olarak; şaşkın bir halde.
  359. aldirashliq: Acelecilik. Aldirashliq bilen – Acelece; acele ile.
  360. aldiratmaq: Acele ettirmek.
  361. aldirimaq: Acele etmek.
  362. aldirimay: Acele etmeden.
  363. aldurmaq: (almaq'tan) Aldırmak. Sirimni aldurup qoydum – Sırrımın gizliliği kayboldu; sırrımı çaldırdım. Aghzidin aldurghan böridék – Ağzından yakalanmış kurt gibi.
  364. aldyapquch: Önlük, göğüslük, peştamal.
  365. alem: a. Alem, dünya, cihan. Alem kéngligi – âlem genişliği.
  366. alet: a. Âlet, takım, cihaz.
  367. algha: İleri. Algha qarap – İleriye doğru. Algha basturmaq – İlerletmek; geliştirmek. Algha chiqish – Öne çıkma. Algha sürmek – İleri sürmek.
  368. alghabasar: İlerici; öncü.
  369. alghu-bergü: Alış veriş.
  370. alghuch: İyi tutan; iyi yakalayabilen; kuvvetli; keskin hafıza; sebatlı. Alghuch lachin – Kuvvetli şahin; iyi şahin.
  371. alghur: bk. alghuch.
  372. alghurluq: Keskin zekâlılık; kuvvetlilik; hafıza kuvvetinin yüksekliği.
  373. alxasil: a. Velhasıl, sonuç.
  374. alicha: Kilim.
  375. aligeden: Aptal, ahmak.
  376. aligedenlik: Aptallık, ahmaklık.
  377. alighan: İyi tutan, kuvvetli. Alighan bürküt – Kuvvetli kartal; iyi kartal.
  378. alighay: Şaşı. Alighay qarimaq – Şaşı bakmak.
  379. alighayliq: Şaşılık.
  380. alijanap: a. Âlicenap. Alijanap irq – Üstün ırk.
  381. alijanapliq: a.u. Âlicanaplık.
  382. aliqan: El ayası, avuç. Qur aliqan kelmek – Avucu boş gelmek. Qoyghan qedemliring aliqan üstige – Başımın üstünde yerin var. Aliqangha sélip kötermek – Şımartmak; gereğinden fazla değer vermek. Aliqinim – Avucum.
  383. aliqandek: Avuç içi kadar; fazla küçük; dar. Aliqandek yérim bar – Avuç içi kadar yerim var.
  384. alilanmaq: Hor görülmek; küçük düşürülmek.
  385. alilik: a.u. Yücelik, büyüklük.
  386. aliliq: Karışık renkler halitesi; beneklilik.
  387. alilimaq: Hor görmek; küçük düşürmek.
  388. alim: a. Âlim, bilgin.
  389. aliman: Kalabalık, sürü. 2. Çapul, yağma, soygun.
  390. alime: a. Kadın bilgin.
  391. alimlik: a.u. Âlimlik, bilginlik.
  392. alipte: Şık. Alipte kiyinmek – Şık giyinmek.
  393. alis: Uzak. Alis yerde – Uzak yerde.
  394. alista: Uzakta. U alistan keldi – O uzaktan geldi.
  395. alishi: Alacağı. Uningda méning alishim bar – Onda benim alacağım var.
  396. aliy: a. Yüksek, yüce. Aliy mektep – Yüksek okul, üniversite.
  397. aljimaq: Aklını kaybetmek, çıldırmak. Aljip qaldim – Aklımı kaybettim.
  398. alqin: Boğaz. U alqinimdin aldi – O boğazımdan sıktı. Jéni alqinigha keldi – Canı boğazına geldi.
  399. alqinmaq: Soluğu kesilmek, nefes nefese.
  400. alqish: lkış. Qizghin alqish – Gürültülü alkış. Gülduras alqish – Gürültülü alkış. Alqishlar éytmaq – Övgüler söylemek, övmek.
  401. alqitmaq: Atlatmak; aşırmak.
  402. Alla: a. Allah, Tanır. Allahu ekber – Allahu ekber. Inshaalla – İnşaallah. Mashaalla – Maşaallah.
  403. alla: Ninni, ninni yavrum ninni.
  404. Allayarim: Eski Uygur halk türküsü.
  405. allikim: Kimdir. Allikim kélip turuptu – Kimdir biri gelmiş duruyor.
  406. alliqachan: Çoktan. Alliqachandin béri – Çoktan beri.
  407. alliqachanqi: Eski zamanki; uzak geçmişteki.
  408. alliqanche: Birçok. Alliqanchidin biri – Çoklardan biri.
  409. alliqanchigha: Birçok paraya; pahalıya. Alliqanchigha aldim – Birçok paraya aldım.
  410. alliqandaq: Nasıldır. U alliqandaq yerge ketti – O nasıldır bir yere gitti.
  411. alliqayaqqa: Nereye. Alliqayaqqa ketti – Nereye gitti.
  412. alliqayaqta: Nerededir.
  413. alliqaydin: Neredendir. Alliqaydin kelduq – Çok uzaklardan geldik.
  414. alliqaysi: Hangisidir. Alliqaysi zamanlardin béri – Uzak zamanlardan beri; Bilinmeyen zamanlardan beri.
  415. alliqeyerde: Nerelerdedir. U alliqeyerde yürgendur – O nerelerde geziyor kim bilsin.
  416. alliqeyerdin: Neredendir.
  417. alliqeyerge: Nereyedir.
  418. allinechche: Birçok. Allinechche yillar ötüp ketti – Birçok yıllar geçti gitti.
  419. allinede: Nerededir.
  420. allinedin: Neredendir.
  421. allinege: Nereyedir.
  422. allinerse: Nedir; bir şeyler.
  423. allinéchük: Nasıldır.
  424. allinime: Nedir; bir şeyler. Allinimiler dep turuptu – Bir şeyler söylüyordu.
  425. allinimige: Niye; kim bilir niçin.
  426. alma: Elma. Alma derexti – Elma ağacı. Almisi – Elması.
  427. almaq: Almak. Élip barmaq – Götürmek. Élip kelmek – Getirmek. Élip ketmek – Götürmek. Élip chiqmaq – Getirmek. Élip yürmek – Beraberinde götürmek. Öch almaq – Öç almak. Bet almaq – Yüzünü doğrulamak. Tüs almaq – Belirti. Til almaq – Söze uymak; emre boyun eğmek. Xotun almaq – Evlenmek. Boyungha almaq – Yüklenmek; itiraf etmek. Közni almay qarimaq – Gözü kırpmadan bakmak. Qarshi almaq – Karşılamak. Uning könglini élip keldim – Onun gönlünü aldım. Könglümni chirayliq qiz aldi – Gönlümü bir güzel kıza kaptırdım.
  428. alman-talman: Acele, hızla. Alman-talman yémek – Acele yemek.
  429. almas: Elmas, pırlanta. 2. Çelik marka. Almas xenjer – Çelik hançer.
  430. almash: Nöbet, sıra, değişme. 2. gr. zamir. Égilik almash – İyelik zamiri.
  431. almashmaq: Nöbetleşmek, değişmek. Almiship – Nöbetleşip. Maddilarning almishishi – Maddelerin dolanımı. Soda almishish – Ticarî dolanım.
  432. almashturmaq: Değiştirmek. Almashturup qoymaq – Değiştirivermek. Almashturup ashliq térish tertiwi – Değiştirip tahıl ekme düzeni.
  433. almiliq: Elmalık; elma bahçesi; elmalı yer.
  434. almishish: bk. almashmaq.
  435. alp: Büyük, olağanüstü, bahadır, kahraman.
  436. altatar: Altıpatlar; revolver.
  437. alte: Altı.
  438. alteylen: Altımız, altı kişi.
  439. altinchi: Altıncı. Altinchi ay – Haziran.
  440. altmish: bk. atmish.
  441. altun: Altın. Aq altun – Ak altın, plâtin. Altun xénim – Eski bir Kâşgar türküsünün adı. Altun qéziq – Kutup yıldızı. Altun renglik – Altın renkli, altın yaldız.
  442. altundek: Altın gibi.
  443. altunlatmaq: Altınlatmak; altın yaldız kaplatmak.
  444. altunluq: Altınlı yer; altınlık. Altun qum – Altın kum.
  445. alwan-alwan: a. Çeşit çeşit; türlü türlü; ayrı ayrı; değişik. Alwan-alwan taam – Türlü türlü yemek.
  446. alwang: Vergi.
  447. alwang-yasaq: Haraç; para cezası, vergi.
  448. alwangchi: Vergi memuru; vergi toplayan kimse.
  449. alwasti: Kötü ruh.
  450. alürük: Ham erik; olgunlaşmamış erik.
  451. alyapquch: Göğüslük, önlük, peştamal.
  452. alyumin: Alümin.
  453. amal: a. Çare, usul, tedbir, metot. Amal tapmaq – Çare bulmak. Amal yoq – Çare yok. Amal yoqluqtin – Çare yokluğundan. Amal qanche – Ne çare. Amal barmu? – Çare var mı? Amili – Çaresi.
  454. amalsiz: Çaresiz.
  455. amalsizliq: Çaresizlik.
  456. amalsizliqtin: Çaresizlikten.
  457. aman: a. Esen, sağlam, sıhhatli. Amanmu? – Esen mi? Aman bolung – Esenlikte kalın. Aman qoymaq – Sağ koymak. Aman qalmaq – Esen kalmak. Bi aman – Sıhhatsiz, sağlıksız.
  458. aman-ésen: a.u. Esenlik, sağ salim. Aman-ésen bolung – Esen olun.
  459. aman-ésenliq: a.u. Esenlik, sağlık. Aman-ésenlik tileymen – Esenlik dilerim.
  460. amanchiliq: a.u. Esenlik, sağlık.
  461. amanet: a. Emanet. Amanet kassisi – Emanet kasası. Xudaygha amanet – Allaha emanet. Amanitim – Emanetim.
  462. amanetdar: a.f. Vasi.
  463. amanetdarliq: a.f.u. Vasilik.
  464. amanlashmaq: a.u. Hal hatır sormak.
  465. amanliq: a.u. Esenlik, sağlık.
  466. amansiz: a.u. Amansız, acımadan, hunhar. Amansiz düshmen – Hunhar düşman.
  467. amansizliq: a.u. Amansızlık.
  468. ambal: ç. Başkan, âmir, idareci.
  469. ambar: f. Ambar, depo. Su ambiri – Su ambarı.
  470. ambulatoriye: r. Dispanser, bakım evi.
  471. ambur: Maşa, kıskaç, pens.
  472. amet: f. Şans, talih. Amitim ketti – Şansım kayboldu.
  473. ametlik: f.u. Şanslı, talihli.
  474. Amérikan: r. Amerikan.
  475. Amérikiliq: r.u. Amerikalı.
  476. amil: a. Âmil, faktör, sebep.
  477. amin: a. Amin; ilahi amin ilâhi amin.
  478. amma: a. Amme, halk, kamu. Emgekchiler ammisi – Emekçiler topluluğu.
  479. ammabap: a.f. Ammeye has, kamuya uygun. Ammabap edebiyat – Kamu edebiyatı.
  480. ammabapliq: Kamuya özgü; ammeye özgü.
  481. ammiwiylashmaq: a.u. Kamulaşmak.
  482. ammiwiylashturmaq: a.u. Kamulaştırmak.
  483. amraq: f. Sevgi, sevmek. Amraq körmek – Sevmek. Biz Bir-birimizge tola amraqmiz – Biz birbirimizi çok seviyouz.
  484. amraqliq: f.u. 1. Dostluk, yakınlık. 2. Sevgi. Amraqliq körsetmek – Sevgi göstermek.
  485. amut: Armut. Hoten amuti – Hoten armudu.
  486. an: a. An, vakit, fırsat. Bir anda – Bir anda. Bir anda yoq boldi – Bir anda yok oldu. Shu anda – Şu anda. Kelgen an – Geldiği an.
  487. analitik: r. Tahlil. Analitik usul – Tahlil usulu.
  488. analiz: r. Çözümleme, tahlil. Analiz qilmaq – Tahlil etmek; çözümlemek.
  489. anar: f. Nar. Anar derexti – Nar ağacı. Anar yüz – Gül yüz.
  490. anargül: f. Nar çiçeği.
  491. anarxist: r. Anarşist.
  492. anarxiye: r. Anarşi.
  493. anarxizm: r. Anarşizm.
  494. anarliq: f.u. Nar bahçesi; nar ağaçlığı.
  495. anatom: r. Anatomi uzmanı.
  496. anatomiye: r. Anatomi.
  497. anche: Çok, birçok, o kadar. Anche ötmey – Çok geçmeden. Anchidin béri – Çoktan bu yana.
  498. anchi-munche: Biraz, çok değil.
  499. anchiqi: Önemli edğil.
  500. anchila: O kadar. Uninggha men anchila ishinip yetmeymen – Ona ben o kadar inanamıyorum.
  501. anchilik: O kadar.
  502. anchiwila: O kadar. Néme anchiwila zirzewirigiche sürüshtürüp ketting – Niye o kadar ıcığını cıcığını çıkanyorsun.
  503. anchiyin: Önemsiz; bayağı. Anchiyin bir gep – Önemsiz bir söz. Anchiyin keldim – Sıradan bir gelmiştim.
  504. anda: Orada.
  505. anda-munda: Orada burada.
  506. anda-sanda: Ara sıra.
  507. andaq: Öyle. Andaq bolsa – Öyle olsa. Andaq yerge barghandin kéyin – Öyle bir yere vardıktan sonra.
  508. andaqche: Öylesine.
  509. andaze: f. Model, örnek. Andazisi kélishken – Endamlı.
  510. andin: Ondan. Andin kéyin – Ondan sonra. Andin qalsa – Ondan kalsa. Andin burun – Ondan önce.
  511. ang-sézim: Düşünce, duygu. Ang-sézimi yoq adem – Düşüncesiz, duygusuz adam.
  512. ang-sézimsiz: Düşüncesiz, duygusuz.
  513. ang-tang: Hayret, dalgınlık. Ang-tang bolup qaldim – Hayrete daldım.
  514. angchi: Avcı.
  515. angchiliq: Avcılık.
  516. angdimaq: İzlemek, gözetlemek.
  517. angghiche: O arada.
  518. angqarmaq: Dili tutulmak, keçeleşmek, uyuşmak.
  519. angqaw: Duygusuz, ahmak, akılsız, budala, aptal.
  520. angqimaq: Kokmak.
  521. anglanmaq: Duyulmak, işitilmek.
  522. anglashma: Anlaşma.
  523. anglashmasliq: Anlaşmazlık. Arimizda bir anglashmasliq chiqti – Aramızda bir anlaşmazlık çıktı. Anglashmasliq derijide – Anlaşabilecek derecede değil.
  524. anglatqusiz: Tarifi imkânsız; dile sığmaz, olağanüstü. Anglatqusiz ish bolup ötti – Tarifi imkânsız bir olay oluvermişti.
  525. anglatmaq: Duyurma, yayınlamak, ilan etmek. Radio anglatmisi – Radyo neşriyatı.
  526. angliguchi: Dinleyen, duyan, işiten.
  527. angliq: Bilgili, kültürlü, anlayışlı, bilinçli, şuurlu. Angliq rewishte – Bilinçli halde.
  528. anglimaq: Duymak, işitmek, dinlemek.
  529. anglishimche: Duyduğuma göre.
  530. anglishimliq: Anlaşılır.
  531. angraymaq: Hayret içinde bakmak; dalgınlık. Néme angriyip qalding? – Niye hayrete düştün?
  532. angsiz: Cahil, fikirsiz, duygusuz.
  533. angsizda: Ansızın, birdenbire.
  534. angsizliq: Cahillik, bilinçsizlik.
  535. anghiche: O ana kadar.
  536. ani: Hakaret etme; gönlünü kırma; incitme; dokunma.
  537. ankéta: r. Anket.
  538. anonim: r. Anonim.
  539. ant: a. Ant, yemin. Ant ichmek – Ant içmek, yemin etmek. Ant su ichmek – Ant içmek. U antigha yetmidi – O sözünde durmadı. Ant urghan – Allah çarpmış, çarpılmış.
  540. anténna: r. Anten.
  541. antxor: a.f. Yerli yersiz ant içen.
  542. anti: r. And, aksi, karşı. Antimatériyalistik – Antimateryalist.
  543. antlashmaq: Ant içmek (karşılıklı olarak).
  544. antonim: r. Karşıt anlamlı; ters anlamlı.
  545. apa: Anne. Chong apa – Hala, teyze. Kichik apa – Hala, teyze.
  546. apa-singil: Kız kardeşler.
  547. apaq-chapaq: Aşırı yakın muamele; senli benli; teklifsiz tekellüfsüz.
  548. aparmaq: (élip barmaq) Götürmek. Apirip bermek – Götürüp teslim etmek. Pulni apirip berdim – Parayı teslim ettim. Apirip kelmek – Götürmek ve beraber dönmek. Iningni baqqa apirip kel – Küçük kardeşini bahçeye götür. Bu yol sheherge apiridu – Bu yol şehire ulaştırır.
  549. apchiqmaq: (élip chiqmaq) Dışarıya götürmek. Mana bu nersilerning hemmisini achiq – İşte bu nesnelerin hepsini dışarıya götür. U méni taghning töpüsige apchiqti – O beni dağın tepesine götürdü.
  550. apixan: Yulaf.
  551. apijan: Anneciğim.
  552. apijénim: bk. apijan.
  553. apiliq: Annelik. Apiliq qilmaq – Annelik etmek.
  554. apirin: f. Aferin.
  555. apiti: Afeti.
  556. apiyet: a. Afiyet, selâmettik, esenlik.
  557. apkesh: bk. epkesh; Saka, sucu.
  558. apqachmaq: (élip qachmaq) Alıp kaçmak.
  559. apqalmaq: (élip qalmaq) Alıp kalmak.
  560. apqéchish: bk. apqachmaq.
  561. apqélish: bk. apqalmaq.
  562. apquja: Pelin, harmani.
  563. apqur: f. Apkur chini – Büyük kâse. Uning sewir apquri tolup ashqan – Onun sabır bardağı dolup taşmış.
  564. apqut: bk. pashna; Ökçe.
  565. appaq: Bembeyaz, apak. Appaq saqalliq – Bembeyaz sakallı. Appaq béshing bilen uyalmaysenmu? – Bembeyaz saçın ile utanmıyor musun?
  566. apparat: r. Cihaz, makine, müessese, kurum. Radio appiriti – Radyo cihazı. Dölet appiriti – Devlet müessesesi.
  567. appighim: Canım, sevgilim.
  568. Aprél: r. Nisan.
  569. aptal: a. bk. abdal.
  570. aptalliq: a.u. bk. abdalliq.
  571. aptap: f. Güneş. Aptap bermek – Güneşlendirmek. Aptap urush – Güneş çarpması. Aptapta oturmaq – Güneşte oturmak.
  572. aptapliq: f.u. Güneşli. Aptapliq kün – Güneşli gün. Aptapliq yer – Güneşli yer.
  573. aptapperest: bk. aptappilez.
  574. aptapperestlik: bk. aptappilezlik.
  575. aptappilez: f. Ayçiçeği.
  576. aptappilezlik: f.u. mec. Tutumsuz; duruma göre, çıkara göre yön değiştiren; rahatına düşkün; kaypaklık.
  577. aptawa: f. İbrik.
  578. aptawichi: f.u. tar. Doğu Türkistan hanı Yakup Bey ve Türkistan'daki başka han saraylarındaki saray memuru.
  579. aptashlash: bk. aptashlimaq.
  580. aptashlimaq: (élip tashlimaq) bırakmak; alıp bırakmak.
  581. aptéka: r. Eczahane.
  582. aptékachi: r.u. Eczacı.
  583. aptik: bk. aptéka.
  584. aptuwa: f. bk. aptawa.
  585. ar: a. Ar, utanma. Ar almaq – Utanmak, mahcup olmak. Ari yoq – Utanmaz, arsız. Ari qachqan – Utanmak bilmeyen. Ar körmek – Utanmak. Bu ishni men özemge ar körümen – Bu iş ben için ayıptır. Ari ketken kishi – Namussuz bir kişi.
  586. ar-nomus: a. Ar ve namus. Ar-nomusi yoq adem – Şerefsiz insan.
  587. ara: Ara, fasıla, iki şey arasında bulunan yer. Ara yiraqlighi – Ara uzaklığı. Katar arisi – Sıra arası. Yéqin arigha chiqip ketti – Yakın bir yere gitti. Kün ara – Gün arası. Ara éyi – Ramazan ve Kurban bayramı arasındaki zaman. Öz ara – Kendi arası. Bizning arimizda – Bizim aramızda. Arigha kirmek – Araya girmek. Arini üzmek – Arayı açmak. Arigha kishi qoymaq – Araya kişi salmak. Arigha kishi salmaq – Araya kişi salmak. Arigha chüshmek – Araya girmek. Ara buzghuchi – Arayı bozan. Öz arimizda bolsun – Kendi aramızda olsun. Arimiz yaxshi – Aramız iyi. Arini achmaq – Arayı açmak. Öz-ara urush – Kendi aralarında savaş (dövüş). Yéqin arida – Yakın arada. Téz arida – Şu arada; hemen; alelacele. Téz arining ichide – Şu anda. Aridin besh kün ötkendin kiyin – Aradan beş gün geçtikten sonra. Aridin bir yil ötti – Aradan bir yıl geçti. Dunya ara dangqi ketken – Dünyaca ünlü. Ara yolda qalmaq – Ara yolda kalmak.
  588. ara-sira: Ara sıra.
  589. ara-tura: Ara sıra.
  590. arach: Seyrek, aralığı açık.
  591. araq: a. Rakı, alkol.
  592. araqxur: a.f. Alkolik.
  593. araqxurluk: a.f.u. Çetin içicilik; alkoliklik.
  594. araqi: bk. araq.
  595. aral: Ada. Yérim aral – Yarım ada. Téqim aralliri – Takım adaları.
  596. aram: f. Dinlenme. Aram almaq – Dinlenmek; rahatlamak. Aram éling – Dinlenin. Aram bermek – Dinlendirmek. Aram tapmaq – Dinlenmek, emin olmak.
  597. aramliq: f.u. Rahatlık.
  598. aramsiz: f.u. Endişeli, kaygılı, telâşlı.
  599. aramsizliq: f.u. Endişelilik, telâşlılık.
  600. aramu-taqet: f.a. Rahat ve takat.
  601. aran: Zor, güç. Aran digende – Zorla, güçlükle. Aran keldim – Zorla geldim.
  602. aranla: Zorla, güçlükle.
  603. arar: Meşe (ağacı).
  604. araz: a. Bozuşukluk; kavgalı, arası açık.
  605. arazlash: a.u. Bozuşma.
  606. arazlashmaq: a.u. Bozuşmak; aralarının açılması.
  607. arazliq: a.u. Kavgalı.
  608. arazlimaq: a.u. Bozuşmak; küsmek.
  609. archa: Ak çam, köknar (ağacı). Archa derexti – Ak çam ağacı. Archa ghozighi – Ak çam kozalağı.
  610. archimaq: Kabuğundan arındırmak, temizlemek.
  611. archizar: u.f. Ak çam ormanı.
  612. archizarliq: u.f.u. Ak çam ormanlığı.
  613. ardaqlimaq: Sevmek; yüceltmek; şımartmak.
  614. arghumaq: Soylu at.
  615. arghun: Melez.
  616. arghunlashturmaq: Melezleştirmek.
  617. arxar: Yaban koyunu.
  618. arxayik: Arkaik (eskiye ait; eski kelime).
  619. arxéolog: r. Arkeolog, arkeoloji uzmanı.
  620. arxéologiye: r. Arkeoloji.
  621. arxitéktor: r. Mimar.
  622. arxitéktura: r. Mimarlık. Arxitéktura instituti – Mimarlık enstitüsü.
  623. arxitékturilik: r.u. Mimarlık.
  624. arxiw: r. Arşiv, belgelik, evrak hâzinesi.
  625. arxiwchi: r.u. Arşivci; evrak hâzinesine bakan kimse.
  626. aridin: Aradan. Aridin bir yil ötti – Aradan bir yıl geçti.
  627. arilap: Ara sıra. Arilap-arilap uchqun körünüdu – Ara sıra kıvılcım görünüyor.
  628. arilash: Karışık. Qizil arilash aq – Kırmızı karışık beyaz.
  629. arilash-kurulash: Karışık; bir cinsten olmayan; türlü türlü.
  630. arilashmaq: Karışmak. Bashqining ishigha arilashma – Başkasının işine karışma.
  631. arilashturmaq: Karıştırmak.
  632. ariliq: Aralık. Tagh arillighi – Dag aralığı. Ariliqta qaldim – Arada kaldım.
  633. arilimaq: Gezmek; arasından geçmek. U baghni arilap yürüdu – O bahçe içinde geziyor.
  634. arisalda: Kararsızlık, tereddüt. Arisalda qalmaq – Tereddüt etmek. Arisalda bolmaq – Kararsız olmak.
  635. aristokrat: r. Aristokrat, asilzade.
  636. arishang: Şifalı su, kaynarca.
  637. ariyet: a. Bir şeyin geçici olarak alınması (kullanılması). Ariyetke almaq – Bir şeyi geçici olarak almak.
  638. arkigha: Arkaya, geriye. Arkigha sozmaq – Geriye bırakmak.
  639. Arktika: r. Arktika. Arktika hawasi – Arktika havası.
  640. Arktikiliq: Arktik. Arktikiliq ékspéditsiye – Arktik araştırma gezi ekibi.
  641. arqa: Arka. Arqisidin qalmay – Peşini bırakmadan. U méning arqamdin keldi – O benim peşimden geldi. Arqamda – Arkamda. Arqida qalmaq – Arkada kalmak. U arqamgha chüshti – O peşime düştü. Arqigha qaytmaq – Arkaya dönmek. Arqa yaqta – Arka tarafta. Xoylining arqisi – Avlunun arkası. Arqa kocha – Arka sokak. Arqa ishik – Arka kapı. Arqisi kelgüsi sanda – Devamı gelecek sayıda. Arqa tirek – Arka direk. Arqisidin sözlimek – Arkasından söylemek.
  642. arqa-arqidin: Ardarda, şuasıyla.
  643. arqan: Halat, urgan; bk. aghamcha. Qil arqan – Kıl halat.
  644. arqanlimaq: Urgan ile bağlamak; kenetlemek.
  645. arqar: bk. arxar.
  646. arqida: Arkada, geride.
  647. arqidin: Arkadan, geriden.
  648. arqilatmaq: (arqilimaq'tan) Sırtına yükletmek.
  649. arqiliq: Üzerinden, vasıtası ile, aracılığı ile. Sot arqiliq – Mahkeme aracılığı ile. Pochta arqiliq – Posta ile.
  650. arqilimaq: Yükü sırtına almak; yüklenmek.
  651. arqimu-arqa: Arka arkaya.
  652. arqisida: Arkasında.
  653. arqisidin: Arkasından.
  654. arlanmaq: a.u. Utanmak; gururun kırılması. Arlinip yighlidim – Namusum için ağladım.
  655. arliq: Namuslu, şerefli. 2. Yüzkarası, rezalet, yüz kızartıcı.
  656. arman: f. Ülkü, gaye, arzu, istek. Arminim – Gayem. Armanda qalmaq – Gerçekleşmeyen arzu üzerindeki üzüntü. Arminim yoq – Bütün arzularım gerçekleşti, üzüntüm yok. Ölsem arminim yoq – Ölüme razıyım. Uning könglide armini bar – Onun gönlü arzuludur. Arminimgha yetmidim – Gayeme ulaşamadım. Körgenmu armanda, körmigenmu armanda – Gören de, görmeyen de görmek arzusunda.
  657. armanliq: f.u. Arzulu, istekli. Besh künlük armanliq dunya – Beş günlük arzulu dünya.
  658. armansiz: f.u. Arzu ettiği gibi, umduğu gibi, hoşnut, memnun.
  659. armansizliq: f.u. Gayesizlik, isteksizlik.
  660. armiye: r. Ordu.
  661. armut: f. Armut.
  662. Arnawut: Arnavut. Arnawut ayili – Arnavut kadını. Arnawut tili – Arnavut dili.
  663. Arnawutluk: Arnavut.
  664. arnash: bk. arnimaq.
  665. arnimaq: Armağan, hasretmek, bağışlamak.
  666. arpa: Arpa.
  667. arpa-bédiyan: Anason. Arpa-bédiyan almisi – Anason elması.
  668. arpichi: Arpacı (arpa satan kimse).
  669. arpidiyan: Anason.
  670. arpixan: Yaban arpası.
  671. arsiz: a.u. Arsız, utanmaz.
  672. arsizliq: a.u. Arsızlık.
  673. artél: r. Çalışma birliği.
  674. artillériye: r. Topçu. Artillériye polki – Topçu alayı.
  675. artillériyechi: r.u. Topçu.
  676. artist: r. Artist. Xelq artisti – Halk artisti.
  677. artistka: r. Kadın artist.
  678. artistlik: r.u. Artistlik.
  679. artmaq: Artmak, çoğalmak.
  680. artturmaq: (artmaq'tan) Artırmak. Plan artturulup orunlandi – Plan artırılıp becerildi; Plan fazlasıyla gerçekleşti.
  681. artuq: Fazla, çok. Yüzdin artuq – Yüzden fazla. Artuq derijide – Aşırı derecede. Uningdin artuq – Ondan daha iyi. Uning sendin artuq yeri yoq – O senin kadar değil. Artuq bolmaq – Fazla olmak. Artuq körmek – 1) üstün tutmak, 2) fazlasıyla sevmek. Artughini manga ber – Fazlasını bana ver. Artughi bilen – Fazlasıyla. Artughraq – Biraz fazla. Artughraq ishlimek – Biraz fazla çalışmak. Artughraq tölimek – Biraz fazla ödemek. Artuq sorimaq – Fazla istemek.
  682. artuqche: Fazlasıyla. Artuqche issiq – Fazlasıyla sıcak. Artuqche payda – Fazla fayda (kâr).
  683. artuqchilik: Üstünlük, meziyet, ayrıcalık, avantaj.
  684. artuqluq: Üstünlük. Uning artuqlighimu shuningda – Onun avantajı da işte onda. Uning héch qandaq artuqlughi yoq – Onun hiçbir avantajı yok.
  685. arzang: Bira veya rakı yapımında kullanılmış arpa posası. Haraq chiqirishta artip qalghan arzang – Rakı imalinden artmış posa.
  686. arzu: f. Arzu. Arzu qilmaq – Arzu etmek. Arzu qilinghan – Arzu edilen.
  687. arzu-arman: f. Arzu ve gaye.
  688. arzulash: f.u. Arzu etme.
  689. arzulimaq: f.u. Arzu etmek, istemek. Arzulap seni söydüm – İsteyerek séni sevdim.
  690. arzuluq: f.u. Arzu edilen; aranılan, istenilen. Arzuluq yigit – Arzu edilen delikanlı.
  691. arzumen: f. Arzu eden, seven.
  692. asan: f. Kolay, basit. Asan ish – Kolay iş. Asan qilmaq – Kolaylaştırmak. Asan bolmaq – Kolay olmak.
  693. asanlashturmaq: Kolaylaştırmak.
  694. asanliq: Kolaylık. Asanliq tughdurmaq – Kolaylık yaratmak.
  695. asaret: a. Esaret, esirlik, kölelik. Asarette yashimaq – Esarette yaşamak.
  696. asas: a. Esas. Asas salghuchi – Esasını yaratan kimse; temelini atan kimse. Asas salmaq – Temel atmak.
  697. asaschi: a.u. Temelini atan; esasını yaratan; kurucu.
  698. asasen: a. Esasen.
  699. asasiy: a. Asıl ve temele ait. Asasiy qanun – Anayasa. Asasiy mesile – Temel mesel.
  700. asasliq: Esaslı, temele ait.
  701. asaw: Dizginsiz, alışmamış. Asaw at – Alışmamış at.
  702. asawliq: Dizginsizlik.
  703. asayish: f. Asayiş, emin, rahat. Asayishte turmush – Rahat geçim.
  704. asfalt: r. Asfalt. Asfalt yépilghan – Asfalt döşenmiş. Asfaltliq kocha – Asfaltlı sokak.
  705. asil: a. Asil, soylu. Esli nusxisigha toghri – Asıl nüshasına uygun. Asil tash – Mücevherat; değerli taş.
  706. asilliq: a.u. Asillik, soyluluk.
  707. asiy: a. Asî.
  708. asqa: Arpacık. Yingne asqa – Arpacık. Közümge yingne asqa chiqti – Gözüme arpacık çıktı.
  709. asqaq: Aksak, topal.
  710. asqitish: Aksatma. U ong putidin aqsaydu – O sağ ayağından aksıyor. Asqap mangmaq – Aksayıp yürümek.
  711. aslan: Kedi yavrusu; kedi eniği.
  712. asmaq: Asmak. Qazan asmaq – Yemek pişirmek için kazanın altına ateş yakmak. Dargha asmaq – Dar ağacına asmak.
  713. asman: f. Gök. Béshi asmangha yetti – Çok gururlandı. Uni u asmangha kötürüp maxtidi – Onu o göklere yükselterek övdü.
  714. asmaniy: Göklere has. Asmaniy jisimler – Gök cisimleri.
  715. aspirin: r. Aspirin.
  716. asrandi: Evlâtlık. 2. Öğrenci.
  717. asrash: bk. asrimaq.
  718. asrimaq: Korumak, himaye etmek, beslemek.
  719. ast: Alt, temel, taban. Suning astida – Suyun altında. Ayaq asti qilmaq – Çiğnemek; ayaklar altına almak; küçük düşürmek.
  720. ast-üst: Alt üst. Ast-üst bolmaq – Alt üst olmak. Ast-üst qilmaq – Alt üst etmek.
  721. asta: f. Sakin, yavaş.
  722. asta-asta: Yavaş yavaş.
  723. astane: f. 1. Başkent, merkez. 2. Eşik. 3. Kapı tabanı, kapı.
  724. astida: Altında. Öyning astida – Evin altında.
  725. astilatmaq: f.u. Yavaşlatmak.
  726. astiliq: Yavaşlık.
  727. astilimaq: Yavaşlamak.
  728. astin: Temelinden. Mesilini astin chüshünmek kérek – Meseleyi temelinden anlamak gerekir.
  729. astin-üstün: Alt-üst.
  730. astinqi: Alt. Astinqi qewet – Alt kat.
  731. astirtin: Gizli, duyurmadan, sinsi.
  732. astronom: r. Astronom.
  733. at-jön: Kimlik, hüveyt. U at-jönüni sözlep berdi – O kimliğini anlattı.
  734. at-ulaq: At ve onun gibi çalışma hayvanlan.
  735. ata-ana: Ata ana, ana baba, anne baba.
  736. ata-aniliq: Ata analı, ana babalı, ata analık, ana babalık. Ata-aniliq qerizdin qutulmaq – Ata analık görevini yerine getirmek.
  737. ata-baba: bk. ata-bowa.
  738. ata-bowa: Baba ve dede; dedeler. Ata-bowisi – Dedeleri, ataları. Ata-bowidin qalghan – Eski, atalardan kalmış.
  739. ataghliq: Ünlü, tanınmış. Ataghliq kishi – Tanınmış kişi. Ataghliq jemaet erbabi – Tanınmış cemaet erbabı. Ataghliq alim – Ünlü bilgin. Ataghliq bolmaq – Ün kazanmak. Ataghliq at – Ünlü isim.
  740. ataq: Şan, ün, şöhret, şan ve şeref. Ataq almaq – Un kazanmak. Ataq chiqarmaq – Ün kazanmak. Atighi chiqqan – Ünlü, meşhur. Atighi yer yarghan – Şöhreti dünyayı titretmiş.
  741. ataqliq: bk. ataghliq.
  742. atalghu: Terim, ıstılah. Atalghular sözligi – Terimler sözlüğü.
  743. Ataliq: Yaqupbek Ataliq – Yakup Bey Atalık (Doğu Türkistan'ın 19. yüzyıldaki hükümdarı Yakup Bey'in takma adı).
  744. atalma: Terim, ıstılah. Fizik atalmilar – Fizik terimler.
  745. atalmaq: (atimaq'tan) Adı geçmek. Yuqurida atalghan – Yukarıda adı geçen.
  746. atan: İğdïş edilen deve.
  747. atanmaq: bk. atalmaq.
  748. ataylap: (ataylimaq'tan) 1. Özel olarak, mahsus. 2. İnat olsun diye. Ataylap keldim – İnat olsun diye geldim.
  749. ataylimaq: bk. ataylap.
  750. atbaqar: Ata bakan hademe, ispir, uşak. Atbaqarliq qilmaq – At uşaklığı yapmak.
  751. atchi: Atçı; ata bakan uşak.
  752. atchiliq: Atçılık.
  753. atchishlik: At dişli. Atchishliq qonaq – Bir çeşit koçanı büyük mısır.
  754. atesh: f. Ateş, od, sıcak.
  755. ateshkede: f. Ateşe tapanların tapınağı.
  756. ateshperest: f. Ateşe tapan kimse.
  757. ateshperestlik: f.u. Ateşe tapma hali.
  758. atéyi: Özel olarak, bile bile, bilerek.
  759. atéyin: bk. atéyi.
  760. atéylap: bk. atéyi.
  761. atxana: u.f. At ağılı.
  762. atidar: u.f. Şef, başkan, ata yerinde.
  763. atidarchiliq: u.f.u. Ata yerinde yardımcı olma hali.
  764. atidarliq: u.f.u. bk. atidarchiliq.
  765. atijan: Babacığım.
  766. atijéni: Babacığı; başkalarının babası.
  767. atikacha: Ukalâ.
  768. atikachiliq: Ukalâlık.
  769. atila: Sulu çorba, 2. Sulu kepek, sulu un.
  770. atilarcha: Baba gibi.
  771. atiliq: Atalık. Atiliq qilmaq – Atalık etmek. Atiliq heqqim bar – Atalık hakkım var. Atiliq Dewri – Atalık Devri.
  772. atima: Terim, ıstılah. Atimilar sözligi – Terimler sözlüğü.
  773. atimaq: Adı geçmek, zikretmek, anmak, dile getirmek. 2. Hasretmek, bağışlamak. Bu öyni oghlumgha atap aldim – Bu evi oğlum için aldım.
  774. atishin: Ateşli, istekli. Atishin salam – Ateşli selam. Atishin nutuq – Ateşli nutuk.
  775. atqarmaq: Becermek, yerine getirmek.
  776. atqu: Atış, atış talimi. Atqum kélidu – Atmak isterim.
  777. atquch: Pamuk veya yünü diten makine.
  778. atquchi: Pamuk veya yünü tokmakla vurarak diten kimse. Atquchi dukini – Pamuk veya yünü vurarak diten iş yeri. Paxta atquchi – Pamuk veya yünü vurarak diten usta.
  779. atquchiliq: Pamuk veya yünü ditme işçiliği.
  780. atqulaq: Mantar.
  781. atqura: At ahırı.
  782. atqurmaq: bk. atqarmaq.
  783. atqurulmaq: Becerilmek, icra edilmek.
  784. atqurulush: bk. atqurulmaq.
  785. atqurush: bk. atqurmaq.
  786. atquzmaq: (atmaq'tan) Vurdurmak, attırmak.
  787. atquzush: bk. atquzmaq.
  788. atlam: Adım. Ikki atlam yerde – İki adımlık yerde.
  789. atlandurmaq: Ata bindirmek. Atlandurup qoymaq – Ata bindirivermek.
  790. atlandurush: bk. atlandurmaq.
  791. atlanmaq: Ata binmek.
  792. Atlantik: Atlantik. Atlantik ehdnamisi – Atlantik antlaşması.
  793. atlash: bk. atlimaq.
  794. atlatmaq: (atlimaq'tan) Atlatmak.
  795. atlima: Atlama.
  796. atlimaq: Atlamak. Adap ötmek – Atlayıp geçmek. Ilgiri atlimaq – İleri atlamak. Ilgiri atlighansiri – İleri atladıkça. Atlap ölchimek – Atlayıp ölçmek; adımlayıp ölçmek. Altmishni atlighan adem – Altmışı geçmiş kişi.
  797. atmaq: Fırlatmak, ateş açmak, bırakmak, vurmak. Miltiq atmaq – Tüfekle ateş açmak. Étip öltürmek – Vurarak öldürmek. U özini özi étip öltürdi – O kendi kendini vurarak öldürdü. Étip tashlimaq – Vurmak. Étip chiqirish – Püskürüş, savuruş. Put atmaq – Tepmek. Tang atmaq – Tan atmak. Tang atti – Şafak söktü. Tomur atmaq – Nabız atmak. Chéchek atmaq – Çiçek açmak. Chéchek atti – Çiçek açtı. Ghulach atmaq – Kulaç atmak. Köz atmaq – Göz atmak.
  798. atmish: Altmış.
  799. atmishinchi: Altmışıncı.
  800. atnali: u.a. At nalısı.
  801. atom: Atom. Atom küchi – Atom gücü, atom enerjisi.
  802. attar: a. Tuhafiye mağazası.
  803. atturmaq: (atmaq'tan) Attırmak, vurdurmak, bıraktırmak. U miltiq atturup meshiq qildurdi – O tüfekle vurdurarak manevra yaptırdı.
  804. atuch: bk. archa.
  805. awadan: f. 1. Bayındır, mamur. 2. Çiçekli, çiçeklenmiş. 3. Toprağın işlenmiş olması.
  806. awam: a. Avam, basit.
  807. awamliq: a.u. Avamlık, basitlik.
  808. awan'gard: r. Öncü.
  809. awan'gardliq: r.u. Öncülük.
  810. awantyura: r. Macera, serüven.
  811. awantyurist: r. Maceracı, serüvenci.
  812. awantyurizm: r. Maceracılık.
  813. Awar: Avar. Awar xelqi – Avar halkı. Awar tili – Avar dili.
  814. aware: f. Zahmet, meşakkat, sersemlik. Aware bolmaq – Zahmet etmek. Aware bolmang – Zahmet etmeyin. Aware bolup qaldim – Zahmet çektim. Aware qilmaq – Zahmetlendirmek.
  815. awat: f. 1. Bayındır, mamur. Awat sheher – Mamur şehir. Awat memliket – Mamur memleket. Awat qilmaq – Mamur etmek. Awat bolmaq – Mamur olmak. 2. İşlek; kalabalık.
  816. awatchiliq: f.u. 1. Mamurluk. 2. Meskûn olma hali.
  817. away: Yavaş, dikkat.
  818. awaylap: Yavaşça, dikkatli. Awaylap yür – Dikkatli yürü.
  819. awaylash: bk. awaylimaq.
  820. awaylimaq: Dikkat etmek.
  821. awaysiz: Dikkatsiz, özensiz.
  822. awaysizda: Dikkatsizlikte, umulmadığı bir halde.
  823. awaysizdin: Dikkatsizlikten.
  824. awaysizliq: Dikkatsizlik.
  825. awaysizliqta: Dikkatsizlikte.
  826. awaz: f. Ses; oy, rey. Awazingni chiqarma – Sesini çıkarma. Yoshurun awaz bilen – Gizli oy ile. Awazgha qoymaq – Oya sunmak. Qayta awaz bermek – Tekrar oy vermek.
  827. awazliq: f.u. Sesli. Awazliq kino – Sesli film (sinema).
  828. awazsiz: f.u. Sessiz.
  829. Awgust: r. Ağustos, sekizinci ay.
  830. Awghan: bk. Afghan.
  831. awiatsiye: r. Havacılık; hava kuvvetleri. Herbiy awiatsiye – Askeri hava kuvvetleri.
  832. awqat: a. bk. oqet.
  833. Awrupa: Avrupa.
  834. Awrupiliq: Avrupalı.
  835. Awstraliye: Avustralya.
  836. Awstraliyiliq: Avustralyalı.
  837. awtobus: r. Otobüs.
  838. awtomat: r. Otomat.
  839. awtomatchi: r.u. Otomatik silah kullanan er.
  840. awtomatik: r. Otomatik.
  841. awtomatlashturmaq: r.u. Otomatlaştırmak.
  842. awtomobil: r. Otomobil, araba. Yük awtomobili – Yük otomobili. Yénik awtomobil – Hafif, küçük otomobil. Zirixliq awtomobil – Zırhlı otomobil.
  843. awtonom: r. Otonom, özerk, muhtar. Awtonom oblast – Özerk bölge.
  844. awtonomiye: r. Otonomi, özerklik, muhtariyet.
  845. awtonomiyiliq: r.u. Özerklik, muhtariyet. Awtonomiyiliq jümhüriyet – Özerk cumhuriyet.
  846. awtor: r. Yazar.
  847. awtorluq: r.u. Yazarlık, müelliflik. Awtorluq hoquqi – Yazarlık hukuku, telif hukuku.
  848. awul: Köy.
  849. awumaq: Teselli olmak. 2. Çoğalmak.
  850. awun: Çok.
  851. awunchuq: Eğlence; oyuncak.
  852. awuningki: Onunki.
  853. awunmaq: Avunmak, sevinmek, teselli olmak.
  854. awunush: bk. awunmaq.
  855. awutmaq: (awumaq'tan) 1. Avutmak, teselli etmek. 2. Çoğaltmak.
  856. awutush: bk. awutmaq.
  857. awwal: a. Evvel, önce. Hemmidin awwal – Hepsinden önce. Awwaldin – Önceden. Awwal zamanda – İlk zamanda. Awwal bahar – İlkbahar.
  858. awwala: a. Evvel, önce, ilk.
  859. awwalqi: a.u. Önceki.
  860. ash: Aş, yemek. Ash suyi – Aş suyu. Suyuq ash – Çorba. Ash tartmaq – Yemek dağıtmak.
  861. ash-ghiza: u.f. Aş, yemek.
  862. ashari: Ashari etiqe – Asare atika, tarihî kalıntılar.
  863. ashchamghur: Maydanoz.
  864. ashxana: u.f. Aşhane, lokanta.
  865. ashiq: a. Âşık. Ashiq bolmaq – Aşık olmak.
  866. ashiq-meshuq: şık maşuk.
  867. ashiqliq: a.u. Âşıklık.
  868. ashkara: f. Aşikâr, açık seçik, açık. Ashkara düshmen – Açık düşman. Ashkara bolmaq – Faş olmak, ortaya çıkmak. Ashkara qilmaq – Açmak, ifşa etmek.
  869. ashkarilimaq: İfşa etmek, açmak, bildirmek.
  870. ashköki: Yeşillik, göveri.
  871. ashqawaq: Kabak.
  872. ashqazan: Mide.
  873. ashliq: Tahıl, hububat, ekin. Küzgi ashliq – Son bahar ekini. Yazghi ashliq – Yaz ekini. Ashliq mashinisi – Ekin makinesi. Danliq ashliq – İri başaklı tahıl. Ashliq ormaq – Ekin biçmek. Ashliq tepmek – Ekin dövmek. Ashliq tazilimaq – Hububat temizlemek. Bu yil ashliq obdan boldi – Bu yıl ekin iyi oldu.
  874. ashliqchi: Levazımcı.
  875. ashlimaq: Tabaklamak, sepilemek, sepi yapmak.
  876. ashmaq: Aşmak. Éship qalghini mana shu – Aşıp kalanı işte şu. Tagh ashmaq – Dağı aşmak. Elliktin ashtim – Elliyi geçtim. Éship ketmek – Geçmek. Éship-téship ketmek – Aşıp taşmak. Heddidin ashmaq – Haddinden aşmak.
  877. ashna: f. Aşina, dost, yar, tanıdık. Ashna bolmaq – Dost olmak; sevgilisi olmak. Ashnisi – Sevgilisi.
  878. ashpez: u.f. Aşçı. Ashpez xotun – Aşçı kadın.
  879. ashpezxana: u.f. Aşhane, lokanta.
  880. ashpezlik: u.f.u. Aşçılık.
  881. ashpichaq: Aşhane bıçağı.
  882. ashpuzul: u.f. Lokanta; bk. ashxana.
  883. ashtaxta: Hamur işleri için kullanılan tahta.
  884. ashundaq: İşte şöyle.
  885. ay: Ay. Ay chiqti – Ay çıktı, ay doğdu. Ay patti – Ay battı. Toluq ay – Dolu ay. Ay tutulush – Ay tutulması. Yérim ay – Yarım ay. Ay béshi – Ay başı. Ay ayighi – Ay sonu. May éyi – Mayıs ayı. Öktebr éyida – Ekim ayında. Ayda-yilda – Seyrek, ara sıra, ayda yılda. Ay-küni yetkende – Vakti, saati geldiğinde. Éyi yetmigen bala – Ayma dolmamış çocuk (henüz bir aylık olmamış çocuk). Ay chiray – Ay yüzlü. Tolghan aydek – Dolun ay gibi. Ay uning ongidin chiqti – O şanslı oldu. Ay körmek – 1) Yeni ay görmek 2) Adet, aybaşı. Ayni étek bilen yépip bolmaydu – d. Ay etekle kapatılamaz. Éyi – Ayı i.h.
  886. ayagh: bk. ayaq.
  887. ayaghlimaq: Sona ermek; sona erdirmek. Ashliq tapshurushni mezgildin burun ayaghlimaq – Hububat teslimini zamanından önce bitirmek.
  888. ayaqqi: Sonuncu, nihai.
  889. ayaqlashqan: Sona eren. Ayaqlashqan oy-pikir – Sona eren düşünce-fıkir.
  890. ayaqliq: Ayaklı. Égir ayaqliq – Hamile, gebe.
  891. ayaqsiz: Ayaksız. Ayaqsiz yoqulup ketti – Bir iz bırakmadan kayboldu.
  892. ayaqsizliq: Sonsuzluk, bitmezlik.
  893. ayal: a. Kadın, hanım, bayan, karı. Er-ayal – Karı koca. Aile ayili – Ev kadını. Ayili – Karısı, eşi.
  894. ayalliq: a.u. Kadınlık.
  895. ayalmend: a.f. Evli.
  896. ayalmendlik: a.f.u. Evlilik.
  897. ayalsiz: a.u. Bekâr.
  898. ayalsizliq: a.u. Bekârlık.
  899. ayang: Gecikme, geciktirme. 2. Yavaş yavaş atlı yürümek.
  900. ayanglimaq: Ağır ağır yürümek.
  901. ayanmaq: Acımak; esirgemek. Ayanmastin – Esirgemeden. Ishqa ayanmastin kirishinglar – Kendinize acımadan çalışın. Ayanmastin yardem qildim – Hiçbir şeyimi esirgemeden yardım ettim.
  902. ayaz: Temiz. 2. Soğuk, ayaz.
  903. aydung: Açık. 2. Mehtap, ay ışığı, 3. Anlaşılır, görülebilir.
  904. aydunglashmaq: Açıklanmak, belli olmak. Mesile anche aydungliship qaldi – Mesele bir dereceye kadar açıklanmıştır.
  905. ayem: a. ağ. Bayram.
  906. ayet: a. Ayet.
  907. ayghaq: Uyanık, kuşkulu. Ayghaq bolmaq – Uyanık olmak.
  908. ayghaqchi: Casus. 2. Muhbir.
  909. ayghir: Aygır.
  910. ayhay: Ay hay.
  911. ayhaylash: bk. ayhaylimaq.
  912. ayhaylimaq: Bağırıp çağırmak, haykırmak.
  913. ayi: Ana, anne.
  914. ayighi: Ayağı.
  915. ayighida: Sonunda.
  916. ayile: a. bk. aile.
  917. ayim: Abla. 2. Hanım, bayan.
  918. ayimaq: Acımak, esirgemek.
  919. ayimay: Acımadan; esirgemeden. Ayimay urdi – Acımadan dövdü. Ayimay yedim – Esirgemeden yedim.
  920. ayinich: Acıklı, acınacak, zavallı, miskin.
  921. ayinichliq: Acıklı, miskin.
  922. ayirmaq: Ayırmak.
  923. ayit: a. Ait. Tarixi ilimgha ayit – Tarih ilmine ait.
  924. ayqulaq: Solungaçlar, galsameler.
  925. aylana: Çevre, yöre.
  926. aylandurmaq: (aylanmaq'tan) Döndürmek, çevirmek, dolaştırmak. Uni sheher aylandurup keldim – Onu şehiri dolaştırıp geldim. Béshimni aylandurma – Kafamı karıştırma.
  927. aylanmaq: Dolaşmak, dönmek, gezmek, seyretmek. Aylinip ötmek – Dolaşıp geçmek. Aylinip chiqmaq – Dolaşıp çıkmak. Béshim ayliniwatidu – Başım dönüyor. Könglüm ayliniwatidu – Midem bulanıyor. Pul sizdin aylansun – Para siz için esirgenmez. Uning közide yash aylandi – Onun gözü yaşardı. Aylinip qalmaq – Uğraşıp kalmak; meşgul oluvermek.
  928. aylantghuch: Döndüren. Bash aylantghuch – Baş döndüren.
  929. aylem: a.u. Abla.
  930. ayli: Önü; bk. ald. Aylimda – Önümde.
  931. ayliq: Aylık; bir aylık gösteriler. 2. Maaş, aylık gelir.
  932. aylimek: Tabaklamak, sepilemek.
  933. aymaq: Aymak, kabile.
  934. aynek: bk. eynek.
  935. ayniqsa: Özel olarak, ayrıca.
  936. aynimaq: Vazgeçmek. 2. Olgunlaşmak. 3. Bulanmak. Könglüm aynip turuptu – Midem bulanıyor.
  937. aynimay: Caymadan; metanetle.
  938. aynitmaq: (aynimaq'tan) 1. Olgunlaştırmak, iyileştirmek, yetiştirmek. 2. Vazgeçirmek, caydırmak.
  939. aypalta: Aybalta.
  940. ayran: Ayran.
  941. ayri: Yaba.
  942. ayriq: Yarık, çatlak.
  943. ayriqche: Ayrıca, özel, özel olarak. Ayriqche ehmiyet bermek – Ayrıca önem vermek.
  944. ayriqchiliq: Ayrıcalık, özellik. Mesilining ayriqchilighi hem mana shuningda – Meselenin ayrıcalığı işte şunda.
  945. ayrilish: bk. ayrilmaq.
  946. ayrilmaq: Ayrılmak, boşanmak, kaybetmek.
  947. ayrilmas: Ayrılmaz. Ayrilmas dostlar – Ayrılmaz dostlar.
  948. ayrim: Ayrım, ayrı, özel. Bu ayrim mesile – Bu ayrı mesele.
  949. ayrim-ayrim: Ayrı ayrı.
  950. ayrima: Fark.
  951. ayrimaq: Ayırt etmek, farketmek. Ayrip bolmaydu – Farkedilemez.
  952. ayrimche: Ayrıca, özel halde.
  953. ayrimchiliq: Ayrıcalık, özellik.
  954. ayrimliq: Özellik, ayrıcalık.
  955. ayriwash: Mübadele, değiştirme. Ayriwash qilmaq – Değiştirmek.
  956. ayrish: Ayırma, arıtma. Neft ayrish zawodi – Petrol tasfiye hanesi; rafiner. Chigit ayrish mashinisi – Pamuk arıtma makinesi.
  957. ayrodrom: r. Hava alanı.
  958. ayropilansazliq: Uçak sanayi fabrikası.
  959. ayroport: r. Hava limanı.
  960. ayrostat: r. Balon.
  961. aywan: f. Eyvan, balkon.
  962. aywanliq: Eyvanlı, balkonlu.
  963. ayyam: a. bk. bayram.
  964. ayyar: a. Hilekâr.
  965. ayyargerchilik: a.f.u. Hilecilik, sahtekârlık.
  966. ayyarliq: a.u. bk. ayyargerchilik.
  967. az: Az. Azdin kéyin – Biraz sonra. Azdin az – Daha az. Az deghende – En azından. Az sandiki – Az sayıdaki. Az sanliq – Azınlık. Az sanliq millet – Azınlık millet. Az kem on kün – Az eksik on gün. Ölüshke az qaldim – Ölmeye az kaldım; kılpayı öleyazdım.
  968. az-azdin: Azar azardan.
  969. az-azlap: bk. az-azdin.
  970. az-köp: Az çok.
  971. az-munche: Biraz.
  972. az-paz: Biraz.
  973. aza: a. Yas, matem. Aza tutmaq – Yas tutmak.
  974. azade: f. Temiz, düzgün, derli toplu, geniş, sakin. Azade kiyim – Tertemiz, rahat elbise.
  975. azalmaq: Azalmak.
  976. azap: a. Azap, çile. Azap chekmek – Çile çekmek. Wiydan aziwi – Vicdan azabı. Azap-oqubet, azap-külpet – Azap ve külfet.
  977. azapliq: Azaplı, çileli.
  978. azaplimaq: Azaplamak, çile çektirmek.
  979. azar: f. Cefa, eziyet, cebir, çile. Azar bermek – Cebretmek. Azar tartmaq – Eziyet çekmek.
  980. Azarbayjanliq: Azerbaycanlı.
  981. azat: f. Hür, serbest, kurtuluş. Azat qilghuchi – Kurtaran, kurtarıcı.
  982. azatliq: Azatlık, hürriyet, kurtuluş.
  983. azdur-toludur: Azdır çoktur.
  984. azdurguchi: Azdıran, saptıran, baştan çıkaran, ayartan, kandıran, kışkırtan. Yoldin azdurmaq – Yoldan azdırmak (çıkarmak).
  985. azgal: Çukur.
  986. azghaq: Çok yanılan. Azghaq adem – Çok yanılan insan.
  987. azghan: Yaban gülü.
  988. azghin: Sapık, azgın.
  989. azghuzmaq: (azmaq'tan) Yanıltmak, azdırmak, yoldan çıkarmak.
  990. azlap: Azar azar.
  991. azlatmaq: Azaltmak.
  992. azliq: Azlık.
  993. azlimaq: Azalmak.
  994. azmaq: Azmak, yanılmak, sapmak, yoldan çıkmak.
  995. azot: Azot, nitroyen.
  996. azraq: Biraz.
  997. azsunmaq: Az bilmek, az görmek, azımsamak. Az-tola – Az çok. Az-tola charwa méli bar dixanlar – Az çok hayvancılığı var çiftçiler.
  998. badam: f. Badem, badem ağacı. Badam doppa – Badem takke (bu takke, beyaz ip ile badem şeklinin işlendiği siyah renkli yazlık baş giysi ki, Fergane Vadisi ve Kaşgar'da imal edilir. Erkekleri giyer).
  999. badamzar: f. Badem bahçesi, bademlik.
  1000. badamzarliq: f.u. Bademlik; badem ağaçlarının bulunduğu yer.
  1001. badang: Badem.
  1002. badashqan: Badashqan kurup olturmaq – Bağdaş kurup oturmak.
  1003. badrang: Badrang köz – Lokma gözlü, gözleri fırlak.
  1004. bagh-érem: f.a. Cennet bahçesi, İrem.
  1005. baghaq: Davetiye, kart.
  1006. baghir: bk. béghir.
  1007. baghlaghliq: Bağlanmış. Baghlaghliq tutmaq – Bağlanmış halde tutmak.
  1008. baghlaq: Baghlaqta – Bağlanmış halde.
  1009. baghlaqliq: Bağlanmış.
  1010. baghlam: Bağlam, deste, demet, bir kucak.
  1011. baghlan: Kuzu.
  1012. baghlanmaq: Bağlanmak. Ching baghlanmaq – Sıkı bağlanmak. Köz baghlanghan waxt – Karanlığın bastığı vakit. Tilim baghlinip qaldi – Dilim tutuldu.
  1013. baghlash: Bağlama, düğümleme.
  1014. baghlatmaq: (baghlimaq'tan) Bağlatmak.
  1015. baghlighuchi: gr. Bağlaç, edat.
  1016. baghliq: Bağlı, bitişik.
  1017. baghlimaq: Bağlamak. Ching baghlimaq – Sıkı bağlamak. Munasiwet baghlimaq – İlişki kurmak. Baqqa su baghlimaq – Bahçeyi sulamak. Shu ishke bélimni baghlidim – Şu işi yapmaya karar verdim. Muhebbet baghlimaq – Sevmek. Köz baghlimaq – Büyülemek. Ümit baghlimaq – Ümit bağlamak. Qol baghlap hürmet qilmaq – El bağlayıp saygı göstermek.
  1018. baghlinishliq: Münasebetti, ilişkili.
  1019. baghlinishsiz: Münasebetsiz, ilişkisiz.
  1020. baghlinishsizliq: Düzensizlik, yanlışlık, aykırılık.
  1021. baghrilimaq: Bağrını yere vermek. Qushlar yer baghrilap uchmaqta – Kuşlar yere yakın uçmakta.
  1022. baghwen: f.u. Bahçıvan.
  1023. baghwenchilik: f.u. Meyvecilik.
  1024. baghwenlik: f.u. Bahçıvanlık.
  1025. baghche: Bahçe.
  1026. baghchi: Bahçıvan.
  1027. baghchiliq: f.u. Meyvecilik.
  1028. baha: f. Fiyat. Yuquri baha – Yüksek fiyat. Bahasini chüshermek – Fiyatını indirmek. Bahasi qanche? – Fiyatı ne kadar? Baha bermek – Fiyat biçmek.
  1029. bahadur: Bahadır, kahraman.
  1030. bahadurane: f. Kahramanca, kahramancasına.
  1031. bahadurlarche: Kahramanca, kahramancasına.
  1032. bahadurluq: Kahramanlık.
  1033. bahaliq: a.u. Pahalı, değerli.
  1034. bahalimaq: a.u. Fiyat biçmek, fiyat ayarlamak.
  1035. bahane: f. Bahane. Quruq bahane – Asılsız özür, sahte itiraz.
  1036. bahar: f. Bahar, ilkbahar.
  1037. bahasiz: a.u. 1. Değersiz, kıymeti az. 2. Paha biçilmez.
  1038. bahasizliq: a.u. Değersizlik.
  1039. baxshi: Divane, kaçık, hekim, otacı. 2. Yazıcı, tahsildar. 3. Aşık, ozan, meddah. 4. Meraklı, hevesli.
  1040. baxshiliq: Otçuluk, üfürükçülük, efsunculuk.
  1041. baj: Vergi, gümrük. Baj idarisi – Vergi idarisi, vergi dairesi.
  1042. baja: Bacanak.
  1043. bajgir: f. Gümrük memuru.
  1044. bajxana: f. Vergi dairesi.
  1045. bajlimaq: Vergi almak.
  1046. bajsiz: f.u. Vergisiz, gümrüksüz.
  1047. baka: f. bk. bikar.
  1048. bakar: f. bk. bikar.
  1049. bakarchiliq: bk. bikarchiliq.
  1050. baktériologiye: r. Bakteriyoloji.
  1051. baktériologiyilik: r. u. Bakteriyolojik.
  1052. baktériye: r. Bakteri.
  1053. baqa: bk. paqa; kurbağa.
  1054. baqarma: İdare, yönetme, yönetim.
  1055. baqiy: a. Baki, ebedi. Baqiy dunya – Baki dünya.
  1056. baqqal: a. Bakkal. Baqqal dükini – Bakkal dükkanı.
  1057. baqqalchiliq: a.u. Bakkallık işi.
  1058. baqqalliq: a.u. Bakkallık.
  1059. baqquchi: Çoban. Mal baqquchi – Hayvan sürüsüne bakan; çoban. Bala baqquchi ayal – Dadı, çocuk bakıcı.
  1060. baqquzmaq: (baqmaq'tan) Baktırmak.
  1061. baqmaq: Bakmak, beslemek, itibar etmek, hizmetini germek. Közingge baq – Önüne bak. Ashqa baqsile! – Yemeye buyurun! Aghriq béqip künüm ötti – Hasta bakmakla günlerim geçti. U atni obdan baqidu – O atı iyi besler. Beqip östermek – Besleyip büyütmek. Oynap baqmaq – Oynamayı denemek. Jan baqmaq – Geçinmek. Elge baqqan xor emes – Halkı düşünen hor olmaz.
  1062. baqshi: bk. baxshi.
  1063. baqturmaq: bk. baqquzmaq.
  1064. baquwet: f.a. Güçlü, sağlam.
  1065. bala-chaqa: Çoluk çocuk 2. Ev halkı, aile.
  1066. bala-chaqiliq: Çoluk çocuklu; aileli.
  1067. bala-qaza: a. Belâ kaza.
  1068. balaghet: a. Olgunluk, erginlik, kemal. Balaghetke yetmek – Kemale ermek, yetişmek.
  1069. balaxor: a.f. Kavgacı, yaygaracı.
  1070. balaxorluq: a.f.u. Rezalet, maskaralık.
  1071. balan: bot. Kar topu.
  1072. balans: r. Denge, muvazene, bilânço, balans.
  1073. balayatqu: Rahim, döl yatağı.
  1074. balayu-apet: bk. bala II: balayi apet.
  1075. balchiliq: Arıcılık. Balchiliq bilen kün köchürmek – Ancılık ile geçinmek.
  1076. balchukluq: Balçıklı, çamurlu.
  1077. balchuq: Balçık, çamur.
  1078. baldaq: Sürgü. 2. Basamak, kadem, merhale, derece, aşama. Shotining baldighi – Merdivenin basamağı.
  1079. baldaqliq: Sürgülü. 2. Aşamalı.
  1080. baldur: Önce, ilk, evvel, birinci. Qarning baldur yéghishi – Karın önce yağması.
  1081. baldurqi: Önceki. Baldurqi éti bilen "Sayram" dep ataydu – Önceki adı ile "Sayram" diyorlar.
  1082. balét: r. Bale. Opéra hem balét téatri – Opera ve bale tiyatrosu.
  1083. balghun: bot. Yaban gülü meyvesi, yaban gülü.
  1084. baliwéshi: Ev yapmak üzere hazırlanmış duvarın üst kuşağı.
  1085. balichuq: Sütun, 2. Değnek, sopa. 3. Taş, 4. Süt çocuğu, 5. Kukla.
  1086. baligh: a. Olgun, ergin, yetişkin.
  1087. balighlik: Olgunluk, erginlik, yetişkinlik.
  1088. balixana: f. 1. İkinci kat. 2. Balkon.
  1089. balijan: u.a. 1. Yavrum, çocuğum. 2. Çocuk canlı.
  1090. balijanliq: Çocuk canlı olma hali.
  1091. baliliq: Çocukluk. Baliliq chagh – Çocukluk devri. Baliliq chéghimda – Çocukluk devrimde. 2. Çocukluk, çocukça. Baliliq qilmaq – Çocukluk yapmak. 3. Saflık, safdil. 4. Çocuklu. Köp baliliq – Çok çocuklu. Baliliq öy bazar, balisiz öy mazar – Çocuklu ev pazar, çocuksuz ev mezar.
  1092. balilimaq: Yavrulamak. Möshügimiz balilidi – Kediyimiz yavruladı.
  1093. baliman: Flüt.
  1094. balisinmaq: Çocuk saymak.
  1095. balisiz: Çocuksuz.
  1096. balisizliq: Çocuksuzluk.
  1097. baliyaghach: Kiriş.
  1098. balta: bk. palta.
  1099. bam: f. Tamburun teli.
  1100. bamdat: f. Bamdat namazi – Sabah namazı.
  1101. bameslihet: f.a. Anlaşarak, uyum içinde, mutabık. Bameslihet ishlimek – Anlaşarak çalışmak; el birliğiyle çalışmak.
  1102. bana: f. ağ. bk. bahane.
  1103. bandit: r. Haydut, eşkiya, yol kesen.
  1104. banditliq: r.u. Eşkiyalık, haydutluk.
  1105. banka: r. Banka. Dölet bankisi – Devlet bankası.
  1106. bankrot: r. Batkınlık, iflâs.
  1107. banu: f. Bayan, hanım efendi, madam. Méhr-banu – Mihriban (kadın adı).
  1108. bap-barawer: Tamı tamına denk. U bap-barawer qilip bölüp berdi – O tam tanıma denk halede bölüverdi.
  1109. bapkar: f. Dokumacı. Bapkar ayal – Dokumacı kadın.
  1110. bapkarliq: f.u. Dokumacılık. Bapkarlik dükini – Dokumacılık dükkanı.
  1111. baplimaq: Uygun hale getirmek; iyi yapmak; uygun yapmak.
  1112. bar: Var. Puling barmu? – Paran var mı? Bargha oxshaydu – Var gibi. Barini ber – Var olanı ver. Bar pulumni berdim – Var olan paramın hepsini verdim. Küchining bériche – Bütün gücü ile. U bar bilimini shu ishke béghishlidi – O bütün bilgisini şu işe hasretti. Néme bilgining bar? – Bildiklerin var mı? Imqaniyetning bériche – İmkan olduğu kadar. Bar-yoki shu – Hepsi bu kadar. Bar-yoqi melum emes – Varlığı yokluğu belli değil. Bar iken, yok iken – Bir varmış, bir yokmuş.
  1113. bara-bara: Gitgide. Bara-bara zériktim – Gitgide bıktım. Bara-bara ögünüp kétidu – Gitgide alışır.
  1114. baraq: Uzun tüylü; saçına tarak girmemiş; tüylü. Baraq isht – Tüylü köpek.
  1115. baraqsan: Gür olma. Baraqsan bolup yermu kökerdi – Bitkiler gürleşince yer de yeşillendi.
  1116. baraqsanliq: Bitkilerin gür olma hali. Baraqsanliq gül shéxida – Gürleşen gül dalında.
  1117. barang: Alaçık, kulübe, pavyon. 2. Bağ.
  1118. barangliq: bk. barang.
  1119. barawer: f. Eşit, denk, aynı. Barawer bolmaq – Eşit olmak. Barawer qilmaq – Eşit yapmak. Barawer bölmek – Eşit bölmek. Ikki barawer – İki kat, iki misli. On barawer yaxshi – On kat iyi, on misli iyi.
  1120. barawerchilik: f.u. Eşitlik.
  1121. barawerleshmek: f.u. Eşit olmak, denk olmak.
  1122. barawerlik: f.u. Eşitlik.
  1123. barawersizlik: f.u. Eşitsizlik.
  1124. barche: Hepsi, bütün, hep, tüm, tamamı. Barche küchüm bilen – Bütün gücüm ile.
  1125. barghanche: Gittikçe.
  1126. barghanséri: Gittikçe.
  1127. barghuzmaq: Göndermek, ulaştırmak.
  1128. barxut: r. Kadife.
  1129. bari-yoqi: Hepsi, tamamı.
  1130. barikalla: a. Aferin, mükemmel.
  1131. barlighi: Hepsi, tamamı. Barlighi bolup – Hepsi olarak.
  1132. barométr: r. Barometre.
  1133. bars: Pars. Bars yili – Pars yılı.
  1134. bas-bas: Sıkma, kalabalık, izdiham, sıkı-şıklık, kargaşalık.
  1135. baskétbol: r. Basketbol.
  1136. basquch: Merdiven, aşama, basamak, kademe, merhale, derece. Yuquri basquchqa kötermek – Yüksek merhaleye (aşamaya) kaldumak.
  1137. basquchi: Matbaacı, basımcı, basım evi işçisi.
  1138. basquchluq: Merdivenli, aşamalı.
  1139. basqun: Baskın, akın. Basqun qilmaq – Baskın yapmak; akın yapmak.
  1140. basqunchi: Yağmacı, çapulcu, soyguncu, haydut, eşkıya.
  1141. basqunchiliq: Yağmacılık, soygunculuk, haydutluk.
  1142. basma: Matbaacılık, basım. Basma xatasi – Basım hatası.
  1143. basmaq: Basmak. Adem ayaq basmighan orman – İnsan ayağı basmamış orman. Bésip ötülgen yol – Geride kalan yol. Ilgiri basmaq – İlerlemek. Bésip ötmek – Basarak geçmek. U öpkisini basalmay yighlidi – O öfkesini basamadan ağladı. Méni ghem basti – Beni efkar bastı; hüzünlendim. Achchighimni aranla bastim – Öfkemi zorla bastım. Gheplet basmaq – Gaflet basmak. Bésip almaq – Ele geçirmek, zaptetmek, zorla almak, işgal etmek. Pima basmaq – Keçe çizme yapmak. Sheherni su basti – Şehiri su bastı. Kigiz basmaq – Keçe yapmak. U bu ishni bésip qoydi – O bu işi basıp koydu. Sakilini qiro bashqan chal – Sakalı ağarmış yaşlı. Pütün dunyani qarangghuluk basti – Bütün dünyayı karanlık bastı. Uning ornini oghli basti – Onun yerine oğlu geçti. Ornumni basar kishi yoq – Yerime geçer kişi yok. Bésip ötken yol – Geride kalan yol. Bésip kirmek – Ansızın girmek; kapıyı zorlayarak girmek, baskın yapmak. Tamgha basmaq – Damga basmak. Balamni baghrimgha bastim – Çocuğumu bağrıma bastım.
  1144. basmichi: Haydut, eşkıya, yol kesen.
  1145. basmichiliq: Haydutluk, eşkıyalık, yol kesicilik.
  1146. basmixana: u.f. Basim ewi, matbaa.
  1147. basturmaq: (basmaq'tan) Bastırmak; ayakta durdurmak. Kitap basturmaq – Kitap bastırmak. Basturup kirmek – Zorla girmek. Algha basturmaq – İleri götürmek; ilerletmek; geliştirmek.
  1148. bash: Baş. Bash süngigi – Baş kemiği. Bash aghriq – Baş ağrısı. Béshim aghriwatidu – Başım ağrıyor. Bash éghitmaq – Baş sallamak. Bughday bash aldi – Buğday başak çıkardı. Bashting ayaq – Baştan aşağı. Béshimni aylandurma – Kafamı karıştırma. U öz béshini yedi – O kendi başını yedi. Béshimdin korqimen – Hayatımdan endişe duyacağım. Béshi kökke yetti – Çok sevindi; çok gururlandı. Béshi ketti – Başı gitti; idam edildi. Béshi baghlaghliq qiz – Baş örtülü kız, mec. Sözlü kız. Béshi bosh – Hür, serbest. Béshimgha eghir bir ish chüshti – Başıma ağır bir iş geldi. Bash tartmaq – Red etmek, istememek. Bash tiqmaq – Baş sokmak. Bash qatmaq – Körlenmek, şaşıp kalmak. Bash qaturmaq – Zihnini karıştırmak. Bas kötermek – Başkaldırmak. Bastin köchürmek – Denemek, tecrübe etmek. Béshimdin ötken künler – Geçirdiğim günler. Kök béshi – Sulama işlerinden sorumlu olan kişi. Farsça olarak 'mirab' da denilmektedir. Yar beshi – Yar, uçurum. Qapaq bash – Topuz, aptal, ahmak. Qizil bash – Kızıl baş (Farslar için kullanılmış tarihî bir ad). Tupraq béshi – Mezar, kabir. Bash egmek – Baş eğmek. Bash ministir – Başbakan. Bash katip – Genel sekreter. Bash herp – Büyük harf. Bash yol – Anayol. On béshi – Onbaşı. Yüz beshi – Yüzbaşı. Esker beshi – Komutan. Söz beshi – Söz başı, kelime başı. Deryaning bash teripi – Nehrin baş tarafı. Taghning béshida – Dağın başında. On bash mal – On baş hayvan. Kochining bu béshida – Caddenin bu başında. Bash komandan – Başkumandan, başkomutan. Béshingni yeydighan! – Başını yiyesin!
  1149. bash-ayaq: Giysi, elbise, üst. Bash-ayaq qilmaq – Giysi yapmak, giysi almak, giysi vermek. Bash-ayighi yoq – Başı sonu yok; tam değil; karı şık; belirsiz.
  1150. bash-köz: Bash-köz bolmaq – Göz kulak olmak. Balilargha bash-köz bolup turung – Çocuklara göz kulak olun.
  1151. bash-uch: Bash-uchi yoq étizliqlar – Uçsuz bucaksız tarlalar.
  1152. bashak: Başak.
  1153. bashbashtaq: Düzensiz, anarşik.
  1154. bashbashtaqliq: Başsızlık, düzensizlik, kargaşalık. Bashbashtaqliq qilmaq – Keyfi, izinsizlik.
  1155. bashchi: Yönetmen, şef, başkan, komutan, amir, lider.
  1156. bashchiliq: Yönetmelik, başkanlık, liderlik. Bashchiliq qilmaq – Yönetmelik yapmak; liderlik etmek.
  1157. bashkésér: Haydut, şaki, katil.
  1158. Bashkurt: Başkurt. Bashkurt xelqi – Başkurt halkı. Bashkurt tili – Başkurt dili.
  1159. bashqa: Başka. Bashqilar – Başkaları.
  1160. bashqa-bashqa: Ayrı ayrı, tek tek.
  1161. bashqarghuchi: bk. bashqurghuchi.
  1162. bashqarmaq: bk. bashqurmaq.
  1163. bashqiche: Başkaca, ayrıca.
  1164. bashqichila: Başka, değişik, ayrı. Bashqichila bolup qetmek – Çok değişmek.
  1165. bashqichiliq: Değişiklik, ayrıcalık.
  1166. bashqiliq: Fark, ayrıntı, ayrılık. 2. Değişme, başkalaşma.
  1167. bashqurghuchi: Yöneten, idareci, şef.
  1168. bashqurmaq: Yönetmek, idare etmek.
  1169. bashlamchi: Öncü, yenilikçi, önayak olan.
  1170. bashlamchilik: Öncülük, rehberlik, kılavuzluk.
  1171. bashlanghuch: Başlangıç, ilk. Bashlanghuch mektep – İlkokul.
  1172. bashlighuchi: Öncü, önayak olan, rehber, lider.
  1173. bashliq: Başkan, lider, şef, reis. Ishtap bashlighi – Karargah komutanı.
  1174. bashliqliq: Başkanlık, idarecilik.
  1175. bashlimaq: Başlamak. Tünügündin bashlap – Dünden başlayarak. Bashlap aparmaq – Götürmek. Eskerni kim bashlap baridu? – Askeri kim götürecek?
  1176. bashmaq: Terlik, yazlık ayakkabı.
  1177. bashmaltaq: Baş parmak.
  1178. bashpana: u.f. Sığınak, sığınacak yer, sığınma hakkı.
  1179. bashsiz: Başsız, kafasız. 2. Başkansız, yöneticisiz. Bashsiz qalmaq – Başkansız kalmak.
  1180. bashsizliq: Anarşi, başsızlık. 2. Düzensizlik, karışıklık.
  1181. bashta: Başta. Bashtila shundaq qilghan édim – Başından beri şöyle yapmıştım.
  1182. bashtiki: Başındaki, öndeki.
  1183. batalyon: r. Tabur.
  1184. bataréye: Batarya.
  1185. batilliq: a.u. Manasızlık, anlamsızlık.
  1186. batraq: r. Irgat.
  1187. batraqliq: r.u. Irgatlık.
  1188. batur: Kahraman, bahadır.
  1189. baturchiliq: Kahramanlık.
  1190. baturlanmaq: Kabadayılık satmak; kendi kendini yüreklendirmek.
  1191. baturlarche: Kahramanca, kahramancasına.
  1192. baturluq: Kahramanlık.
  1193. batursinmaq: bk. baturlanmaq.
  1194. bay: Zengin. Baylarche – Zenginler gibi. Bay qilmaq – Zengin etmek. Bay turmush – Müreffeh. Béyip ketmek – Zenginleşmek.
  1195. baya: Demin. Baya éytqiningiz keldi – Demin söylediğiniz geldi (oldu).
  1196. baya-shayet: bk. bayashat.
  1197. bayan: a. Beyan, söyleme, bildirme. Bayan qilmaq – Beyan etmek.
  1198. bayanat: a. Beyanat, demeç, bildiri.
  1199. bayanatchi: a.u. Sözcü. Birleshken Döletler Teshkilati bash katiwining resmiy bayanatchisi – Birleşmiş Milletler Teşkilatı genel sekreterliğinin resmî sözcüsü.
  1200. bayanchi: a.u. Sözcü.
  1201. bayanname: a.f. Beyanname, bildirge.
  1202. bayashat: Sevinçli, neşeli. 2. Bolluk, bereket, müreffeh.
  1203. bayatin: Deminden beri.
  1204. bayawan: f. Çöl, sahra, tenha yer.
  1205. baychéchek: Unutmabeni çiçeği.
  1206. bayiqi: Deminki.
  1207. bayiqida: Geçmişte.
  1208. bayiqidek: Deminki gibi.
  1209. bayitin: Deminden beri. Bayitin qayaqtisen? – Deminden beri nerdesin?
  1210. baykimas: Dikkatsiz.
  1211. bayqalmasliq: İhtiyatsız; ihtiyatsızlıkla; önüne arkasına bakmadan.
  1212. bayqash: bk. bayqimaq.
  1213. bayqimaq: Dikkat etmek, denemek, gözlemek, gözden geçirmek. Bayqisam qolidin ish kelmigidek – Denediğime göre elinden bir iş gelmeyecek gibi. Bayqimay qaldim – Dikkat edemedim; fark edemedim. Baykap yür – Dikkatli ol; dikkat et.
  1214. bayqimasliq: Dikkatsizlik.
  1215. bayqimighanda: Ansızın; birdenbire.
  1216. baylighuch: Bağlama.
  1217. bayliq: Zenginlik. Bayliq bayliq emes, birlik baylik – Zenginlik zenginlik değil, birlik zenginlik. 2. Hayır, yarar, nimet.
  1218. bayraq: Bayrak.
  1219. bayraqchi: bk. bayraqdar.
  1220. bayraqdar: u.f. Bayraktar.
  1221. bayram: Bayram. Bayram qilmaq – Bayram yapmak.
  1222. bayramlimaq: Bayramlaşmak.
  1223. baysinmaq: Kendini zengin saymak.
  1224. baytal: Kısrak; doğurmamış kısrak. Boghaz baytal – Gebe kısrak.
  1225. baywechche: u.f. Zengin ve mert oğlan.
  1226. baza: r. Askerî üs. Herbiy-déngiz bazisi – Askerî deniz üssü. Herbiy-hawa bazisi – Askeri hava üssü.
  1227. bazar: f. Pazar, borsa. Bazar küni – Pazar günü. Karangghu bazar – Kara borsa.
  1228. bazarliq: f.u. Hediye, armağan, tatlı (uzaktaki alış veriş yerinden getirilen hediye).
  1229. bazghan: Büyük çekiç (demirci çekici), balyoz.
  1230. bazghanchi: Demir dövücü, demirci.
  1231. BDT: (Birleshken Döletler Teshkilati) BM (Birleşmiş Milletler).
  1232. bechchigher: Pis herif, alçak herif.
  1233. bechchigherlik: Tiksinti.
  1234. bedbext: f.a. Bedbaht.
  1235. bedbextlik: f.a.u. Bedbahtlık.
  1236. bedbeshire: f.a. Çirkin, yakışıksız.
  1237. bedbeshirilik: f.a.u. Çirkinlik.
  1238. bedbin: f. Bedbin, karamsar.
  1239. bedbinlik: f.u. Bedbinlik, karamsarlık.
  1240. bedboy: f. Pis kokan.
  1241. bedboyluk: f.u. Pis kokulu.
  1242. bedchéhre: f. Çirkin, yakışıksız.
  1243. bedexlaq: f.a. Bozuk, ahlak bozukluğu.
  1244. bedexlaqliq: f.a.u. Ahlâksızlık.
  1245. bedel: a. Bedel, yerine kullanma.
  1246. beden: a. Beden, gövde, vücut. Beden terbiyisi – Beden terbiyesi (eğitimi). Nazuk beden – İnce vücut.
  1247. bedeshqan: Bedeshqan qurmaq – Bağdaş kurmak. Supida u bedeshqan qurup oltardi – Sedirde o bağdaş kurup oturdu.
  1248. bedxuy: f. Huysuz.
  1249. bedxuyluq: Huysuzluk.
  1250. bediiy: a. Bediî, estetik. Bediiy edibiyat – Bediî edebiyat.
  1251. bediiylik: a.u. Bediî, sanat değeri.
  1252. bediwilik: a.u. Göçebe hayatı.
  1253. bedqiliq: f.u. Edepsiz, uygunsuz.
  1254. bedqiliqliq: Edepsizlik, uygunsuzluk.
  1255. bednam: f. Kötü nam. U méni bednam qildi – O benim itibarımı düşürdü (O benim şerefimi lekeledi).
  1256. bednamliq: f.u. Yüz karası, rezalet, ayıp.
  1257. bedniyet: f.a. Kötü kalpli, gönlü kara.
  1258. bedniyetlik: f.a.Kötü yüreklilik, zararlılık.
  1259. bedpéil: f.a. Huysuz.
  1260. bedpéillik: f.a.u. Huysuzluk.
  1261. bedpikir: f.a.u. Kötü fikir.
  1262. bedwex: bk. bedbext.
  1263. bedölet: f.a. 1. Zengin. 2. Talihli.
  1264. bedpikirlik: f.a.u. Kötü fikirli.
  1265. beeyni: a. Tam, aynı.
  1266. beg: Bey.
  1267. beglik: Beylik.
  1268. begzade: u.f. Beyefendi, oğlan.
  1269. behissiz: a.u. Bahissiz; bahse girişmemiş.
  1270. behr: Kâr, kazanç.
  1271. behs: a. Bahis.
  1272. behsleshmek: a.u. Bahis tutuşmak, bahse girmek.
  1273. behslishish: a.u. Bahis tutuşma.
  1274. behuzur: f.a. Rahatça, sakin sakin, telaşsız. Süt we qimiz bilen behuzur teminlenduq – Süt ve kımız ile rahatça temin edildik.
  1275. bexsh: f. Bexsh etmek – Bağışlamak, ihsan etmek.
  1276. bext: a. Baht, talih. Bextke qarshi – Talihsizlik eseri, şanssızlık. Bexti kara – Bahtı kara.
  1277. bext-seadet: a. Baht ve saadet.
  1278. bextiyar: a.f. Bahtiyar.
  1279. bextiyarliq: a.f.u. Bahtiyarlık.
  1280. bextlik: a.u. Bahtlı.
  1281. bextsiz: a.u. Bahtsız.
  1282. bextsizlik: a.u. Bahtsızlık.
  1283. bexuduk: Emin. Bexuduk ishlimek – Emin işlemek.
  1284. beja: f. Yerine getirme; gerçekleştirme. Beja qilmaq – Yerine getirmek.
  1285. bejanudil: f.a.f. Can ve gönülden yerine getirmek.
  1286. bek: Pek. Bu yil bughday bek boldi – Bu yıl bağday çok iyi oldu.
  1287. bekmu: Çok, pek, gayet.
  1288. bekrek: Daha da, daha sıkı, daha çok. Suni teximu bekrek ixtisat qilish kérek – Suyu yine de daha çok tasarruf etmek lazım.
  1289. beqisem: bk. béqesem.
  1290. bequwet: f.a. bk. baquwet.
  1291. bel: Bel. Atning béli – Atın beli. Bel baghlimaq – 1) Kuşanmak, 2) Girişmek, koyulmak, başlamak. Bel kötermistin ishlimek – Durmadan çalışmak. Béli aghrimas – Tembel. Taghning bélide – Dağın üstünde. Bel ashmaq – Dağ geçidini geçmek.
  1292. belbagh: u.f. 1. bk. belwagh. 2. Ekvator.
  1293. belche: Kazağı. 2. Demir kürek.
  1294. belchi: Kunduracı bıçağı.
  1295. beldem: Kertik.
  1296. beldesh: Kertik, kertmek.
  1297. beldimek: Kertmek.
  1298. belend: f. Yüksek. Belend awaz – Yüksek ses.
  1299. belendlik: f.u. Yükseklik.
  1300. belge: Belge, işaret. Belge qoymaq – Belge koymak, belgelemek.
  1301. belgilesh: bk. belgilimek.
  1302. belgiliguchi: Tayin eden, belirten.
  1303. belgilik: Belli, tanıdık, bilinen. Belgilik emes – Belli değil. Öz-özidin belgilik – Kendiliğinden belli.
  1304. belgilime: Tayin, teşhis, belirleme.
  1305. belgilimek: İşaretlemek. 2. Tayin etmek.
  1306. belgisiz: Belgesiz 2. Meçhul, belirsiz.
  1307. belgisizlik: Meçhul, belirsizlik.
  1308. belgüjek: Demir kürek.
  1309. belwagh: Kemer, kuşak. Belwagh baghlimaq – Kuşak kuşanmak, kemer bağlamak.
  1310. belghem: Balgam.
  1311. belki: a.f. Belki, ihtimal.
  1312. belkim: a.u. bk. belki.
  1313. belli: f. Evet, anlaşılmak.
  1314. belnis: r. Hastahane.
  1315. bemeni: f.a. Akıllı, zeki.
  1316. bend: f. Meşgul. Men bendmen – Meşgulüm.
  1317. bende: f. Bende, bağlı, esir, kul.
  1318. bendichilik: f.u. Bendelik hali.
  1319. bendilik: f.u. Bendelik.
  1320. benepshe: f. Menekşe.
  1321. benggi: f. Afyon tiryakisi.
  1322. benggixane: f. Tiryakilerin buluştuğu ev.
  1323. benggilik: f.u. Tiryakilik.
  1324. bengwash: f.u. Yaramaz, afacan.
  1325. bengwashliq: f.u. Yaramazlık, disiplinsizlik.
  1326. bengwashtaq: f.u. Disiplinsiz.
  1327. bent: f. bk. bend.
  1328. bep-barawer: u.f. Tam, tam eşit.
  1329. beraber: f. bk. barawer.
  1330. berbat: f. Harap, berbat, viran, yıkım.
  1331. berbatliq: f.u. Berbatlık, perişanlık, yıkım.
  1332. berdash: f. Sebat, metanet, dayanık. Berdash bermek – Dayanmak. U berdash bérelmeydu – O dayanamaz.
  1333. berdashliq: f.u. Dayanıklı, sebatlı, kuvvetli.
  1334. berdashsiz: f.u. Dayanıksız, metanetsiz, gevşek.
  1335. berdem: f.u. Dinç, çevik, sağlam, canlı. Berdem bolmaq – Dinç olmak.
  1336. berdémlik: Canlılık.
  1337. berdürmek: Verdirmek.
  1338. berdürüsh: bk. berdürmek.
  1339. bergek: f. Kayısı kakı, çekirdeksiz kak.
  1340. berheq: f.a. Mutlaka, muhakkak.
  1341. berhem: f. Berhem bermek – Son vermek, kesmek, bitirmek.
  1342. beri: Hepsi. Manga beri bir – Benim için fark etmez; benim için hepsi aynı.
  1343. berikalla: a. Çok iyi, aferin, bravo.
  1344. berike: Bereket.
  1345. beriket: a. bk. berike.
  1346. beriketlik: a.u. Bereketli.
  1347. berikilik: a.u. Bereketli.
  1348. berikisiz: a.u. Bereketsiz.
  1349. berq: a. Parıltı, parlaklık, parlak. Berq urmaq – Parlamağa başlamak; ışıldamaya başlamak.
  1350. berqarar: f.a. Daima, istikrarlı, aralıksız.
  1351. berqararliq: f.a.u. Sebatlılık.
  1352. berqut: Kadife.
  1353. bermek: Vermek. Pul bermek – Para vermek. Doklad bermek – Konuşma yapmak. Xewer bermek – Haber vermek. Salam bermek – Selam vermek. Raziliq bermek – Rıza göstermek. Télégram bermek – Telgraf çekmek. Yol bermek – Yol vermek. Erge bermek – Kocaya vermek. Téléfon bermek – Telefon etmek. Apirip bermek – Götürmek, taşımak. Ekélip bermek – Getirmek. Echiqip bermek – Getirmek. Jawap bermek – Cevap vermek. Meslihet bermek – Akıl vermek. Emchek bermek – Meme vermek. Qerzgha bermek – Borç vermek. Qayturup bermek – Geri vermek. Sétip bermek – Satmak; satışa yardım etmek. Shu qoyni sétip ber – Şu koyunu satmada bana yardım et. Élip bermek – 1) Vermek, 2) Birisi için satın almak. Xotun élip bermek – Evlendirmek. Qoyup bermek – Salıvermek, serbest bırakmak, azat etmek, bırakmak. U méni qoyup berdi – O beni salıverdi. Yüz bermek – Yüz vermek. Töwendiki weqe yüz berdi – Aşağıdaki olay meydana geldi. Yézip bermek – Yazıvermek. Paxtigha suni öz waxtida bermek – Pamuk tarlasını zamanında sulamak. Bérimen digen quligha, chiqirip koyar yoligha – d. Tanrı sevdiği kulunun yardımcısıdır. Waxtni qoldin bermey – Zamanı kaçırmadan.
  1354. bermes: Cimri. Bermesning éshi pishmas – d. Cimrinin yemeği pişmez.
  1355. berna: f. Genç, güzel, sevimli.
  1356. berpa: f. Dikmek, kurmak, tesis, teşkil.
  1357. berre: Kuzu kürkü.
  1358. berterep: f.a. Bertaraf. Berterep qilmaq – Bertaraf etmek.
  1359. berya: Çöl, sahra. Yürgen derya, yatkan berya – Yürüyen nehir, yatan sahra.
  1360. bes-bes: Yarışma, rekabet. Bulbullar bes-bes bilen sayrishidu – Bülbüller yarışırcasına ötüşüyorlar.
  1361. bes-beschi: a.u. Rakip, rekabeti seven.
  1362. bes-beslik: a.u. Rekabet hali.
  1363. besey: ç. Lâhana. Besey showisi – Lahana çorbası.
  1364. besleshmek: a.u. Tartışmak, çekişmek, münakaşa etmek. Bulbullar besliship sayrashmaqta – Bülbüller yarışarcasına ötüşmekte.
  1365. beslishish: bk. besleshmek.
  1366. best: f. Bünye, beden, yapı.
  1367. besh: Beş. Besh yilliq plan – Beş yıllık plan. Beshtin bir – Beşte bir. Bu ishni besh qoldek bilimen – Bu işi beş parmağımı bildiğim gibi biliyorum. Besh qol birdek emes – Beş parmak aynı değil. Besh künlük dünya – Beş günlük dünya.
  1368. besharet: a. Beşaret, müjde, bir iyi haber tebliği.
  1369. beshatar: Beş kurşun alabilen tüfek.
  1370. besher: a. Beşer, insan cinsi.
  1371. besheriyet: a. Beşeriyet, insanlık.
  1372. besheylen: Beş kişi, beşi ile beraber.
  1373. beshinchi: Beşinci.
  1374. beshire: a. Görünüş, dış, dış görünüş.
  1375. beshlep: Beşleyip.
  1376. beshlik: Beşlik.
  1377. beshtash: Beş taş. Beshtash oynimaq – Beştaş oynamak.
  1378. bet: Sayfa. Kitapning birinchi bétide – Kitabın birinci sayfasında. 2. Yüz. Béting barmu? – Yüzün var mı?
  1379. betbext: f. bk. bedbext.
  1380. betxeylik: f.a.u. İsraf, savurma, tutumsuz kullanma. Betxeylik qilmaq – İsraf etmek.
  1381. betinke: r. Potin, botin.
  1382. betis: r. Patiska. Betis köynek – Patiska gömlek.
  1383. betqiliq: f.u. bk. bedqiliq.
  1384. betleglik: Kurulu. Miltighing betleglikmu? – Tüfeğin kurulu mu? (Tüfeğin ateşe hazır mı?). Betleglik tapancha – Kurulu tabanca.
  1385. betles: bk. betlimek.
  1386. betlimek: Kurmak; ateşe hazır hale getirmek. 2. Yükleme, tahmil.
  1387. better: f. Beter, daha fena, daha kötü. Undin better – Ondan beter; ondan daha kötü.
  1388. bey-mu: ç. Ağaç mantarı.
  1389. beyge: At koşusu, at yarışı. Beygidin kelgen at – Yarışı kazanmış at.
  1390. beygilik: Koşu atı.
  1391. beynelmilel: a. Uluslararası.
  1392. beynelmilelchi: a.u. Enternasyonalizm taraflısı.
  1393. beynelmilelchilik: Enternasyonalizm.
  1394. Beytulla: a. Beytullah.
  1395. beytulmuqeddes: Beytül-mukaddes.
  1396. bezbet: Yüzsüz, küstah, hayasız.
  1397. bezbetlik: Yüzsüzlük, küstahlık, haddini bilmezlik.
  1398. bezen: a. Bazen.
  1399. bezgek: Sıtma, malarya. Bezgek tutmaq – Sıtmanın yükselmesi. Bezgek pashisi – Sıtma sineği.
  1400. bezgeklik: Hummalı.
  1401. bezi: a. Bazı. Bezi ademler – Bazı insanlar. Bezi birliri – Bazı birileri. Bezi waxtta – Bazı zaman.
  1402. bezibirawlar: a.u. Bazı kimseler.
  1403. bezide: a.u. Bazen.
  1404. beziler: Bazıları.
  1405. bezilerde: a.u. Zaman zaman; kimi zaman.
  1406. bezlimek: Teskin etmek, yatıştırmak, dindirmek.
  1407. bezm: f. bk. bezme.
  1408. bezme: f. Ziyafet, şölen, içki meclisi.
  1409. bezmek: Soğumak, 2. Bezmek, bıkmak, usanmak.
  1410. béabruy: Otoritesiz, itibarsız.
  1411. béaram: Béaram qilmaq – Rahatsız etmek, huzursuz etmek.
  1412. bébéri: Böbür, leopar.
  1413. béde: Yonca. Qashqa béde veya yawa béde – Yabanî yonca. Béde köki – Mantı için kullanılan, yoncanın ilk yaprakları.
  1414. bédilik: Yoncalık; yonca tarlası.
  1415. bédiyan: bk. arpa.
  1416. bégen: Kabarcıklı düzeç.
  1417. bégiz: Biz.
  1418. béghir: anat. Ciğer. 2. mec. Yürek, bağır. Béghirgha basmaq – Bağra basmak. Tagh baghri – Dag yamacı. Baghrim – Canım. Tash béghir – Taş yürek. Baghri qattiq – Taş yürekli. Oghlumni baghrimgha bastim – Oğlumu bağrıma bastım. Öpke-béghir – Akciğer ve ciğer. Béghir reng – Kahverengi. Sus béghir reng – Açık kahverengi.
  1419. béghirlash: bk. béghirlimaq.
  1420. béghirlimaq: Sürünmek, sürüklenmek, ilerlemek. Yer béghirlap mangmaq – Yerde sürüklenerek ilerlemek. Yer béghirlap uchmaq – Yere değercesine uçmak.
  1421. béghirtaq: Kır tavuğu.
  1422. béghishlash: bk. béghishlimaq.
  1423. béghishlimaq: Armağan etmek, hediye etmek.
  1424. béhi: Ayva.
  1425. béhish: Cennet.
  1426. béhisht: bk. béhish.
  1427. béhishtlik: f.u. Cennetli.
  1428. béhzade: Kavunun bir türü.
  1429. béhzar: f. Ayva bahçesi.
  1430. béxewer: f.a. Habersiz. Hemmidin béxewer – Her şeyden habersiz.
  1431. béxi: Kunduracı iğnesi, biz, çuvaldız.
  1432. béxil: a. Cimri, hasis.
  1433. béxillenmek: a.u. Cimrilenmek, hasislenmek.
  1434. béxilliq: a.u. Cimrilik, hasislik. Béxilliq qilmaq – Cimrilik etmek.
  1435. béxillinish: bk. béxillenmek.
  1436. béjanidil: f. Candan, isteyerek, canıgönülden.
  1437. Béjin: Pekin. Béjin güli – Pat.
  1438. béjirilmek: Becerilmek.
  1439. béjirim: Sağlam, tam, bütün.
  1440. béjirish: bk. béjirmek.
  1441. béjirmek: Becermek.
  1442. béket: Yolculukta gece kalacak yer; konak; durak.
  1443. béketchi: Konağa bakan kimse.
  1444. békimsizliq: Bakımsızlık.
  1445. békinish: bk. békinmek.
  1446. békinmek: Kilitlenmek; kapıyı kilitlemek. 2. Tespit etmek, saptamak.
  1447. békitish: bk. békitmek.
  1448. békitküch: Bağlaç, sürgü.
  1449. békitmek: Kilitlemek 2. Bağlamak; tasdik etmek. Qararni békitmek – Kararı tasdik etmek, onaylamak.
  1450. béqesem: İpekli düz kumaştan yapılmış cüppe.
  1451. béqim: Bakım, hizmet.
  1452. béqimsiz: Bakımsız.
  1453. béqin: bk. biqin.
  1454. béqindi: Bağımlı 2. Evlâtlık.
  1455. béqindiliq: Bağımlılık, tabilik.
  1456. béqinish: bk. béqinmaq.
  1457. béqinmaq: Bakınmak, etrafina bakınmak 2. Boyun eğmek, tabi olmak, itaat etmek.
  1458. béqinmas: Boyun eğmez, itaatsiz, dik başlı.
  1459. béqinmasliq: Boyun eğmezlik, itaatsizlik, harınlık.
  1460. béqish: bk. baqmaq.
  1461. bélet: r. Bilet.
  1462. béletchi: Biletçi.
  1463. béletsiz: Biletsiz.
  1464. béliq: Balık. Aq béliq – Yayın (balığı). Yilan béliq – Yılan balığı. Béliq tutush – Balık tutma. Béliq showisi – Balık çorbası. Béliq tutmaq – Balık tutmak, balık avlamak. Béliq meyi – Balık yağı. Béliq sodisi – Balık ticareti. Béliq béqish – Balık üretme. Bélik yili – Balık yılı. Xan béliq – Hanbalık (Pekin'in tarihî adı, balık – Eski Türkçede şehir anlamındadır).
  1465. béliqaghuch: Martı (kuşu).
  1466. béliqchi: Balıkçı.
  1467. béliqchiliq: Balıkçılık. Béliqchiliq qélish – Balıkçılık yapma.
  1468. béliqliq: Balıklı. Béliqliq köl – Balıklı göl.
  1469. béliqtek: Balık gibi.
  1470. bénzin: r. Benzin. Bénzin ambari – Benzin deposu.
  1471. béri: Beri, bu yana. Béri yaqta – Bu yanda. Almutidin béri – Almatı'dan beride. Uzundin béri – Çoktan beri. Bir qanche kündin béri – Birkaç günden beri. Bériraq – Biraz beri. On kündin béri – On günden beri. Béri kéling – Beri gelin. Ye néri emes, ye béri emes – Ne orada, ne burada. Béri qarang – Buraya bakın. Shuningdin béri – Şundan bu yana.
  1472. bériqi: Bu taraftaki. Bériqi yaqta – Bu tarafta.
  1473. bérilgenlik: Sadık olma hali, sadakat, candan bağlılık.
  1474. bérilish: bk. bérilmek.
  1475. bérilmek: Verilmek. Yol bérilmek – Yol verilmek. 2. Dalmak, içtenlik. Xiyalgha bérilmek – Hayala dalmak. Bérilip ishlimek – İçtenlikle çalışmak.
  1476. bérip-bérip: Gitgide, gittikçe.
  1477. bériwetmek: Verivermek.
  1478. bériwitish: bk. bériwetmek.
  1479. bériche: Olduğu kadar. Imqaniyetning bériche – İmkan olduğu kadar.
  1480. bérish-kélish: Gidiş dönüş; ilişki. Bérish-kélishimiz yoq – İlişkimiz yok. 2. gr. Yönelme hali.
  1481. bésiq: İç bükey, obruk. 2. Ezilmiş, yılgın, sindirilmiş 3. Mütevazi, ağırbaşlı. Eghir-bésiq – Ağırbaşlı.
  1482. bésiqish: bk. bésiqmaq.
  1483. bésiqliq: İç bükeylik 2. Yılgınlık, ezilmişlik 3 İtidalli, ılımlı.
  1484. bésiqmaq: Susmak, sakinleşmek. El ayighi bésiqqan chaghda – Milletin gidiş dönüşü kesildiği zaman.
  1485. bésiqturmaq: (bésiqmaq'tan) Bastırmak, susturmak.
  1486. bésiqturulmaq: Bastırılmak, susturulmak.
  1487. bésilish: bk. bésilmaq.
  1488. bésilmaq: Basılmak. Qayta bésilmaq – Tekrar basılmak. Chang bésildi – Toz indi. Mal bésilghan kéme – Mal yüklenmiş gemi. Shamal bésildi – Rüzgar kesildi. Üni bésildi – Sesi kesildi. Yanghun bésildi – Yangın söndürüldü. Aghrighi bésildi – Ağrısı kesildi. El ayighi bésilghan mezgilde – Milletin gidiş dönüşü durduğu zaman.
  1489. bésim: Adım. 2. Basınç. Hawaning bésimi – Hava basıncı. 3. gr. Vurgu. 4. Üstün, büyük. Besim köpchülük – Büyük çoğunluk; ezici çoğunluk.
  1490. bésimdarliq: Üstünlük, hakimlik.
  1491. bésiwaldi: Kavunun bir türü.
  1492. bésiwalghuchi: İstilâcı, müstevli, gasp.
  1493. bésiwalmaq: Ele geçirmek, zaptetmek, zorla almak.
  1494. bésiwélish: bk. bésiwalmaq.
  1495. bésish: (basmaq'tan) 1. Yürümek, adım atmak. 2. Basma, baskı yapma. 3. Yerini tutmak, vekillik. Orun bésish – Yerini tutma. 4. Basma, yayımlama, neşretme. Bésish bölümi – Baskı odası. Sheherni bésish – Şehiri ele geçirme. Ash bésish – Pilâvı dinlendirme. Aghriqni bésish – Ağrı kesme. Kigiz bésish – Keçe yapma. Qara bésish – Karabasan, kabus. Tuxum bésish – Tavuğun kuluçkaya yatması.
  1496. béter: f. Beter, daha kötü. Undin béter – Ondan beter; ondan daha kötü.
  1497. béton: r. Beton.
  1498. bétonluq: Betonlu. Tömür bétonluq – Demir betonlu.
  1499. béwil: f. İdrar, sidik.
  1500. béshi: bk. bash.
  1501. béyimaq: Zenginleşmek.
  1502. béyish: bk. béyimaq.
  1503. béyt: Beyit.
  1504. bézek: Nakış, desen, resim. Bézek salmaq – Nakış yapmak.
  1505. bézeklenmek: Süslenmek, güzelleşmek.
  1506. bézeklik: Nakışlı, desenli, resimli, süslü.
  1507. bézeklimek: Bezemek, süslemek.
  1508. bézelmek: Süslü olmak.
  1509. bézeng: İnatçı, direngen, arsız.
  1510. bézenglik: İnatçılık, arsızlık. Bézenglik qilmaq – İnatçılık etmek.
  1511. bézenmek: Süslenmek.
  1512. bézermek: Öfkeli bakmak. 2. Israr etmek.
  1513. bézesh: Bezemek, süslemek.
  1514. bézilish: bk. bézelmek.
  1515. bézimek: Bezemek, süslemek.
  1516. bézinish: bk. bézenmek.
  1517. bézireymek: bk. bézermek.
  1518. bézirish: bk. bézireymek.
  1519. bézish: bk. bezmek.
  1520. bézishmek: Dargınlık; aralarının açılması; birbirinden uzaklaşmak. Biz Bir-birimizdin béziship kettuq – Biz birbirimizden uzaklaştık.
  1521. biaman: f. Amansız.
  1522. biar: f.u. Arsız.
  1523. biaram: f. Endişeli, telâşlı, telâşla, rahatsız. Biaram bolmaq – Rahatsız olmak; endişeli olmak.
  1524. biarliq: f.u. Arsızlık.
  1525. biarman: f. İsteklerin kusursuz yerine getirilmesi; çok memnuniyet.
  1526. biazar: f. Masum, zararsız. Biazar adem – Masum adam.
  1527. biazarliq: f.u. Masumluk.
  1528. bibaha: Paha biçilmez; çok değerli.
  1529. bichare: f. 1. Çaresiz. 2. Biçare, zavallı.
  1530. bicharichiliq: Çaresizlik. 2. Biçarelik, zavallılık.
  1531. bichariliq: f.u. 1. Çaresizlik. 2. Biçarelik, zavallılık.
  1532. bicherim: f. Tam, bütün, sağlam, zedelenmemiş.
  1533. bidad: f. Adaletsiz, kanunsuz.
  1534. bidadliq: f.u. Terbiyesizlik, canavarlık.
  1535. bidar: f. Uyanık, ayık.
  1536. bidari: f. Uyumamak, uyanık bulunmak, bütün gece uyumamak. Ta seher bidaridurmen sen üchün – Ta sabaha kadar sen için uyumadım.
  1537. bidawa: f. Tedavisi imkânsız, iyi olmaz, onulmaz, tamiri imkânsız.
  1538. bidawilik: f.u. Onulmazlık, şifası imkânsız olma, tamiri imkânsız olma.
  1539. biderek: Meçhul, bilinmez. U biderek yoqulup ketti – O habersiz kayboldu.
  1540. biderman: f. Kuvvetsiz, dermansız, bitkin.
  1541. bidermanliq: f.u. Kuvvetsizlik, dermansızlık, bitkinlik.
  1542. bidert: f. Kaygısız. Bidert bolmaq – Kaygısız olmak.
  1543. bidet: a. Zararlı yenilik, bid'ât.
  1544. bidimagh: Üzüntülü, kederli. Bidimagh bolmaq – Üzüntülü olmak; kederli olmak.
  1545. bidimaghliq: Üzüntülü olmak, keyifsiz olmak.
  1546. biedep: f.a. Edepsiz.
  1547. biedeplik: Edepsizlik.
  1548. biexlaq: f.a. Ahlâksız.
  1549. biexlaqliq: f.a.u. Ahlâksızlık.
  1550. bieqilliq: f.a.u. Akılsızlık, ahmaklık, aptallık.
  1551. bieql: f.a. Akılsız, ahmak, aptal.
  1552. biétiwar: f.a. İtibarsız.
  1553. bigane: f. Yabancı. Bigane bolmaq – Uzaklaşmak.
  1554. biganilashmaq: f.u. Uzaklaşmak; yabancılaşmak.
  1555. biganiliq: f.u. Yabancılık.
  1556. biganilishish: bk. biganilashmaq.
  1557. bigizqol: İşaret parmağı.
  1558. biguman: f. Şüphesiz, kuşkusuz.
  1559. bigumanliq: f.u. Şüphesizlik.
  1560. biguna: f. Günahsız, suçsuz.
  1561. bigunaliq: f.u. Günahsızlık, suçsuzluk.
  1562. bighem: f.a. Kaygısız, düşüncesiz. Bighem bolmaq – Kaygısız olmak.
  1563. bighemlik: f.a.u. Kaygısızlık.
  1564. bigherez: f.a. 1. Garazsız, kişisel çıkarını unutan, kişisel çıkarını aramayan, 2. Bitaraf, tarafsız, yansız.
  1565. bihaya: f.a. Utanmaz, hayasız.
  1566. bihayaliq: f.a.u. Utanmazlık, hayasızlık.
  1567. bihet: f.a. Sonsuz, hudutsuz, uçsuz bucaksız.
  1568. bihésap: f.a. Hesapsız, sayısız. Bihésap köp – Hesapsız çok.
  1569. bihude: f. Beyhude, boşuna.
  1570. bihurmetlik: Saygısızlık.
  1571. bihush: f. Şuursuz olarak, bilinçsizce, farkında olmadan. Bihush bolmaq – Şuurunu kaybetmek.
  1572. bihushluq: f.u. Şuursuzluk, bilinçsizlik.
  1573. bix: bot. Tomurcuk, filiz.
  1574. bixawatir: f.a. Tehlikesiz, emniyetli, güvenli. Bihawatir bolmaq – Emin olmak.
  1575. bixawatirliq: f.a.u. Tehlikesizlik, güvenli olma durumu.
  1576. bixeter: f.a. Tehlikesiz.
  1577. bixeterlik: f.a.u. Tehlikesizlik, güvenlik.
  1578. bixewer: f.a. Habersiz. Men bixewermen – Habersizim. Bixewer qalmaq – Habersiz kalmak.
  1579. bixewerlik: f.a.u. Habersizlik.
  1580. bixlanmaq: Filizlenmek. Del-derexler bixlinip qaldi – Ağaçlar filizlendi; ağaçlar filizlenmeye başladı.
  1581. bixlashmaq: Filizlenmek.
  1582. bixut: f. Şuursuz, bilinçsiz. Bixut yétiptu – Şuursuz yatmakta.
  1583. bixutluq: f.u. Şuursuzluk, bilinçsizlik.
  1584. biihtiyar: Gayri ihtiyarî, istemeyerek.
  1585. biijazet: f.a. Icazetsiz, izinsiz, ruhsatsız.
  1586. biintizam: f.a. İntizamsız, düzensiz.
  1587. bijan: f. Cansız, ölü.
  1588. bijédel: f. Şüphesiz, kuşkusuz.
  1589. bikar: f. 1. Boş, işsiz. Bikar yürmek – Boş gezmek. Bikar turmaq – Boş durmak. Bikar qilmaq – Boşaltmak, kaldırmak, feshetmek. Bütün ishim bikargha ketti – Bütün işim boşa çıktı. Séning baturlighing bikar iken – Senin kahramanlığın boşunaymış. 2. Bedava, parasız.
  1590. bikarchi: f.u. Tembel, avare.
  1591. bikarchiliq: f.u. 1. Tembellik, avarelik. 2. Zamanın boşa geçmesi. Bikarchiliqtin – İşsizlikten.
  1592. bikardin-bikar: f.u.f. 1. Boşuna, boş yere. 2. Sebepsiz, durup dururken.
  1593. bikargha: f.u. Boşuna, bedava. Bikargha bermek – Bedava vermek; parasız vermek.
  1594. bikarliq: f.u. Boş; boş vakit geçirmek.
  1595. bikartelep: f.a. Tembel, avare.
  1596. biq-biq: Fokur fokur. Biq-biq qaynimaq – Fokur fokur kaynamak.
  1597. biqarar: f.a. Kararsız.
  1598. biqararliq: f.a.u. Kararsızlık.
  1599. biqesem: bk. béqesem.
  1600. biqildimaq: Fokurdamak.
  1601. biqin: Böğür, yan. 2. Fileto.
  1602. biqinlash: bk. biqinlimaq.
  1603. biqinlimaq: Böğüre vurmak, böğürüne dokunmak.
  1604. biqsimaq: Pis kokmak. Biqsip köymek – Dumanlanıp yanmak.
  1605. biquwet: f.a. Kuvvetsiz, güçsüz, zayıf.
  1606. bildürmestin: Belirtmeden, duyurmadan.
  1607. bilek: Elle kolun birleştiği bölüm, bilek.
  1608. bileks: a. Bilakis, tersine, aksine.
  1609. bilen: İle. Men bilen sen – Ben ile sen. Muellim bilen birge – Öğretmen ile beraber. Shuning bilen – Böylece, öylece. At bilen – At ile. Téléfon bilen sözleshmek – Telefonda konuşmak. Qandaq sewep bilen? – Nasıl bir sebep ile? Ashning témi tuz bilen – Yemeğin tadı tuz ile. Baturluq bilen – Kahramanlık ile. Az sanliq bilen – Az bir sayı ile. Öz ejili bilen öldi – Kendi eceli ile öldü. Öz qolum bilen – Kendi elim ile. Künning ötishi bilen – Günün geçmesiyle. Küni bilen – Günü boyu. Tüni bilen – Gece boyu. Yézining ichin bile – Köyün içi ile. Shundaq bolghan bilen – Şöyle olsa bile. Kirishim bilenla – Girmem ile beraber.
  1610. biler-bilinmes: Belirli belirsiz.
  1611. bilermen: Bilgili, bilgiç.
  1612. bilermenlik: Bilgiçlik. Bilermenlik qilmaq – Bilgiçlik etmek.
  1613. bilesh: bk. bilinmek.
  1614. biley: Bileği taşı. Biley tash – Bileği taşı.
  1615. bilik: Qutadghu bilik – Kutadgu bilig.
  1616. bilim: Bilim, ilim. Bilim yurti – Bilim yurdu. Bilim almaq – Bilim öğrenmek.
  1617. bilimchan: Ehil, bilgiç.
  1618. bilimchanliq: Bilgililik.
  1619. bilimdan: u.f. Ehil, bilgiç.
  1620. bilimdanliq: Bilgililik.
  1621. bilimdar: u.f. Bilgili.
  1622. bilimdarlik: u.f.u. Bilgililik.
  1623. bilimlik: Okumuş, bilgili.
  1624. bilimsiz: Bilimsiz, tahsil görmemiş, cahil, bilgisiz.
  1625. bilimsizlik: Cahillik, bilgisizlik.
  1626. biliner-bilinmes: Bilinir bilinmez.
  1627. bilinish: bk. bilinmek.
  1628. bilinmek: Bilinmek. Ötken kün bilinmeydu – Geçip giden günler bilinmez. Bilinmey – Bilinmeden.
  1629. bilinmes: Bilinmez.
  1630. bilinmeslik: Bilinmezlik.
  1631. biliwalmaq: Bilmek, öğrenmek. Men Türk tilini obdan biliwaldim – Ben Türk dilini iyi öğrendim.
  1632. bilish: bk. bilmek.
  1633. biljirlimaq: Çene çalmak, gevezelik yapmak.
  1634. bille: Birlikte, beraber. Buning bilen bille – Bunun ile beraber.
  1635. billür: a. Billûr.
  1636. bilmek: Bilmek. Aldin bilmek – Önceden bilmek. Uni kim bilsun – Onu kim bilsin. Uni kim bilidu? – Onu kim bilir? Xuda bilidu – Allah bilir. Néme qilishimni bilmeymen – Ne yapacağımı bilemem. Bilmey turup – Bilmeden. Körgen-bilgenler – Gören ve bilenler. Bilip turup – Bilerek, bildiği halde. Késel özini bilmeydu – Hasta kendini kaybetmiş. Men Türk tilini bilimen – Ben Türk dilini bilirim. Men séni bilmey qaldim – Ben seni bilemedim. Kérek dep bilmek – Gerekli olarak bilmek. Men séni yaxshi adem dep bilimen – Ben seni iyi bir insan olarak bilirim. U oqushni bilmeydu – O okumayı bilmiyor. Yézishni bilmeymen – Yazmayı bilmem.
  1637. bilmeslik: Bilmezlik. Bilmeslikke salmaq – Bilmezlikten gelmek.
  1638. bilmigenlik: Bilmezlik. Héch nerse bilmigenlik – Hiçbir şey bilmezlik.
  1639. bilyart: r. Bilârdo.
  1640. bimalal: f.a. Hür, serbest. Bimalal kiriwéring – Çekinmeden girebilirsiniz.
  1641. bimar: f. Hasta.
  1642. bimarliq: f.u. Hastalık.
  1643. bimehel: f.a. 1. Vakitsiz, zamansız. 2. Yersiz.
  1644. bimena: f.a. bk. bimeni.
  1645. bimeni: f.a. Manasız, anlamsız, saçma, akıl almaz.
  1646. bimenilik: f.a.u. Saçmalık.
  1647. bimeze: f. Tatsız.
  1648. bimezigerchilik: f.u. Tatsızlık.
  1649. bimezilik: f.u. Tatsızlık.
  1650. bina: a. Bina. Bina qilmaq – İnşa etmek; kurmak; dikmek; meydana getirmek.
  1651. binaen: a. Binaen, dayanarak, -den dolayı.
  1652. binakar: a.f. Mimar, inşaatçı.
  1653. binakarliq: Mimarlık.
  1654. binam: f. Namsız, atsız, isimsiz.
  1655. binamaz: f. Namaz kılmayan.
  1656. binawa: f. Beceriksiz, aciz.
  1657. binem: f. Sulama istemeyen toprak.
  1658. binezer: f.a. Bakımsız.
  1659. binezir: f.a. Emsalsiz, eşsiz, benzeri olmayan.
  1660. binésip: f.a. Nasipsiz, nasibi yok, geçim vasıtasından yoksun.
  1661. bingsi: ç. Güç, kuvvet, kabiliyet. Bingsing bolsa bu yaqqa chiq – Gücün yetiyorsa çık ortaya.
  1662. bingtuen: ç. Askerî kısım, birlik.
  1663. binihayet: f.a. Sonsuz, sınırsız, uçsuz bucaksız.
  1664. binobet: f.a. Sırasız.
  1665. binomus: f.a. Namussuz.
  1666. binomusluq: f.a.u. Namussuzluk, arsızlık.
  1667. biolog: r. Biyolog.
  1668. biologiye: r. Biyoloji.
  1669. bipana: f. Sığınacak yeri olmayan, evsiz barksız.
  1670. bipanaliq: f.u. Evsizlik, sığınaksızlık.
  1671. bipayan: f. Engin, uçsuz bucaksız.
  1672. bipayda: f.a. Faydasız, yararsız.
  1673. bipehm: f.a. Anlayışsız, idraksiz.
  1674. bipehmlik: f.a.u. Anlayışsızlık, idraksizlik.
  1675. biperaset: f.a. Anlayışsız, idraksiz.
  1676. biperasetlik: f.a.u. Anlayışsızlık, idraksizlik.
  1677. biperwa: f. Kaygısız, ihmalkâr, özensiz.
  1678. biperwaliq: f.u. Kaygısızlık, ihmalkârlık. Biperwaliq qilmaq – Vazifesini ihmal etmek.
  1679. biperzend: f. Çocuksuz.
  1680. biperzendlik: f.u. Çocuksuzluk.
  1681. bipul: f. Bedava, parasız.
  1682. bipulluq: f.u. Parasızlık.
  1683. bir: Bir. Bir qilmaq – Bir etmek. Bir bolmaq – Bir olmak. Bir dil, bir jan bolup – Tek gönül, tek vücut olarak. Bir jinslik – Aynı cinsten. Bir xil – Aynı, aynı türden. Birmu bir – Birebir. Birdin-bir – 1) Bir tek, biricik 2) Ancak, yalnız. Biri qalmay – Biri bile kalmadan. Bir éghizdin – Tek sesle. Héchbiri – Hiçbiri. Ikkining biri – İkisinden biri. Künlerde bir kün – Günlerden bir gün. Köz qarashlarning bir ikenligi – Görüşlerin bir olduğu. Her bir – Her bir. Birining keynidin biri – Birinin arkasından biri. Bir-biri bilen – Birbiri ile. Bir-birige – Birbirine. Bir-birimizni – Birbirimizi. Beri bir – Hepsi aynı. Bir yaqta – Bir tarafta. Bir yaqta qalmaq – Bir tarafta kalmak. Bir waxt veya bir waxtta – Aynı zamanda. Bir waxlarda – Bir zamanlarda. Bir kün – Bir gün. Bir zamanda – Bir zamanda. Bir chaghda – Bir zamanda. Bir az – Biraz. Bir azdin – Birazdan. Bir qanche – Birkaç. Bir tuqqan – Kardeş, akraba. Bir türlü – Aynı, aynı türden. Bir talay – Birçok. Bir yaq qilmaq – Bertaraf etmek. Bir adem – Bir adam. Bir keder – Biraz daha. Birla waxt ichide – Aynı zamanda. Bir nechche – Birkaç.
  1684. bir-birdin: Tek tek. Bir-birdin kiringlar – Tek tek giriniz.
  1685. bir-birlep: Tek tek, ayrı ayrı.
  1686. bir-ikki: Bir iki. Bir yoli – Bir defa.
  1687. biraq: Fakat, ama.
  1688. biraqla: Hemen, birden, tamamiyle.
  1689. biran: Birisi.
  1690. biraw: Birisi, bir kimse. Birawlar – Bir kimseler. Uning birawgha ziyini tegmidi – Onun birisine zararı dokunmadı.
  1691. biraz: Biraz.
  1692. birde: Birde körünüdu, birde yoq bolup kétidu – Bazen görünür, bazen kayıplara karışır.
  1693. birdek: Aynen, eşit. Birdek ishlimek – Eşit çalışmak. Birdek qilmaq – Eşit yapmak.
  1694. birdeklik: Eşitlik.
  1695. birdem: u.f. Bir an, bazen, hemen. Birdem kélidu, birdem kétidu – Bazen gelir, bazen gider. Birdemning ichide – Bir an içinde. Birdemdin kéyin – Hemen sonra.
  1696. birdendik: Bir anlık.
  1697. birdilliq: u.f.u. Gönül birliği.
  1698. birdin: Birdenbire, ansızın, anî olarak.
  1699. birdin-bir: Tek yegane.
  1700. birdinige: Ansızın, birdenbire.
  1701. birdinla: Ansızın, anî olarak. Birdinla yoq bolup ketti – Aniden kayıboluverdi.
  1702. birehimlik: f.a.u. Rahimsizlik, acımasızlık.
  1703. birehm: f.a. Rahimsiz, acımasız, merhametsiz.
  1704. biren-seren: Ara sıra, seyrek.
  1705. birer: Bir, herhangi bir. Birer sewep bilen – Herhangi bir sebep ile. Birer kishi – Herhangi bir kişi.
  1706. birer-birer: Birer. U birer-birer körünüp qalidu – O ara sıra görünür.
  1707. birge: Birlikte, beraber.
  1708. birgileshmek: Birlikte olmak, beraber olmak. Birgiliship barmaq – Beraber varmak.
  1709. birgilik: Birlik.
  1710. birgine: Sadece bir, tek bir.
  1711. birghazan: Kaşıkçı kuşu.
  1712. birxil: u.f. Aynı, aynı türden. Jümlining birxil müchiliri – Cümlenin aynı türden üyeleri.
  1713. birxilliq: u.f.u. Benzerlik.
  1714. birikish: bk. birikmek.
  1715. birikken: Birleşmiş, toplanmış, birleşik. Birikken söz – gr. birleşik kelime.
  1716. birikme: kim. Birikmiş, birikme. 2. gr. Birleşik, birleşme.
  1717. birikmek: Birikmek.
  1718. birinchi: Birinci.
  1719. birinchidin: Birinci olarak.
  1720. birinchilik: Birincilik. Birinchilikni almaq – Birinciliği almak.
  1721. birkemde: Bir aralık, bir defa, günlerden bir gün.
  1722. birqanche: Birkaç. Birqanchidin kéyin – Bir süre sonra.
  1723. birqétim: Bir defa. Uni men birqétim körgendim – Onu ben bir defa görmüştüm.
  1724. birqisma: u.a.u. Bir türlü.
  1725. birla: Sadece bir. Ishim birla kitap oqush – İşim sadece kitap okuma.
  1726. birlep: Birer birer, teker teker.
  1727. birleshken: Birleşmiş. Birleshken Milletler Teshkilati – Birleşmiş Milletler.
  1728. birleshme: Birleşme. Ayallar birleshmisi – Kadınlar demeği.
  1729. birleshmek: Birleşmek.
  1730. birleshtürmek: Birleştirmek.
  1731. birlik: Birlik. Küch birlikte – Güç birlik ile olur. Birlikke keltürmek – Birleştirmek.
  1732. birliksiz: Birliği olmayan. Birliksiz küch bolmas – Birlik olmadan güç olmaz.
  1733. birlikte: Birlikte, ortaklaşa, el birliği ile. Birlikte yashash – Birlikte yaşama.
  1734. birlishish: bk. birleshmek.
  1735. birmunche: Birçok.
  1736. birmunchilighan: Birçok.
  1737. birnechche: Birkaç.
  1738. birnerse: Bir şey. U nimidu, birnerse dégendi – O nedir, bir şey demişti. Héch bir nerse élip bolmidi – Hiçbir şey alınamadı.
  1739. birnime: bk. birnerse.
  1740. biro: bk. biraw.
  1741. birpes: u.f. Bir dakika, biraz. Birpes turup tur – Biraz bekle. Birpeste – Bir anda. Birpestin kéyin – Biraz sonra.
  1742. birtalay: Birçok. Birtalay adem keldi – Birçok adam geldi. Bizdin birtalay yer – Bizden epey uzak.
  1743. birterep: u.a. Bu ishni birterep qilish kérek – Bu işi bertaraf etmek lazım.
  1744. birtereplime: u.a. Tek taraflı, tek yanlı.
  1745. birtola: Birden, bir hamlede.
  1746. birtughram: Serçe, 2. Çayır kuşu, toygar.
  1747. birtutash: Tek, yekpare, tam, tüm, bütün, kapsamlı. Birtutash plan – Geniş kapsamlı plan.
  1748. birtürlük: Aynı.
  1749. birwax: u.a. Bir zaman, bir sefer. Birwaxta – Aynı zamanda. Birwaxtin kéyin – Bir zamandan sonra.
  1750. birwaxqiche: Bir zamana kadar.
  1751. biryaqliq: Biryaqliq qilmaq – Bertaraf etmek.
  1752. biryola: Birden, bir hamlede.
  1753. biryolila: Birden, bir hamlede, hepsi birden.
  1754. bis: Bıçak, jilet. Bisi qaytmaq – Körlenmek, körleşmek.
  1755. bisaqal: f.u. Sakalsız.
  1756. bisat: a. Döşeme, eşya. Yéngi bisatlar sélinghan öy – Yeni eşyalarla döşenmiş ev.
  1757. bisawat: f.a. Okuma yazma bilmeyen adam; cahil.
  1758. bisawatliq: f.a.u. Okuma yazma bilgisizliği; cahillik.
  1759. biseremjan: f. 1. Düzensiz, intizamsız. 2. Telaşlı.
  1760. biseremjanliq: f.u. 1. Düzensizlik 2. Telaşlılık.
  1761. bisewep: f.a. Sebepsiz.
  1762. bisingngide: Sinsi sinsi, istihza ile, alaylı. U bisingngide bir külüp qoydi – O alaylı bir şekilde güldü.
  1763. bislik: Ikki bislik – İki taraflı; iki yüzlü; çift ağızlı; iki tarafı keskin.
  1764. bislimaq: Bilemek, yontmak.
  1765. bismilla: a. Besmele.
  1766. bit: bk. pit.
  1767. bit-chit: Darmadağın, paramparça. Düshmenning bit-chitini chiqarmaq – Düşmanı darmadağın etmek.
  1768. bitaqet: f.a. Takatsiz.
  1769. bitaqetlik: f.a.u. Takatsizlik.
  1770. bitap: f. Hasta. Bitap bolmaq – Hasta olmak.
  1771. bitaplanmaq: f.u. Hastalanmak.
  1772. bitapliq: f.u. Hastalık.
  1773. bitayin: f.a. Belirsiz.
  1774. bitayinliq: f.a.u. Belirsizlik.
  1775. bitejribe: f.a. Tecrübesiz.
  1776. bitekellüp: f.a. Teklifsiz. Bitekellüp kiriwéring – Çekinmeden girebilirsiniz.
  1777. bitekellüplük: f.u. Teklifsizlik.
  1778. biterep: f.a. Tarafsız, yansız. Biterep bolmaq – Tarafsız olmak, yansız olmak.
  1779. bitereplik: f.a.u. Tarafsızlık, yansızlık.
  1780. bitik: tar. Mektup, kitap.
  1781. bitildimaq: bk. pitildimaq.
  1782. bitmek: bk. pütmek.
  1783. biwaxt: f.a. Zamansız, vakitsiz.
  1784. biwaxtliq: f.a.u. Zamansızlık, vakitsizlik.
  1785. biwapa: f.a. Vefasız. Biwapa nadan yarim – Vefasız cahil yarım.
  1786. biwapaliq: f.a.u. Vefasızlık. Biwapaliq qilmaq – Vefasızlık etmek.
  1787. biwaste: f.a. Vasıtasız, doğrudan doğruya.
  1788. biwesiqe: f.a. Vesikasız, belgesiz, delilsiz.
  1789. biyawan: f. Çöl, sahra.
  1790. biye: bk. baytal.
  1791. biz: Biz. Bizler – Bizler. Bizning – Bizim. Bizni – Bizi. Bizge – Bize. Bizdin – Bizden. Bizning bilen – Bizimle. Bizningki – Bizimki. Bizningkide – Bizimkinde. Bizningche – Bize göre.
  1792. bizar: f. Bıkmış, usanmış, bezmiş. U jénimdin bizar qildi – O beni canımdan bezdirdi. Jénimdin bizar boldum – Canımdan bezdim.
  1793. bizariliq: f.u. Terbiyesizlik, küstahlık.
  1794. bizep: Müsrif, israfçı, tutumsuz, savurgan. Bizep qilmaq – Savurmak.
  1795. bizeplik: Tutumsuzluk, savurganlık.
  1796. bizmaliqqa: ağ. Sonra.
  1797. bizmaraq: ağ. Sonra.
  1798. bizningki: Bizimki. Bu öy bizningki – Bu ev bizimki.
  1799. blok: r. Blok, grup, birlik. Tajawuzchi blok – Mütecaviz blok.
  1800. bobi: ç. Değerli, aziz, güzel, sevimli. Ili – bek ejep bobi sher – Gulca çok da güzel şehir.
  1801. bodimaq: Semirtmek, beslemek.
  1802. bodruq: Şişman, yağlı.
  1803. bodushqaq: Dikenli, iğneli.
  1804. bogha: Boğa.
  1805. bogha-yoma: Ceviz.
  1806. boghaltir: r. Muhasebeci.
  1807. boghaltirliq: r.u. Muhasebecilik.
  1808. boghazliq: Aç gözlülük, oburluk.
  1809. boghdurmaq: Boğdurmak.
  1810. boghdurush: bk. boghdurmaq.
  1811. boghma: Anjin, boğak. Boghma késel – Boğak hastalığı.
  1812. boghmaq: Boğmak. Boghup öttürmek – Boğup öldürmek.
  1813. boghra: Buğra.
  1814. boghuch: Bağ, çene bağı.
  1815. boghuq: Boğuk. Boghuq avaz – Boğuk ses.
  1816. boghuqluq: Boğulmuş, boğulu.
  1817. boghuqsiz: Boğulmamış.
  1818. boghulmaq: Boğulmak.
  1819. boghulush: bk. boghulmaq.
  1820. boghum: Nesil, kuşak. Yash boghum – Genç kuşak. 2. Bağlantı, eklem. 3. gr. hece. Uzun boghum – Uzun hece. Kalte boghum – Kısa hece. Yépik boghum – Kapalı hece. Ochuq boghum – Açık hece. Boghum yasighuchi – Hece yapan (türeten). Boghum yasash – Hece yapma.
  1821. boghum-boghum: Boğum boğum.
  1822. boghumluq: Boğumlu. Bir boghumluq – Bir boğumlu. Köp boghumluq – Çok boğumlu.
  1823. boghun: Düğüm, kavşak. Tömür yol boghuni – Demir yol kavşağı.
  1824. boghunaq: Tozlu hava.
  1825. boghursaq: Yağda pişirilmiş hamur; lokma.
  1826. boghusa: Kara saban.
  1827. boghusaq: bk. boghursaq.
  1828. boghush: bk. boghmaq.
  1829. boghushmaq: Boğuşmak; ölüm kalım mücadelesi.
  1830. boghuzlash: Boğazını kesme.
  1831. boghuzlimaq: Boğazını keserek öldürmek.
  1832. boxcha: Çanta.
  1833. boqapaq: Maske.
  1834. boqcha: bk. boxcha.
  1835. boqquch: Bağlama, çorap bağı.
  1836. boquch: bk. boqquch.
  1837. boqush: Bağ, kaytan.
  1838. bola: Ardından, yüzünden, göre. Sizge bola – Size göre.
  1839. bolaq: ç.u. Paketlenmiş eşya.
  1840. bolamdu?: Olur mu? Barsam bolamdu? Varsam olur mu?
  1841. bolangxuy: ç. Garanti, garantili.
  1842. bolaptu: ağ. İyi, olur, peki, kabul.
  1843. bolar-bolmas: Küçük, ufak, cüz'î. Bolar-bolmas pulum qaldi – Cüz'î bir param kaldı.
  1844. bolawalmaq: ç.u. Parça başına işçilik.
  1845. boldi: Oldu, yeter, kâfidir. Boldimu? – Oldu mu? Yeter mi?
  1846. bolghanliq: Varlık, oluş, dirim, olmak. Men yoq bolghanliqtin – Ben olmadığım için.
  1847. bolghashqa: Olduğu için. Pulum yoq bolghashqa – Param yok olduğu için.
  1848. bolja: Tahmin, faraziye, var sayım.
  1849. boljal: Tahmin, faraziye, var sayım.
  1850. boljash: bk. boljimaq.
  1851. boljilimaq: Tahminde bulunmak, farz etmek.
  1852. boljimaq: Tahmin etmek, farz etmek.
  1853. bolqa: Çekiç.
  1854. bolqilimaq: Cekiçlemek.
  1855. bolmaq: Olmak. Néme boluwatidu? – Ne oluyor? Meyli, néme bolsa bolsun – Boşver, ne olursa olsun. Bolsa bolsun – Olursa olsun. Her néme bolsimu – Her ne olsa bile. Bolsichu? – Ya olursa? Öyde yoq bolsichu – Ya evinde yok olursa? Bolmisa – Olmazsa. Bolmisa men kettim – Oysa ben gittim. Bolmisichu! – Ya olmazsa! Undaq bolsa – Öyleyse, öyle olsa. Shundaq bolsimu – Öyle olsa bile. Néme boldi? – Ne oldu? Kirishke bolamdu? – Girilir mi? Bolmaydu – Olmaz. Bolaptu – Olsun, iyi. Bolung! – Acele edin! Bolung, kech qalimiz – Acele edin gecikiriz. Téxi hepte bolmay – Daha bir hafta olmadan. Bolidighan bolsa – Olacaksa. Tamaq qilip qoymisam bolmas – Yemeği pişirip kotarmazsam olmaz. Bolup ötken – Olmuş bitmiş. Qish boldi – Kış oldu. Saq bol – Uyanık ol. Shu waxtqiche biz peqetla dixanchiliq ishliri bilen bolduq – Günümüze kadar biz sadece çiftçilik işleri ile meşgul olduk. Shundaq hallarmu bollati – Öyle durumlar da olurdu. Qayerdila bolmisun – Nerede olursa olsun. Kirishke bolmaydu – Girilmez, girmek yasak. Ondaq bolghan teqdirde – Öyle olduğu halde. Saat nechche boldi? – Saat kaç oldu? Bulbul sayrimas boldi – Bülbül ötmez oldu. Ölkimiz azat bolghichiliq – Eyaletimiz kurtarılana kadar. Öy ishi bilen boldum – Ev işi ile meşgul oldum. Bu yil hosul obdan boldi – Bu yıl ürün iyi oldu. Boldi – Memnuniyetle, kafi, yeter, tamam. Boldi endi, sözni toxtat – Yeter artık, konuşmayı durdur. Boludu – Olur, makul, iyi. Yene béreymu, ye boldimu? – Yine vereyim mi, veya tamam mı? Men Qeshqerde bir ay boldum – Ben Kaşgar'da bir ay kaldım. Oqup boldi – Okuyup bitirdi. Xapa boldi – Kızdı, gücendi, öfkelendi. Injénér, téxnik we ishchiler bolup hemmisi – Mühendis, teknisyen ve işçiler olarak hepsi. Héch bolmighanda – Hiç olmazsa. Éng bolmighanda – Hiç olmazsa. Bolushiche – Olduğu halde. Atni bolushiche qoyuwetti – Atı doludizgin koşturdu. Men bolsam – Ben olsam. O bolsa – O olsa. Bir bolmighan nerse – Önemsiz, işe yaramaz.
  1856. bolmighan: Beceriksiz, yaramaz. Bolmighan adem – Beceriksiz adam.
  1857. bolmighur: Beceriksiz, yaramaz.
  1858. bolmisa: Olmazsa.
  1859. bolmisichu: Ya olmazsa.
  1860. boludu: Olur, mümkün. Barsam boludu – İken Varsam olurmuş.
  1861. bolumsiz: Beceriksiz, aptal, yaramaz.
  1862. bolumsizliq: Beceriksizlik, aptallık, yaramazlık, akılsızlık, budalalık.
  1863. bolunmaq: Olmak, bulunmak.
  1864. bolupmu: Bilhassa, özellikle.
  1865. bolus: r. 1. Nahiye, bucak, 2. Kaymakam.
  1866. bolush: Olma. Bolushi mümkin bolghan – Muhtemel, olma ihtimali olan. Bolushi mümkin – Olabilir, muhtemel. Tün bolushi bilen – Gece olması ile. Bolushiche chaptim – Koşabildiğim kadar koştum.
  1867. bolushluq: Olumlu. Bolushluq péil – gr. olumlu fiil.
  1868. bolushsiz: Olumsuz. Bolushsiz péil – gr. olumsuz fiil.
  1869. bolushsizliq: gr. Olumsuzluk. Bolushsizliq ulanmisi – Olumsuzluk eki.
  1870. bomba: r. Bomba. Atom bombisi – Atom bombası. Bombigha tutmaq – Bombalamak.
  1871. bombardiman: Bombardıman.
  1872. bombardimanchi: Bombacı.
  1873. bombilash: Bombalama.
  1874. bombilimaq: Bombalamak.
  1875. bong-bong: Bong-bong qongghuz – Mayıs böceği.
  1876. bop: (bolup) Olup. Saat besh bop qaldi – Saat beşe geliyor.
  1877. bopa: ç. Bagaj, yol eşyası.
  1878. boptu: İyi, olur, peki, kabul.
  1879. bor: Tebeşir.
  1880. bora: Kamıştan yapılmış hasır. Bora toqumaq – Hasır örmek.
  1881. boran: Borağan, fırtına, şiddetli rüzgâr.
  1882. boran-chapqun: Tipi, kar fırtınası.
  1883. boran-chapqunluq: Fırtınalı.
  1884. boranliq: Fırtınalı.
  1885. boranlimaq: Fırtına çıkması.
  1886. borch: Vazife, ödev, görev, borç.
  1887. borchlanmaq: Borçlanmak.
  1888. borchliq: Borçlu.
  1889. bordaq: bk. bodaq.
  1890. bordash: bk. bordimaq.
  1891. bordimaq: bk. bodimaq.
  1892. borimaq: Kar fırtınası.
  1893. borsimaq: Pis kokmak, sası kokma.
  1894. borsuq: zool. Porsuk.
  1895. bosaq: bk. boghursaq.
  1896. boso: ç. Kıymalı makarna.
  1897. bostan: f. Bostan.
  1898. bosugha: Eşik. Bérlin bosughilirida – Berlin kapılarında.
  1899. bosut: Çeyiz. 2. Hediye, armağan.
  1900. bowa: Dede. Bowilirimiz – Dedelerimiz. Chong bowa – Büyük dede.
  1901. bowaq: bk. böwek.
  1902. boway: Dede, dedecik 2. İhtiyar, yaşlı.
  1903. bosh: Boş. Bosh idish – Boş kutu. Bosh xiyal – Boş hayal. Bosh qol kelmek – Eli boş gelmek. Bosh turmaq – Boş durmak. Bosh orungha oltur – Bos yere otur. Bosh tamaka – Gevşek sigara, gevşek tütün. Bos yer – Yumuşak yer (toprak). Bos chish – Boşamış (sallanmış) diş. Bosh baghlimaq – Gevşek bağlamak. Bosh awazda – Alçak sesle. Bu iigitmu bosh kelmidi – Bu delikanlı da ondan aşağı kalmadı. Qolum bosh emes – Elim boş değil. Aghzi bosh – Ağzı boş. Bosh adem – Gevşek adam. Bosh söz – Boş söz. Bosh qalmaq – Boş kalmak.
  1904. boshang: Gevsek, cansız, soluk, uyuşuk.
  1905. boshanglashmaq: Gevşemek, solmak, uyuşmak.
  1906. boshanglimaq: Gevşemek, solmak, uyuşmak.
  1907. boshanglishish: bk. boshanglimaq.
  1908. boshanmaq: Ayrılmak. Herbiy xizmettin boshanmaq – Askerî hizmetten ayrılmak. 2. Doğurmak. Xotunum bügün boshandi – Eşim bugün doğurdu.
  1909. boshashmaq: Gevşemek.
  1910. boshatmaq: Boşaltmak. Idishni boshatmaq – Kutuyu boşaltmak. Xizmettin boshatmaq – İsine son vermek.
  1911. boshqa: Bosuna. Boshqa ketmek – Boşuna gitmek, hebaya gitmek. Boshqa chiqmaq – Heba olmak. 2. Bedava, parasız. Boshqa bermek – Bedava vermek.
  1912. boshumaq: Boşalmak 2. Gevşemek 3. Ayrılmak. çıkmak. O türmidin boshudi – O hapishaneden çıktı.
  1913. boshunush: Ayrılmak. Herbiy xizmettin boshunush – Terhis olunma.
  1914. boshutush: Çıkarma. 2. Boşaltma. 3. Zayıflatma, gevşetme, bağların gevşemesi. 4. Yumuşatma.
  1915. bota: Köşek, deve yavrusu.
  1916. botaköz: Ceylan göz.
  1917. botanik: r. Botanikçi.
  1918. botanika: r. Bitki bilimi, botanik.
  1919. botilaq: bk. bota.
  1920. botinka: r. Potin.
  1921. botqa: Lapa, bulamaç.
  1922. botulka: r. Şişe.
  1923. botung: ç. Müteahhit.
  1924. botungluq: ç.u. Müteahhitlik.
  1925. boy: Gövde, vücut, boy. Boy tartmaq – Boy atmak. Boyum yetmeydu – Boyum yetmez. Boyi qisqa – Boyu kısa. Boyi uzun – Boyu uzun. Bou-turqi kélishken – Vücut yapısı yakışıklı (güzel). Boy tartip ösüwatqan ziraetler – Büyüyen gelişen ekinler. Boygha tartmaq – Boy atmak, boy sürmek. Asman boyi dugulanghan samanlar – Boyu göklere değercesine toplanmış samanlar. 2. Kenar, kıyı. Derya boyi – Nehir kıyısı. Kün boyi – Gün boyu, bütün gün. Yil boyi – Yıl boyu, bütün yıl boyu, bütün yıl. Tün boyi – Gece boyu, bütün gece. Yol boyi – Yol boyu. Ömür boyi – Ömür boyu. Shu boyi – Tamamiyle, baştan başa. Shu boyi yoq bolup ketti – Tamamıyla kayıplara karıştı. Shu boyi élip qoydi – Tamamıyla alıp bir kenara koydu. Alghan boyi – Aldığı halde. Boyida bar – O gebe, gebedir. U boyidin ajraptu – O düşük yapmış. Boygha yetken – Ergenlik yaşına gelen kız. Yamandin yar boyigha qach – Kötüden yar (uçurum) kıyısına kaç. Boygha yetmek – Erginleşmek. Boy shürkünüsh – Tüylerin ürpermesi, tiksinmek. Boy bermek – Etkisi altına düşmek.
  1926. boyaq: Boya. Aq boyaq – Beyaz boya.
  1927. boyaqchi: Boyacı.
  1928. boyaqchiliq: Boyacılık.
  1929. boyalmaq: Boyanmak.
  1930. boyanmaq: Boyanmak.
  1931. boyash: Boyama. Köz boyash üchün – Göz boyamak için; aldatmak için.
  1932. boydaq: Bekâr.
  1933. boyida: Boyunda, kenarında, kıyısında. Derya boyida – Nehir boyunda.
  1934. boyiwetmek: Boyayıvermek.
  1935. boyiwétish: bk. boyiwetmek.
  1936. boyiche: Boyunca. Pütün dunya boyiche – Bütün dünya boyunca. Soraqlar boyiche – Sorgular boyunca. Düm chüshken boyiche – Yüzü koyun yattığı halde. Yügürgen boyiche – Koştuğu halde.
  1937. boylimaq: Kenarından gitmek. U su boylap ketti – O su kenarından gitti.
  1938. boytaq: bk. boydaq.
  1939. boyturuq: Boy, vücut yapısı. Uning boyturughi kishini özige qaritidu – Onun vücut yapısı insanı kendine çekiyor.
  1940. boyuma: Boyanmış 2. mec. Sahte, yalan.
  1941. boyumaq: Boyamak. Qangha boyumaq – Kana boyamak. Üzüngni boya – Yüzünü boya.
  1942. boyumichiliq: Boyacılık 2. mec. Aldatma, hile, yalancılık.
  1943. boyun: Boyun. Boyungha almaq – İkrar etmek, itiraf etmek, tanımak, üstlenmek. Boyun tolghimaq – İtaat etmemek, kafa tutmak. Pütün gunani méning boynumgha artti – Bütün suçu benim omzuma yükledi.
  1944. boyunbagh: u.f. Atkı, eşarp.
  1945. boyunchaq: Tasma.
  1946. boyunche: Hamut.
  1947. boyunturuq: Boyunduruk 2. mec. Tahakküm, esaret.
  1948. boyunush: bk. boyanmaq.
  1949. boz: Boz. Boz at – Boz at. 2. Sürülmemiş toprak. Boz bala – Delikanlı.
  1950. boza: Boza.
  1951. bozarmaq: Benzi uçma, rengi kaçmak, solmak. Bozurup ketmek – Rengi kaçmak.
  1952. bozlimaq: Bağırmak; hıçkırmak; ıztıraplı, hüzünlü ses.
  1953. boztoghay: Çayır kuşu, toygar.
  1954. bozyer: Boz yer; sürülmemiş toprak. Bozyer achmaq – Sürülmemiş toprağı tarla haline getirmek.
  1955. bödüne: Bıldırcın.
  1956. bödüniwaz: u.f. Bıldırcın dövüştürmeyi seven (kişi).
  1957. bödüniwazliq: u.f.u. Bıldırcın dövüştümeyi sevme.
  1958. bögen: Obur, pisboğaz.
  1959. bögenlik: Oburluk.
  1960. böhtan: a. Bühtan, iftira, töhmet. Böhtan qilmaq – İftira etmek.
  1961. böhtanchi: a.u. Bühtancı, iftiracı.
  1962. böjesh: Bezeme.
  1963. böjimek: Bezemek.
  1964. bökchan: Kamburlaşmış.
  1965. böken: Antilop.
  1966. böktermek: Eyerin arkasına yük bağlamak.
  1967. böktürüsh: bk. böktermek.
  1968. bökül: Otlakçı, asalak.
  1969. bökürimek: Böğürmek.
  1970. bölek: Başka. Mundin bölek – Bundan başka. 2. Ayrı. U bizdin bölek turudu – O bizden ayrı oturur.
  1971. bölek-bölek: Ayrı ayrı; başka başka.
  1972. bölekche: Ayrıca, başkaca.
  1973. bölekchilik: Ayrıcalık. Uning bölekchilighi nimide? – Onun ayrıcalığı nedir?
  1974. böleklik: Ayrıcalık. Böleklik qilmaq – Ayrıcalık tanımak.
  1975. bölenmek: Sarılmak. Gülge bölenmek – Çiçek ile sarılmak.
  1976. bölesh: bk. bölümek.
  1977. bölgüchi: Bölücü.
  1978. bölgünchilik: Bölücülük.
  1979. böljürgen: Böğürtlen. Qara böljürgen – Kara böğürtlen. Qizil böljürgen – Kızıl böğürtlen.
  1980. bölme: Oda.
  1981. bölmek: Bölmek, taksim etmek, paylaşmak. Bölüp chiqirish – Ayırmak. Könglünglerni uyaq-buyaqqa bölmenglar – Dikkatinizi dağıtmayın.
  1982. bölmilik: Ikki bölmilik öy – İki odali ev.
  1983. bölüm: Bölüm, bölük. Eskeriy bölüm – Askeri bölük.
  1984. bölümche: Bölüm.
  1985. bölümek: Belemek, kundaklamak.
  1986. bölün'güchi: mat. Bölünen.
  1987. bölündi: mat. Bölüm.
  1988. bölünmek: Bölünmek. Bölün'genni böri yer – Ayrılanı kurt yer. Bölünüp chiqmaq – Ayrılıp çıkmak.
  1989. bölünmes: Bölünmez, ayrılmaz.
  1990. bölünmeslik: Bölünmezlik, ayrılmazlık.
  1991. bölünüsh: bk. bölünmek.
  1992. bölüsh: Bölmek. Qaytidin bölüsh – Tekrar bölmek.
  1993. bölüshmek: Bölüşmek, paylaşmak.
  1994. bölüshüwalmaq: Bölüşmek, paylaşmak.
  1995. bölüshüwélish: bk. bölüshüwalmaq.
  1996. bölüshüsh: bk. bölüshmek.
  1997. bönek: Avans, pey. Bönek bermek – Avans vermek.
  1998. börek: anat. Böbrek.
  1999. böri: Kurt. Chil böri – Çakal. Böri isht – Kurt köpeği.
  2000. böriseg: Kurt köpeği.
  2001. börk: Kalpak, şapka.
  2002. börtegen: bot. Diken.
  2003. börtme: Ondüle, katlanmış, bükük. Börtme rumal – İpek şal.
  2004. börtmek: Şişmek, kabarmak.
  2005. börütme: Yumru, şiş.
  2006. böte: Pota.
  2007. böwek: Çocuk, yavru.
  2008. böweklik: Çocukluk. Böweklik qilmaq – Çocukluk yapmak.
  2009. böshük: Beşik.
  2010. böz: Amerikan bezi.
  2011. bözchi: Dokumacı.
  2012. bözek: Uslu, yavaş, sakin 2. Himayesiz, arkasız, kimsesiz. Bözek bolmaq – Ezik düşmek. Bözek qilmaq – Ezmek, hor görmek.
  2013. braxman: f. Brehmen.
  2014. brak: r. Iskarta, bozuk mamul. Brakqa chiqarmaq – Bozuk mal saymak.
  2015. brigada: r. Ekip, grup.
  2016. brigadir: r. Ekipbaşı, grup şefi.
  2017. brigadirlik: r.u. Ekipbaşı olma hali.
  2018. brilliant: r. Pırlanta.
  2019. bronewik: r. Zırhlı araba.
  2020. bu: Bu. Bu kishi – Bu kişi. Bu xotun – Bu kadın. Bu dérize – Bu pencere. Bu yaqta – Bu tarafta. Bu yaqtin – Bu taraftan. Bu yerde – Bu yerde. Bu yerdin – Bu yerden, buradan. Buni néme qilay? – Bunu ne yapayım? Buning bilen – Bunun ile. Buning yénida – Bunun yanında. Buning sirtida – Bunun dışında. Buning üstige – Bunun üstüne. Buning kitabi – Bunun kitabı. Buning üstide – Bunun üstünde. Ish buningda emes – İş bunda değil. Buninggha qarighanda – Bu halde, buna göre. Buningdin – Bundan. Buningdin burun – Bundan önce. Buningdin kéyin – Bundan sonra. Buningdin bashqa – Bundan başka. Buningdinmu köp – Bundan daha çok. U yaq bu yaqni qaridi – O tarafı bu tarafı aradı. U yaq bu yaqtin kelgenler – O taraf, bu taraftan gelenler. Bu kemgiche – Bu zamana kadar.
  2021. budda: Buda. Budda dini – Buda dini, Budizm.
  2022. budruq: Sevimli, hoş, tatlı. Budruqqina bir qiz – Sevimli bir kız.
  2023. budu: Bu defa. Budu kétimen – Bu defa gideceğim.
  2024. budur-choqur: Çiçek bozukları olan; benekli.
  2025. budushqaq: bot. 1. Dulavratotu 2. Yapışkan.
  2026. bugh: Buhar.
  2027. bugha: Geyik. Shimal bughisi – Kuzey geyiği.
  2028. bughday: Buğday. Yazliq bughday – Yazlık buğday. Küzlük bughday – Güzlük buğday. Bughday uni – Buğday unu. Qara qiltiriq bughday – Siyah kılçıklı buğday. Bughday ünglük – Buğday tenli; esmer; yağız.
  2029. bughdayliq: Buğday ekini. Küzgi bughday oghutlandi – Güzlük buğday gübrelendi.
  2030. bughlimaq: Kaynatmak, buharla pişirmek, buhara vermek.
  2031. bughma: t. bk. boghma.
  2032. bughuldimaq: Kuğurmak; güvercinin ötmesi. Bu kepter etigendin beri bughuldaydu – Bu güvercin sabahtan beri ötüyor.
  2033. bughursa: ağ. Karasaban.
  2034. buhran: a. Buhran, kriz. Ixtisadiy buhran – İktisadi buhran.
  2035. buxgaltér: r. Muhasebeci.
  2036. buxgaltérlik: r.u. Muhasebecilik.
  2037. buxturma: ask. Sır, gizli tutma.
  2038. bujang: ç. Bakan.
  2039. bujangliq: ç.u. Bakanlık.
  2040. bul: Poyra.
  2041. bulaq: Kaynak, memba, pınar. Qaynar bulaq – Kaynarca. Bilim bulighi – Bilim kaynağı. Bulaqtek köz – Nurlu göz (gözü nurlu).
  2042. bulang: Yağma, çapulculuk, soygunculuk. Bulang qilmaq – Yağmalamak.
  2043. bulang-talang: Yağma, soygun.
  2044. bulang-talangchi: Yağmacı, soyguncu.
  2045. bulang-talangchiliq: Yağmacılık, soygunculuk.
  2046. bulangchi: Yağmacı.
  2047. bulangchiliq: Yağmacılık.
  2048. bulash: Yağma, soygun.
  2049. bulbul: f. Bülbül.
  2050. bulduqlimaq: Dökülen veya akan suyun taklidî sesi.
  2051. bulghan: Samur.
  2052. bulghari: Kösele, gön, meşin.
  2053. bulghash: Sallamak 2. Kirletmek.
  2054. bulghatmaq: Çalkalamak 2. Kirletmek 3. Bulandırmak 4. Sallamak.
  2055. bulghimaq: Sallamak 2. Kirletmek. Qol bulghimaq – El sallamak.
  2056. bulghiwalmaq: Kirletmek.
  2057. bulimaq: Yağma etmek, soymak.
  2058. buljar: İkametgah.
  2059. buljumaq: Kımıldanmak, kımıldamak.
  2060. buljung: Kas, adale. Buljung gösh – Kas eti.
  2061. bulmaq: Lapa, bulamaç.
  2062. bultuq: Şır şır akma, şırıtlı.
  2063. bultuqlimaq: Şır şır etmek, şır şır akmak.
  2064. bultur: Geçen yıl, bıldır.
  2065. bulturqi: Geçen yılki, bıldırki.
  2066. buluq: bk. bultuq.
  2067. bulung: Köşe, açı. Nurghun bulung – Çok köşe. Tik bulung – Dik açı. Keng bulung – Geniş açı.
  2068. bulung-pushqaq: Dibi köşe; çevre köşe.
  2069. bulungluq: Köşeli. Nurghun bulungluq – Çok köşeli.
  2070. bulut: Bulut. Aq bulut – Ak bulut. Qara bulut – Kara bulut.
  2071. bulutluq: Bulutlu. Bulutluq hawa – Bulutlu hava. Bulutluq kün – Bulutlu gün.
  2072. bulutsiz: Bulutsuz. Bulutsiz hawa – Bulutsuz hava.
  2073. bunchilik: Bu kadar.
  2074. bunda: bk. munda.
  2075. bundaq: Böyle.
  2076. bundin: bk. mundin.
  2077. buni: bk. muni.
  2078. buninqidek: Önceki gibi, eskisi gibi.
  2079. burader: f. Birader, kardeş, dost.
  2080. buraderane: f. Kardeşçe, dostça.
  2081. buraderlik: f.u. Kardeşlik, dostluk.
  2082. buralma: Helezon, sarmal.
  2083. burash: Burma, bükme. Saatni burash – Saati kurma.
  2084. burchaq: bk. purchaq.
  2085. burgha: Burgu. Burgha bilen teshmek – Burgulamak; matkapla delmek.
  2086. burghay: Kıvrık; kıvırcık. Burghay chach – Kıvırcık saç. Burghay chachliq – Kıvırcık saçlı.
  2087. burghuch: Tornavida.
  2088. burghuchi: Sondajcı.
  2089. burghuchiliq: Sondaj işi. Burghuchiliq qilmaq – Sondaj işçiliği yapmak.
  2090. burghulimaq: Burgulamak.
  2091. burghuy: Burgu.
  2092. burghuychi: Matkapçı, delici.
  2093. burjek: Köşe. Töt burjek – Dört köşe.
  2094. burjeklik: Köşeli. Töt burjeklik – Dört köşeli.
  2095. burzhua: r. Burjuva. Burzhua inqilap – Burjuva devrimi.
  2096. burzhuaziye: r. Burjuvazi.
  2097. burma: Burgu. Burma mix – Vida.
  2098. burmaq: Çevirmek. Atning béshini burdi – Atın başını çevirdi. 2. Dolamak; sarmak.
  2099. burmichi: Matkapçı, delici 2. mec. Dönek, kaçamak eden.
  2100. burmilash: Kaçamak hale getirme.
  2101. burmilighanliq: Kaçamak etmeklik. Bu faktni qesten burmilighanliq buludu – Bu delili kastlı halde kaçamak hale getirmek olur.
  2102. burmilimaq: Kaçamak etmek; kaçamak hale getirmek.
  2103. burna: Daha önce; daha erken.
  2104. burnadin: Eskiden beri, çoktan.
  2105. burnaqi: Evvelki, önceki, bundan önceki. Burnaqi kim – Geçen gün; evvelki gün.
  2106. buruch: bk. burush.
  2107. buruxtun: Buruxtun bolmaq – Bunalmak; nefesi kesilmek. Buruxtun qilmaq – Boğmak.
  2108. burul: Demir kın donlu.
  2109. burulma: Dönme, dönüş, çevirme.
  2110. burulma-burulma: Çok dönüşlü. Burulma-burulma yol – Çok dönüşlü yol.
  2111. burulush: Dönüm, dönüş.
  2112. burumaq: Burgulamak, matkapla delmek 2. Çevirmek, döndürmek.
  2113. burundin: Önceden, eskiden. Uni burundin bilimen – Onu önceden bilirim.
  2114. burunqi: Önceki, eski, kadimki.
  2115. burut: Bıyık. Burut qoymaq – Bıyık bırakmak. Shap burut – Uzun bıyık.
  2116. burutluq: Bıyıklı.
  2117. bus: Duman, tütsü, pus.
  2118. buslashmaq: Dumanlı hale gelmek; duman ile kirlenmek; dumanlanmak.
  2119. busluk: Dumanlı, puslu.
  2120. bushang: bk. boshang.
  2121. but: Put 2. İkona.
  2122. butxana: u.f. Mabet, tapınak.
  2123. butnash: Kapris yapma.
  2124. butnimaq: Kapris yapmak.
  2125. butperest: u.f. Putperest, puta tapan.
  2126. butperestlik: u.f.u. Putperestlik.
  2127. buwaq: bk. böwek.
  2128. buwrul: Demir kırı donlu. Buwrul at – Demir kırı donlu at.
  2129. buy: Tarantu (örümceği).
  2130. buya: Yabanî otlar. Shum buya – Zararlı ot.
  2131. buyaqqa: Bu yana.
  2132. buyaqta: Bu yanda.
  2133. buyaqtin: Bu yandan.
  2134. buyan: Bu yana, beri. Buningdin buyan – Bundan beri. Köptin buyan – Çoktan bu yana. Bir yildin buyan – Bir yıldan beri. Yéqindin buyan – Yakın zamanden beri.
  2135. buyanqi: Bu yandaki. Bir yildin buyanqi – Bir yıldan beriki.
  2136. buyla: Kama çivi 2. Ağaç değnek.
  2137. buyruq: Buyruk, emir, ferman. Buyruq bermek – Emretmek. Buyruq chüshürmek – Buyurmak. Buyruq péil – Emir fiil.
  2138. buyruqwazliq: u.f.u. Kırtasi usullerle idare etme hali.
  2139. buyruqchiliq: Kırtasi usullerle idare etmek.
  2140. buyrumaq: Emretmek 2. Ismarlamak. Buyrisila! – Buyrun! Buyrughanni körermen – Kısmetim neyse o olur. Xuda buyrusa – Inşaallah, Allah isterse. Buyrumaptu – Nasip olmamış. Buyrumisun – Allah korusun.
  2141. buyrush: Emretme 2. Ismarlama 3. Teşrif buyurma.
  2142. buyrutma: Sipariş etme, ısmarlama.
  2143. buyrutmaq: Sipariş etmek, ısmarlamak.
  2144. buyuldash: Köpüklenme, köpürme 2. Kaynama.
  2145. buyuldimaq: Köpüklenmek 2. Kaynamak.
  2146. buzdi-chachti: Savurma. Mélini az künde buzdi-chachti qiliwetti – Malını az bir zamanda saçıp savurdu.
  2147. buzdurmaq: Bozdurmak.
  2148. buzdurush: bk. buzdurmaq.
  2149. buzghuchi: Bozan, bozguncu. Tertip buzghuchi – Tertibi bozan; intizamsız kimse.
  2150. buzghun: Yıkılma, bozgun.
  2151. buzghunchi: Bozguncu, asalak, baltalayıcı entrikacı.
  2152. buzghunchiliq: Bozgunculuk. Buzghunchiliq qilmaq – Yıkıcı eylemde bulunmak.
  2153. buzghunluq: Yıkım perişanlık.
  2154. buzmaq: Bozmak. Buzup achmaq – Bozup açmak. Buzup ketmek – Bozup gitmek. Su tosmini buzup ketti – Su barajı bozuverdi. U bizning arimizni buzdi – O bizim aramızı bozdu. Sen pütün ishni buzding – Sen bütün işi bozdun. U méning keypimni buzdi – O benim moralimi bozdu. Könglüngni buzma – Canını sıkma. U bergen yedisini buzdi – O sözünü yerine getirmedi.
  2155. buzuq: Bozuk. Buzuq saat – Bozuk saat. Buzuq imaret – Bozuk imaret. Buzuq til – Bozuk dil. Buzuq adem – Bozuk adam. Buzuq niyetlik – Bozuk niyetli.
  2156. buzuqchiliq: Bozukluk; ahlak bozukluğu; sefahat. Buzuqchiliq qilmaq – Kendini sefahata vermek.
  2157. buzuqluq: Ahlaksızlık 2. Orospuluk.
  2158. buzulghanliq: Anza, aksaklık, özensizlik.
  2159. buzulmaq: Bozulmak. Plan buzuldi – Plan bozuldu. Hawa buzuldi – Hava bozuldu. Arimiz buzulup ketti – Aramız bozuldu. Ashqazinim buzuldi – Midem bozuldu.
  2160. buzulmas: Bozulmaz. Buzulmas dosluq – Bozulmaz dostluk.
  2161. buzulush: Bozulma. Bu öy buzulushqa belgidendi – Bu ev bozulmaya belgelendi.
  2162. buzuwetmek: Bozuvermek.
  2163. buzush: Bozuş, bozma, bozmak.
  2164. büdür: Pürtüklü, pürüzlü, kıvırcık.
  2165. büdür-büdür: Pürtüklü pürtüklü, kıvırcık.
  2166. büdürlesh: bk. büdürlimek.
  2167. büdürlimek: Kıvırcık hale getirmek.
  2168. bügün: Bu gün. Bügündin bashlap – Bu günden başlayarak. Bügün bolmisa ete – Bu gün olmazsa yarın. Ta bügün'giche – Ta bu güne kadar.
  2169. bügün-ete: Bu gün veya yarın.
  2170. bügünki: Bugünkü. Bügünki künlükte – Günümüzde.
  2171. bügünkidek: Bugünkü gibi.
  2172. büjek: Köşe. Üch büjek – Üçköşe, üçgen.
  2173. büjeklik: Köşeli. Üch büjeklik – Üç köşeli.
  2174. büjri: Büksül, dolambaçlı.
  2175. büjriklik: Büksüllük, dolambaçlı olma hali.
  2176. bük: Sıkı, sıkı; gür. Bük janggallik – Gür orman.
  2177. bükkide: Pek gür, çok gür. Bükkide bostan – Pek gür bostan.
  2178. bürge: Pire.
  2179. bürkes: Örtme; kaplama.
  2180. bürkimek: Örtmek; kaplamak.
  2181. bürküt: Kartal, altın kartal.
  2182. bütünley: bk. pütünley.
  2183. büwi: Yaşlı kadın, hanım, nine. 2. Hanım adlarına eklenir; Taşbüvi.
  2184. büyma: Kırma, kıvrım.
  2185. büyük: Büyük. Büyük alimlar – Büyük bil ginler.
  2186. büyüklük: Büyüklük.
  2187. büyüm: Nesne, eşya. Keng istimal bü yümliri – Bol tüketim nesneleri. Soda büyümliri – Ticari eşyalar.
  2188. büzülmes: Kopmaz.
  2189. byudjet: r. Bütçe.
  2190. byuro: Büro. Partiye byurosi – Parti bürosu.
  2191. byurokrat: r. Bürokrat. Byurokratlar – Bürokratlar.
  2192. byurokratchiliq: r.u. Bürokrasi, kırtasiyecilik.
  2193. chach: Saç. Örüm chach – Örülmüş saç. Manglay chéchi – Alın saçı. Aq chach – Ak saç. Chach almaq – Saç kestirmek. Chach örmek – Saç örmek. Chach tökülmek – Saç dökülmek. Chéchim aqardi – Saçım ağardı. Chachliri aqarghan adem – Saçları ağarmış adam. Agharghan chach – Ağarmış saç.
  2194. chachbagh: Gelinin baş örtüsü. Kélinni kelgende körüng, chachbaghni salghanda körüng – Gelini geldiğinde gör, başörtüyü örttüğünde gör.
  2195. chachqan: ağ. bk. chashqan.
  2196. chachquch: Mibzer, ekme makinesi.
  2197. chachqun: Dağınık.
  2198. chachliq: Saçlı. Aq chachliq – Ak saçlı.
  2199. chachma: Taneli. Chachma oq – Misket.
  2200. chachmaq: Saçmak, serpmek. Aptap özining nurini chachti – Güneş nurunu saçtı.
  2201. chachrandi: Serpenti.
  2202. chachratquch: Püskürteç, pülverizatör.
  2203. chachratquzmaq: (chachratmaq'tan) Sıçrattırmak, serptirmek, püskürttürmek.
  2204. chachratmaq: (chachrimaq'tan) Sıçratmak, püskürtmek.
  2205. chachrimaq: Sıçramak.
  2206. chachtarash: u.f. Berber; bk. satrash.
  2207. chachtengge: Örülmüş saçın ucuna takılan madeni para.
  2208. chachturmaq: (chachmaq'tan) Dağıttırmak, serptirmek.
  2209. chadir: bk. chédir.
  2210. Chaghan: Budistlerin yeni yıl bayramı (şu batta).
  2211. chaghlam: Varsayım. Köz chaghlimi – Gözle yapılan varsayım.
  2212. chaghlash: bk. chaghlimaq.
  2213. chaghlimaq: Tahmin etmek, ölçmek, ayarlamak. Chaghlap kördüm – Tahmin ettim. Qandaq chaghlaysen? – Nasıl buluyorsun? U chaghlimay sözleydu – O dengesiz konuşuyor. Chaghlap höküm qilmaq – Dengeli hükmetmek. Bu méni töwen chaghlighanlighingmu? – Bu beni aşağıladığın mı?
  2214. chaghsiz: Zamansız. Chaghsiz kelding – Zamansız geldin.
  2215. chah: ağ. Kuyu.
  2216. chaharyar: f. bk. Charyar.
  2217. chaxcha: Tabak, kutu.
  2218. chaxchaq: Şaka. Chaxchak qilmaq – Şaka yapmak. Chaxchaq bilen qutulmaq – Şaka ile kurtulmak.
  2219. chaxchaqchi: bk. chaqchaqchi.
  2220. chaxchaqlashmaq: Şakalaşmak.
  2221. chaxmaq: bk. chaqmaq.
  2222. chak-chak: f. Chak-chak qilmaq – Çekmek.
  2223. chaka: Bala-chaqa – Çoluk çocuk.
  2224. chakang: ağ. bk. keshte.
  2225. chakar: f. İşçi. Chakar bolmaq – İşçi olmak.
  2226. chakarchiliq: f.u. bk. chakarliq.
  2227. chakarliq: f.u. İşçilik. Chakarliq qilmaq – İşçilik etmek.
  2228. chakine: Küçük. Chakine soda – Küçük ticaret.
  2229. chakkush: Çekiç.
  2230. chakush: Pide yapmada kullanılan bir tür çivili çekiç.
  2231. chakushka: Kama çivi.
  2232. chaq-chuq: Ses taklidi.
  2233. chaq-pachaq: Chaq-pachaq bolmaq – Kırılmak; parçalanmak.
  2234. chaqa: Para, kuruş. Bir chaqam yoq – Bir kuruşum yok.
  2235. chaqash: Silkme, karıştırma, sarsıntı, titreme.
  2236. chaqchaq: Şaka. Chaqchaq qilmaq – Şaka etmek, şakalaşmak.
  2237. chaqchaqchi: Şakacı.
  2238. chaqchaqlashmaq: Şakalaşmak.
  2239. chaqchi: f.u. Tekerlek ustası.
  2240. chaqiriq: Çağırma, davet.
  2241. chaqirilmighan: Davet edilmemiş. Chaqirilmighan méhman – Davet edilmemiş misafir.
  2242. chaqirish: bk. chaqirmaq.
  2243. chaqirmaq: Çağırmak. Herbiy xizmetke chaqirmaq – Askeri hizmete çağırmak.
  2244. chaqirtmaq: (chaqirmaq'tan) Çağırtmak.
  2245. chaqqaq: Sokan, sokucu, dikenli 2. Jurnalcı.
  2246. chaqqan: Çevik. Chaqqan heriket qil – Çevik hareket et. Chaqqan bala – Çevik çocuk. Chaqqan bérip kel – Hemen git gel.
  2247. chaqqanlatmaq: Hızlandırmak.
  2248. chaqqanliq: Çeviklik, hızlılık, çabukluk.
  2249. chaqquch: Ateşleyen.
  2250. chaqliq: f.u. Tekerlekli. Ikki chaqliq harwa – İki tekerlekli araba.
  2251. chaqlimaq: Bilemek. Pichaq chaqlimaq – Bıçak bilemek.
  2252. chaqmaqlimaq: Kare hale getirmek.
  2253. chaqmaqtash: Çakmaktaş.
  2254. chaqmaqtek: Kıvılcım gibi, yıldırım gibi, cin gibi.
  2255. chaqnimaq: Parlamak. Chaqnap turghan yultuzlar – Parlayan yıldızlar. Közimdin ot chaqnidi – Gözümde ateş alevlendi.
  2256. chaqpilek: f. İğ, iğ biçiminde.
  2257. chaqturmaq: (chaqmaq'tan IV) Sokturmak.
  2258. chaqturush: bk. chaqturmaq.
  2259. chaqu: Curnal, ihbar; bk. chéqim.
  2260. chala-puchuq: Yarım yamalak, biraz, tam değil.
  2261. chala-pula: Tam değil, biraz, karışık, az çok, yarim yamalak. Chala-pula ishlep qoydum – Biraz çalışmış oldum.
  2262. chalamolla: Yarım yamalak molla, bilgisiz molla.
  2263. chalasawat: u.f. Yarım yamalak okuma yazması olan; bilgisiz, cahil. Chalasawatlar kursi – Okuma yazma kursu.
  2264. chalasawatliq: u.f.u. Yarım yamalak okuma yazma hali; bilgisizlik; cahillik.
  2265. chaldurmaq: (chalmaq'tan III) Çaldırmak; müzik aletini çaldırmak.
  2266. chalgha: Tırpan.
  2267. chalghichi: Tırpan kullanan kimse, tırpancı.
  2268. chalghu: Müzik aletleri.
  2269. chalghuch: Çalan alet, karmaç.
  2270. chalghuchi: Çalgıcı, müzisyen.
  2271. chaliliq: Eksiklik, yarım yamalaklık. Chaliliq qilmaq – Eksiklik yapmak; yetersiz olmak; beceriksiz olmak. Mushu ishte men chaliliq qildim – Bu işte ben beceriksizlik ettim. Chaliliq bizdin ötti – Beceriksizlik ettik.
  2272. chalqa: ağ. Sırt. U chalqisigha chüshti – O sırtüstü düştü.
  2273. chalqaymaq: Arkaya çekilmek; arka tarafına eğilmek, arkaya yaslanmak.
  2274. chalqiyish: bk. chalqaymaq.
  2275. challiq: İhtiyarlık, yaşlılık (erkekler için).
  2276. chalma: Kurumuş çamur veya kerpiç parçası.
  2277. chalmashmaq: Dolaşmak. Ayighim chalmiship kétiwatidu – Ayağım dolaşıyor.
  2278. chalputlimaq: Ayağına tepmek; ayağına vurmak; yıkmaya çalışmak.
  2279. chalwaqash: bk. chalwaqimaq.
  2280. chalwaqimaq: İhtiyarlamak, yaşlanmak.
  2281. chalwash: İyi traş edilmemiş baş; kötü traş edilmiş baş.
  2282. cham: bk. chamdam.
  2283. chama: Varsayım, tahmin, ölçü. Kérek chamida – Belli ölçüde. Chamidin tashqiri – Varsayımın dışında. Chamang yetse – Gücün yetse. Nimige chamang yetidu? – Neye gücün yeter? Chamisigha qarap yükle – Gücüne göre yükle. Saat ikkiler chamisida – Saat iki civannda. Méning chamamgha qarighanda – Benim tahminime göre. Chamam yetmeydu – Gücüm yetmiyor.
  2284. chamadan: r. Bavul, valiz.
  2285. chamaghur: bot. Turp.
  2286. chamdam: Adım. Her chamdamda qiyinchiliqlar kélip chiqidu – Her adımda zorluklar çıkacak.
  2287. chamdan: r. Bavul, valiz.
  2288. chamdash: bk. chamdimaq.
  2289. chamdatmaq: (chamdimaq'tan) Adımlatmak.
  2290. chamdimaq: Adımlamak. Chamdap mangmaq – Adım adım yürümek. U bir qedem ilgiri chamdidi – O bir adım ileri adımladı.
  2291. chamghur: bk. chamaghur.
  2292. chamiliq: Ölçülü. Chamiliq pulum bar – Ölçülü param var.
  2293. chamilimaq: Ölçmek, tahmin etmek, kıyaslamak.
  2294. chana: Kızak.
  2295. chanaq: Kabuk(ğu), kavkı. Köz chanighi – Göz çukuru. Uning közi chanighidin chiqqidek édi – Onun gözü göz çukurundan çıkar gibi idi.
  2296. chanash: bk. chanimaq.
  2297. chandir: iriş, sinir. Chandir gösh – Kirişli et.
  2298. chandirliq: Kirişli. Chandirliq gösh – Kirişli et.
  2299. chandurmaq: (chanmaq'tan) Yanılmak. Gepte chandurmaq – Sözde yanılmak. Chandurmay sözleydu – Yanlışsız konuşur.
  2300. chandurush: bk. chandurmaq.
  2301. chang-topa: Toz duman, toz toprak.
  2302. changchi: f.u. Sazcı.
  2303. changga: Ağaçtaki kuş yuvası.
  2304. changgaq: Çengel, örgü iğnesi, tığ.
  2305. changgallimaq: Kapmak, yapışmak, avuca almak, pençelemek.
  2306. changghiriq: Keçe çadırın üstünü kuran ayrı bir yuvarlak kısmının adı. Kara öyning changghirighi – Keçe çadırın üst kısmı.
  2307. changildatmaq: (changildimaq'tan) Çıngırdatmak.
  2308. changildimaq: Çıngırdamak.
  2309. changjang: ç. Müdür, başkan. Zawodning changjingi – Fabrika müdürü.
  2310. changqaq: Susuzluk, susama.
  2311. changqaqliq: Susuzluk.
  2312. changqargha: Alaca karga.
  2313. changqash: bk. changqimaq.
  2314. changqay: zool. Yaban horozu, çalı horozu.
  2315. changqimaq: Susamak.
  2316. changlandurmaq: Tozutmak 2. bot. Polenlemek.
  2317. changlandurush: bk. changlandurmaq.
  2318. changlanmaq: Tozumak 2. Polenlenmek.
  2319. changlashturmaq: Tozutmak.
  2320. changlatmaq: Tozutmak.
  2321. changliq: Tozlu. Changliq yol – Tozlu yol.
  2322. changsiman: Toz gibi.
  2323. changsiz: Tozsuz.
  2324. chaniche: u.f. Küçük kızak.
  2325. chanimaq: Kazmak, kesmek, baltalamak, açmak. Ériq chanimaq – Kanal açmak. Yaghach chanimaq – Ağaç kesmek.
  2326. chanmaq: Yanılmak, kusurlu olmak, kusurun başkalarca bilinmesi. U changmay sözleydu – O kusursuz söylüyor.
  2327. chap: anat. Kasık (-ğı).
  2328. chapaq: Çapak.
  2329. chapaqa: Kara kurbağası.
  2330. chapaqlashmaq: Çapak olmak.
  2331. chapaqliq: Çapaklı.
  2332. chapaqlimaq: Çapak olmak.
  2333. chapan: Cüppe, palto. Paxtiliq chapan – Kışlık palto. chekmen chapan – Palto.
  2334. chapanliq: Palto kumaşı.
  2335. chapar: tar. Emireri, posta, kuriye, ayakçi.
  2336. chaparmen: tar. bk. chapar.
  2337. chapcha: Kürek.
  2338. chapchan: ağ. bk. chapsan.
  2339. chapchimaq: Atılmak, fırlamak, sıçramak.
  2340. chapchish: bk. chapchimaq.
  2341. chapi: ağ. Karyola, kerevet.
  2342. chapighan: Koşan, koşucu.
  2343. chapqaq: Hızlı, ayağı hızlı 2. Kalleş.
  2344. chapqu: Keser.
  2345. chapqun: Tipi 2. Akın, baskın.
  2346. chapqur: Hızlı koşan. Chapqur at – Hızlı koşan at.
  2347. chapqurluq: Çeviklik, canlılık.
  2348. chaplanmaq: Yapışmak.
  2349. chaplash: bk. chaplimaq.
  2350. chaplashqaq: Yapışkan, usandırıcı, yorucu.
  2351. chaplashqaqliq: Yapışkanlık, usandırıçılık.
  2352. chaplashmaq: Yapışmak, sarılmak, usandırmak. U yerge chapliship yétiwaldi – O yere sarılmış halde yatıverdi.
  2353. chaplashturmaq: (chaplashmaq'tan) Yapıştırmak.
  2354. chaplashturush: bk. chaplashturmaq.
  2355. chaplatquzmaq: (chaplatmaq'tan) Yapıştırtmak.
  2356. chaplatmaq: (chaplimaq'tan) Yapıştırtmak.
  2357. chaplimaq: Yapıştırmak.
  2358. chaplishish: bk. chaplashmaq.
  2359. chaplitish: bk. chaplatmaq.
  2360. chapliwetmek: Sıvamak, macunlamak, ya pıştırmak.
  2361. chapmu-chap: Yüz yüze karşılaşmak, yüz yüze rastlamak.
  2362. chaprash: Çapraz.
  2363. chapsan: Çabuk, hızlı. Chapsan poyiz – Hızlı tren. Chapsan bérip kel – Çabuk git gel.
  2364. chapsanlash: bk. chapsanlimaq.
  2365. chapsanlatmaq: (chapsanlimaq'tan) Hızlandırmak.
  2366. chapsanliq: Çabukluk.
  2367. chapsanlimaq: Hızlanmak.
  2368. chapsanraq: Biraz hızlı, biraz çabuk.
  2369. chapturush: bk. chapturmaq.
  2370. char: Alaca. Char toxu – Alaca tavuk.
  2371. Char: Çar, kral, sultan.
  2372. charaqlash: bk. charaqlimaq.
  2373. charaqlimaq: Görünüp kaybolmak, parlamak. Yultuzdek charaqlaydu – Yıldız gibi parlar.
  2374. charanglimaq: Yaygara etmek.
  2375. charas: Kara üzüm türü.
  2376. charbagh: f. Çit.
  2377. charchap: f. Çarşaf.
  2378. charchash: bk. charchimaq.
  2379. charchashliq: Yorgunluk.
  2380. charchatmaq: (charchimaq'tan) Yormak.
  2381. charchay: bot. Bektaşi üzümü.
  2382. charchighanliq: Yorgunluk. Charchighanliqni sezmestin – Yorgunluğu duymadan.
  2383. charchimaq: Yorulmak. Charchimastin – Yorulmadan. Charchap ketmek – Yoruluvermek.
  2384. charchimas: Yorulmaz.
  2385. charchitish: bk. charchatmaq.
  2386. chare: f. Çare, tedbir. Chare körmek – Çare bulmak. Chare yoq – Çare yok. Jaza charisi – Ceza çaresi.
  2387. chare-tedbir: f.a. Çare ve tedbir.
  2388. charek: Çeyrek 2. Ölçü birimi 8.96 kg. Bir charek gürüsh – 9 kg pirinç.
  2389. charipay: f. Hayvan.
  2390. charisiz: f.u. Çaresiz. Charisiz qalmaq – Çaresiz kalmak.
  2391. charisizliq: f.u. Çaresizlik.
  2392. Charizm: r. Çarlık, Çarlık rejimi.
  2393. charqchi: f.u. 1. Tornacı 2. Bileyci.
  2394. charlaqchi: bk. charlamchi.
  2395. charlamchi: Müfettiş, gözetici, gözetmen.
  2396. charlamchiliq: Müfettişlik, gözetmenlik.
  2397. charlash: bk. charlimaq.
  2398. charlighuchi: bk. charlamchi.
  2399. charlimaq: Müfettişlik etmek, gözetmek.
  2400. charsa: f. Dörtgen, kare. Charsa métr – Kare metre.
  2401. charsildatmaq: Çatırdatmak.
  2402. charsildimaq: Çatırdamak.
  2403. charwa: f. 1. Hayvan, mal, davar. Charwa mal – Hayvan, davar. 2. Ekonomi.
  2404. charwichi: f.u. Hayvan yetiştiricisi.
  2405. charwichiliq: Hayvancılık. Charwichiliq igiligi – Hayvancılık ekonomisi. Charwichiliq mutexessisi – Hayvancılık uzmanı.
  2406. charwidar: f. Hayvan yetiştiricisi.
  2407. charshembe: f. Çarşamba.
  2408. Charyar: din. Peygamber Muhammed'in halefleri: Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali.
  2409. chasaqal: Ağarmış sakal.
  2410. chashka: f. Sabah.
  2411. chashqan: Sıçan, fare. Dala chashqini – Bozkır faresi. Chashqan yili – Sıçan yılı (12 hayvan takviminin birincisi, 1900, 1912, 1924, 1936, 1948 yılları sıçan yılıdır). Qarghu chashqan – Köstebek (-ği). Ak chashqan – Kakım. Chashqan késili – (tıb) polip (-pi).
  2412. chashmaq: ağ. bk. chachmaq.
  2413. chataq: Aksilik, karışıklık, düzensizlik, macera. Chataq adem – Aksi adam; maceracı. Arimizda chataq chiqti – Aramızda karışıklık çıktı. Chataq qilmaq – Güçleştirmek; zorluk çıkarmak; karışıklık yaratmak. Chataq ish – Karışık iş. Chataq chiqarmaq – Karışıklık yaratmak; kavga çıkarmak. Kishining ishi bilen chatighing bolmisun – Başkaların işine karışma. Mesile chataqqa aylinip ketti – Mesele karışıklığa dönüştü.
  2414. chataqchi: İşi karıştıran; kavgacı; yaramaz.
  2415. chataqlashturmaq: Karıştırmak, zorluk çıkarmak.
  2416. chataqlashturush: bk. chataqlashturmaq.
  2417. chataqliq: Karışıklık, aksilik 2. münakaşa 3. Belirsizlik, muğlak olma.
  2418. chataliq: ağ. bk. chatra.
  2419. chatashmaq: Dolaşmak, karışmak.
  2420. chatashturmaq: Dolaştırmak, karıştırmak.
  2421. chataylaq: ağ. bk. chatra.
  2422. chatqal: Boğaz, dağ boğazı.
  2423. chatqalliq: bk. chatqanliq.
  2424. chatqan: Çalılık, fundalık 2. Diken 3. bk. boran-chapqun.
  2425. chatqanliq: Çalılık, fundalık, ormamn sık yeri.
  2426. chatma: Koşulan, takılan, bağlanan. Chatma harwa – Takılan araba.
  2427. chatmaq: Takmak, bağlamak.
  2428. chawak: Alkış. Chawak chalmaq – Alkışlamak.
  2429. chawarmaq: Kızarmak.
  2430. chawat: İnce pide.
  2431. chawirish: bk. chawarmaq.
  2432. Chawshyen: ç. Kore. Chawshyen tili – Kore dili.
  2433. Chawshyenlik: ç.u. Koreli. Chawshyenlik ayal – Koreli kadın.
  2434. chay: Çay. Ak chay – Ak çay. Tash chay – Kalıba vurularak katılaştırılmış çay. Kök chay – Mavi çay. Achchiq – Çay demli çay. Sütlük chay – Sütlü çay. Qara chay – Kara çay (bir tür Çin çayı). Qaymaq chay – Kaymaklı çay. Chay quta – Çay kutusu. Chay qoshuq – Çay kaşığı. Chay demlimek – Çay demlemek. Ettigenlik chay – Kahvaltı. Chay ichish – Çay içme. Chay qoymaq – (bermek) çay vermek.
  2435. chay-pay: Çay ve çay gibi bir şeyler. Chay-pay ichiwalmaq – Çay ve çay gibi bir şeyler içmek.
  2436. chayan: Çiyan, akrep. Ilan-chayan – Yılan ve çiyan.
  2437. chayap: f. İpek halı.
  2438. chaychiliq: Çaycılık.
  2439. chayxana: u.f. Çayhane.
  2440. chayxanichi: u.f.u. Çayhaneci, çayhane sahibi.
  2441. chayxor: u.f. Çay tiryakisi.
  2442. chayxorluq: u.f.u. Çay tiryakiliği.
  2443. chayqalmaq: Sallanmak, ırgalanmak, çalkalanmak.
  2444. chayqanmaq: Yıkanmak.
  2445. chayqash: bk. chayqimaq.
  2446. chayqatmaq: (chayqimaq'tan) Sallatmak, ırgalatmak, yalpalandırmak, çalkalatmak, durulatmak.
  2447. chayqimaq: Sallamak, ırgalamak, yalpalandırmak, çalkalamak. Bash chayqimaq – Başıyla hayır işareti vermek. 2. Yıkamak, çalkalamak, durulamak. Kir chayqimaq – Çamaşır durulamak.
  2448. chayqinish: bk. chayqanmaq.
  2449. chaynash: bk. chaynimaq.
  2450. chaynimaq: Çiğnemek. Séghiz chaynimaq – Sakız çiğnemek.
  2451. chaypurush: u.f. Çay satıcı.
  2452. chayzar: u.f. Çay tarlası, çay bitkisinin bulunduğu alan (saha).
  2453. -che: (İsimden isim yapma eki. Türkiye Türkçesindeki '-ca, -ce, -ça, -çe' eklerini karşılar ve bir de kadar anlamını da verir). Minglerche – Binlerce. Qiriq yilche – Kırık yıl kadar. Artuqche – Biraz fazla. Fransuzche – Fransızca. Uyghurchigha terjüme – Uygurcaya çevri. Yoshurunche – (hal eki) gizli halde. Kitapche – (küçültme eki) kitapça.
  2454. chebdes: Çevik, faal.
  2455. chebdeslik: Çeviklik, faallik.
  2456. chechke: ağ. Öğle vakti.
  2457. chechmek: ağ. Çözmek, açmak.
  2458. chehre: f. Çehre, yüz, surat.
  2459. chekchek: Öfkeli, kin dolu.
  2460. chekcheymek: Gözlerini fal taşı gibi açmak.
  2461. chekcheytish: bk. chekcheytmek.
  2462. chekcheytmek: Gözlerini fal taşı gibi açtırmak. Közlirini chekcheytip – Gözlerini fal taşı gibi açıp.
  2463. chekchiyish: bk. chekcheymek.
  2464. cheke: Şakak. Qizil yaghliqni chékilep tangghan qiz – Kızıl başörtüyü şakağından bağlamış kız.
  2465. chekke: Damla.
  2466. chekkilesh: bk. chekkilimek.
  2467. chekkilimek: Yapım, üretim, istihsal.
  2468. chekküzmek: bk. chektürmek.
  2469. chekküzüsh: bk. chekküzmek.
  2470. cheklem: Tehdit, sınırlama, kısma.
  2471. cheklen'gen: Tehdit edilen, sınırlanmış.
  2472. cheklen'genlik: Tehdit edilmişlik, sınırlanmışlık.
  2473. cheklesh: bk. cheklimek.
  2474. cheklik: Sınırlı.
  2475. cheklime: Sınırlama, yasaklama.
  2476. cheklimek: Sınırlamak, yasaklamak.
  2477. chekmen: Asya modası bir tür kışlık pamuklu palto ve bu palto için kullanılan pamuk kumaş. Kaşgar, el tezgahı ile dokulan bu kumaşı ve bu paltosu ile ünlüdür.
  2478. chekmenlik: Asya modası palto için kullanılan kumaş.
  2479. chekmes: Tutmaz, yapışmaz. Kush chekmes lachin – Kuş tutmaz doğan.
  2480. cheksiz: Sınırsız, uçsuz bucaksız. Cheksiz dala – Uçsuz bucaksız bozkır.
  2481. cheksizlik: Sınırsızlık, uçsuz bucaksızlık.
  2482. chelle: Kamış. Chelle éghil – Kamış ağıl.
  2483. chelpek: Yağda pişirilen çörek; bk. poshkal.
  2484. chem: f. Kösele, ayakkabının altı.
  2485. chember: f. Çember. Yerim chember – Yarım çember.
  2486. chemberches: f. Koparılmaz, bozulmaz, herşeye hazır.
  2487. chemberlimek: Çemberlemek, çerçevelemek.
  2488. chemlimek: Taban koymak, kundura tabanı.
  2489. chendan: f. Bir defa, misli. Yüz chendan artuq – Yüz misli fazla.
  2490. chengze: ç. Kullanmak için kesilmiş ince çam ağaçları.
  2491. chenlesh: bk. chenlimek.
  2492. chenlimek: Kıyaslamak, yerini göstermek.
  2493. chep: f. Sol. Chep tamangha – Sol tarafa.
  2494. chepe: ağ. Solak; bk. solxay.
  2495. chertmek: ağ. Şaklamak, şakırdamak.
  2496. chet: Kıyı, kenar, yan. Bir chette – Bir kıyıda. Chet at – Arabanın yanma koşulan at. Chet barmaq – Serçe parmak. Chettin qarighanda – Kıyıdan bakıldığında. Yéza chétide – Köy kıyısında. Chette qalmaq – Dışarıda kalmak. Chetke chiqmaq – Dışarı çıkmak. Chetke qaqmaq – Dışlamak. U özini chetke aldi – O kendisini bir kenara aldı. Chet kishi – Yabancı kişi. Chet dölet – Kişisi yabancı devlet kişisi. Chet yurt – Yabancı ülke. Chet el – Yabancı ülke, yabancı devlet.
  2497. chetel: Yabancı ülke. Chetel tili – Yabancı dil. Chetel méli – Yabancı mal.
  2498. chetellik: Yabancı. Chetellik méhmanlar – Yabancı konuklar.
  2499. chetlesh: bk. chetlimek.
  2500. chetleshmek: Uzaklaşmak.
  2501. chetleshtürmek: (çetleşmekben) Uzaklaştırmak.
  2502. chetlik: Savulmak, bir yana çekilmek. Chetlik qilmaq – Bir yana çekmek.
  2503. chetlimek: Savulmak, bir yana çekilmek.
  2504. chetmek: İlmikli kapan.
  2505. chetnimek: Kaçınmak, çekilmek.
  2506. chewendaz: f. Atlı.
  2507. chewre: Torun çocuğu, torunun oğlu.
  2508. cheyek: ağ. Uzun. Cheyek chachliq – Uzun saçlı.
  2509. cheyletmek: (cheylimek'ten) Çiğnetmek, yoğurtmak.
  2510. cheylimek: Çiğnemek, yoğurmak.
  2511. cheyliwetmek: Çiğneyivermek, yoğuruvermek.
  2512. cheynek: Çaydan, demlik.
  2513. cheypu: ç. Küçük top.
  2514. cheyze: ç. Patlıcan.
  2515. chéchekchi: Çiçek aşısı yapan.
  2516. chécheklenmek: Çiçeklenmek, çiçek açmak.
  2517. chécheklesh: bk. chécheklimek.
  2518. chécheklik: Çiçekli. Chécheklik yaghach – Çiçekli ağaç.
  2519. chécheklimek: Çiçeklemek. Gül chécheklidi – Gül çiçekledi.
  2520. Chéchen: Çeçen. Chéchen tili – Çeçençe, Çeçen dili.
  2521. chéchen-pakize: u.f. Temiz, temizlik seven.
  2522. chéchen-pakizlik: Temizlik, temizlik sevme hali.
  2523. chéchilangghu: Dikkatsiz, dalgın, dağınık.
  2524. chéchilangghuluq: Dikkatsizlik, dalgınlık, dağınıklık.
  2525. chéchilghaq: Kızgın, ateşli, sinirli, öfkeli, hiddetli.
  2526. chéchilghaqliq: Kızgınlık, ateşlilik, sinirlilik, hiddetlilik.
  2527. chéchilish: bk. chéchilmaq.
  2528. chéchilma: Dağınık, ayrı ayrı, birbirinden ayrı.
  2529. chéchilmaq: Dağılmak. 2. Sinirlenmek, kızmak.
  2530. chéchindi: Ot kırıntısı, saman kırıntısı.
  2531. chéchiwetmek: Dökmek, saçmak, serpmek, yaymak.
  2532. chéchiwétish: bk. chéchiwetmek.
  2533. chédir: Çadır. Chédir tikmek – Çadır dikmek.
  2534. chégara: ağ. bk. chégira.
  2535. chégarichi: ağ. Sınır muhafızı, sınır eri. Chégarichi eskerler – Sınır muhafız askerleri.
  2536. chégaridash: ağ. bk. chégiridash.
  2537. chégira: Sınır, hudut.
  2538. chégirichi: Sınır muhafızı.
  2539. chégiridash: Sınırdaş, ortak sınırı olan.
  2540. chégiridashliq: Sınırdaşlık, ortak sınırlara sahip olma hali.
  2541. chégirilimaq: Sınırlamak.
  2542. chégra: bk. chégira.
  2543. chégrin: r. Kumlu sahtiyan, şagren.
  2544. chéghi: bk. chaq.
  2545. chéghirik: mat. Trapez.
  2546. Chéx: Çek. Chéx tili – Çek dili.
  2547. chékermen: u.f. İçici (sigara içici).
  2548. chéketke: Çekirge.
  2549. chékim: Bir chékim tamaqa – Bir defa içilen sigara (tütün).
  2550. chékimlik: Sigara gibi içilen şeyler.
  2551. chékindi: Topluluktan kopmuş, toplumca merdut.
  2552. chékindürgenlik: Caydırmışlık.
  2553. chékindürmek: Caydırmak.
  2554. chékindürülmek: Caydırılmak.
  2555. chékindürüsh: bk. chékindürmek.
  2556. chékinish: bk. chékinmek.
  2557. chékinmek: Caymak.
  2558. chékinmes: Caymaz.
  2559. chékish: bk. chekmek.
  2560. chékit: Nokta. Qosh chékit – Çift nokta, ast üst iki nokta. Jiq chékitler – Çok noktalar.
  2561. chékitlik: Noktalı. Chékitlik pesh – Noktalı virgül.
  2562. chéqil: ağ. bk. édir.
  2563. chéqildaq: Nara atan, çığlıklar atan.
  2564. chéqildash: bk. chéqildimaq.
  2565. chéqildimaq: Gürültü çıkarmak, gürüldemek, çağıldamak.
  2566. chéqildurmaq: Çaprazlama kavşuturmak, çiftleştirmek.
  2567. chéqilghan: Yıldırım, şimşek; bk. chéqin. Chékilghan chüshti – Yıldırım düştü.
  2568. chéqilish: bk. chéqilmaq.
  2569. chéqilmaq: Kırılmak, parçalanmak. Qacha chéqildi – Mutfak takımı kırıldı. Chaqmaq chéqildi – Şimşek çakıldı.
  2570. chéqim: İftira, bühtan.
  2571. chéqimchi: İftiracı.
  2572. chéqimchiliq: İftiracılık.
  2573. chéqin: Yıldırım, şimşek; bk. chéqilghan. Chéqin chaqti – Şimşek çaktı.
  2574. chéqindi: Döküntü, süprüntü, çöp.
  2575. chéqir: Gri-yeşil. Chéqir üzüm – Dut ağacı meyvesi. Chéqir üzüm derixi – Dut ağacı.
  2576. chéqiwalmaq: Sokmak, ısırmak, iğnesini batırmak.
  2577. chéqiwélish: bk. chéqiwalmaq.
  2578. chéqishmaq: Şakalaşmak, şaka etmek.
  2579. chéqishturmaq: Prova yapmak, karşılaştırmak.
  2580. chélek: Kova. Yaghach chélek – Ağaç kova.
  2581. chéleklesh: bk. chéleklimek.
  2582. chéleklimek: Kova ile. Chéleklep yamghur yaghidu – Kovadan dökülür gibi yağmur yağar.
  2583. chéliqish: bk. chéliqmaq.
  2584. chéliqmaq: Yansımak, aksetmek, görünmek, ele geçmek. Közge cheliqmuydu – Göze görünmüyor.
  2585. chéliqturmaq: (chéliqmaq'tan) Görmek, dikkat etmek, rastlamak. Unung kökrigide töt dane midalning turghanlighini chéliqturdum – Onun göksünde dört tane nişanın bulunduğuna dikkat ettim.
  2586. chélinmaq: Qongghuraq chélindi – Zil çalındı. Közge chélinmaq – Göze yansımak.
  2587. chélish: (chalmaq'tan II) Mücadele, savaş, çarpışma, kavga. Chelish élip barmaq – Mücadeleyi sürdürmek.
  2588. chélishchan: Mücadeleci, direşken, sebatkar, gayretli, çalışkan.
  2589. chélishchanliq: Sebatkarlık, direşkenlik, gayretlilik, çabşkanlık.
  2590. chélishchi: Savaşçı, mücadeleci 2. Güreşçi, pehlivan.
  2591. chélishish: bk. chélishmaq.
  2592. chélishmaq: Savaşmak, mücadele etmek 2. Güreşmek.
  2593. chénesh: bk. chénimek.
  2594. chéngimaq: Tozumak.
  2595. chéngitish: bk. chéngitmaq.
  2596. chéngitmaq: Toz koparmak, toz çıkarmak.
  2597. chéniqish: bk. chéniqmaq.
  2598. chéniqmaq: Çelikleşmek, sağlamlaşmak, da yanıklı olmak.
  2599. chéniqturmaq: (chéniqmaq'tan) Çelikleştirmek, sağlamlaştırmak, dayanıklı hale getirmek.
  2600. chéniqturush: bk. chéniqturmaq.
  2601. chénimek: bk. chenlimek.
  2602. chénish: bk. chanmaq.
  2603. chépiq: Çapalama, çapalamak. 2. Ot biçimi. Chépiq mashinisi – Ot biçer (biçer makine).
  2604. chépiqchi: Çapalayan, biçen.
  2605. chépilghaq: Sebepsiz yere çıkışan; takılan, kafa tutan, müşkülpesent.
  2606. chépindi: Yonga.
  2607. chépish: bk. chapmaq.
  2608. chépishish: bk. chépishmaq.
  2609. chépishliq: Chépishliq ot – İyi kesilen ot; biçilmesi kolay bitki.
  2610. chépishmaq: Koşuşmak.
  2611. chériq: Asker, savaşçı.
  2612. Chérkes: Çerkez. Chérkes tili – Çerkez dili, Çerkezce.
  2613. chérko: Kilise.
  2614. chértish: bk. chértmek.
  2615. chértmek: Şaklatmak, şakırdatmak.
  2616. chétilish: bk. chétilmaq.
  2617. chétilmaq: Bağlanmak, takılmak.
  2618. chétin: Üvez ağacı.
  2619. chétishmaq: Çapraşmak, takılmak, takılıp kalmak.
  2620. chétishturmaq: (chétishmaq'tan) Koşmak, bağlamak, takmak, iliştirmek.
  2621. chétishturush: bk. chétishturmaq.
  2622. chéwer: Usta, çevik. Bizde chéwer paxta térimchiliri bar – Bizde usta pamuk ekincileri var. Chéwer yétekchilik – Ma hir liderlik.
  2623. chéwerliq: Ustalık, çeviklik.
  2624. chéwik: Çubuk.
  2625. chiberqut: Kadife.
  2626. chibilimek: ağ. Sarmak, kucaklamak, bağrına basmak.
  2627. chichish: bk. chichmaq.
  2628. chichmaq: Dışkısını salmak.
  2629. chidam: Tahammül, dayanma gücü. Chidam bermek – Dayanmak.
  2630. chidamliq: Dayanıklı, tahammüllü. Soghuqqa chidamliq – Soğuğa dayanıklı.
  2631. chidamliqliq: Dayanıklılık, tahammüllülük.
  2632. chidamsiz: Dayanıksız, tahammülsüz. Soghuqqa chidamsiz – Soğuğa dayanıksız.
  2633. chidamsizliq: Dayanıksızlık, tahammülsüzlük.
  2634. chidarliq: Tahammül edilebilir, dayanılabilir. Chidarliq halim qalmidi – Dayanılabilir halim kalmadı.
  2635. chidash: bk. chidimaq. Chidash bermek – Dayanmak.
  2636. chidashliq: Dayanıklı. Chidashliq bermek – Dayanmak. Ademning wüjüdi chidashliq bérelmeydu – Adamın vücudu dayanamaz.
  2637. chide: ağ. Bukağı; köstek (-ği).
  2638. chidighusiz: Dayanılmaz, tahammül edilmez.
  2639. chidimaq: Dayanmak, tahammül etmek. Chidap bermek – Dayanmak. Bu chidap bolmaydighan ish – Bu dayanılmaz iş. Chidap turalghusiz – Dayanılmaz. Chidap turalmaydighan – Dayanılmaz. U achchighigha chidalmaydu – O kızarsa sinirlerine hakim olamıyor.
  2640. chidimas: Dayanıksız, tahammülsüz, sabırsız.
  2641. chidimasliq: Dayanıksızlık, tahammülsüzlük, sabırsızlık. Chidimasliq hal – Dayanılmaz durum.
  2642. chigdürmek: Düğümletmek.
  2643. chigdürüsh: bk. chigdürmek.
  2644. chige: Kınnar 2. Kenevir, kendir.
  2645. chigich: Düğüm. Chigich kirmek – Düğümlenmek.
  2646. chigichi: Zanaatçı, esnaf.
  2647. chigichlik: Düğümlü.
  2648. chigichlimek: Düğümlemek; bk. chishlimek.
  2649. chigik: Düğüm.
  2650. chigiklik: Düğümlü.
  2651. chigilik: Çekirdekli. Chigilik ösümlük – Çekirdekli bitki.
  2652. chigilmek: Bağlanmak, düğümlenmek.
  2653. chigish: bk. chigmek. Chigish kirgüzmek – Düğümlendirmek; iş sarpa sarmak; karışık bir hale getirmek. Alla qandaq chigish oylar – Acayip bir karışık düşünceler. Nurghun chigish mesililer – Çok karışık meseleler.
  2654. chigishlendürmek: Düğümlendirmek, karıştırmak, sarpa sardırmak.
  2655. chigishlenmek: Düğümlenmek, karışmak, sarpa sarmak.
  2656. chigishleshmek: bk. chigishlenmek.
  2657. chigishleshtürmek: bk. chigishtürmek.
  2658. chigishlimek: Düğümlemek, karıştırmak, sarpa sardırmak.
  2659. chigishmek: Düğümlenmek, bağlanmak.
  2660. chigishtürmek: Düğümlendirmek, karıştırmak, sarpa sardırmak.
  2661. chigit: Pamuk çekirdeği (pamuk tohumu). Chigit yéghi – Pamuk çekirdeği yağı.
  2662. chigitlik: Çekirdekli. Chigitlik paxta – Çekirdekli pamuk.
  2663. chigiy: ağ. Dar patika, çığır, keçiyolu.
  2664. chigmek: Düğümlemek, bağlamak. Yaghliq chigmek – Örtü bağlamak (örtmek).
  2665. chigh: bot. Genelde bozkırlarda toplu olarak bir kökten dal dal olup çıkan uzun ve ince bitki ki, bu bitkiden bağ ve avlu süpürgesi yapılır. Chigh sakili – Bu 'chigh' bitkisinin ucundaki sakala benzeyen çiçeği.
  2666. chighan: Bir tür dikenli siyah ağaç.
  2667. chighanliq: chighan' ağacının bulunduğu saha.
  2668. Chighatay: Çağatay. Cengiz'in ikinci oğlu. Cengiz İmparatorluğunun Türkistan kışımı Çağatay'a verilmiştir. Chighatay edibiyati – Çağatay edebiyatı.
  2669. chighdan: Hasır.
  2670. chighdan'gül: Çalılık, fundalar.
  2671. chighdimaq: bot. Çayır otu; süsen çiçeği.
  2672. chigher: Levha, tabela.
  2673. chighir: Çıkrık. Chighir yol – Çığır, dar patika.
  2674. chighiriq: Tekerlek, çark. Su chighirighi – Su tekerleği; dümen tekerleği.
  2675. chighliq: chigh' Bitkisinin bulunduğu saha.
  2676. chijiq: ağ. bk. siziq.
  2677. chike: ağ. bk. chekke.
  2678. chiketke: Çikirge. Kara chiketke – Kara çikirge.
  2679. chikildek: ağ. Ayçiçeği, günebakan. Chikildek yéghi – Ayçiçek yağı.
  2680. chikildesh: bk. chikildimek.
  2681. chikildimek: Tiktak yapmak.
  2682. chikirish: bk. chiqarmaq.
  2683. chikke: Şakak.
  2684. chiq-chiq: takl. Chiq-chiq qilmaq – Tik-tak yapmak.
  2685. chiqan: t. Çıban.
  2686. chiqarmaq: Çıkarmak. Öydin chiqarmaq – Evden çıkarmak. Chiqirip tashlimaq – Çıkarıvermek. Chet memliketke chiqarmaq – Yurt dışına çıkarmak. Qaptiki nanni chiqar – Turbadaki ekmeği çıkar. Béshingni chiqarma – Başını çıkarma. Bayraq chiqarmaq – Bayrak çıkarmak. May chiqarmaq – Yağ üretmek. Mekteptin chiqarmaq – Okuldan atmak. Xizmettin chiqarmaq – İşine son vermek. Gézit chiqarmaq – Gazete çıkarmak. Qanun chiqarmaq – Kanun çıkarmak. Idarimiz yolyoruq chiqardi – Kurumumuz önerge çıkardı. Balini emchektin chiqarmaq – Çocuğu memeden ayırmak. Pul chiqarmaq – Para çıkarmak. Ishtin chiqarmaq – İşten çıkarmak. Qoldin chiqarmaq – Elden çıkarmak. Bash chiqarmaq – Başaklanmak. Atni harwidin chiqarmaq – Atı arabadan çıkarmak. Chiqirip qoymaq – Geçirmek; uğurlamak. Nam chiqarmaq – Ün kazanmak. Oylap chiqarmaq – Düşünerek bulmak. Ularning chiqarghan béyitliri – Onların çıkardığı beyitler; onların keşfettiği beyitler. Yuquri chiqarmaq – Yukarı çıkarmak. Ayaq chikarmaq – Yürümeye başlamak. Charwa mallarni qishtin aman chiqarmaq – Hayvanları kıştan sağ salim çıkarmak. Yoldin chiqarmaq – Azdırmak; baştan çıkarmak; yoldan çıkarmak; saptırmak. Estin chiqarmaq – Hatırdan çıkarmak. Jidel chiqarmaq – Kavga çıkarmak. Topulang chiqarmaq – Ayaklanmak. Küch chiqarmaq – Güç çıkarmak; çalışmak; yardım etmek. Payda chiqarmaq – Fayda çıkarmak; kazanmak, kâr edinmek. Berginini burnimdin chiqardi – Verdiğini burnumdan çıkardı. Haydap chiqarmaq – Kovmak, defetmek, kapı dışarı etmek.
  2687. chiqartmaq: (chiqarmaq'tan) Çıkartmak. Chishimni chiqarttim – Dişimi çıkarttim.
  2688. chiqartturmaq: (chiqartmaq'tan) Çıkarttırmak.
  2689. chiqildash: bk. chiqildimaq.
  2690. chiqildatmaq: Şaklatmak, şakırdatmak.
  2691. chiqildimaq: Şaklamak, şakırdamak.
  2692. chiqim: Gider, masraf. Chiqim qilmaq – Masraf etmek. Malning qarni toq bolsila soghuqtin chiqimgha uchrimaydu – Hayvanın karnı tok olursa soğuktan ölmez. Kirim-chiqim – Gelir gider.
  2693. chiqimdar: u.f. Masraflı. Chiqimdar bolmaq – Masraflı olmak.
  2694. chiqimliq: Masraflı. Chiqimliq ish – Masraflı iş. Chiqimliq chay – Demli çay.
  2695. chiqimsiz: Masrafsız, gidersiz.
  2696. chiqindi: Artıklar, kırıntılar.
  2697. chiqirilmaq: (chiqarmaq'tan) Çıkarılmak. Aridin chiqirilmaq – Aradan çıkarılmak. Koghlap chiqirilmaq – Kovalanmak. Ishlep chiqirilmaq – Üretilmek. Bésip chiqirilmaq – Basılmak. Yuquri chiqirilmaq – Yukarı çıkarılmak.
  2698. chiqiriwalmaq: Çıkarmak.
  2699. chiqiriwetmek: Çıkarıvermek. Atni harwidin chiqiriwettim – Atı arabadan çıkarıverdim.
  2700. chiqiriwétish: bk. chiqiriwetmek.
  2701. chiqirishmaq: Çıkarışmak, beraber çıkarmak.
  2702. chiqish: bk. chiqmaq.
  2703. chiqishalmasliq: Anlaşamazlık; geçinemezlik.
  2704. chiqishiwalmaq: Geçinivermek, anlaşıvermek. Biz uning bilen chiqishiwalduq – Biz onunla geçineverdik.
  2705. chiqishiwélish: bk. chiqishiwalmaq.
  2706. chiqishish: bk. chiqishmaq. Birge turghandin kéyin chiqishi kérek – Beraber yaşadıktan sonra geçinmek gerek.
  2707. chiqishmaq: Anlaşmak, geçinmek. U héchkim bilen chiqishalmaydighan adem – O hiç kimse ile geçinemeyen adam. Biz uning bilen zadila chiqishalmaymiz – Biz onunla hiç geçinemeyiz. U hemme bilen chiqiship kétidu – O herkes ile geçinir. 2. Beraber çıkmak. Hemmisi seperge chiqishti – Hepsi yolculuğa çıktılar.
  2708. chiqishturmaq: (chiqishmaq'tan) Barıştırmak.
  2709. chiqquzmaq: bk. chiqartmaq.
  2710. chiqmaq: Çıkmak. Öydin chiqmaq – Evden çıkmak. Chiqip ketmek – Çıkıp gitmek. Élip chiqmaq – Alıp çıkmak. Chiqip kelmek – Çıkıp gelmek. Tepip chiqmaq – Bulmak. Ishlep chiqmaq – İşlemek. Kün chiqti – Güneş çıktı. Ay chiqti – Ay doğdu. Chiqip turmaq – Çıkıp durmak. Yadin chiqqan oq yanmas – Yaydan çıkan ok dönmez. Yolgha chiqmaq – Yola çıkmak. Törge chiqmaq – Evin misafir yerine geçmek. Men yaghachqa chiqtim – Ben ağaca çıktım. Yuquri chiqmaq – Yukarı çıkmak. U buruti chiqmastin turup jengge ketken – O bıyığı çıkmadan savaşa gitmiş. Boynumgha chipqan chiqti – Boynuma çıban çıktı. Jangjal chiqti – Kavga çıktı. Shamal chiqti – Rüzgar çıktı. Xizmettin chiqti – İşten ayrıldı. U Nayman urighidin chiqqan – O Nayman soyundan çıkmış. Sözüng yalghan bolup chiqti – Sözün yalanmış. Erge chiqmaq – Kocaya gitmek. Balining tili chiqti – Çocuk konuşmaya başladı. Chay emdi chiqti – Çay yeni demlendi. Sözge chiqmaq – Konuşmaya çıkmak. Qarshi chiqmaq – Karşı çıkmak. Qolgha chiqidighan nerse – Ele geçebilecek şey. Izdin chiqmaq – İzden çıkmak; raydan çıkmak. Ishten chiqmaq – İşten ayrılmak. Bu ishning höddisidin chiqalmaymen – Bu işin üstesinden gelemem. Héch néme chiqmaydu – Hiçbir şey çıkmaz. Haraq béshimgha chiqti – Rakı etkiledi. Üstün chiqmaq – Üstün olmak. Qolum chiqti – Elim çıktı. Tamaqa otaqtin chiqti – Tütün bitkilerinin yabanî otlardan ayıklanması tamamlandı. Chetke chiqmaq – Kıyıya çekilmek. Chüshümdin chiqmaydu – Rüyamdan çıkmıyor.
  2711. chilanmaq: (chilimaq'tan) Islanmak, sulanmak. Qangha chilinip yattim – Kana batıp yattım; Kanla ıslanıp yattım.
  2712. chilapcha: ç. Leğen.
  2713. chilapchin: Tekne, leğen.
  2714. chilash: bk. chilimaq.
  2715. chilashmaq: Islanmak, sulanmak.
  2716. chilatquzmaq: (chilimaq'tan) Islattırmak, suya batırtmak.
  2717. chilawalmaq: Islatmak, suya batırmak, sulatmak.
  2718. chilböri: Çakal.
  2719. chile: Gübre; mayıs, hayvan pisliği. Ayighide chile qoymay tazilidi – Ayağını hayvan pisliğinden temizledi.
  2720. chiley: Taze hayvan pisliği.
  2721. chilge: Önce olgunlaşan bir kavun türü. Chilge shaptul – Önce olgunlaşan bir şeftali türü.
  2722. chiliq: Çok, büsbütün, tamamıyla. Chiliq qara terge chömüldüm – Büsbütün ter içinde kaldım. Köynigim chiliq ter – Gömleğim ter içinde.
  2723. chiliq-chiliq: İliklerine kadar ıslanmak; sırsıklam olmak.
  2724. chilim: Pipo ile içilen tütün. Chilim chekmek – Pipo ile tütün içmek.
  2725. chilimaq: Batırmak, banmak, ıslatmak, nemletmek. U sugha nan chilap yedi – O ekmeği ıslatarak yedi. Idishqa chilighan sey – Salata.
  2726. chilimkesh: u.f. Tütün tiryakisi.
  2727. chiliwalmaq: bk. chilimaq.
  2728. chillaq: Düğün sonrası, akrabalar arasındaki karşılıklı konukluk.
  2729. chillash: Tavuğun ötmesi. Toxular chillashqa bashlidi – Tavuklar ötmeye başladı.
  2730. chille: Sıraca. Chille késili – Sıraca hastalığı.
  2731. chillimaq: Davet etmek, çağırmak. Chillaydu bizni her seher sirdash shamallar – Çağırır bizi her sabah sırdaş yeller.
  2732. chilpiz: ağ. Kuzu kürkü; bk. eltire.
  2733. chim: Çim, çimen, çimenlik. Chim tézek – Turba.
  2734. chimaq: Çelme. Chimaq salmaq – Çelme takmak.
  2735. chimche: ağ. bk. könchi.
  2736. chimchiq: Gözlerini kıpıştıran.
  2737. chimchiqlatmaq: Gözlerini kıpıştırmak.
  2738. chimchiqlitish: bk. chimchiqlatmaq.
  2739. chimchilash: bk. chimchilimaq.
  2740. chimchilimaq: Çimdiklemek, çimdik atmak.
  2741. chimchimaq: bk. chimchilimaq.
  2742. chimdash: bk. chimdimaq.
  2743. chimdilimaq: bk. chimchilimaq.
  2744. chimdim: (Üç parmak ucu ile tutulan miktar) Çitmik, fiske.
  2745. chimdimaq: Çimdiklemek, çimdik atmak.
  2746. chimdiwalmaq: Çimdiklemek, çimdik atmak.
  2747. chimeltek: Küçük parmak, serçe parmak.
  2748. chimen: Çayır, çayırlık.
  2749. chimen'gül: Bir çiçek adı.
  2750. chimenli: f.u. Çayırlık.
  2751. chimentaz: f.u. Balıkçıl kuşu.
  2752. chimenzar: Çayırlık.
  2753. chimge: ağ. bk. qonchi.
  2754. chimildiq: Perde.
  2755. chimildimaq: Gözlerini kıpıştırmak 2. Utanmak, çekinmek. Yüzi chimildimay shundak deydu – Utanmadan şöyle diyor.
  2756. chimir: Imir-chimir – Göz kararması.
  2757. chimqash: bk. chimqimaq.
  2758. chimqimaq: Çimdiklemek.
  2759. chimlash: bk. chimlimaq.
  2760. chimliq: Çimenlik, otluk.
  2761. chimlimaq: Çimenli hale getirmek.
  2762. chimpede: f.u. ağ. bk. chümperde.
  2763. chin: Gerçek, doğru, hakikî. Sözning chini – Sözün gerçeği. Chin dost – Hakikî dost. Chin muhebbet – Hakikî sevgi. Chin dil bilen – Gönülden, candan.
  2764. chinar: Çınar (ağacı). Chinar derexti – Çınar ağacı.
  2765. chinarliq: Çınarlık.
  2766. chindiliqqa: Dördüncü gün; dört gün sonra.
  2767. chine: Çini; porselen.
  2768. chine-cheynek: Çay takınılan.
  2769. chine-chöchek: Mutfak takınılan.
  2770. chine-qacha: Mutfak takınılan.
  2771. ching: Sağlam, berk, sıkı, sabit. U qolumni ching siqti – O elimi iyice sıktı. Ching irade – Sabit irade. U öz sözide ching turdi – O sözünden caymadı. Ching uyushmaq – Sıkı birleşmek. Ching baghlinish – Sıkı bağlanma. Ching sual – Zor soru. Yadingda ching sakla – Aklında iyi tut. Özge yaring bolmisa, ching yaring bolay, yarim – Başka yarın olmazsa, sabit yarın olayım, yarım (sevgilim).
  2772. chingaymaq: Sıkılaşmak, sabitleşmek, sağlamlaşmak.
  2773. chingaytmaq: (chingaymaq'tan) Sıkılaştırmak, sabitleştirmek, sağlamlaştırmak.
  2774. chingdalmaq: Sıkıştırılmak; basarak sıkılaştırmak. Chingdalghan yol – Sıkıştırılmış yol.
  2775. chingdash: bk. chingdimaq.
  2776. chingdilish: bk. chingdalmaq.
  2777. chingdimaq: Basarak sıkıştırmak.
  2778. chinggeytmek: Dişlerini göstermek. U chishlirini chinggeytti – O dişlerini gösterdi.
  2779. chinggilek: bot. Yaban keteni, şeytan saçı, aktimon.
  2780. chingimaq: Sağlamlaşmak, sabitleşmek, sıkı hale gelmek.
  2781. chingitilish: bk. chingitilmaq.
  2782. chingitilmaq: Sağlamlaştırılmak, sabitleştirilmek, sıkıştırılmak.
  2783. chingitish: bk. chingitmaq.
  2784. chingitmaq: Sıkılaştırmak, sağlamlaştırmak.
  2785. chingqalmaq: Sıkışmak.
  2786. chingqash: bk. chingqimaq.
  2787. chingqi: Chingqi chüsh – Tam öğle zamanı.
  2788. chingqilish: bk. chingqalmaq.
  2789. chingqimaq: Sıkıştırmak, zorlamak. Waxt chingqap keldi – Vakit sıkıştırdı; süre az kaldı. Chingqap aghrimaq – Şiddetli ağrı hissetmek; çok ağırmak.
  2790. chingliq: Dayanıklılık 2. Sağlamlık, sıkılık 3. Zorluk, çetinlik.
  2791. chingsey: ç. Maydanoz.
  2792. chinigül: Karanfil (çiçeği).
  2793. chiniqadaq: Usta, kırılan çinileri yamamak.
  2794. chiniqish: bk. chiniqmaq.
  2795. chiniqmaq: Sağlamlaşmak, çelikleşmek, da yanıklı hale gelmek.
  2796. chiniqturmaq: (chiniqmaq'tan) Sağlamlaştırmak, çelikleştirmek.
  2797. chiniqturush: bk. chiniqturmaq.
  2798. chinitexse: Mutfak takımları.
  2799. chinliq: Gerçeklik, doğruluk.
  2800. chip-chip: Taklidî ses (buzun çözülmesi, karın erimesi gibi sıvı şeyler için kullanılır).
  2801. chipar: Benekli, alaca. Chipar at – Benekli at. Ala chipar – Alaca, alacalı bulacalı.
  2802. chiparliq: Beneklilik, karışık renkler halita sı.
  2803. chipchiq: ağ. serçe.
  2804. chiperchi: ağ. Postacı; bk. pochtikesh.
  2805. chiperxana: u.f. Postahane.
  2806. chipildash: bk. chipildimaq.
  2807. chipildimaq: Taklidî ses (dalga ve damlaların çırpıntısı). Uning yüzidin ter chipildap éqiwatidu – Onun yüzünden ter şıpırdap akıyor.
  2808. chipleshtürmek: ağ. Lehimlemek.
  2809. chipta: Hasır 2. Lif, kese.
  2810. chiptan: bk. chipta.
  2811. chipturghuch: ağ. Boyunduruk.
  2812. chiragh: f. ağ. bk. chiraq.
  2813. chiraghdan: f. Şamdan.
  2814. chiraq: Kandil, yağ lambası. Bilim-éqilning chirighidur – Bilim aklın ışığıdır.
  2815. chiray: f. Yüz, sima, çehre, surat. Ay chiray – Ay yüzlü. Ochuq chiray – Güler yüzlü. Issiq chiray – Sıcak yüzlü. Chiray bermek – Yüz vermek. Sürün chiray – Asık suratlı. Uning chirayi sürün – Onun suratı asık. Chirayingni türme – Suratını asma. Uning chirayidin nur yéghip turudu – Onun simasından nur yağıyor. Chirayingiz kimdin kün'ge saghirip kétiwatidu – Yüzünüz günden güne sararmaktadır. U chirayini buzdi – Onun suratı asıldı. Uning chirayi échilip ketti – Onun yüzü güldü.
  2816. chirayliq: f.u. Güzel. Ochuq chirayliq – Güler yüzlü. Sürün chirayliq – Asık suratlı.
  2817. chiraysiz: f.u. Çirkin.
  2818. chiraysizliq: f.u. Çirkinlik.
  2819. chirghan: Bir tür dikenli siyah ağaç.
  2820. chirik: Çürük, çürümüş.
  2821. chiriklash: bk. chiriklimaq.
  2822. chiriklik: Çürüklük.
  2823. chiriklimaq: Cırcır etmek, cıvıldamak.
  2824. chiriq: Chiriq etmek – Cırcır etmek, cıvıldamak.
  2825. chirildaq: Çığırtkan.
  2826. chirildaqliq: Çığırtkanlık.
  2827. chirildash: bk. chirildimaq.
  2828. chirildashmaq: Cıvıldaşmak, cırıldaşmak.
  2829. chirildatmaq: (chirildimaq'tan) Cırcır ettirmek, cıvıldatmak.
  2830. chirildimaq: Cıvıldamak, cırıldamak.
  2831. chirimek: Çürümek.
  2832. chirindi: Çürümüş şey, çürük mürük, bozuk şey. 2. Bitkilerin çürümesinden hasıl olan toprak gübre.
  2833. chirislash: bk. chirislimaq.
  2834. chirislimaq: çatırdamak, şakırdamak 2. Cızırdamak, gıcırdamak.
  2835. chirish: bk. chirimek.
  2836. chiritilmek: Çürütülmek.
  2837. chiritish: bk. chiritmek.
  2838. chiritmek: (chirimek'ten) Çürütmek.
  2839. chirko: r. Kilisse.
  2840. chirmaq: Pençe, elin içi, elin beş parmağı.
  2841. chirmalmaq: Karışmak, sarılmak. iç içe olmak.
  2842. chirmash: bk. chirmimaq.
  2843. chirmashquch: Sarmaşıcı, sarmaşan.
  2844. chirmashmaq: Karışmak, dolaşmak, çetrefil bir hale gelmek, sarılmak, dolanmak.
  2845. chirmatmaq: (chirmimaq'tan) Ördürmek, sardırmak.
  2846. chirmek: ağ. bk. kirmek.
  2847. chirmimaq: Sarmak, dolaşmak.
  2848. chirmiwalmaq: Qirlarni chirmiwalghin yawa otlar – Kırlan sarmış yabanî otlar.
  2849. chirmishish: bk. chirmashmaq.
  2850. chirmitish: bk. chirmatmaq.
  2851. chirmux: bot. Serbetçiotu.
  2852. chirsildash: Cırıldama.
  2853. chisla: r. 1. Tarih 2. Takvim. Onunchi chisla – Tarihin onu.
  2854. chish: Diş. Éziq chish – Azı dişi. Süt chishi – Süt dişi; çocuk dişi. Udul chish – Ön diş. Chishning göshi – Dişin eti. Chish aghrighi – Diş ağrısı. Chish doxturi – Diş doktoru. Chish shotkisi – Diş fırçası. Chishqa tegmek – Kızdırmak; rahatsız etmek, sinirlendirmek. Chish yamimaq – Dolgu yapmak. Sapanning chishi – Saban dişi. Chish paturmaq – Sızlatmak, üzmek, zarar vermek. Chish patmas – Çok sert, sıkı. U chish tirnighi bilen yépishiwaldi – O bütün gücü ile sarıldı; dişi ile tırnağı ile sarıldı. U chish tirnighi bilen qarshi boldi – O bütün gücü ile karşı çıktı. Chishimni bülep turuptimen – Niyetindeyim; kastındayım. Chishim ötmeydu – Onu yapamam; ona cüret edemem.
  2855. chishang: İri dişli, dişli, dişli tırnaklı; öndeki dişlerin çıkıntılı olması.
  2856. chishangliq: Küstahlık, edepsizlik, zehirlilik, kinlilik.
  2857. chishi: Dişi. Chishim ötmeydu – Onu yapamam; Ona cüret edemem.
  2858. chishlem: Parça. Bir chishlem nan – Bir parça ekmek.
  2859. chishlesh: bk. chishlimek.
  2860. chishletmek: (chishlimek'ten) Dişletmek.
  2861. chishlettürmek: (chishletmek'ten) Dişlettirmek.
  2862. chishliq: Dişli. Chishliq chaq – Dişli tekerlek. 2. Dişli; dişli tırnaklı.
  2863. chishlimek: Dişlemek. Tilimni chishliwaldim – Dilimi dişledim. Uni böri chishlep öltürdi – Onu kurt dişleyerek öldürdü. Ishliseng chishteysen – Çalışsan kazanırsın. Ishlimigen chishlimeydu – Çalışmayan kazanamaz.
  2864. chishliwalmaq: Dişlemek, dişleyevermek.
  2865. chishsiz: Dişsiz.
  2866. chishsizliq: Dişsizik.
  2867. chitlaghliq: Çitlanmış.
  2868. chitlanmaq: Çilanmak.
  2869. chitlash: bk. chitlimaq.
  2870. chitlatmaq: (chitlimaq'tan). Qoghunluqni chitlattim – Kavun tarlasını çitlattım.
  2871. chitliq: bk. chitlaghliq.
  2872. chitlimaq: Çitlamak.
  2873. chiwe: Kasık; bk. chatra.
  2874. chiwich: Bir yaşındaki keçi.
  2875. chiwiq: Çubuk. Polat chiwighi – Çelik çubuğu.
  2876. chiwiqlash: bk. chiwiqlimaq.
  2877. chiwiqlimaq: Çubuk ile vurmak; kamçılamak.
  2878. chiwildimaq: Cırcır etmek, cıvıldamak.
  2879. chiwin: Sinek.
  2880. chiyghan: Doru.
  2881. chiyqirash: bk. chiyqirimaq.
  2882. chiyqiratmaq: (chiyqirimaq'tan) Bağırtmak, ağlatmak. Balilarni néme munche chiyqiritisen – Çocuklan niye bu kadar ağlatırsın.
  2883. chiyqirighaq: Yaygaracı, kavgacı.
  2884. chiyqirimaq: Bağırmak, gürültü etmek.
  2885. chiyqiritish: bk. chiyqiratmaq.
  2886. chiza: ç. 1. Çin uzunluk ölçü birimi (30 cm) 2. Çizgi, cetvel.
  2887. chochaq: anat. erkeklerin cinsel organı.
  2888. chochqa: Domuz. Yawayi chochqa – Yabanî domuz. Chochqa göshi – Domuz eti. Chochqa éghili – Domuz ağılı. Chochqa asrash – Domuz besleme. Chochqa yéghi – Domuz yağı. Déngiz chochqisi – Deniz domuzu. Chochqa yangighi – Palamut (tanesi).
  2889. chochqichi: Domuz çobanı.
  2890. chochqichiliq: Domuz besleme işi.
  2891. chochqiliq: Domuz gibi, domuzluk. Chochqiliq qilmaq – Domuzluk etmek; kötülük etmek; aksilik yapmak.
  2892. choga: ağ. Çöp, süprüntü.
  2893. chogh: Kor.
  2894. chogha: ağ. Musluk; bk. jümek.
  2895. choghal: tar. Polis karakolu.
  2896. choghun: ağ. bk. chögün.
  2897. choxchaymaq: Dimdik durmak, çıkıntılı olmak. Köz aldida choxchuyup turmaq – Göz önünde dimdik durmak.
  2898. choxchaytmaq: (choxchaymaq'tan) Dimdik durdurmak, çıkıntı yapmak.
  2899. choxchuyush: bk. choxchaymaq.
  2900. choxmaq: bk. choqmaq.
  2901. choq: bk. chogh.
  2902. choqa: Tepe. Tagh choqisi – Dağ tepesi.
  2903. choqcha: Tepe.
  2904. choqchaymaq: Dimdik durmak, ucu çıkmak.
  2905. choqchimaq: Karıştırmak (ocağı).
  2906. choqqa: Tepe. Taghning choqqisi – Dağın tepesi.
  2907. choqmaq: Topuz, çomak.
  2908. choqu: ağ. Boyunduruk.
  2909. choqulash: bk. choqulimaq.
  2910. choqulimaq: Gagalamak, gagasıyla vurmak.
  2911. choquluq: Tepe.
  2912. choqum: Kesin, kesinlikle, kararlı olarak. Choqum péshwa – Kesin darbe; kesin tepki.
  2913. choqumaq: Gagalamak, gagasıyla vurmak. Choqup öltürmek – Gagalayarak öldürmek.
  2914. choqundurmaq: (choqunmaq'tan) Vaftiz etmek, tapındırmak.
  2915. choqunmaq: Puta tapmak, tapınmak.
  2916. choqunush: bk. choqunmaq.
  2917. choqur: Çiçek bozuğu.
  2918. choquraq: Dörtnal.
  2919. choqush: bk. choqumaq.
  2920. chola: Boş vakit, serbest zaman, müsait zaman. Cholam tegmidi – Vaktim olmadı. Bikarning cholisi yoq – İşsizin vakti yok.
  2921. cholghash: bk. cholghimaq.
  2922. cholghimaq: Etrafını almak, kuşatmak, çevrelemek.
  2923. Cholpan: Zühre yıldızı, Çoban yıldızı.
  2924. cholta: Eksik, kısa, tam değil. Ishni cholta qilmaq – İşi eksik yapmak.
  2925. choltiqqida: Pat, şırak. U sugha choltiqqida qilip chüshüp ketti – O suya pat diye düşüverdi.
  2926. choltiliq: Eksiklik, yetersizlik, kısalık, kalitesizlik.
  2927. chom: Eşek eyeri, deve eyeri.
  2928. chomaq: Çomak.
  2929. chonaq: Kulaksız.
  2930. chong: Büyük. Chong yer égisi – Büyük toprak ağası. Chong aka – Büyük ağabey. Chong apa – Teyze, hala, nine, büyük anne. Chong dada – Amca, dayı. Chong xotun – Kocanın büyük karısı. Chonglar – Büyükler. Chonglar öyde yoq – Büyükler evde yok. Yéshi chong – Yaşı büyük. Chong bolmaq – Büyümek. Chong qilmaq – Büyütmek. Tughup chong qilghan anam – Doğurup büyüten annem. U chong bolup qaldi – O artık büyüdü. Chonglar bilidu – Büyükler bilir. Yurt chongliri – Yurt (memleket) büyükleri. Chong sözleydighan adem – Lafi çok büyük adam.
  2931. chong-kichik: Büyük küçük. Chong-kichik hemmisi – Büyük küçük hepsi.
  2932. chong-kichiklik: Büyük ve küçüklük.
  2933. chongaymaq: Büyümek. Qizim chonguyup qaldi – Kızım büyüdü (olgunlaştı).
  2934. chongaytiwetmek: Büyütüvermek.
  2935. chongaytish: bk. chongaytmaq.
  2936. chongaytmaq: (chongaymaq'tan) Büyütmek.
  2937. chongchi: Kibirli, kurumlu.
  2938. chongchiliq: Kibirlilik.
  2939. chongqur: Derin. Chongqur derya – Derin nehir. Chongqur qilmaq – Derin yapmak. Mesilige chongqur kirmek – Meselenin derinliğine inmek. Chonqur menilik – Derin manalı.
  2940. chongqurlash: bk. chongqurlimaq.
  2941. chongqurlashmaq: Derinleşmek.
  2942. chongqurlashturmaq: Derinleştirmek.
  2943. chongqurlashturush: bk. chongqurlashturmaq.
  2944. chongqurlatmaq: (chongqurlimaq'tan) Derinletmek.
  2945. chongqurlimaq: Derinlemek.
  2946. chongqurluq: Derinlik.
  2947. chonglatmaq: Büyütmek.
  2948. chonglimaq: Büyümek.
  2949. chongluq: Büyüklük, kibirlilik. Qara, bu qérining sözining chonglighini – Bak, bu yaşlının sözünün büyüklüğüne.
  2950. chongsinish: bk. chongsinmaq.
  2951. chongsinmaq: Kurulmak, çalımlı tavırlar almak, azamet taslamak.
  2952. chonguyush: bk. chongaymaq.
  2953. chopan: Çoban; bk. padichi.
  2954. chor: Çamurdan yapılmış düdük.
  2955. chort: Kesin olarak, kesinlikle, büsbütün 2. Bir anda, şıp diye. Zenjir chort üzüldi – Zincir tamamıyla koptu. Chort kesmek – Tam kesmek, büsbütün kesmek. Chort sinmaq – Büsbütün kırılmak.
  2956. chortan: Turna balığı.
  2957. choruq: Çarık (sığır derisinden yapılmış köylülerin ayakkabı).
  2958. chos: r. Padavra.
  2959. choshqa: bk. chochqa.
  2960. chotka: r. Fırça. Chish chotkisi – Diş fırçası.
  2961. chotkilanmaq: Fırçalanmak.
  2962. chotkilash: Fırçalama, fırçalaş.
  2963. chotkilatmaq: (chotkilimaq'tan) Fırçalatmak.
  2964. chotkilimaq: Fırçalamak.
  2965. chotkilinish: Fırçalanma.
  2966. chotkilitish: Fırçalatma.
  2967. chowuq: ağ. bk. chiwiq.
  2968. choyek: ağ. Kurdele, şerit.
  2969. choyla: ç. Süzgeç, kevgir (telden örülmüş mutfak aleti ki, bu aletle mantı, makarna gibi yemekler kazandaki kaynamış sudan çıkarılır).
  2970. choyun: Font, dökme demir.
  2971. chöchekchi: Hikâyeci.
  2972. chöchümek: Ürkmek, korkmak.
  2973. chöchün: ç. Tahtakurusu, tahtabiti.
  2974. chöchüre: Mantı.
  2975. chöchütmek: Ürkütmek, korkutmak.
  2976. chöchütüwetmek: Ürkütüvermek, korkutuvermek.
  2977. chöchütüsh: bk. chöchütmek.
  2978. chögületmek: (chögülimek'ten) Döndürmek, çevirmek.
  2979. chögülimek: Dönmek, dönüp durmak.
  2980. chögümech: Tepe, doruk.
  2981. chögümek: ağ. 1. Döndürmek 2. Etraf.
  2982. chögün: Font, ibrik.
  2983. chöje: Civciv. Chöje chiqarmaq – Civciv çıkarmak. Chöjini küzlükke sanaydu – Civciv güzün sayılır.
  2984. chöjek: Civciv.
  2985. chökermek: Batırmak. U karmaqlirini yene sugha chökerdi – O oltalarını yine suya batırdı. Tiz chökermek – Diz çöktürmek.
  2986. chökkide: Ansızın, birden bire.
  2987. chökmek: Çökmek, dalmak, batmak. Oygha chökmek – Fikre dalmak. Sugha chöküp ketmek – Suya batmak. Qayghugha chökmek – Kaygılanmak. Xiyalgha chökmek – Hayala dalmak. Tiz chökmek – Diz çökmek.
  2988. chöktürmek: (chökmek'ten) Çöktürmek.
  2989. chöktürüsh: bk. chöktürmek.
  2990. chöküldesh: bk. chöküldimek.
  2991. chöküldimek: Cırcır etmek, cıvıldamak.
  2992. chökürmek: bk. chökermek.
  2993. chökürüsh: bk. chökermek.
  2994. chöküsh: bk. chökmek.
  2995. chöl: Çöl. Yerim chöl – Yarım çöl; sahra.
  2996. chöl-bayawan: Çöl, sahra.
  2997. chölderesh: bk. chölderimek.
  2998. chölderimek: Terkedilmiş olmak, insansız kalmak, ahalisi dağılıp ıssızlaşmak.
  2999. chölistan: u.f. Çöl, sahra.
  3000. chöllesh: bk. chöllimek.
  3001. chöllimek: Susamak.
  3002. chöllük: Çöllük. Kumluk we chöllükler – Kumluk ve çöllükler.
  3003. chölmek: Çömlek, saksı.
  3004. chölpaqa: Kara kurbağası.
  3005. chöltexte: Tabak (-ğı), kap (-bı).
  3006. chömchek: Dal budak ağaç.
  3007. chömdürmek: (chömmek'ten) Batırmak, çökermek, suya indirmek.
  3008. chömdürüsh: bk. chömdürmek.
  3009. chömmek: Suya girmek, denize girmek, yıkanmak.
  3010. chömüch: Kepçe.
  3011. chömüldürmek: (chömülmek'ten) Yıkandırmak, suya girdirmek.
  3012. chömüldürüsh: bk. chömüldürmek.
  3013. chömülidek: Karınca gibi. Chömülidek ümleshken adem – Karınca gibi bir araya gelen adam.
  3014. chömülmek: Yıkanmak, suya girmek, denize girmek. Chiliq qara terge chömüldüm – Ter içinde kaldım.
  3015. chömülüwalmaq: Yıkanı vermek.
  3016. chömülüsh: bk. chömülmek.
  3017. chönek: Evlek, sıra. Ushshaq chönek – Ufak evlek. Chönek tartmaq – Evlek yapmak.
  3018. chöneklik: Evleklik.
  3019. chöneklimek: Evlek yapmak.
  3020. chöngesh: bk. chöngimek.
  3021. chöngimek: Kapamak, kapatmak.
  3022. chöntek: ağ. Cep, kese.
  3023. chöp: Ot, bitki. Köp yilliq chöp – Çok yıllık ot. Chöp basmaq – Ot basmak. Haram chöp – Yabanî ot. 2. Erişte.
  3024. chöpxana: u.f. Ot ambarı.
  3025. chöplük: Çayırlık.
  3026. chöre: Çevre, saha. Sheher chörisi – Şehir çevresi.
  3027. chöri: Kadın köle.
  3028. chöridimek: Bir şeyin etrafını kuşatmak; bir şeyin etrafını dolaşmak. Chöridep tam soqmaq – Çevresini duvarla kuşatmak. Chöridep orunlashmaq – Çevresine yerleşmek.
  3029. chörilesh: bk. chörilimek.
  3030. chörilimek: bk. chörüdimek.
  3031. chörimek: Atmak, fırlatmak.
  3032. chöriwetmek: Atıvermek, fırlatıvermek.
  3033. chörüdewalmaq: Kuşatmak, etrafını almak.
  3034. chörüdewélish: bk. chörüdewalmaq.
  3035. chörüdimek: Kuşatmak, çevirmek, etrafını sarmak.
  3036. chörülmek: Dönmek, dönüp durmak.
  3037. chörülüsh: bk. chörülmek.
  3038. chörüsh: bk. chörimek.
  3039. chöyze: ç. Damga. Chöyze basmaq – Damga basmak.
  3040. -chu: Yeni Uygur Türkçesine mahsus soru ve rica eki. Kelsengchu – Gelsene.
  3041. chudun-chapqun: Tipi, yağışlı hava.
  3042. chugalmaq: Dağılmak, çozülmek, karışmak, açılmak. Qizning chéchi chugulup ketti – Kızın saçı dağılıverdi (açılıverdi).
  3043. chugalturmaq: (chugalmaq'tan) 1. Karıştırmak, dağıtmak 2. Çözmek, açmak, örgüyü çözmek, saçlarını açmak.
  3044. chugaz: f. ağ. bk. juwaz.
  3045. chugdurmaq: (chugumaq tan) Dağıttırmak, çözdürmek, açtırmak, karıştırtmak. U chachlirini chugdurdi – O saçlarını dağıttırdı.
  3046. chugdurush: bk. chugdurmaq.
  3047. chuguq: Karışık, dağınık.
  3048. chugulush: bk. chugalmaq.
  3049. chugumaq: ağ. 1. Dolaştırmak, karıştırmak 2. Örgüyü çözmek. Chéchingni chugap alghin – Saçını dolastırıver.
  3050. chuguwetmek: Dağıtmak, çözmek, karıştırmak.
  3051. chugush: bk. chugumaq.
  3052. chugh: Kırmızı, kıpkırmızı, koyu kırmızı.
  3053. chughlash: bk. chughlimaq.
  3054. chughlimaq: ağ. Toplamak, bir araya ge tirmek.
  3055. chughluq: Kıpkırmızı çiçek.
  3056. chughuldek: ağ. bk. qarghuyapilaq.
  3057. chuhe: Atı mahmuzlamak.
  3058. chuxbörü: ağ. bk. chilböri.
  3059. chuqan: Bağırtı, bağırma, gürültü, yaygara. Chuqan salmaq – Bağırmak; yaygara yapmak. Chuqan chiqarmaq – Yaygara yapmak.
  3060. chuqan-süren: Bağırtı, gürültü. Kochini xoshalliq chuqan-sürini toldurdi – Sokağı sevinç sesleriyle doldurdu.
  3061. chuqansiz: Sessiz, gürültüsüz.
  3062. chuqu: ağ. bk. chungqur.
  3063. chuqur: Çukur; bk. chungqur.
  3064. chuqush: ağ. bk. noqush.
  3065. chulash: bk. chulimaq.
  3066. chulashmaq: Bağrışmak.
  3067. chulatmaq: (chulimaq'tan) Bağırtmak, gürültü yaptırmak.
  3068. chulda: Dövdü, balta tersi.
  3069. chulghatmaq: (chulghimaq'tan) Sardırmak, büründürmek.
  3070. chulghimaq: Bürümek, sarmak 2. Etrafını sarmak, çevrelemek.
  3071. chulimaq: Bağırmak, gürültü yapmak, yaygara etmek.
  3072. chulwa: ağ. bk. chulwur.
  3073. chulwur: Dizgin.
  3074. chulghanmaq: Sarınmak, bürünmek.
  3075. chulghash: bk. chulghimaq.
  3076. chuma: r. Veba, taun. Chuma késili – Veba hastalığı.
  3077. chungqur: bk. chongqur.
  3078. chunguldaq: Çınlayan. Chunguldaq awaz – Çınlayan ses.
  3079. chungza: ç. Eteklik, etek.
  3080. churquldashmaq: (churquldimaq'tan) Kuş sesleri.
  3081. churquldimaq: Kuş sesi.
  3082. churuq: Cırıldamak, cıvıltı, cıvıldamak.
  3083. churuq-churuq: Cırıldamak, cıvcıldamak. Churuq-churuq qilmaq – Cırıldamak, cıvıldamak.
  3084. churuqlash: bk. churuqlimaq.
  3085. churuqlimaq: Cırıldamak, cıvıldamak.
  3086. churuldash: bk. churuldimaq.
  3087. churuldimaq: Cırıldamak, cıvıldamak.
  3088. churung: Warang-churung – Gürültü, bağırtı, yüksek sesle konuşma.
  3089. chuw-chuwlimaq: Dehlemek, acele ettirmek.
  3090. chuwalchang: Solucan, kurt.
  3091. chuwalduz: ağ. Büyük iğne. Yaxshigha ishare, yamangha chuwalduz – d. İyiye işaret, kötüye iğne (iyiye işaret yeter, kötüye iğne batırmak lazım).
  3092. chuwalmaq: bk. chugalmaq.
  3093. Chuwash: Çuvaş (bir Türk boyunun adı).
  3094. chuwuq: ağ. bk. chuguq.
  3095. chuwulmaq: bk. chugalmaq.
  3096. chushqunlimaq: Coşmak, coşkunlaşmak.
  3097. chushluq: Uygun, makul, münasip, gereken. Özimizge chushluq ishimiz bar – Kendimize uygun işimiz var. Terge chushluq husul aldi – Dökülen tere uygun ürün aldı.
  3098. chüchkürmek: Hapşırmak.
  3099. chüchkürüsh: bk. chüchkürmek.
  3100. chüchük: Tatlı, şekerli.
  3101. chüchüla: Öksü.
  3102. chüchümek: Ekşimek.
  3103. chüchümel: Ekşi. Chüchümel sherap – Ekşi şarap. Chüchümel adem – Tutumsuz adam.
  3104. chüchümellik: Ekşilik 2. mec. Tutumsuzluk, beyinsizlik.
  3105. chüchün: ç. Tahtakurusu, tahtabiti.
  3106. chüchüre: bk. chöchüre.
  3107. chüchüsh: bk. chüchümek.
  3108. chüchütmek: Ürkütmek, korkutmak.
  3109. chüchütüsh: bk. chüchütmek.
  3110. chüje: Civciv. Chüjini küzde sanaydu – d. Civciv güzde sayılır.
  3111. chüjülimek: Civcivlemek, civciv çıkarmak.
  3112. chümbel: bk. chümbet ve chümperde.
  3113. chümbet: f. Örtü, peçe.
  3114. chümkesh: bk. chümkimek.
  3115. chümkimek: Örtmek, kapatmak, sarmak.
  3116. chümperde: u.f. Perde, örtü, peçe.
  3117. chümüle: Karınca. Chümüle uwisi – Karınca yuvası.
  3118. chünbel: bk. chümbet ve chümperde.
  3119. chünek: İz, evlek; bk. chönek.
  3120. chüngkesh: bk. chüngküsh ve chümkesh.
  3121. chüngkümek: Kapatmak, örtmek.
  3122. chüngkünmek: Kapanmak, örtünmek.
  3123. chüngkünüsh: bk. chüngkünmek.
  3124. chüngküsh: bk. chüngkünmek.
  3125. chünki: f. Çünkü.
  3126. chünpütmek: Güvenmek, itimat etmek, inanmak.
  3127. chünpütüsh: bk. chünpütmek.
  3128. chüpürendi: Çöp, süprüntü.
  3129. chüpürendilik: Çöplük, süprüntülük.
  3130. chürüch: Yaş, nemli, rutubetli. Chürüch qonaq – Yaş mısır.
  3131. chürümek: bk. chirimek.
  3132. chürüsh: bk. chirish.
  3133. chüshek: Yatak (takımı). Mamuq chüshek – Kuş tüyünden döşek.
  3134. chüshekesh: bk. chüshekimek.
  3135. chüshekimek: Sayıklamak.
  3136. chüshen'genlik: Anlamışlık.
  3137. chüshenche: Düşünce, fikir. Chüshenche bermek – Fikir vermek, bilgi vermek. Matériyalistik chüshenche – Materyalist düşünce.
  3138. chüshendürmek: (chüshenmek'ten) Anlatmak.
  3139. chüshendürülmek: Anlatılmak.
  3140. chüshendürüsh: bk. chüshendürmek.
  3141. chüshenmek: Anlamak. Sualimgha chüshendingmu? – Sorumu anladın mı? Chüshünelmaymen – Anlayamam.
  3142. chüshenmes: Anlamaz.
  3143. chüshenmeslik: Anlamazlık.
  3144. chüshergüzmek: (chüshermek'ten) İndirtmek.
  3145. chüshermek: (chüshmek'ten) İndirmek. Chüshürüp qoymaq – İndirmek; kaybetmek. Eske chüshermek – Hatırlamak. Bala chüshermek – Düşük yapmak. Chach chüshermek – Saç kesmek. Suret chüshermek – Resim çekmek.
  3146. chüshesh: bk. chüshimek.
  3147. chüshkermek: Aksırmak, hapşırmak.
  3148. chüshkün: Kederli, mahzun, hüzünlü, üzüntülü, düşünceli. Ruhi chüshkün köründi – Üzüntülü göründü.
  3149. chüshkünleshmek: Kederlenmek, üzüntülü olmak, cesaretini kaybetmek.
  3150. chüshkünlük: Moral bozukluğu, can sıkıntısı. Ruhiy chüshkünlük – Can sıkıntısı.
  3151. chüshkünlüshüsh: bk. chüshkünleshmek.
  3152. chüshkürüsh: bk. chüshkermek.
  3153. chüshlük: Öğlen; öğle zamanına ait. Chüshlük dem élish – Öğlen dinlenme zamanı. Chüshlük tamaq – Öğle yemeği.
  3154. chüshmek: İnmek, düşmek. Attin chüshmek – Attan inmek. Pestke chüshmek – Aşağı inmek. Yiqilip chüshmek – Yıkılmak, düşmek. Yénishingizda biznikige chüshüng – Dönüşünüzde bize gelin. Omigha chüshmek – Ekin biçimine başlamak. Oyungha chüshmek – Oyuna başlamak. Ishqa chüshmek – İşe başlamak. Poyizgha chüshmek – Trene binmek. Almutidin Bishkekke ayropilangha chüshüp bérishqa boludu – Almatı'dan Bişkek'e uçakla gidilebilir. Izgha chüshmek – İzlemek, takip etmek. Bendke chüshmek – Esir olmak. Qolgha chüshmek – Ele geçmek. Qolgha chüshmes – Ele geçmez. Yamulgha chüshmek – Hapse girmek. Chüshmek – Savaşa girmek. Salqin chüshti – Serin oldu. Soghuq chüshti – Soğuk oldu. Soghuq chüshkiche – Soğuk olana kadar. Soghuq chüshmey – Soğuk olmadan. Qar chüshti – Kar yağdı. Qarangghu chüshti – Karanlık oldu. Sugha chüshti – Suya girdi. Monchigha chüshti – Banyo yaptı. Manga chüshken séliq – Bana aitvergi. Saye chüshidighan yer – Gölge olabilecek yer. Kün chüshken yer – Güneşli yer. Baha chüshmekte – Fiyat inmekte. Bazar nerxi chüshti – Mal fiyatı indi. Nuraxunni istep tapmaq manga asan chüshmidi – Nurahun'u arayıp bulmak bana kolay olmadı. Bu pul manga san chüshmidi – Bu para bana kolay olmadı. U uni öltürüshning qestige chüshüptu – O onu öldürme peşindedir. U uni tutush herikitige chüshti – O onu yakalama peşinde. Arigha chüshti – Araya girdi. Men emdi mantigha chüshimen – Ben şimdi mantı yapacağım. Aldigha chüshti – Önüne geçti. Algha chüsh – Öne geç. Kéwezligimizge qurt chüshti – Pamuk tarlamıza kurt düştü. Kokatlargha sheldem chüshti – Bitkilere çiy düştü. Palwanlar otturigha chüshti – Pehlivanlar ortaya çıktı. Yolgha chüshti – Yola çıktı. Egher qolgha pul chüshse – Eğer ele para geçse. Suretke chüshti – Resime çekildi. Ongay chüshmidi – Kolay olmadı. Ornidin chüshti – Yerinden indi. Béshinggha qandaq ghem chüshti? – Başına nasıl bir keder geldi? Terge chüshti – Tere battı. Közge chüshti – Göze çarptı. Közüm chüshti – Gözüm düştü. Démi ichige chüshti – Sustu; sinesine çekti. Aq chüshken qara chach – Ağarmaya başlamış siyah saç. Uning béshigha kün chüshüptu – Onun başına iş gelmiş. U méning keyinimge chüshüptu – O benim peşimdeymiş. Tilimge chüshmey turuptu – Aklıma gelmiyor. Kishining aghzigha chüshüshtin saqlining – Kişinin şikayetinden sakının (korunun). Béshimgha éghir kün chüshti – Başıma ağır iş geldi. Eske chüshti – Akla geldi. Xatirge chüshti – Akla geldi. Yadimgha chüshti – Aklıma geldi.
  3155. chüshündürmek: (chüshünmek'ten) Anlatmak; bk. chüshendürmek.
  3156. chüshünmek: bk. chüshenmek.
  3157. chüshünmes: bk. chüshenmes.
  3158. chüshünmeslik: bk. chüshenmeslik.
  3159. chüshünük: İzah, aydınlatma.
  3160. chüshünüklük: Anlaşılır.
  3161. chüshünüksiz: Anlaşılmaz.
  3162. chüshünülmek: Anlaşılmak.
  3163. chüshünüwalmaq: Anlamak. Emdi chüshünüwaldim – Şimdi anladım.
  3164. chüshünüwélish: bk. chüshünüwalmaq.
  3165. chüshünüsh: bk. chüshünmek.
  3166. chüshünüshlük: Anlaşılır.
  3167. chüshürmek: İndirmek, düşürmek. Bayraqni chüshürmek – Bayrağı indirmek. Urup chüshürmek – Düşürmek, devirmek, vurarak düşürmek. Étip chüshürmek – Vurarak düşürmek. Chüshürüp qoymaq – İndirmek; düşürmek; kaybetmek. Xizmettin chüshürmek – İşten almak; işten atmak, görevden almak; görevsizlendirmek. Texttin chüshürmek – Tahttan indirmek. Bazar bahalirini chüshürmek – Borsa fiyatlarını indirmek. Qolgha chüshürmek – Ele geçirmek. Qulluqqa chüshürmek – Köle hale getirmek; köle yapmak. Suretke chüshürmek – Resme çekmek. Abroyini chüshürmek – İtibarını alçaltmak; şahsiyetini zedelemek. Eske chüshürmek – Akla getirmek. Bala chüshürmek – Düşük yapmak. Yadqa chüshürmek – Akla getirmek.
  3168. chüshürtmek: (chüshürmek'ten) İndirtmek, kestirmek. Chéchimni chüshürttim – Saçımı kestirdim.
  3169. chüshürtüsh: bk. chüshürtmek.
  3170. chüshürülmek: İndirilmek.
  3171. chüshürüsh: bk. chüshürmek.
  3172. -da: da (bulunma eki). Tamda – Damda, duvarda.
  3173. dachen: ç. tar. Madeni para.
  3174. dachin: f. bk. darchin.
  3175. dad: f. bk. dat.
  3176. dada: Baba. Ögey dada – Üvey baba. Chong dada – Dede.
  3177. dadxa: f. ağ.tar. Vali.
  3178. dadika: Babacığım. Dadikam – Babacığım.
  3179. dadil: f. Cesaretli, cesur, gözü pek. Dadil qoshun – Cesur ordu.
  3180. dadilliq: f.u. Cesurluk.
  3181. dadu: ç. bk. dadur.
  3182. dadur: ç. bot. Bir tür fasulye.
  3183. dagaza: ç. Yüksek, dalyan gibi, boylu boslu.
  3184. dagh-dugha: Tören, merasim, bayram, şenlik, zafer, sevinç. Dagh-dughilar bilen – Törenle. Toyni chong daghdughilar bilen ötküzduq – Düğünü büyük şenliklerle geçirdik.
  3185. dagh-dughiliq: Şenlikli, sevinçli. Dagh-dughiliq toy – Şenlikli düğün. Dagh-dughiliq sözler – Sevinçli sözler.
  3186. daghal: Nasırlaşmış, sert, pütür pütür.
  3187. daghallashmaq: Sertleşmek.
  3188. daghalliq: Sertlik.
  3189. daghdam: Geniş, açık, dosdoğru.
  3190. daghdirimaq: Yitirmek, kaybetmek, yoksun kalmak, şaşırmak, sersemlemek.
  3191. daghlash: bk. daghlimaq.
  3192. daghliq: Yanık. Daghliq yürek – Yanık yürek.
  3193. daghlimaq: f.u. Kızdırmak, yakmak, dağlamak. U yürek-baghrimni daghlidi – O yürek-bağrımı yaktı.
  3194. daghul: Kurnaz; anasının gözü; cin.
  3195. dahi: a. Dâhi.
  3196. dahilik: a.u. Dâhiyane, dâhilik.
  3197. daxan: f. Otçu, üfürükçü, efsuncu.
  3198. daxil: a. Dahil.
  3199. daxili: a. Dahili.
  3200. daim: a. bk. dayim.
  3201. daimen: a. Daima, her vakit.
  3202. dair: a. Dair, ait. Shaylam xizmitige dair – Seçim hizmetine dair.
  3203. daire: a. Daire, halka, gevre. Hökümet dairiliride – Hükümet kurumlarında.
  3204. dairiwi: a. Dairevi.
  3205. dajjal: bk. dejjal.
  3206. daka: f. Gaz bezi. Daka romal – Gaz bezi örtüsü.
  3207. daq: Çıplak yer. Gilem sélinmighan daq yer – Halı serilmemiş çıplak yer. Dalida daq yerde qonduq – Dışarıda çıplak yerde konakladık.
  3208. dal: a. Bükük, eğik.
  3209. dala: bk. tala.
  3210. dalalet: a. Delil, kanıt. Dalalet qilmaq – Göstermek, tanıtmak, ispat etmek.
  3211. dalan: f. Dış oda, bekleme odası.
  3212. dalda: Siper, sığınak. Ular özlirini daldigha aldi – Onlar kendilerini sakladılar.
  3213. daldilimaq: Siper etmek.
  3214. daljimaq: Çekilmek, uzaklaşmak. U keynige daljidi – O geriye çekildi.
  3215. daljish: bk. daljimaq.
  3216. dambixo: ağ. bk. dambulxo ve maxtanchaq.
  3217. dambulxo: ağ. Kendini öven, kendini pohpohlayan; bk. maxtanchaq.
  3218. damchi: ç.u. bk. dambixo.
  3219. damka: r. Dama taşı. Damka oynimaq – Dama oynamak.
  3220. damulla: f. Öğretmen, mollaların büyüğü.
  3221. dan: Tane, tohum. Bughday déni – Buğday tanesi.
  3222. danaliq: f.u. Akıllılık, bilgelik.
  3223. danchiliq: f.u. Hububat, tahıl.
  3224. dane: Tane.
  3225. dane-dane: f. Tane tane. Dane-dane gep qilmaq – Tane tane konuşmak.
  3226. dangdar: u.f. Meşhur, ünlü, tanınmış.
  3227. dangdarliq: u.f.u. Meşhurluk, ünlülük, tanınmışlık.
  3228. danggal: Kesek; kurumuş çamur parçası.
  3229. dangildash: bk. dangildimaq.
  3230. dangildatmaq: (dangildimaq'tan) Tıkırdatmak, gürüldetmek.
  3231. dangildimaq: Tıkırdamak, gürüldemek.
  3232. dangja: ç. bk. dengchi.
  3233. dangq: Ün, şöhret, şan. Dangqi ketken – Ünlü, şöhretli, tanınmış. Pütün dunyagha dangqi chiqti – Bütün dünyada ün kazandı.
  3234. dangqal: Dökme çanak; dökme çömlek.
  3235. danglash: bk. danglimaq.
  3236. dangrimaq: Çıngırdamak.
  3237. dangza: ç. Sayma, hesap. Dangzigha yézip qoyung – Hesaba yazıverin.
  3238. danixorek: Sivilce. Yüzini danixorek bésip ketken – Yüzünü sivilce basmış.
  3239. danikar: f. Lehimci.
  3240. danikarlash: f.u. bk. danikarlimaq.
  3241. danikarlatmaq: f.u. Lehimletmek.
  3242. danikarlimaq: f.u. Lehimlemek.
  3243. danilap: f.u. Tane ile; tane tane.
  3244. daniliq: f.u. Taneli.
  3245. danishmen: f. Akıllı, bilge.
  3246. danishmend: f. bk. danishmen.
  3247. danishmenlik: f.u. Akıllılık, bilgelik.
  3248. danliq: f.u. Taneli, toxumlu. Danliq ösümlükler – Buğdaygiller.
  3249. danliqliq: f.u. Tanelilik, toxumluluk. Bughdayning danliqlighigha karang! – Buğdayın taneliliğine bakın!
  3250. danlimaq: f.u. Toxumlamak, başaklamak.
  3251. dansiz: f.u. Tanesiz, tohumsuz.
  3252. dapchi: Çalgıcı.
  3253. dapende: f. Çalgıcı; bk. dapchi.
  3254. dapqut: Kırsal kesimlerdeki karşılıklı yardımlaşma; bk. lapqut.
  3255. dapqutlashmaq: Yardımlaşmak.
  3256. daplash: bk. daplimaq.
  3257. daplimaq: Basarak düzeltmek.
  3258. daraqlatmaq: ağ. Deri yumşatmak.
  3259. daramet: f. Gelir. Milliy daramet – Milli gelir.
  3260. darametlik: f.u. Gelirli.
  3261. darametsiz: f.u. Gelirsiz.
  3262. darametsizlik: f.u. Gelersizlik.
  3263. darang-durung: takl. Davul ve metal sesleri.
  3264. daranglash: bk. daranglimaq.
  3265. daranglatmaq: (daranglimaq'tan) Tıkırdatmak, çıtırdatmak, gümbürdetmek.
  3266. daranglimaq: Tıkırdamak, çıtırdamak, gümbürdemek.
  3267. daras: f. Yüksek, yüce.
  3268. darbaz: f. bk. dawaz.
  3269. darchin: f. bot. Tarçın.
  3270. dardang: Dardang qulaq – Kepçe kulak.
  3271. dardaymaq: Çıkmak, ilerlemek, taşmak, dimdik durmak.
  3272. dardiyish: bk. dardaymaq.
  3273. darichi: bk. dariger.
  3274. dariger: Eczacı.
  3275. darixana: f. Eczahane.
  3276. darilitam: a. Yetimhane, yetim yurdu.
  3277. darilmuellimin: a. Öğretmen okulu.
  3278. darilpunun: a. Üniversite. Dölet darilpununi – Devlet üniversitesi.
  3279. daritish: bk. daritmaq.
  3280. daritmaq: Başa kakmak. Daritmaq söz – Sitem etmek, kınamak.
  3281. daritmay: Fazla laf kullanmadan.
  3282. darman: f. bk. derman.
  3283. darmansiz: f.u. bk. dermansiz.
  3284. darwaza: f. bk. derwaza.
  3285. das: f. Leğen, tas.
  3286. daska: r. Sınıf tahtası.
  3287. dasqan: f. ağ. bk. dasturxan.
  3288. dastan: f. Destan.
  3289. dastanchi: f.u. Destancı.
  3290. dastanchiliq: f.u. Destancılık.
  3291. dastughan: ağ. bk. dasturxan.
  3292. dasturxan: f. Masa örtüsü; sofra örtüsü.
  3293. dash: Büyük kazan.
  3294. dashqal: Cürüf, dışık.
  3295. dashue: ç. Üniversite.
  3296. dat-peryat: İmdat bağrısı, imdat feryadı.
  3297. datxor: f. Şikâyetçi.
  3298. datlanmaq: Paslanmak.
  3299. datlash: f.u. bk. datlimaq.
  3300. datlashqan: Paslanmış.
  3301. datlashmaq: Paslanmak.
  3302. datlimaq: İmdat bağırmak 2. Şikayet etmek.
  3303. dawager: a.f. bk. dewager.
  3304. dawaghan: ağ. bk. sughur.
  3305. dawalanmaq: a.u. Tedavi olmak.
  3306. dawalash: a.u. bk. dawalimaq.
  3307. dawalatmaq: a.u. Tedavi ettirmek.
  3308. dawalghimaq: Dalgalanmak, çalkalanmak, sarsılmak, sallanmak. Dawalghip aqqan deryalar – Dalgalanıp akan nehirler.
  3309. dawalghitmaq: (dawalghimaq'tan) Sallamak, sarsmak, çalkalamak, dalgalandırmak.
  3310. dawalimaq: a.u. Tedavi etmek.
  3311. dawam: a. Devam. Dawam etmek – Devam etmek. Ishni dawam ettürmek – İşi devam ettirmek. On yil dawamida – On yıl içinde. Dawami bar – Devamı var. Dawam qilmaq – Devam etmek. Urush heriketliri besh kün dawam qildi – Savaş faaliyetleri beş gün sürdü.
  3312. dawamlashmaq: a.u. Devam etmek.
  3313. dawamlashturghuchi: a.u. Devam ettiren.
  3314. dawamlashturmaq: a.u. Devam ettirmek.
  3315. dawamlashturush: a.u. bk. dawamlashturmaq.
  3316. dawamliq: a.u. Devamlı. Dawamliq söhbet – Devamlı sohbet. Dawamliq jeng – Devamlı cenk (savaş).
  3317. dawan: f. Dağ boğazı, yokuş. Dawan ashmaq – Dağ boğazını geçmek; yokuşu geçmek.
  3318. dawaz: f. İp cambazı.
  3319. dawxan: Samur.
  3320. dawrang: Çok övmek veya övünmek; aşırı gürültülü konuşmalar; yaygara; velvele. Dawrang qilmaq – Başkalar duysun diye isteyerek gürültülü övünmek veya övmek. Tinchliq dawringi – Sulh çağrısı; barış sesi. Dawrang salmaq – Buyurmak; çağırmak; isteyerek sesli konuşmak; isteyerek sesli övünmek.
  3321. dawruq: Ün. Dawruqi alemge ketken – Ünlü; dünya çapında bilinmiş ünlü.
  3322. dawza: f. bk. derwaza.
  3323. dayim: a. Daim, sürekli, her vakit. Her dayim – Sürekli, her vakit.
  3324. dayima: a. Daima, her vakit.
  3325. dayimi: a. Daimî, sürekli.
  3326. dayimiyliq: a.u. Süreklilik, devamlılık.
  3327. dayimliq: a.u. Devamlı, sürekli, her vakit.
  3328. de: Ki; ne de olsa; ise; ama, fakat, ve, için bağlaçlarını karşılar. Uygur Türkçesindeki bu edatın kalın şekli (da) yoktur, yani tek şekillidir. Ayrı yazılır. Şekil cihetinden Türkiye türkçesindeki dahi edatı 'da, de' edatlarına benzese bile vurguladığı anlam farklıdır. Özeng kelmeysen de – Kendin gelmedin ki. Waxtim bolmidi de – Vaktim olmadı ki. Pah, taza chirayliq iken de! – Vay, çok da güzelmiş! Almilar rasa boptu de! – Elmalar çok daha iyi tutmuş. U keldi de ishni bashlidi – O geldi ve hemen işe başladı. Zeynep akisini kördi de xoshal boldi – Zeynep ağabeyini gördü ve sevindi.
  3329. -de: Bulunma eki; bk. -da. Mende – Bende. Sheherde – Şehirde.
  3330. debdebe: a. Debdebe, tantana.
  3331. debdibilik: a.u. Debdebeli, tantanalı.
  3332. dehri: a. Dehri, dinsiz.
  3333. dehrilik: a.u. Dehrilik, dinsizlik.
  3334. dehshet: a. Dehşet; korkunç. Dehshet salmaq – Dehşet salmak.
  3335. dehshetlik: a.u. Dehşetli. Dehshetlik hujum – Dehşetli saldırı.
  3336. dexl: a. İlgi, ilinti, alaka. Dexlim yoq – İlgim yok.
  3337. dexldar: a.f. İlişikte, alakası olan.
  3338. dexldarliq: a.f.u. İlgi, alaka, ilişik.
  3339. dexli: a.u. Engel, mania, güçlük. Dexli bermek – Engellemek; rahatsız etmek; güçlük çıkarmak.
  3340. dexlsiz: a.u. Alakası yok; ilgisiz, dokunul maz.
  3341. dexlsizlik: a.u. Dokunulmazlık; ilgisizlik. Térritoriyilerning dexlsizligi – Toprak bütünlüğünün dokunulmazlığı.
  3342. dexme: f. Kabir, mezar, türbe.
  3343. dexmize: f. Ağır yük, külfet. Dexmize bolmaq – Yük olma.
  3344. dejjal: a. Deccal. Kıyamette çıkacak yalancı ve zarar verici bir şahıs ki, Hazreti İsa tarafından öldürüleceğine inanılır.
  3345. dekke: f. Azar, darbe. Dekke yémek – Azarlanmak. Düshmenni ayighan dekkisini yer – Düşmana acıyan darbe yer. Men uning dekkisin bérey – Ben onun cezasını vereyim. Dekke bermek – Azarlamak.
  3346. dekke-dükkilik: Köngül dekke-dükkiligide – Endişe içinde.
  3347. deqemde: Deqemde bolmaq – Bakmak; göz kulak olmak; gözetmek.
  3348. deqiqe: a. Dakika.
  3349. deqiqiliq: a.u. Dakikalık.
  3350. del-derex: Ağaçlar.
  3351. delalet: a. bk. dalalet.
  3352. deldeng: Sallanma, dengesiz.
  3353. deldenglesh: bk. deldenglimek.
  3354. deldenglimek: Sallanmak. Deldenglep yürmek – Sallanarak yürümek.
  3355. deldengshimek: Sallanmak.
  3356. deldengshish: bk. deldengshimek.
  3357. deldüng: Beceriksiz.
  3358. deldünglük: Beceriksizlik.
  3359. delil: a. bk. délil.
  3360. dellal: a. Tellal, simsar.
  3361. dellalliq: Tellallık, simsarlık.
  3362. delle: a. Muhabbet tellalı.
  3363. delli: Deli, çılgın.
  3364. dellilik: a.u. Muhabbet tellallığı. Dellilik qilmaq – Muhabbet tellallığı yapmak.
  3365. delling: ç. Tek, yalnız. Nurghun leshkerler bilen delling jeng qildi – Çok askerler ile yalnız savaştı.
  3366. dellingma-delling: ç.u.ç. Yalnız; başbaşa.
  3367. delmu-del: Tam, tam tamına.
  3368. dem ... dem: Kâh. Dem miltiqtin, dem awtomattin atti – Kâh tüfekle, kâh makineli tüfekle attı. Bir dem undaq deydu, bir dem mundaq deydu – Kâh öyle diyor, kâh böyle diyor.
  3369. dembidem: f. Sık, sık sık.
  3370. demde: f. Hemen. Demde bérip kel – Hemen git gel. Demde yétip keldi – Hemen geldi.
  3371. demek: Demek, söylemek. Déwidingghu – Demiştin ya. Kishilerning déyishiche – Kişilerin söylediğine göre. Kéche-kündüz démey ishlimek – Gece gündüz demeden çalışmak. Yoq dése boludu – Yok denilebilir. Démidimmu?! – Demedim mi?! Dégili bolmaydu – Denilmez. He néme deyla? – Evet ne diyorsunuz? Shuni démemla – Şunu deseniza. Geyriting bolsa, dégenni qilghili boludu – Gücün olsa denileni yapılabilir. Uxmidingizghu deymen – Duymadınız herhalde. Shundaq boldi deyli – Şöyle oldu diyelim. Démek, bérish kérek – Evet, gidelim. Hesh-pesh dégiche – Hemen; çarçabuk.
  3372. demlenmek: Demlenmek. Chayni demlep qoydum – Çayı demledim. Chay demliniptu – Çay iyi demlenmiş.
  3373. demlesh: bk. demlimek.
  3374. demletmek: (demlimek'ten) Demletmek. Ashni demliting emdi – Şimdi yemeği demletin.
  3375. demlimek: Demlemek. Ashni demlep qoydum – Yemeği demledim.
  3376. demsigha: Astma.
  3377. dendesh: bk. dendimek.
  3378. dendetmek: (dendimek'ten) Alıştırmak. Denditip almaq – Alıştırmak.
  3379. dendimek: Alışmak. Dendep qalmaq – Alışıvermek.
  3380. dengchi: ç.u. Otele bakan; kervansaraya bakan kimse.
  3381. denggirek: Kendini öven.
  3382. dengsesh: ç.u. bk. dengsimek.
  3383. dengsimek: ç.u. Tartmak; ölçüp biçmek. Her bir tagharni dengsep körüp chiqmaq – Her çuval ağırlığım tartmak.
  3384. depne: f. Defin, gömme. Depne murasimi – Defin töreni. Depne qilmaq – Gömmek.
  3385. depselmek: Çiğnenmek.
  3386. depsen: Depsen qilmaq – Ayakları altında ezmek; çiğnemek.
  3387. depsende: Depsende qilmaq – Çiğnemek, aşağılamak.
  3388. depsesh: bk. depsimek.
  3389. depsetmek: (depsimek'ten) Çiğnetmek.
  3390. depsilish: bk. depselmek.
  3391. depsimek: Çiğnemek.
  3392. depter: f. Defter. Xatire deptiri – Hatıra defteri.
  3393. depterche: f. Küçük defter.
  3394. derbider: f. Serseri, avare, sefil.
  3395. derbiderlik: f.u. Serserilik, avarelik, sefillik.
  3396. derdiser: f. Ağırlık, çetinlik, zorluk. Manga bir derdiser boldingghu – Bana bir yük oldun ya.
  3397. derdiserlik: f.u. Yük olma hali; dert olma hali.
  3398. deregdesh: bk. deregdimek.
  3399. deregdimek: Sormak, soruşturmak.
  3400. derex: f. Ağaç. Méwilik derex – Meyveli ağaç.
  3401. derext: f. bk. derex.
  3402. derexzar: f. Ağaçlık, orman.
  3403. derexzarliq: f.u. Ağaçlık, ormanlık.
  3404. derek: İşaret, belge. Derek bermek – İşaret etmek. Hich dérigi yoq – Hiç belirtisi yok.
  3405. dereksiz: f.u. Belirtisiz. U dereksiz yoqaldi – O belirtisiz kayboldu.
  3406. dereksizlik: f.u. Belirtisizlik.
  3407. derengge: Topuz, çomak, sopa.
  3408. dergah: f. Saray; hükümdar sarayı.
  3409. derguman: f. Şüphe, tereddüt. Dergumanmen – Şüpheliyim.
  3410. derghezep: f.a. Öfkeli, kızgın, hiddetli. Derghezep bolmaq – Öfkelenmek, hiddetlenmek.
  3411. derhal: f.a. Derhal, hemen. Derhal bérip kel – Hemen git gel.
  3412. derheqiqet: f.a. Gerçekten, sahih.
  3413. derigh: Arzuyu veya üzüntüyü ifade eden bir ünlem. Wa derigh! – Heyhat! Ne çare! Wa derigh bir körüp qanalmidim – Heyhat bir görmeye nasip olmadı. Derigh ötti ömrüm – Ne çare geçti ömrüm.
  3414. derije: a. Derece. Yuquri derijige kötermek – Yüksek dereceye kaldırmak. Artuq derijide – Fazlasıyla. Bilim derijisini ashurush üchün – Bilim seviyesini yükseltmek için. Xelqning bilim derijisi – Halkın bilim seviyesi. Yoq derijide – Yok derecede. Ilmiy derije – İlmî ünvan. Filologiye penliri qandidati derijisini aldi – Filoloji bilimlerinin adaylık ünvanını aldı. Issiqliq derijisi ottuzdin ashti – Sıcaklık derecesi otuzu geçti. Uning issiqliq derijisi kötürülüp ketti – Onun ateşi yükseliverdi.
  3415. derijilik: a.u. Dereceli. Ilmiy derijilik ademler – İlim adamları. Yuquri derijilik melumatqa ége bolghanlar – Yüksek bilgi sahipleri. Her derijilik hökümet orunliri – Çeşitli derecedeki hükümet kurumları. Köp derijilik – Çok dereceli.
  3416. derkar: f. tar. Gerekli, lüzumlu, lazım.
  3417. derkarliq: f.u. Gereklilik, lüzumluluk.
  3418. derman: İlaç, em, deva 2. Kuvvet, güç, kudret. Dermanim yoq – Gücüm yok.
  3419. dermansiz: f.u. Güçsüz, kuvvetsiz.
  3420. dermansizlandurmaq: f.u. Güçsüzlendirmek, zayıflatmak.
  3421. dermansizlanmaq: Güçsüzlenmek.
  3422. dermansizliq: f.u. Güçsüzlük, zayıflık.
  3423. derperde: f. Kapı veya pencere perdesi.
  3424. derre: f. tar. Çubuk. Derre urmaq – Çubukla dövmek.
  3425. derrilimek: Çubukla dövmek; cezalandırmak.
  3426. derro: f. Derhal, hemen, acil.
  3427. ders: a. Ders. Ders almaq – Ders almak. Ders bermek – Ders vermek.
  3428. dersxana: a.f. Dershane.
  3429. derslik: a.u. Ders kitabı. Derslik kitapliri – Ders kitapları.
  3430. dert: f. Dert, keder, acı. Dert tartmaq – Acı çekmek. Shuning derdini tarttim – Şunun acısını çektim.
  3431. dertkesh: a.f. Dertli.
  3432. dertlendürmek: Dertlendirmek.
  3433. dertlenmek: f.u. Dertlenmek.
  3434. dertleshmek: f.u. Dertleşmek.
  3435. dertlishish: bk. dertleshmek.
  3436. dertmen: f. Dertli, acı çeken.
  3437. derwaza: f. Kapı.
  3438. derwaziwen: f. Kapıcı.
  3439. derwazichi: f.u. Kapıcı.
  3440. derweqe: f.u. Gerçekten, sahih.
  3441. derwish: f. Derviş.
  3442. derwishlik: f.u. Dervişlik.
  3443. derya: f. Nehir.
  3444. deryalap: f.u. Deryalap aqqan qan yashlar – Nehir gibi akan kanlı göz yaşları.
  3445. des: f. Sıkı, sabit. Des turmaq – Sıkı durmak. Des qopmaq – Ayağa kalkmak. Orunliridin des turushti – Yerlerinden ayağa kalktı.
  3446. deslep: u. bk. destlep.
  3447. deslepki: bk. destlepki.
  3448. deslepte: f.u. bk. destlep.
  3449. desliwide: f.u. Öncesinde, evvelinde.
  3450. desmal: f.a. Peçete, peşkir.
  3451. desmallimaq: f.a.u. Masayı silmek.
  3452. desmaye: f. Sermaye.
  3453. desmi: f. ağ. bk. desmaye.
  3454. desmiye: f. bk. desmaye.
  3455. desrumal: f. Mendil.
  3456. desselmek: bk. depselmek.
  3457. dessesh: bk. dessimek.
  3458. desside: bk. des. Des turmaq – Ayağa kalkmak; dimdik durmak.
  3459. dessilish: bk. depsilish. /.
  3460. dessimek: bk. depsimek.
  3461. dest: f. 1. Kol 2. Sap (sapı). Kamcha desti – Kamçı sapı. Acharchiliq destidin – Açlık vesilesiyle.
  3462. destar: f. Sofra örtüsü.
  3463. deste: f. Tutam. Bir deste gül – Bir tutam çiçek. Xaltisidin bir deste xetni chiqardi – Torbasından bir tutam mektubu çıkardı.
  3464. destek: f. 1. Kabza 2. Sap 3. Manivela.
  3465. destewwel: f.a. Önce, başlangıçta.
  3466. destewwelki: f.a.u. Önceki.
  3467. destigah: f. Tezgah.
  3468. destigahsaz: Tezgah yapımı.
  3469. destigahsazliq: Tezgah yapım işi.
  3470. destilimek: Yığmak, toplamak, biriktirmek.
  3471. destlep: f.u. Evvel, önce, ilk.
  3472. destlepki: f.u. Önceki, evvelki, ilki.
  3473. destlepte: f.u. bk. destlep.
  3474. desturxan: f. bk. dasturxan.
  3475. destür: f. Destur.
  3476. dewa: a. Dava. Dewa qilmaq – Dava açmak.
  3477. dewachi: a.u. Davacı; bk. dewager.
  3478. dewager: a.f. Davacı.
  3479. dewagerlik: a.f.u. Davacılık.
  3480. dewalashmaq: a.u. Dava açışmak.
  3481. dewalishish: a.u. bk. dewalashmaq.
  3482. dewam: a. bk. dawam.
  3483. dewet: a. Davet. Dewet qilmaq – Davet etmek.
  3484. dewetname: Davetname.
  3485. dewir: a. bk. dewr.
  3486. dewr: a. Devir, çağ, zaman.
  3487. deshkül: İtiş, neden, hamle.
  3488. deshnem: f. Serzeniş, başa kakma, tekdir, azarlama. Deshnem bermek – Azarlamak. Deshnem yémek – Azarlanmak. Momaydin deshnem yedim – Nineden azarlandım.
  3489. desht: f. Çöl, bozkır. Deshti qipchaq – Kıpçak bozkırı.
  3490. desht-sehra: f.a. Bozkır ve sahra.
  3491. deshti-yawan: f. Bozkır, çöl.
  3492. deshtlik: Çöllü.
  3493. det: Sitem, kınama. Det qilmaq – Sitem etmek.
  3494. dettalash: a.u. Ağız kavgası; çatışma; münakaşa etmek; tartışmak.
  3495. dettikam: Aşık kumar oyununda aşığı atarken söylenen söz; aşığa seslenmiş ünlem.
  3496. deydey: Ayartma. Deydeyge salmaq – Ayartmak; kışkırtmak.
  3497. deydeychi: Ayartan; kışkırtan; kandırıp baştan çıkaran.
  3498. deydi: Serseri, avare, sefil, ipsiz. Deydi oq – Gezen ok.
  3499. deydilik: Serserilik, avarelik.
  3500. deydimek: Serseri olmak; avare olmak.
  3501. deyfu: ç. Doktor.
  3502. deyuz: a. Deyyus. Karısının veya kendisine çok yakın olan bir kadının iffetsizliğine göz yuman kimse.
  3503. deyuzlik: Muhabbet tellallığı.
  3504. deyyuz: a. bk. deyuz.
  3505. dez: Çatlak. Dez ketmek – Çatlamak. Dez ketküzmek – Çatlatmak. Sanga neme dez ketti! – Sana ne!
  3506. dezmal: f. Ütü.
  3507. dezmallanmaq: f.u. Ütülenmek.
  3508. dezmallatmaq: f.u. (dezmallimaq'tan) Ütületmek.
  3509. dezmallimaq: f.u. Ütülemek.
  3510. dédi-dédi: Dedikodu; lakırdı. Bular hemmisi dédi-dédi gepler – Bunlar hepsi dedikodu sözler.
  3511. dégen: Demiş, dediği. Méning dégenlirim yadingdin chiqmisun – Benim dediklerim aklından çıkmasın. Exmet dégen kishi – Ahmet denilen kişi. Qeshqer dégen sheher – Kaşgar denilen şehir. Deghinimge yettim – Dediğime ulaştım. Arzumgha yettim – Dileğime eriştim. Az dégende – En azından. Eng köp dégende – En çok denildiğinde. Dégen bilen – Mamafih, bununla beraber. Perzent dégen bilen ata-ana üchün bext – Çocuk bununla beraber ata-ana için baht. Néme dégining u? – O ne dediğin? Dégendikidek ter tökti – Denildiği gibi ter döktü. Su ekéley dégen bolup kétip qaldi – Su getireyim demiş gibi gitiverdi.
  3512. dégende: Denildiğinde, anda. Ikki yil dégende – İki yıl denildiğinde. Qoghlap yétey dégende – Kovalayıp yettiği anda. He digende – Hemen, ilk önce, zamanında.
  3513. dégendek: İstenildiği gibi, pürüzsüz, eksiksiz, tam, iyi. U bu ishqa dégendek diqqet qilmighan – O bu işe istenildiği gibi dikkat etmemiş. Dégendek yardem körsetti – İyi yardım etti. Dégendek nétije bermidi – İstenildiği gibi netice vermedi. Dégendekla – Denildiği gibi.
  3514. dégendikidek: Denildiği gibi, söylendiği gibi.
  3515. dégenlik: Demiş olmak; söylemiş olmak. Bu héchnime bilmeydu dégenlik emes – Bu hiçbir şey bilmiyor anlamına gelmez.
  3516. déger: f. Déger namazi – İkindi namazı.
  3517. dégidek: Çok, pek. Dégidek yaxshi – Çok iyi. 2. Hemen hemen, her zaman. Dayim dégidek – Her zaman. Her yil dégidek – Hemen hemen her yıl. U künde dégidek kélidu – O hemen hemen her gün geliyor.
  3518. dégidekla: Söylenebilecek halde 2. Hemen; hemen hemen. Dégidekla hemmisi – Hemen hemen hepsi.
  3519. dégilik: Aktif, faal, etki. Siyasi dégilik körsetmek – Siyasî etkinlik göstermek.
  3520. déhqan: f. bk. dixan.
  3521. déhqanchiliq: f. bk. dixanchiliq.
  3522. déxan: f. bk. dixan.
  3523. dékabr: r. Aralık. Dékabr éyi – Aralık ayı.
  3524. dékaratsiye: r. Dekor.
  3525. dékret: r. Kararname, kanun.
  3526. délighur: Ahmak, akılsız, sersem, budala.
  3527. délighurluq: Ahmaklık, akılsızlık, budalalık.
  3528. délil: a. Delil, kanıt. Délil keltürmek – Delil getirmek (göstermek).
  3529. délillesh: bk. délillimek.
  3530. délillik: a.u. Delilli.
  3531. délillimek: a.u. Kanıtlamak.
  3532. délilsiz: a.u. Delilsiz.
  3533. démekki: u.f. Demek ki.
  3534. démiqish: ağ. bk. tunchuqush.
  3535. démiqmaq: bk. tunchuqmaq.
  3536. démokrat: r. Demokrat.
  3537. démokratik: r. Demokratik.
  3538. démokratiye: r. Demokrasi.
  3539. démokratizm: r. Demokratizm.
  3540. démokratizmliq: r.u. Demokratlık.
  3541. démokratlashmaq: r.u. Demokratlaşmak.
  3542. déngiz: Deniz. Déngiz eskiri – Deniz askeri. Déngiz boyidiki – Deniz kıyısındaki; sahildeki. Déngiz boyliri – Deniz kıyıları; sahiller.
  3543. déngizchi: Denizci.
  3544. députat: r. Vekil.
  3545. députatliq: r.u. Vekillik.
  3546. dérize: f. Pencere. Dérize perdisi – Pencere perdesi. Dérize qapqisi – Pencere kapağı.
  3547. dérizilik: f.u. Pencereli. Dérizilik öy – Pencereli ev.
  3548. désant: r. Çıkarma birlikleri.
  3549. déweylesh: bk. déweylimek.
  3550. déweylimek: Tehdit etmek.
  3551. déwinmek: Şatlanmak, ırgalanmak, sendelemek.
  3552. déwirqay: Katran, sakız, akıntı.
  3553. déwirqayliq: Reçineli, çıralı.
  3554. déwitish: bk. déwitmek.
  3555. déwitmek: Dehlemek.
  3556. déyilish: bk. déyilmek.
  3557. déyilmek: Denilmek. Shundaq déyildimu? – Şöyle denildi mi?
  3558. déyish: bk. demek.
  3559. déyishish: bk. déyishmek.
  3560. déyishmek: Konuşmak; kara karşı söyleşmek; birbirine demek. Silerni chaqirishqa kishi éweteyli déyishiwatattuq – Sizleri çağırmaya kişi gönderelim diye konuşuyorduk.
  3561. dézinféksiye: r. Dezinfeksyon. Dézinféksiye qilmaq – Dezinfekte etmek.
  3562. dialéktik: r. Diyalektik. Dialéktik matériyalizm – Diyalektik materyalizm.
  3563. diben: ç. Negatif.
  3564. didar: f. Yüz, surat. Didar körüshmek – Görüşmek; birbirini görmek.
  3565. dixan: f. Çiftçi. Dixan-ormanchiliq nazariti – Tarım ve Ormancılık Bakanlığı.
  3566. dixanchiliq: f.u. Çiftçilik.
  3567. dixmaq: Kör, küt.
  3568. dijorni: r. Nöbetçi, nöbet bekleyen.
  3569. dijorniliq: r.u. Nöbetçilik. Dijorniliq qilmaq – Nöbetçilik yapmak.
  3570. dik: Dik etmek – İrkilmek.
  3571. dikildash: bk. dikildimaq.
  3572. dikildek: Yerinde durmaz; kurtlu peynir.
  3573. dikildimaq: Tıpır tıpır yürümek.
  3574. diktatura: r. Diktatörlük, diktatör, mutlak salahiyet.
  3575. diq: Ağrı, sızı, acı, ıstırap, azap, işkence, sıkıntı.
  3576. diqqatsizlik: a.u. Dikkatsizlik.
  3577. diqqet: a. Dikkat. Diqqet qilmaq – Dikkat etmek. Diqqitimni jelp qildi – Dikkatimi çekti.
  3578. diqqetlik: a.u. Dikkatli.
  3579. diqqetsiz: a.u. Dikkatsiz.
  3580. dil: f. Gönül. Dilimda tolghan xoshalliq – Gönlüm sevinçle dolu. Bu söz hemmining tilida we dilida – Bu söz herkesin dilinde ve gönlünde. Dilde bolsa, tilgha kélidu – Gönülde olsa dile gelir. Janu-dilim bilen – Can ve gönlüm ile. Dili bahar – Sevecen.
  3581. dilazar: f. Gönül kıran, hakaret eden. Dilazar bolmaq – Gönlü kırılmak.
  3582. dilazarliq: Gönlün kırılma hali.
  3583. dilber: f. Dilber, güzel, sevilen.
  3584. dildar: Sevgili, yar, dost.
  3585. dildarliq: f.u. Can ve yürekten.
  3586. dildash: f.u. Yakın, sırdaş.
  3587. dilgusha: f. Cazibeli, büyüleyici, gönül avlayan.
  3588. dilgushaliq: f.u. Cazibelilik, büyüleyicilik, gönül avlayanlık.
  3589. dilkesh: f.u. Şen, neşeli.
  3590. dilkeshlik: f.u. Neşelilik.
  3591. dilliq: Sap dilliq – Temiz kalpli.
  3592. dilnawaz: f. Sevgili, yar, dost.
  3593. dilraba: f. Sevgili, yar, dost.
  3594. dilshat: f. Şen, neşeli, şakrak.
  3595. dilshatliq: f.u. Neşelilik.
  3596. dimagh: a. bk. dimaq.
  3597. dimaq: a. 1. Beyin, dimağ 2. Burun. Is dimighimgha urdi – Duman burnuma dokundu.
  3598. dimiq: Boğucu, bunaltıcı.
  3599. dimiqish: bk. dimiqmaq.
  3600. dimiqmaq: Boğulmak. U sugha dimiqip öldi – O suya boğularak öldü.
  3601. dimiqturmaq: (dimiqmaq'tan) Boğmak.
  3602. dimiqturush: bk. dimiqturmaq.
  3603. din: Din. Islam dini – İslam dini. Budda dini – Buda dini; Budizm.
  3604. dinar: f. Dinar.
  3605. dinchi: a.u. Dinci, dine düşkün.
  3606. dinchilik: a.u. Dine düşkünlük.
  3607. dindar: a.f. Dindar.
  3608. dindarliq: a.f.u. Dindarlık.
  3609. ding-ding: Tıpır tıpır. Ding-ding – Etmek tıpır tıpır etmek.
  3610. dinggak: Topal, aksak.
  3611. dinggakliq: Topallık, aksaklık.
  3612. dinggaymaq: Dimdik durmak, çıkmak, ucu çıkmak.
  3613. dinggaytish: bk. dinggaytmaq.
  3614. dinggaytmaq: (dinggaymaq'tan) Yukarı kaldırmak. Tay quyrughini dinggaytti – Tay kuyruğunu yukarı kaldırdı.
  3615. dingxulu: ç. Maden lambası.
  3616. dingildimaq: Küçük adımlarla koşmak.
  3617. dingliq: Keskinlik, sivrilik.
  3618. diniy: Dini. Diniye nazariti – Diyanet İşleri Başkanlığı.
  3619. dinsiz: Dinsiz.
  3620. dinsizlik: Dinsizlik.
  3621. diplom: r. Diploma.
  3622. diplomat: r. Diplomat.
  3623. diplomatik: r. Diplomatik. Diplomatik wekil – Diplomatik vekil.
  3624. diplomatiye: r. Diplomasi.
  3625. diplomluq: Diplomalı.
  3626. dir-dich: Titreme, titreyiş. Dir-dir etmek – Titremek.
  3627. dirijabil: r. Dirijabl, balon.
  3628. dirildesh: bk. dirildimek.
  3629. dirildetmek: (dirildimek'ten) Titretmek.
  3630. dirildimek: Titremek.
  3631. dist: Ökçe. Dishti égiz petinke – Ökçesi yüksek ayakkabı.
  3632. dit: Anlayış, kavrayış.
  3633. ditlash: bk. ditlimaq.
  3634. ditlimaq: Kavramak, anlamak.
  3635. diwan: f. Divan.
  3636. diwane: f. Dilenci. U diwane bolup qalghan – O dilenci oluvermiştir. Benggi diwane – bot. benç (ci); mec.ol. Aklını oynatmış.
  3637. diwe: f. Dev.
  3638. diwiziye: r. Tümen. Atliq diwiziye – Atlı tümeni. Piyade diwiziye – Piyade tümeni.
  3639. diyanet: a. Diyanet, sofuluk, dindarlık.
  3640. diyanetlik: a.u. Sofuluk, dindarlık.
  3641. diyanetsiz: a.u. Sofu olmayan, dindar olmayan.
  3642. diyanetsizlik: a.u. Sofu olmama hali, dindar olmama hali.
  3643. diyar: f. Diyar, ülke, memleket.
  3644. diyerlik: Yeterince, yeterli kadar, yeterli halde. Diyerlik étiwar bermek – Yeterince önem vermek.
  3645. dizél: Dizel.
  3646. do: Do tutturmaq – İştah çağırmak.
  3647. doda: Kapris. Dodisi tutup qaptu – Kapris yapıyor; hırçınlaşıyor.
  3648. doga: bk. dowa.
  3649. dogilimaq: ç.u. bk. dowilimaq.
  3650. dogma: r. Dogma.
  3651. dogmichilliq: r.u. Dogmatizm.
  3652. dogowor: r. Antlaşma, muahede, pakt, anlaşma, mukavele.
  3653. dogoworlashmaq: r.u. Mukavele yapmak, anlaşmak.
  3654. dok: Kambur, tümsek, kabarık. Dok adem – Kamburlu adam. Dok bolmaq – Kamburlu olmak.
  3655. dokaymaq: Eğilmek, bükülmek.
  3656. dokiyish: bk. dokaymaq.
  3657. doklat: r. Konferans.
  3658. doklatchi: r.u. Konuşmacı.
  3659. doktor: r. Doktor. Filologiye penliri doktori – Dil bilimi doktoru.
  3660. doq: Tehdit, gözdağı. Doq qilmaq – Tehdit etmek; gözdağı vemek.
  3661. doq-doq: Yerinde durmaz; kurtlu peynir.
  3662. doqa: Uzunca. Doqa bash – Uzunca baş.
  3663. doqal: ağ. bk. doq.
  3664. doqaslatmaq: ağ. Tehdit etmek.
  3665. doqchi: Korkutan; tehdit eden.
  3666. doqmush: Köşe. Doqmushtiki öy – Köşedeki ev. Kocha doqmushliri – Sokak köşeleri.
  3667. doquldash: bk. doquldimaq.
  3668. doquldimaq: Yerinde durmamak; ele avuca sığmamak.
  3669. doqurushmaq: Çarpışmak; karşılaşmak; çatışmak. Ular ishikte doqurushup qaldi – Onlar kapıda çarpışıverdiler.
  3670. doqurushush: bk. doqurushmaq.
  3671. dola: Omuz. Dola söngek – Omuz kemiği.
  3672. Dolan: Dolan. (Tarim nehri civarında yaşayan göçebe Uygurların adı. Dolan, Moğolca "yedi, 7" anlamındadır. Bu toplumun 18. yüzyıldaki Kalmuk istilası sırasında gelmiş Kalmuklar olup, Türkleştiği bilinir).
  3673. dolana: bot. Akdiken. Dolana képinigi – Akdiken sineği.
  3674. dolqun: Dalga.
  3675. dolqunlanmaq: Dalgalanmak.
  3676. dolqunlash: bk. dolqunlimaq.
  3677. dolqunlatmaq: (dolqunlimaq'tan) Dalgalandırmak.
  3678. dolqunlimaq: Dalgalanmak.
  3679. dolqunluq: Dalgalı.
  3680. dolqunlunush: bk. dolqunlanmaq.
  3681. dolqunlutush: bk. dolqunlatmaq.
  3682. dolqunsiman: Dalgalı; dalga şeklinde.
  3683. dollar: Dolar.
  3684. dolway: Tokmak.
  3685. dombaq: Kozalak, yumru, şiş, ur.
  3686. dombaqliq: Çıkıntı hali, kabartı hali, tümseklik.
  3687. dombaymaq: Şişmek, kabarmak.
  3688. dombaytmaq: (dombaymaq'tan) Şişirmek, kabartmak.
  3689. dombura: Kazak Türklerinin milli çalgı aleti.
  3690. domburichi: Domburayı çalan kimse; çalgıcı.
  3691. domchaq: İri parça, kütle, yığın.
  3692. dominion: r. Dominyon.
  3693. domlaq: bk. domulaq.
  3694. domna: r. Maden fırını. Domna mesh – Maden fırını.
  3695. domsaq: Asık çehreli; somurtkan.
  3696. domsaqliq: Asık çehrelilik; somurtkanlık.
  3697. domsarash: bk. domsarimaq.
  3698. domsarimaq: bk. domsaymaq.
  3699. domsayghan: Somurtkan, asık suratlı, yüzü gülmez.
  3700. domsayghanliq: Somurtkanlık, yüzü gülmezlik.
  3701. domsaymaq: Somurtmak, suratını asmak.
  3702. domsaytish: bk. domsaytmaq.
  3703. domsaytmaq: Çatmak, kırıştırmak, surat asmak, somurtmak. U tumshughini domsaytti – O yüzünü kırıştırdı; O ağız burnunu kırıştırdı.
  3704. domulaq: Yuvarlak. Bir domulaq yip – Bir yumak ip. Domulaq qilmaq – Yuvarlak yapmak.
  3705. domulaqlash: bk. domulaqlimaq.
  3706. domulaqlimaq: Yuvarlaklaştırmak.
  3707. domulanmaq: Yuvarlanmak.
  3708. domulash: bk. domulimaq.
  3709. domulatmaq: (domulimaq'tan) Yuvarlatmak.
  3710. domulimaq: Yuvarlamak. Domulap ketmek – Yuvarlanıvermek.
  3711. domulunush: bk. domulanmaq.
  3712. domulutush: bk. domulatmaq.
  3713. dong-dong: Yerinde durmaz; kurtlu peynir.
  3714. dongghaq: Kamburlaşmış; beli çökük.
  3715. dongghaqlash: bk. dongghaqlimaq.
  3716. dongghaqliq: Kamburlaşmışlık; beli çöküklük.
  3717. dongghaqlimaq: İğilmek, bükülmek. Dongghaqlap yürmek – Beli çökük halde yürümek.
  3718. dongghaslash: bk. dongghaslimaq.
  3719. dongghaslimaq: Büyük adımlarla hızlı hızlı yürümek (gezmek).
  3720. dongghaymaq: Elleriyle dizleri üstünde durmak.
  3721. dongghaytmaq: (dongghaymaq'tan) Elleriyle dizleri üstünde durdurmak.
  3722. dongghuyush: bk. dongghaymaq.
  3723. dop: Top. Dop oynimaq – Top oynamak.
  3724. doppa: Takke. Badam doppa – Badem takke (dört yanına badem çiçeğine benzer şekilde, beyaz iple işlendiği siyah takke; Kaşgar badem takkesi ünlüdür).
  3725. dora: İlaç, em, deva. Dora ichmek – İlaç içmek. Yumulaq dora – Hap. Dora qeghizi – Reçete. Yazning qéqi qishqa dora – d. Yazın kakı kışa ilaç. Miltiq dorisi – Barut.
  3726. dora-derman: bk. dora-dermek.
  3727. dora-dermek: İlaç ve haplar.
  3728. doram: Taklit; taklit etme.
  3729. doramchi: Taklitçi.
  3730. doramchiliq: Taklitçilik. Doramchiliq qilmaq – Taklit etmek.
  3731. dorash: bk. dorimaq.
  3732. dorgha: f. Amirleri; üstler.
  3733. doriger: f. Eczacı.
  3734. dorigerlik: f.u. Eczacılık.
  3735. dorixana: f. Eczahane.
  3736. dorilanmaq: f.u. İlaçlanmak.
  3737. dorilash: f.u. bk. dorilimaq.
  3738. doriliq: f.u. İlaç.
  3739. dorilimaq: f.u. İlaçlamak.
  3740. dorimaq: Taklit etmek.
  3741. dos: f. bk. dost.
  3742. dosaq: bk. dowsaq.
  3743. doschaq: Küçük dost.
  3744. doska: r. Sınıf tahtası.
  3745. dost: f. Dost. Dostlarche – Dostlar gibi. Dost bolmaq – Dost olmak. Dost tutmaq – Dost tutmak. Dost körmek – Dost görmek. Méhnetni dost tutung – Emeği dost tutun. Dostlarey – Dostlar. Dost tartmaq – "ya dost illallah" diye zikretmek.
  3746. dostane: f. Dostane. Dostane yashimaq – Dostça geçinmek.
  3747. dostlashmaq: Dost olmak.
  3748. dostlashturmaq: Tanıştırmak; barıştırmak.
  3749. dostlishish: bk. dostlashmaq.
  3750. dostluk: f.u. Dostluk.
  3751. dosun: bk. dowsun ve dowsaq.
  3752. dotey: ç. tar. Vali.
  3753. dotsént: r. Doçent.
  3754. dotséntliq: r.u. Doçentlik.
  3755. dowa: Dokurcun, tınaz, yığın. Exlet dowisi – Çöp yığını. Qum dowiliri – Kum yığınları.
  3756. dowilaghliq: Yığılmış, toplanmış.
  3757. dowilanmaq: ç.u. Yığılmak, toplanma.
  3758. dowilatmaq: (dowilimaq'tan) Yığdırmak, toplatmak, yığın haline getirtmek.
  3759. dowilimaq: ç.u. Yığmak, toplamak. Qoghunlarni bir yerge dowilap qoyduq – Kavunları bir yere topladık.
  3760. dowsaq: anat. Sidik torbası, kavuk.
  3761. dowsun: bk. dowsaq.
  3762. dogha: r. Boyunduruk.
  3763. doghap: Ayran. Muzdek doghap – Buz gibi ayran.
  3764. doghapchi: Ayran satan kimse.
  3765. doghapchiliq: Ayran satma işi.
  3766. doghdaq: Çalı horozu, yaban horozu.
  3767. doghdaymaq: Dimdik durmak.
  3768. doghlang: Bodur, alçak.
  3769. doghlangliq: Bodurluk, alçaklık.
  3770. doxmush: bk. doqmush.
  3771. doxtur: r. Doktor. Mal doxturi – Veteriner, baytar.
  3772. doxturxana: r.f. Hastahane.
  3773. doxturluq: r.u. Doktorluk. Mal doxturluq ponkiti – Veteriner merkezi.
  3774. dozhna: r. Düzine.
  3775. dosh: f. Kabarık, tümsek.
  3776. doyba: Dama. Doyba oynimaq – Dama oynamak.
  3777. dozax: f. Cehennem. Yarsiz ömrüm méning ming yashisam bir künche yoq, ishiq otingning aldida dozax oti uchqunche yoq – Yarsiz ömrüm benim bin yaşasam bir gün kadar yok, aşk ateşinin önünde cehennem ateşi kıvılcım kadar yok.
  3778. dozaq: f. bk. dozax.
  3779. döget: f. bk. düget.
  3780. dögilimek: bk. düglimek.
  3781. döglek: bk. düglek.
  3782. dögletmek: (döglimek'ten); bk. dügletmek.
  3783. döglimek: bk. düglimek.
  3784. dökcheymek: bk. dükcheymek.
  3785. dölet: a. Devlet. Gerp döletliri – Batı devletleri. Dölet tüzülüshi – Devlet yapısı (düzeni). Dölet tili – Devlet dili. U döletke gherq boldi – O zengin oldu. Dölet qushi – Devlet kuşu.
  3786. döletchilik: a.u. Devletçilik. Ulugh döletchilik – Büyük devlet iddiası.
  3787. döletxana: a.f. Zengin ev.
  3788. döletlik: a.u. 1. devletli, devleti olan 2. Zengin, varlıklı.
  3789. döletmen: a.f. Zengin.
  3790. döley: Beyinsiz, kalın kafalı, et kafalı.
  3791. dönen: Dört yaş; dört yaşlı (hayvanlar için). Dönen qoy – Dört yaşlı koyun.
  3792. döng: Tepe, sırt. Éghiz döng – Yüksek tepe. Qum döngliri – Kum tepeleri.
  3793. döng-qir: Yükseklik; tepelik bozkır.
  3794. döng-oyman: Tepe ve çukur.
  3795. dönggesh: bk. dönggimek.
  3796. dönggi-daras: Muhteşem, parlak.
  3797. dönggimek: Yüklemek; başkasının üstüne atmak; suçunu başkalarının üstüne atmak. U eypni bashqilargha dönggeydu – O suçu başkalarına yüklüyor.
  3798. dönglük: Tepelik. Dönglük jay – Tepelik yer.
  3799. dörem: f. Sıra, nöbet, defa; bk. qétim. Men bu döremdimu bek xoshal boldum – Ben bu defada da çok sevindim.
  3800. döshe: Et tahtası.
  3801. döshkelimek: İtmek, dışlamak.
  3802. döt: Kütük (-ğü); inek.
  3803. drama: r. Dram.
  3804. dramaturg: r. Dramaturg; dram yazarı.
  3805. dramaturgiye: r. Dramaturji.
  3806. -du: Üçüncü şahıs eki. Belki ishleydighandu – Belki çalışacaktır. Kelse kelgendu – Gelecekse gelmiştir.
  3807. dua: a. Dua. Aq dua – İyi dua. Bed dua – Kötü dua.
  3808. duagöy: a.f. Hayırhah, hayırhahlık.
  3809. duaxan: a.f. Otçu, üfürükçü, efsuncu.
  3810. duben: ç. tar. Hudut bölgelerindeki askeri saha komutanı.
  3811. duch: f. Duch bolmaq – Karşılaşmak. Duch kelmek – Karşılaşmak.
  3812. duchar: f. Duçar. Duchar bolmaq – Duçar olmak; uğramak; yakalanmak. Bextsizlikke duchar boldum – Mutsuzluğa uğradım; şanssızlık.
  3813. duduq: Keke.
  3814. duduqlanmaq: Kekelenmek.
  3815. duduqlash: bk. duduqlimaq.
  3816. duduqlatmaq: (duduqlimaq'tan) Kekeletmek.
  3817. duduqlimaq: Kekelemek. Duduqlap sözlimek – Kekeleyerek söylemek.
  3818. duduqluq: Kekelik.
  3819. duduqmaq: bk. duduqlimaq.
  3820. duglaqliq: ç.u. Yığılmış, toplanmış.
  3821. dughdaq: bk. doghdaq.
  3822. dughlaqliq: bk. duglaqliq.
  3823. duxawa: f. Kadife.
  3824. dujna: r. bk. dozhna.
  3825. dukan: f. Dükkan, kantin. Saet dukini – Saat dükkanı.
  3826. dukanche: f. Küçük dükkan.
  3827. dukanchi: f.u. Dükkancı, tezgahtar.
  3828. dukanchiliq: f.u. Ticaret mesleği.
  3829. dukandar: f. Dükkancı, tezgahtar.
  3830. dukandarchiliq: bk. dukanchiliq.
  3831. dukandarliq: bk. dukanchiliq.
  3832. duqunush: ağ. bk. toqunush.
  3833. dum-dum: Taklidî ses. Dum-dum – Güm güm. Dum-dum sokmaq – Güm güm çalmak.
  3834. dumba: Dumba yemek – Dayak yemek.
  3835. dumbaq: Davul. Dumbaq chalmaq – Davul çalmak.
  3836. dumbaqchi: Davulcu.
  3837. dumbalanmaq: Dayaklanmak.
  3838. dumbalash: bk. dumbalimaq.
  3839. dumbalatmaq: (dumbalimaq'tan) Dayakla vurdurmak.
  3840. dumbalimaq: Dayaklamak, dövmek.
  3841. dumbaymaq: Çıkmak, şişmek, göze çarpmak. Üzidiki üstixanliri dumbuyup chiqqan – Yüz kemikleri çıkıntılı.
  3842. dumbaytmaq: (dumbaymaq'tan) Şişirmek, çıkarmak, göze çarptırmak.
  3843. dumulaq: bk. domulaq.
  3844. Dun'gan: Döngen, Çin Müslümanları. Dun'gan xelqi – Döngen halkı.
  3845. dunya: a. Dünya. Ikki dunya – İki dünya. Ikki dunyada xor bolmaq – İki dünyada hor olmak. Dunya tinchlighi – Dünya barışı. Dunya qarash – Dünya görüşü; görüş açısı. Pütün dunyagha melüm – Bütün dünyaya belli. Dunyagha kelmek – Dünyaya gelmek. Dunyadin ötmek – Dünyadan göçmek (giçmek). Dünyasining hemmisini dégidek xeshlep tügetti – Bütün servetini harcayıp bitirdi. Pütün dunyasini qaldurup ketti – Bütün servetini bırakıp gitti.
  3846. dunya-alem: a. Dünya-alem; dünya ve alem.
  3847. dunyadar: a.f. Zengin, varlıklı. Dunyadar bolmaq – Zengin olmak.
  3848. dunyawiy: a. Dünyevî.
  3849. dunyaxor: a.f. Haris, tamahkarlık, çıkarcı.
  3850. dunyaxorluq: a.f.u. Tamahkarlık, çıkarcılık, menfaatperestlik.
  3851. dunyaliq: a.u. Dünyevî.
  3852. dunyashumul: a. Alemşümul.
  3853. dupu: ç. Bakla, bakliyegiller.
  3854. dupyaghach: r.u. bot. Meşe (ağacı).
  3855. durichi: bk. doriger.
  3856. dut: f. 1. Kömür kokusu 2. Duman.
  3857. dutar: f. Tambur gibi bir çalgı aleti.
  3858. dutarchi: f.u. Çalgıcı, sazcı, saz sanatçısı.
  3859. dutey: ç. Vali.
  3860. duwilimaq: bk. dowilimaq.
  3861. duwsaq: bk. dowsaq.
  3862. duwsun: ağ. bk. dosun.
  3863. duyjang: ç. Ekipbaşı, grup şefi.
  3864. duyjangliq: Ekipbaşkanlığı.
  3865. duyulgha: Miğfer, başlık, tolga.
  3866. dwigatél: r. Motor. Par dwigatéli – Buhar motoru; buhar makinesi.
  3867. dü-dük: takl. Güm güm.
  3868. dügdek: Kambur.
  3869. dügdeymek: Kasılmak.
  3870. düget: f. Mürekkep hokkası.
  3871. düglek: Yuvarlak, daire.
  3872. dügleklenmek: Yuvarlaklanmak.
  3873. düglesh: bk. düglimek.
  3874. dügletmek: (düglimek'ten) Yuvarlatmak, yuvarlandırmak.
  3875. düglimek: Yuvarlanmak.
  3876. düglütüwetmek: Yuvarlandırmak.
  3877. düglütüsh: bk. dügletmek.
  3878. dük: İğ, iğ şeklinde.
  3879. dükcheymek: İğilmek, bükülmek, kamburlaşmak.
  3880. dükchi: Usta.
  3881. dükchüyüsh: bk. dükcheymek.
  3882. düküldetmek: (düküldimek'ten) Takırdatmak; güm güm ettirmek.
  3883. düküldimek: Güm güm etmek.
  3884. dükür: Taklidî ses.
  3885. dükür-dükür: Taklidî ses.
  3886. dükürletmek: (dükürlimek'ten) Takırdatmak.
  3887. dükürlimek: Takırdamak.
  3888. düldül: f. Düldül.
  3889. düm: Yüzükoyun; yüzükoyun yere kapanmak. Düm kömürmek – Devirmek; döndürmek. Düm yatmaq – Yüzükoyun yatmak.
  3890. dümbe: f. Arka, sırt.
  3891. dümchek: Kambur, tümsek, kabarık.
  3892. dümcheklik: Tümseklik, kamburluk.
  3893. dümcheymek: İğilmek, bükülmek, kamburlaşmak.
  3894. dümcheytmek: (dümcheymek'ten) Eğmek, bükmek.
  3895. dümchüyüsh: bk. dümcheymek.
  3896. dümkömürmek: Ters çevirmek.
  3897. dümkömürülmek: Ters çevirilmek.
  3898. dümkömürüsh: bk. dümkömürmek.
  3899. dümlesh: bk. dümlimek.
  3900. dümlimek: Söndürmek.
  3901. düp: Çalı, fonda.
  3902. düpüldimek: Takırdamak, atmak, çarpmak. Yürügüm düpüldeydu – Kalbim atıyor.
  3903. düpür: Gürültü.
  3904. düpür-düpür: Gürültülü.
  3905. düpürletmek: (düpürlimek'ten) Gürültü çıkarmak.
  3906. düpürlimek: Takırdamak.
  3907. dür: Coşkulu. Xelq dür chawak chaldi – Halk coşkuyla alkışladı.
  3908. dürbün: f. Dürbün.
  3909. dürdün: ç. İpek kumaş.
  3910. dürride: Ani gürültü, ayak sesi. Balilar dürride yügürüshüp kélishti – Çocuklar gürültü ile koşturup geldiler.
  3911. dürüs: f. Dürüst.
  3912. dürüslük: f.u. Dürüstlük.
  3913. dürüst: bk. dürüs.
  3914. dürüstlük: bk. dürüslük.
  3915. düwe: bk. dowa.
  3916. düshenbe: f. Pazartesi.
  3917. düshkelesh: bk. düshkelimek.
  3918. düshkelimek: bk. döshkelimek.
  3919. düshmen: f. Düşman.
  3920. düshmenchilik: f.u. Düşmanlık.
  3921. düshmenleshmek: f.u. Düşmanlaşmak.
  3922. düshmenleshtürmek: f.u. Düşmanlaştırmak.
  3923. düshmenleshtürüsh: f.u. bk. düshmenleshtürmek.
  3924. düshmenlik: f.u. Düşmanlık. Düshmenlik qilmaq – Düşmanlık yapmak.
  3925. düshmenlishish: f.u. bk. düshmenleshmek.
  3926. e: E, közliri shunche nurluq – Evet, gözleri o kadar nurlu.
  3927. ebeden: a. y.d. 1. Ebedî 2. Bitmez 3. Hiçbir zaman, asla.
  3928. ebedilik: İlelebet.
  3929. ebet: a. Ebedî, sonsuz.
  3930. ebgar: f. 1. Dilenci 2. Bakımsız, serseri, öksüz.
  3931. ebidiyet: a. Ebediyet.
  3932. ebiyarger: a.f. Özenli.
  3933. eblex: a. 1. Aptal, ahmak 2. Alçak herif, namussuz.
  3934. eblexliq: a.u. Aptallık, alçaklık.
  3935. ebrez: bk. ewrez.
  3936. ebrishim: bk. ewrishim.
  3937. ebzel: a. bk. ewzel.
  3938. echiqmaq: (élip chikmaq) Alıp çıkmak; getirmek.
  3939. echki: bk. echkü.
  3940. echkü: Keçi. Echkü térisi – Keçi derisi.
  3941. eda: a. bk. ada.
  3942. edalet: a. bk. adalet.
  3943. edawet: a. bk. adawet.
  3944. edep: a. Edep. Ediwini yédi – Tenbih edildi. Ediwini berdim – Cezalandırdım.
  3945. edeplik: a.u. Edepli.
  3946. edepsiz: a.u. Edepsiz.
  3947. edepsizlenmek: Edepsizlenmek.
  3948. edepsizlik: a.u. Edepsizlik.
  3949. edibiy: a. Edebî. Edibiy til – Yazı dili.
  3950. edibiyat: a. Edebiyat. Bediiy edibiyat – Bediî edebiyat; estetik edebiyat. Edibiyat mejmuisi – Edebiyat mecmuası. Xelq edibiyati – Halk edebiyatı. Éghiz edibiyati – Folklor.
  3951. edibiyatchi: a.u. Edebiyatçı, yazar.
  3952. edibiyatchiliq: a.u. Edebiyat işleri.
  3953. edibiyatshunas: Edebiyatçı.
  3954. edibiyatshunasliq: Edebiyat işleri.
  3955. edliye: a. Adliye, adalet. Edliye wezirlighi – Adalet bakanlığı.
  3956. edliyichi: a.u. Hakim, avukat; hukuk işleriyle meşgul olan kimseler.
  3957. edliyichilik: a.u. Hukuk işleri.
  3958. egah: f. bk. agah.
  3959. egdürmek: (egmek'ten) Eğdirmek.
  3960. eger: f. Eğer.
  3961. egerchende: f. bk. eger.
  3962. egerde: f.u. bk. eger.
  3963. egeshme: Takıntı. Egeshme jümle – Takıntı cümle. Egeshme gep – Takıntı söz.
  3964. egeshmek: Peşinden gitmek; arkasına takılmak. Mayni egiship yaz keldi – Mayıs'ı takip ederek yaz geldi.
  3965. egeshtürmek: (egeshmek'ten) Beraberinde götürmek.
  3966. egini: bk. kiyim.
  3967. egitmek: (egmek'ten) Eğdirmek. Shaxni egitmek – Dalı eğdirmek.
  3968. eglek: Elek.
  3969. eglekchi: Elekçi.
  3970. eglekchilik: Elekçilik.
  3971. eglenmek: Elenmek, elekten geçirilmek, kalburlanmak.
  3972. egme: Eğme.
  3973. egmek: Eğmek, iğmek. Boyun egmek – Boyun eğmek. Bash egmek – Baş eğmek.
  3974. egmesh: Eğri, iğri.
  3975. egri-bügri: Çarpık, eğri.
  3976. egri-donaq: Çarpık, engebeli.
  3977. egri-donay: bk. egri-donaq.
  3978. egri-megri: Çarpık, engebeli.
  3979. egri-toqay: Çarpık, engebeli. Egri-tokay yollar – Çarpık ve engebeli yollar.
  3980. egrilik: Eğrilik 2. Namussuzluk, samimiyetsizlik.
  3981. egüz: Su birikintisi.
  3982. ehali: a. bk. ahali.
  3983. ehd: a. Ahd. Ehd qilmaq – Ehd etmek; söz vermek. Ehdimiz buzuldi – Ahdimiz bozuldu. U ehdige yetti – O ahdine erişti.
  3984. ehdleshmek: Anlaşma yapmak.
  3985. ehdname: Pakt, antlaşma.
  3986. ehe: ünl. Vay canına!
  3987. ehemiyet: a. bk. ehmiyet.
  3988. ehl: a. Oturan, halk, yerli. Sen'et ehli – Sanatçılar. Pen ehli – İlim adamları; bilginler. Kesip ehli – Meslek sahipleri. Ehli kelem – Yazarlar. Ehli ishiq – âşıklar. Ehli din – Din adamları. Ehli Islam – Müslümanlar.
  3989. ehmiyet: a. Ehemmiyet, önem. Ehmiyet bermek – Önem vermek. Ehmiyiti yoq – Önemi yok. Hich qandaq ehmiyetke ége emes – Hiçbir önemi yok.
  3990. ehmiyetlik: Önemli.
  3991. ehmiyetsiz: Önemsiz.
  3992. ehmiyetsizlik: Önemsizlik.
  3993. ehram: a. Ehram, piramit.
  3994. ehwal: a. Ehval, durum. Hazirqi ehwal – Şimdiki durum. Xelqara ehwal – Halkara durum. Ehwalingiz qandaq? – Durumunuz nasıl? Ehwali ruhiye – Manavi durumu, keyfi.
  3995. ehwalat: Durum, vaziyet.
  3996. ehwallashmaq: a.u. Halhatır sormak. Biz ular bilen ehwalliship turduk – Biz onlarla halhatır soruşup durduk; Biz onlarla ilgilenerek yaşadık.
  3997. exbarat: bk. axbarat.
  3998. exiri: a.u. Son, sonu, sonunda.
  3999. exlaq: a. Ahlâk. Exliqi yaman – Ahlakı kötü. Exlak derslighi – Ahlâk dersi kitabı.
  4000. exlaqiy: a. Ahlâkî.
  4001. exlaqliq: a.u. Ahlâklı.
  4002. exlaqsiz: a.u. Ahlâksız.
  4003. exlaqsizliq: a.u. Ahlâksızlık.
  4004. exlet: a. Çöp. Exlet oymini – Çöp çukuru.
  4005. exlet-chawa: Çöp.
  4006. exletchi: a.u. Çöpçü.
  4007. exletxana: a.f. Çöplük; çöp atılan yer.
  4008. exletlik: a.u. Çöplük; çöplenmiş yer.
  4009. ejayip: a. Ecayip.
  4010. ejayip-gharayip: Sihirli, büyülü 2. Olağanüstü 3. Şahane, harikulade.
  4011. ejayipxana: a.f. bk. ajayipxana.
  4012. ejayipliq: a.u. Harikulade, olağanüstü, sihirli.
  4013. ejdat: a. Ecdat, atalar.
  4014. ejder: f. Ejderha.
  4015. ejdiha: f. Ejderha.
  4016. ejeba: a. Garip, acayip, tuhaf.
  4017. ejel: a. Ecel. Ejili yetti – Eceli gelmiş. Öz ejilidin öldi – Kendi eceli ile öldü. Ejellik zerbe – Öldürücü darbe.
  4018. ejem: Acem, Fars, İranlı 2. Klasik bir Uygur şarkısı.
  4019. ejep: a. Hayret, şaşırtıcı. Ejepke qalmaq – Başkalarının hayret etmesine maruz kalmak. Ejepke qaldurmaq – Başkalarını şaşırtmak. Ejep yaxshi – Çok iyi; şaşırtacak derecede iyi. Ejep boptu – İyi olmuş; öyle olması gerekirdi, ecepsinmek hayretetmek.
  4020. ejir: a. y.d. Mükafat, emeğin karşılığı. Ejrini Xuda bersun – Allah ecir ve sabır versin. Ejrini Xudadin körüng – Ecrini Allah versin.
  4021. ejnibiy: a. Yabancı. Ejnibiy perest – Yabancı hayranı. Ejnibiy perestlik – Yabancı hayranlığı.
  4022. ekber: a. Ekber. Allahu ekber – Allahu ekber.
  4023. ekchimek: Kurumak.
  4024. ekchitmek: (ekchimek'ten) Kurutmak.
  4025. ekek: bk. erkek.
  4026. ekelmek: (élip kelmek) Alıp gelmek; getirmek.
  4027. ekiletmek: (ekilimek'ten) Okşamak, şımartmak.
  4028. ekilimek: Şımarmak, ekkelmek; bk. ekelmek.
  4029. ekketmek: (élip ketmek) Alıp gitmek; götürmek.
  4030. ekkirmek: (élip kirmek) Alıp girmek; getirmek.
  4031. eks: a. Aks, yansıma. Eks etmek – Yansımak. Eksi sada – Şes yansıması. Eksi halda – Aksi halde. Eksige keltürmek – Aslına getirmek.
  4032. ekser: a. Ekser, en çok.
  4033. ekseriyet: a. bk. eksiriyet.
  4034. eksi: a. Aksi, ters.
  4035. eksiche: a.u. Aksi halde.
  4036. eksil: a. Aksilik, gericilik.
  4037. eksilheriket: a. Geri devrim.
  4038. eksilheriketchi: a.u. Geri devrimci.
  4039. eksilheriketchilik: a.u. Geri devrimcilik.
  4040. eksilik: a.u. Aksilik, terslik, gerilik.
  4041. eksilinqilap: bk. eksilheriket.
  4042. eksilinqilapchi: bk. eksilheriketchi.
  4043. eksilinqilapchiliq: bk. eksilheriketchilik.
  4044. eksilinqilawiy: Geri devrimcilik. Eksilinqilawiy heriket – Geri devrimcilik hareketi (eylemi).
  4045. eksinche: a.u. Aksi halde. Eksinche boldi – Aksi halde oldu.
  4046. eksiri: a. En çoğu.
  4047. eksiriyet: a. En çoğu.
  4048. eksiyetchi: a.u. Gerici.
  4049. eksiyetchilik: a.u. Gericilik.
  4050. eqd: a. Ahd, anlaşma. Eqdi nikah – Nikah anlaşması.
  4051. eqide: Akide.
  4052. eqli-parasat: a. Akıl ve feraset.
  4053. eqliy: Aklî, zihinsel. Eqliy méhnet – Aklî emek; zihinsel çalışma.
  4054. eqriba: a. Akraba.
  4055. el-aghine: Akraba ve dost; akraba ve arkadaş.
  4056. el-yurt: Vatan ve millet.
  4057. ela: a. Peki, pek iyi, çok iyi. Ela körmek – Pek iyi saymak. Yüz anglighandin bir körgen ela – Yüz dinlemekten bir görmek daha iyi.
  4058. elachi: a.u. Üstün başarılı öğrenci.
  4059. elachiliq: a.u. Üstün başarılı öğrenci olma hali. Elachiliq üchün küreshmek – Üstün başanlı öğrenci olabilmek için mücadele etmek.
  4060. elan: a. bk. élan.
  4061. elbet: a. bk. elwette.
  4062. elbette: a. bk. elwette.
  4063. elem: a. Elem, ıstırap, azap. Elem chekmek – Azap çekmek; ıstırap çekmek. Elimige chidalmidim – Istırabına dayanamadım. Elem qilarliq – Istıraplı. U elimini mendin alidu – O öcünü benden çıkanyor.
  4064. elemdar: a.f. Elemdar, bayraktar.
  4065. elemlik: a.u. Elemli, ıstıraplı.
  4066. elengge: Alev.
  4067. eleyhissalam: a. din. Eleyhisselam. Musa eleyhissalam – Musa eleyhisselam.
  4068. elhemdu: a. din. Elhemdu. Elhemdu oqumaq – Elhemdu okumak.
  4069. elippe: a. bk. élipbe.
  4070. elkézer: u.f. Memleket memleket gezen.
  4071. elqim: Boğaz.
  4072. elqisse: a. Kısacası, hasıl, velhasıl.
  4073. elle: Ninni.
  4074. elley: Ninni.
  4075. elleylesh: bk. elleylimek.
  4076. elleylimek: Ninni söylemek.
  4077. ellik: Elli. Yüz ellik – Yüz elli.
  4078. ellikim: Kimdir. Ellikim keldi – Kimdir geldi; Kimdir biri geldi.
  4079. ellikwéshi: Ellibaşı; elli ailenin başkanı.
  4080. eltire: Kuzu derisi.
  4081. elwan: a. Muhtelif, çeşitli, türlü.
  4082. elwan-elwan: a. Türlü türlü, çeşit çeşit.
  4083. elwan-türlü: a.u. Muhtelif, türlü türlü.
  4084. elwette: a. Elbette, şüphesiz. Elwette kélimen – Elbette geleceğim.
  4085. elwida: a. Elveda. Elwida éytmaq – Elveda söylemek.
  4086. elchi: Elçi; dünürcü.
  4087. elchixana: u.f. Büyükelçilik; sefaret.
  4088. elchilik: Temsilcilik 2. Büyükelçilik.
  4089. embegül: a.f. Peygamber çiçeği, mavi kantaron, belemir.
  4090. emchek: Meme. Emchek balisi – Süt çocuğu. Bir emchek emgen – Aynı memeyi emen.
  4091. emchilik: Tedavi etme hali.
  4092. emdi: Şimdi. Emdi boldi – Şimdi oldu.
  4093. emdigiche: Şimdiye kadar.
  4094. emdigine: Daha şimdi. Emdigine keldi – Daha şimdi geldi.
  4095. emdiki: Şimdiki. Emdiki wezipe – Şimdiki vazife.
  4096. emdila: Daha yeni. Shundila – Sadece şu halde. Menla emes – Sadece ben değil.
  4097. emdilik: Şimdilik.
  4098. emdilikte: Şimdilikte.
  4099. emel: a. İş, meşgale, görev, emel. Emel qilmaq – Yerine getirmek. Emelge ashmaq – Gerçekleşmek, becerilmek. Emelge ashmaydighan xiyal – Gerçekleşmeyecek hayal; ham hayal.
  4100. emeldar: a.f. Memur, bürokrat.
  4101. emeldarliq: a.f.u. Bürokratlık.
  4102. emeldiki: a.u. Yürürlükteki. Emeldiki qanunlar – Yürürlükteki kanunlar (yasalar).
  4103. emelileshmek: a.u. Gerçekleşmek.
  4104. emeliyet: a. Pratik, gerçek. Bu xewer emeliyetke uyghun emes – Bu haber gerçeğe uygun değil.
  4105. emeliyetchi: Gerçekçi.
  4106. emellimek: a.u. Yoluna koymak, uygulamak.
  4107. emelperest: a.f. Karyerist; mevki düşkünü.
  4108. emelperestlik: a.f.u. Mevki düşkünlüğü.
  4109. emes: Değil. Andaq emes – Öyle değil. Mümkin emes – Mümkün değil. Men emes – Ben değil. Shundaq emesmu? – Şöyle değil mi? Yaxshi emes – İyi değil.
  4110. emgekchan: Çalışkan.
  4111. emgekchanliq: Çalışkanlık.
  4112. emgekchi: Emekçi, çalışan.
  4113. emgekchiler: Çalışanlar. Emgekchi ayal – Çalışan kadın.
  4114. emgekdar: u.f. Emekçi, çalışan.
  4115. emgüzge: Emzik.
  4116. emgüzmek: (emmek'ten) Emzirmek.
  4117. emilileshtürmek: a.u. Gerçekleştirmek.
  4118. emiliy: a. Pratik. Emiliy yosunda – Pratik halde.
  4119. emiliyet: bk. emeliyet.
  4120. emiliyetchan: a.u. Gerçekçi.
  4121. emiliyetchanliq: a.u. Gerçekçilik.
  4122. emin: a. Emin, tehlikesiz. Emin bolmaq – Emin olmak. Eminmusen? – Emin misin? Eminmen – Eminim.
  4123. emise: (ya bolmisa) Ya ise, yada, veya. Mana emise – İşte, işte sana, işte böyle.
  4124. emizek: Emzik.
  4125. emlak: a. Menkul mallar, emlak.
  4126. emlakdar: a.f. Emlakçı.
  4127. emlimek: Tedavi etmek.
  4128. emma: a. bk. amma.
  4129. emmek: Emmek.
  4130. emniyet: a. Emniyet.
  4131. emrü-perman: a.f. Emir ve ferman.
  4132. en'ene: a. Anane, gelenek. En'ene boyiche – Geleneğe göre.
  4133. en'gize: Sonra.
  4134. en'güshter: f. Yüzük (-ğü).
  4135. en'iniwiy: a. Ananevi, geleneksel.
  4136. enchi: Ülüş, pay, miras. Bu balamning enchi – Bu çocuğumun payı. Enchingge tekkini – Payına çıktığı.
  4137. endaze: f. Ölçü, mikyas.
  4138. endi: bk. emdi.
  4139. endigine: Şimdi, daha şimdi. Endigine keldim – Daha şimdi geldim.
  4140. endikmek: Titremek, tiksinmek, nefesi boğulmak, hayacanlanmak, içler çekmek.
  4141. endiktürmek: (endikmek'ten) Titretmek, tiksindirmek, hayacanlandırmak.
  4142. endilik: Şimdilik.
  4143. endilikte: Şimdilikte.
  4144. endishe: f. Endişe. Endishe qilmaq – Endişe etmek. Endishe salmaq – Endişelendirmek.
  4145. endishisiz: f.u. Endişesiz.
  4146. enduwa: a. Mala, sürgü.
  4147. enggiz: Kapris, şımarık, nazlı, geçici arzu.
  4148. engsiz: Renksiz.
  4149. enhar: a. Büyük, bol. Enhar bolup éqip yatqan sular – Gür sulu nehirler.
  4150. enighu: İşte o.
  4151. Enjanliq: Andicanlı, Andican şehrinden olan kimse.
  4152. enjir: a. İncir.
  4153. enjirzar: a.f. İncirli.
  4154. enjirzarliq: a.f.u. bk. enjirzar.
  4155. enjü: Demet, bağlam.
  4156. enjür: a. bk. enjir.
  4157. ensizchilik: Endişeli olma hali.
  4158. ensizlik: bk. ensizchilik.
  4159. ent: Öç, intikam, kana kan isteme. Ent almaq – Öç almak, intikam almak.
  4160. entiqe: a. Antika.
  4161. enzar: a. Görme, gözden geçirme, özet, icmal.
  4162. enzarchi: a.u. Gözlemci, müşahit.
  4163. enze: ç. İş, arşiv, dosya. Mexpi enze ashkarilandi – Gizli dosya belli oldu.
  4164. ep: Rahat, uygun, kolay. Épini tapmaq – Kolayını bulmak.
  4165. epchiqmaq: (élip chiqmaq) Alıp çıkmak, getirmek, çıkarmak.
  4166. epchil: Becerikli, mahir.
  4167. epchilik: Beceriklilik, mahirlik.
  4168. ependi: Efendi, cenabı.
  4169. ependilik: Tuhaflık, gariplik.
  4170. epghan: a. y.d. Feryat, çığlık.
  4171. epidiyan: İlaç.
  4172. epkar: a. Fikir, düşünce.
  4173. epkech: f. İki ucunda askısı olan, iki kova ile su taşımak için kullanılan alet.
  4174. epkesh: bk. epkech.
  4175. eplep: Sakin ve titizlikle; uygun bir halde.
  4176. eplep-seplep: Bir şeyler yapıp, karıştırıp çaresini bulmak.
  4177. epleshmek: Yaklaşmak, anlaşmak, barışmak.
  4178. eplik: Becerikli, mahir, usta. Eplik adem – Becerikli adam. Eplep ishle – Yavaşça ve ikkatli çalış.
  4179. eplimek: Düzeltmek, ayarlamak, tanzim etmek. Eplep sözle – Dikkatli söyle. Pulni eplep serp qil – Parayı tasarruflu harca. Epliwirek qarisam – Dikkatle bakarsam. Ayighingni eplep bas – Ayağını dikkatli bas.
  4180. epperilmaq: (élip bérilmaq) Alıp varmak; götürmek.
  4181. eppermek: (élip bermek) Alıp vermek. Awu kitapni eppéring – O kitabı alıp verin. Balamgha kitap epperdim – Çocuğuma kitap alıp verdim.
  4182. epsane: f. Efsane. Epsane toqumaq – Efsane oydurmak.
  4183. epsaniwiy: f. Efsanevi. Epsaniwiy xelq qehrimani – Efsanevî halk kahramanı.
  4184. epsanichi: f.u. Efsaneci.
  4185. epsaniliq: Fu. Efsanelik.
  4186. epsiz: Kolaysız, zor, sıkıntılı, güç, müşkül 2. Beceriksiz, rahatsız.
  4187. epsun: f. Büyü, üfürükçülük.
  4188. epsun-tupsun: Üfürükçülük.
  4189. epsunchi: f.u. Büyücü.
  4190. epsus: f. Maalesef, ne yazık ki.
  4191. epsuslanmaq: Pişman olmak.
  4192. ept: f. Yapı, sima. Epti yaman – Siması kötü. Epting qurghur – Kahretsin.
  4193. eptidin: Simasından, tavınndan. Eptidin könglige endishe chüshüptu – Simasından endişelenmiş.
  4194. epu: a. Af. Epu etmek – Affetmek. Epu sorumaq – Af dilemek. Epu qilish – Affetme.
  4195. epyün: f. Afyon. Epyün urushliri – Afyon savaşları.
  4196. epyünkesh: f. Afyonkeş, afyon tiryakisi.
  4197. epyünkeshlik: f.u. Afyonkeşlik, afyon tiryakiliği.
  4198. er-xotun: Karı-koca. Er-xotun bolup barduq – Karı-koca olarak vardık.
  4199. ergeshmek: Peşinden gitmek; takılmak. U dadisigha ergiship ketti – O babasının peşinden gitti.
  4200. ergeshtürmek: (ergeshmek'ten) Beraberinde götürmek. Uni Mamut özige ergeshtürüp ketti – Onu Mahmut kendisiyle beraber götürdü.
  4201. ergetmek: (ergimek'ten) Peşine takmak, beraberinde göçtürmek. Ishtni özengge ergetme – Köpeği peşine takma.
  4202. ergimek: Takip etmek, izlemek. 2. Dönmek, dolaşmak, birinin başını döndürmek. Lachin bolup ergiymen – Şahin olarak dolaşıyorum.
  4203. Eribiy: Arabî, Arapça.
  4204. eriksiz: Esir. Eriksiz bolmaq – Esir olmak. Eriksiz emgek – Esir emeği. Eriksiz heriket – Özgürlükten yoksun hareket.
  4205. eriksizdin: İstemeyerek. Eriksizdin razi boldum – İstemeyerek razı oldum.
  4206. eriksizlik: Esirlik. Bu ishqa méni eriksizlik mejbür qildi – Bu işe beni esirlik mecbur etti.
  4207. eripe: a. Arafa. Bayram eripiside – Bayram arafasında. Yéngi yil eripiside – Yeni yıl arafasında.
  4208. eriz: a. Arz. Eriz qilmaq – Arz etmek.
  4209. erize: a. Dilekçe.
  4210. erk: Hürriyet, azatlık, özgürlük. Erk bermek – Hürriyetini vermek. Erki özide – Serbest; hürdür, özgürdür. Erking özengde – Özgürsün. Öz erkige qoydum – Özgür bıraktım.
  4211. erkan: a. Erkan.
  4212. erke: Sevimli, şımarık.
  4213. erkek: Erkek. Erkek qoy – Erkek koyun. Erkek gül – Erkek çiçek.
  4214. erkekchilik: Erkeklik, yiğitlik.
  4215. erkeklik: Erkeklik. Erkeklik qiliwiting – Bir yiğitlik edin. Erkekligingni mana shu yerde körset – Yiğitliğini işte şurada göster.
  4216. erkeksiz: Erkeksiz. Erkeksiz öy – Erkeksiz ev. Öyning erkeksiz bolushi yaman – Evin erkeksiz olması kötü.
  4217. erkeksizlik: Erkeksizlik.
  4218. erkilesh: bk. erkilimek.
  4219. erkiletmek: (erkilimek'ten) Şımartmak, okşamak.
  4220. erkilik: Şımarıklık.
  4221. erkilimek: Şımarmak.
  4222. erkin: Hür, serbest, özgür.
  4223. erkinchilik: Özgürlük, serbestlik. Söz erkinchilighi – Söz hürriyeti. Erkinchilikte yashimaq – Özgür olarak yaşamak.
  4224. erkinlesh: bk. erkinlimek.
  4225. erkinlik: Özgürlük, hürriyet. Erkinlikke chiqmaq – Özgürlüğe kavuşmak.
  4226. erkinlimek: Özgürlük hissetmek; rahatlamak.
  4227. erklik: Özgürlük, serbestlik. Erklik xelq – Özgür halk.
  4228. erlik: Evli kadın. Erlik xotun – Evli kadın. Köp erlik – Çok erkeklik; çok erkekli.
  4229. erman: bk. arman.
  4230. ermek: Eğlence, oyuncak.
  4231. ermen: Pelin, akpelin.
  4232. Ermen: Ermeni. Ermen qizi – Ermeni kızı. Ermen tili – Ermeni dili. Erminiler – Ermeniler.
  4233. erre: Testere.
  4234. errikesh: u.f. Testereci.
  4235. errilesh: bk. errilimek.
  4236. errilimek: Testere ile kesmek.
  4237. ersirimek: Kadınların koca (erkek) isteği.
  4238. erte: İlk, erken, sabah seheri. Erte köklem – İlkbahar. Erte köklemde – İlkbaharda.
  4239. erte-kech: Sabah-akşam.
  4240. ertek: Hikaye (Kazak lehçesi).
  4241. ertekchi: Hikayeci (Kazak lehçesi).
  4242. ertigen: bk. ettigen.
  4243. ertiyaz: İlkbahar.
  4244. eruz: a. Aruz. Eruz wezni – Aruz vezni. Eruz qaldisi – Aruz kaidesi.
  4245. erwah: a. 1. Hayal, görüntü 2. Ruh, akıl, can, iç alem. Erwayi uchup ketti – Ödü patladı; Ölü gibi bembeyaz kesiliverdi. Erwah ursun – Ruh vursun. Erwah urghur – Ruh vursun.
  4246. erweze: Çöplük.
  4247. erzen: f. Ucuz. Erzen baha – Ucuz fiyat. Erzen qilmaq – Ucuzlatmak.
  4248. erzenchilik: f.u. Ucuzluk.
  4249. erzenlesh: bk. erzenlimek.
  4250. erzenletmek: (erzenlimek'ten) Ucuzlatmak.
  4251. erzenlik: f.u. Ucuzluk.
  4252. erzenlimek: f.u. Ucuzlamak.
  4253. erzensimek: Ucuz görmek; ucuz hissetmek.
  4254. erzensinish: bk. erzensimek.
  4255. erzigudek: Dikkate değer; zahmete değer. Erzigudek héchnéme yoq – Dikkate değer hiçbir şey yok.
  4256. erzihal: a. Dilekçe, iltimas. Erzihal bayan qilmaq – Arzu ve durumunu belirtmek.
  4257. erzimek: bk. erzigudek. Hich bir nimige erzimeydu – Hiçbir şeye yararı yok.
  4258. erzimes: Önemsiz, değmez. Erzimes pul – Önemsiz para.
  4259. erzimeslik: Önemsizlik.
  4260. esaret: a. bk. asaret.
  4261. esas: a. bk. asas.
  4262. esbap: a. bk. eswap.
  4263. esebiy: a. bk. esewiy.
  4264. esel: a. Bal. Esel eri – Bal arısı.
  4265. eselchilik: a.u. Bal üreticiliği.
  4266. esen: Gelecek, yakın gelecek.
  4267. esen'ge: Gelecek yıl.
  4268. esep: a. Asab, sinir.
  4269. eserlenmek: Etkilenmek, tesirlenmek.
  4270. esersiz: a.u. Etkisiz, tesirsiz, belirtisiz. U héchqandaq esersiz yoqulup ketti – O hiçbir eser bırakmadan kayboldu.
  4271. esewiy: a. Sinirli.
  4272. esibiyet: a. y.d. Sinirsal.
  4273. esillik: a.u. Aslına uygün olma hali; doğruluk, gerçeklik, aslî.
  4274. esilsiz: a.u. Asılsız, temelsiz.
  4275. esilsizliq: a.u. Asılsızlık.
  4276. esilzade: a.f. Asilzade, soylu, aristokrat.
  4277. esilzadiliq: a.f.u. Asilzadelik, soyluluk, aristokratlık.
  4278. esirdash: a.u. Çağdaş.
  4279. esiwiy: a. Sinirli, asabî.
  4280. esiwiyleshmek: Asabîleşmek, sinirlenmek.
  4281. esker: a. Asker, cenkçi. Atliq esker – Atlı asker, süvari. Hawa eskiri – Hava askeri. Dengiz eskiri – Deniz askeri. Yallanma esker – Paralı asker.
  4282. eskertme: İzahat, oyan, ikaz.
  4283. eskertmek: Oyarmak. Axirqi qétim eskertimiz – Son defa oyarırız.
  4284. eski: Eski, kötü. Eski öy – Eski ev. Biz eski jayimizda turumiz – Biz eski yerimizde oturuyoruz. Eski-eski zamanlarda – Çok eski zamanlarda. Eski kitaplarda – Eski kitaplarda. Eski adem – Kötü adam.
  4285. eski-tüski: Eski.
  4286. eskichi: Eskici.
  4287. eskichilik: Eskicilik.
  4288. eskilik: Eskilik, gerilik, kadim. Eskilikke qarshi küresh – Gericiliğe karşı savaş.
  4289. eskimek: Eskimek, yıpranmak 2. Yaşlanmak, ihtiyarlamak.
  4290. eskiri: a. Askerî. Eskiri xizmet – Askerlik hizmeti.
  4291. eskirimek: bk. eskimek.
  4292. eskirtmek: (eskirimek'ten); bk. eskitmek.
  4293. eskitmek: Eskitmek, yıpratmak.
  4294. esqatmaq: Yardımcı olmak. Atam-anamgimu xilila esqitip qaldim – Ata-anam için epey yardımcı olabildim. Béshinggha éghir kün chüshkende esqitarmen – Başına ağır günler geldiğinde yardımcı olurum.
  4295. esla: a. Esla, hiç. Esla körginim yoq – Hiç görmedim.
  4296. esletme: Hatırlatma, uyarma.
  4297. esletmek: Hatırlatmak, uyarmak, aklına salmak.
  4298. esli: a. bk. esil.
  4299. eslide: a.u. Aslında.
  4300. eslihe: a. Silah. Herbiy eslihe – Askeri silah. Qural-eslihe – Silah.
  4301. eslihilik: a.u. Silahlı.
  4302. eslik: Akıllı 2. Hafızalı.
  4303. eslimek: Hatırlamak, düşünmek.
  4304. esna: a. Zaman. Shu esnada – Şu esnada.
  4305. esnek: Esneyiş, esneme.
  4306. esnesh: bk. esnimek.
  4307. esnetmek: (esnimek'ten) Esnetmek.
  4308. esnimek: Esnemek.
  4309. essalam: a. Selam.
  4310. essalamueleykum: a. Selameleyküm. Weeleykum essalam – Vealeyküm esselam.
  4311. essizlik: Hafızasızlık, akılsızlık. Bu qandaq essizlik – Bu nasıl akılsızlık.
  4312. esteghpurulla: a. Estağfırullah.
  4313. estelik: Hatıra, anma, abide. U buni manga estetik qilip berdi – O bunu bana bir anma şeyi olarak verdi.
  4314. ester: f. Astar.
  4315. esterletmek: Fu. (esterlimek'ten) Astarlatmak.
  4316. esterlik: Astarlık.
  4317. esterlimek: Astarlamak.
  4318. esteyidil: f. Candan, içtenlikle, canu gönülden.
  4319. eswap: a. Alet. Dixanchiliq eswapliri – Çiftçilik aletleri. Muzika eswapliri – Çalgı aletleri.
  4320. eswap-üsküne: a.f. Alet-takım.
  4321. eshap: Eshabi kehef – Eshabi kehef (Yedi evliyanın öldüğü kutsal mağara).
  4322. esheddi: a. Kızgın, gazaplı, öfkeli, sert, şiddetli, aşırı. Esheddi düshmen – Aşırı düşman. Esheddi yaman – Aşırı kötü.
  4323. esheddileshmek: Aşırı öfkelenmek.
  4324. eshmek: Döndürmek, çevirmek; burmak.
  4325. eshshaptul: Şeftalin bir türü.
  4326. eshu: (ana shu) Şu, işte şu.
  4327. eshundaq: (ana shundaq) Şöyle, işte böyle.
  4328. Eshure: a. Aşure (Arapça Muharrem ayının 10 una rastlayan günün adı).
  4329. eshya: a. Eşya, nesne. Xam eshya – Ham eşya.
  4330. et: Et. Tinige et qonup qaldi – Bedeni şişmanladı. Et élish – Şişmanlamak.
  4331. ete: Yarın. Bügün-ete – Bugün-yarın. Etidin axshamghiche – Sabahtan akşama kadar.
  4332. ete-ügün: Yarın-öbürgün.
  4333. etey: İsteyerek. Bu etey qilinghan ish – Bu isteyerek yapılan iş.
  4334. eteylep: bk. etey.
  4335. etidin: Yarından. Awwalqi etidin – Önceki yarından.
  4336. etige: Yarına.
  4337. etigen: Yarın 2. Erken, sabah.
  4338. etigenki: Sabahki. Etigenki chay – Sabah kahvaltısı.
  4339. etigenligi: Yarın.
  4340. etigenlik: Sabahki, sabahleyin. Etigenlik owqet – Sabah kahvaltısı.
  4341. etigenliktiki: Sabahki.
  4342. etigenrek: Biraz erken.
  4343. etigi: Yarın.
  4344. etigini: Yarın, başka gün.
  4345. etilik: Yarın. Etilikke kéling – Yarın gelin. Etilik chay – Sabah kahvaltısı.
  4346. etilikkiche: Yanna kadar.
  4347. etimalim: a.f. İhtimal.
  4348. etir: a. Itır. Etir sepmek – Itır saçmak. Etir gül – Itır kokulu çiçek. Etir suyu – Itır kokulu su; lâvanta, parfüm, esans.
  4349. etirsopun: Itır kokulu sabun.
  4350. etisi: Yarını.
  4351. etisige: Yarınına.
  4352. etiwar: a. Otorite, prestij, değer. Etiwari yoq adem – Değeri yok insan. Uning etiwari ketti – O prestijini kaybetti. Etiwardin chüshmek – Otoritesini kaybetmek. Etiwar tapmaq – Otorite kazanmak. Etiwar bermek – Önem vermek. Etiwargha almaq – Değer vermek.
  4353. etiwaren: a. İtibaren. Shu kündin etiwaren – Şu günden itibaren.
  4354. etiwarliq: a.u. Otoriteli, itibarlı, değerli.
  4355. etiwarlimaq: a.u. Saygı göstermek, hürmet etmek, değer vermek.
  4356. etiwarsiz: a.u. İtibarsız, değersiz, önemsiz. Etiwarsiz qarimaq – Önemsememek. Ishqa etiwarsiz qarash – İşe üstünkörü bakmak.
  4357. etiwarsizliq: a.u. İtibarsızlık, değersizlik, önemsizlik. Etiwarsizliq bilen – Alçakça.
  4358. etiyaz: İlkbahar.
  4359. etiyazda: İlkbaharda.
  4360. etiyazghi: Llkbaharki. Etiyazghi gül – İlkbahar çiçeği.
  4361. etiyazlighi: İlkbahar.
  4362. etiyazliq: İlkbahar vakti. Etiyazliq ish – İlkbahar işi.
  4363. etles: a. Atlas, harita atlası.
  4364. etlik: Semiz, şişman, sağlam. Etlik qoy – Semiz koyun. Etlik adem – Şişman adam.
  4365. etrap: a. Etraf. Etrapigha yaman ademler tolup ketken – Etafını kötü adamlar sarmış. Etrapini oriwalduq – Etrafını sardık. Etraptikilér – Etraftakiler.
  4366. etrapide: Etrafında. Etrapimde héchkim yoq – Etrafımda hiç kimse yok.
  4367. etrapliche: a.u. Etraflı halde.
  4368. etrapliq: a.u. Etraflı. Etrapliq muzakirilerdin kiyin – Etraflı müzakirelerden sonra. Etrapliq türde – Etraflı halde.
  4369. etraptiki: a.u. Etraftaki.
  4370. etret: r. Ekip, takım, müfreze, kol.
  4371. etsiz: Zayıf, arık, kuru.
  4372. etteng: Eyvah, yazık. Etteng kelmidi – Yazık gelmedi. Etteng dédim – Eyvah dedim. Etteng dédim de qaldim – Eyvah diyebildim o kadar.
  4373. ettenggine: Yazık.
  4374. ettigen: Sabah, erken. Ettigen keldim – Sabah geldim.
  4375. ettigende: Sabahtan, erkenden.
  4376. ettigenki: Sabahki. Ettigenki owqet – Kahvaltı.
  4377. ettigenligi: Sabahleyin.
  4378. ettiginey: Eyvah, yazık.
  4379. ewet: a. Ebedî, sonsuz.
  4380. ewetke: a.u. Ebediyete, sonsuza.
  4381. ewetlik: a.u. Ebedilik.
  4382. ewetmek: Göndermek. Ewetip turmaq – Zaman zaman göndermek.
  4383. ewj: a. Tepe, doruk, zirve, en üst derece. Ewjige chiqmaq – Doruğuna erişmek. Issiq taza ewjighe chiqqan künler – Isının tam doruğuna ulaştığı günler.
  4384. ewlat: a. Evlat. Yash ewlat – Genç evlat. U ewlat körmey ötti – Onun ömrü evlatsız geçti.
  4385. ewlatsiz: a.u. Evlatsız.
  4386. ewlatsizliq: a.u. Evlatsızlık.
  4387. ewliya: a. Evliya.
  4388. ewliyaliq: a.u. Evliyalik. Ewliyaliq qilmaq – Evliyalık etmek.
  4389. ewre: a. İki nesil aşağıdaki torun.
  4390. ewret: a. Çıplaklık.
  4391. ewrez: f. Kirli suların döküldüğü çukur.
  4392. ewrishim: Esnek, elastiki.
  4393. ewrishimlik: Esneklik, elastiklik, kıvraklık, çeviklik.
  4394. ewu: O, işte o. Ewu kishi – O kişi.
  4395. ewwel: a. Evvel. Hemmidin ewwel – Hepsinden evvel. Eng ewwel – En evvel. Ewwel zamanlarda – İlk çağlarda. Ewwelliri – Önceleri. Ewweldin axirighiche – Öncesinden sonuna değin.
  4396. ewwela: a. İlk önce.
  4397. ewweliy: Daha önce, en evvel, önceleri, eskiden.
  4398. ewwelqi: a.u. Evvelki, önceki. Yilin ewwelqi yérimida – Yılın ilk yarımında.
  4399. ewwelqidek: a.u. Evvelki gibi.
  4400. ewzel: a. Daha iyi, daha güzel. Ewzel körmek – Daha iyi saymak. Bu undin ewzelrek – Bu ondan biraz daha iyi.
  4401. ewzellik: a.u. Üstünlük, avantaj, meziyet, şeref, onur.
  4402. eyil: Kolan.
  4403. eymenmek: Çekinmek. U étishqa eyminetti – O söylemekten çekiniyordu.
  4404. eymenmey: Çekinmeden.
  4405. eyne: a. Aynı. Eyne zamanda – Aynı zamanda.
  4406. eynek: f. Cam. Köz eynek – Gözlük. Eynek taxta – Cam tahtası. Eynek zawodi – Cam fabrikası. Eynek salmaq – Cam takmak.
  4407. eynekchi: f.u. Camcı.
  4408. eyneklik: f.u. Camlı.
  4409. eynen: a. Aynen, tam.
  4410. eyni: a. Aynı. Eyni özi – Aynı kendisi. Eyni zamanda – Aynı zamanda. Eynige qaytarmaq – Eski haline getirmek. Eynige kelmek – Eskisi gibi olmak.
  4411. eynula: Erikgillerden, siyah renkli tatlı erik.
  4412. eyp: a. bk. éyip.
  4413. eysh: a. Zevk, lezzet. Eysh qilmaq – Zevklenemek.
  4414. eysh-ishret: a. Zevk, lezzet, tadını çıkarmak.
  4415. eytewur: Kısacası, hasılı, velhasıl.
  4416. eytmaq: Silmek, kurulamak.
  4417. eywan: f. bk. aywan.
  4418. eywez: ağ. bk. ewrez.
  4419. eyyar: a. Hileci, sahtakar.
  4420. eyyarliq: a.u. Sahtakarlık.
  4421. ezaliq: a.u. Üyelik. Ezaliq béleti – Üyelik bileti.
  4422. ezap: a. bk. azap.
  4423. ezayi-beden: a.f. Bütün vücut.
  4424. ezbirayi: f. Allah rızasına. Ezbirayi Xuda – Allah rızasına.
  4425. ezel: a. Baki, sonsuz.
  4426. ezelde: a.u. Ezelde.
  4427. ezeldin: a.u. Ezelden, eskiden. Bu ezeldin shundaq – Bu ezelden şöyle. Uni ezeldin bilmeymen – Onu ezelden bilmiyorum.
  4428. ezelgi: a.u. Eski, ezeldeki.
  4429. ezen: a. Ezan. Ezen éytmaq – Ezan okumak.
  4430. ezgü: Mukaddes, mübarek. Ezgülerning ruhigha dua qildim – Azizlerin ruhuna dua ettim.
  4431. ezgüchi: Ezen, zulüm eden, istibdat, zalim.
  4432. ezgüchilik: Zalimlik, ezicilik. Müstemlike ezgüchiligi – Sömürge zalimliği.
  4433. ezgülük: İyilik, hayır, azizlik. Ezgülük qilmaq – İyilik yapmak.
  4434. ezimet: a. Yiğit.
  4435. ezimetlik: a.u. Azimlilik, yiğitlik.
  4436. eziz: a. Aziz. Eziz dost – Aziz dost.
  4437. ezme: Geveze, boşboğaz.
  4438. ezmek: Ezmek, mıncıklamak, çiğnemek. Xapaliq uni qattiq ézetti – Üzüntü onu çok eziyordu.
  4439. Ezrail: a. Ezrail. U sendin Ezraildin qorqqandek qorqudu – O senden Ezrail'den korkmuş gibi korkuyor.
  4440. ébaytin: baytin beri – Deminden beri.
  4441. échiq: Arık ağızı; su yolu.
  4442. échiqash: bk. échiqmaq.
  4443. échiqmaq: Acıkmak.
  4444. échilish: Açılış, açılmak. Güllerning échilish waxti yetti – Çiçeklerin açılma zamanı geldi.
  4445. échilmaq: Açılmak. Güller échildi – Çiçekler açıldı. Paxta échildi – Pamuk açıldı. Hawa échildi – Hava açıldı. Uning siri échilip qaldi – Onun sırrı açılıverdi. Yüzi échilip ketti – Yüzü güldü. Uni körüp échilip qaldim – Onu görüp ferahladım. Könglüm échildi – Gönlüm ferahladı. Échilip sözlimek – Serbest konuşmak. Nurghun boz yer échildi – Çok bozkırlar tarla haline getirildi. Kir yaxshi échiliptu – Çamaşır temiz yıkanmış.
  4446. échimaq: Ekşimek, mayalanmak. Échip ketmek – Ekşimek. Échip qalmaq – Ekşimek. Bazarda qoghun échip yétiptu – Pazarda kavun ekşiyor (Pazarda kavun çokluğundan dolayı ekşiyor, alıcı yok).
  4447. échinarliq: Acıklı. Échinarliq halde – Acıklı halde. Échinarliq bolup ketmek – Acıklı bir hale düşüvermek.
  4448. échindurmaq: (échinmaq'tan) Acındırmak.
  4449. échinmaq: Acınmak.
  4450. échitiwetmek: Mayalandınvermek, ekşitivermek. Tamaq meydemni échitiwetti – Yemek midemi acıtıverdi.
  4451. échitish: bk. échitmaq.
  4452. échitqu: Maya.
  4453. échitmaq: (échimaq'tan) 1. Mayalamak, ekşitmek 2. Acıtmak. Dost échitip éytur, düshmen küldürüp – Dost acıtarak söyler, düşman güldürüp. Jénimni échitma – Canımı yakma.
  4454. édi: İdi y.f.
  4455. édir: Tepe ve kır.
  4456. édirliq: Engebeli kır.
  4457. éduq: İdik (çokluk üçüncü şahıs eki; bu ek daima kalın ve yuvarlaktır).
  4458. ége: İye, sahip. Ége bolmaq – Sahip olmak. Aghzinggha ége bol – Ağzına hakim ol. 2. Allah. Égem bilidu – Allah bilir.
  4459. éger: Eyer. Égerning qéshi – Eyerin kaşı.
  4460. éger-jabduq: Eyer ve takımları.
  4461. éger-toqum: bk. éger-jabduq.
  4462. éger-toqumluq: Eyerli.
  4463. égerchi: Eyerci, eyer yapan usta.
  4464. égerchilik: Eyercilik.
  4465. égerletmek: (égerlimek'ten) Eyerletmek.
  4466. égerlimek: Eyerlemek.
  4467. égermek: Eğirmek.
  4468. égiche: Abla.
  4469. égiche-singil: Abla ve küçük kız kardeş; kız kardeşler.
  4470. égidar: u.f. Sahip.
  4471. égidarchiliq: u.f.u. Sahip olma hali. Égidarchiliq qilmaq – Sahip çıkmak.
  4472. égidarliq: u.f.u. Sahiplik.
  4473. égilgek: Eğilmeye meyilli, esnek.
  4474. égilgenlik: Eğilmeye meyillilik, esneklik.
  4475. égilgüch: bk. égilgek.
  4476. égilik: Ekonomi. Yéza égiligi – Köy ekonomisi. Égilik almash – gr. iyelik eki. Égilik qoshumchisi – İyelik eki.
  4477. égilimek: Ele geçirmek, zaptetmek, hakim olmak.
  4478. égilmek: Eğilmek.
  4479. égilmes: Eğilmez, sert, sabit.
  4480. égirmek: Eğirmek.
  4481. égirsinmaq: Ağır almak, ağır görmek, rahatsız olmak, sıkıntı duymak.
  4482. égisiz: Sahipsiz. Égisiz mal – Sahipsiz mal. Égisiz qaldurmaq – Sahipsiz bırakmak. Égisiz jümle – Öznesiz cümle.
  4483. égisizlik: Sahipsizlik.
  4484. égiwetmek: Eğmek, eğriltmek.
  4485. égish: (egmek'ten). Bash égish – Baş eğmek.
  4486. égiz: Yüksek. Égiz boyluq – Yüksek boylu. Égiz yer – Yüksek yer. Attin égiz, ittin pest – Attan yüksek, köpekten alçak (bilmece, eyer). Égiz – İkiz.
  4487. égiz-pest: Düz olmayan; tepe ve dere; kabarık ve çukur.
  4488. égiz-pestlik: Kabarık ve çukurluk; düzgün olmama hali. Égiz-pestligi köp – Kabarık ve çukurluğu yok.
  4489. égizlik: Yükseklik.
  4490. égizsiz: Ağızsız, konuşmaz, sessiz.
  4491. égri: Eğri, çarpık.
  4492. éghanglash: Sallanma, ırgalanma.
  4493. éghanglimaq: Sallanmak, ırgalanmak. Shamal chiqmisa derexning béshi iganglimaydu – Rüzgar olmazsa ağaç başı sallanmaz.
  4494. éghatmaq: (éghitmaq'tan) Sallamak, çalkalamak, ırgalamak.
  4495. éghil: Ahır. Muzay éghili – Buzağı ahırı. Kala éghili – İnek ahırı.
  4496. éghimaq: Sallanmak, çalkalanmak, ırgalanmak.
  4497. éghinimaq: Ağnamak.
  4498. éghir: Ağır, çetin, güç, zahmet. Éghir sanaet – Ağır endüstri. Éghir tartmaq – Ağır tartmak. Éghir ehwal – Ağır durum. Éghir künler – Ağır günler. Éghir kayghu – Ağır kaygı. Manga éghir keldi – Bana ağır geldi. Éghir yara – Ağır yara. Éghir ayaq – Gebe, hamile. Éghir ayaq bolmaq – Hamile olmak. Boyi éghir – Gebe. Uning qulighi éghir – Onun kulağı ağır. Könglüngge égir alma – Gönlün kırılmasın; Kalbin kırılmasın. Éghir tebietlik adem – Ağır tabiatlı adam; sakin karakterli adam. Éghir bolung – Ağır olun. Ayighini éghir bésip – Ayağını ağır ağır basıp.
  4499. éghir-bésiq: Ağır, temkinli.
  4500. éghir-bésiqliq: Temkinlilik, ağırbaşlılık.
  4501. éghirayaq: Gebe, hamile. Éghir ayaq bolup qalmaq – Gebe olmak.
  4502. éghirchiliq: Zorluk, güç, zor. Éghirchiliq yilliri – Zor yıllar.
  4503. éghirlashmaq: Ağırlaşmak.
  4504. éghirliq: Ağırlık, güçlük, zorluk, sıkıntı.
  4505. éghish: (aghmaq'tan) Meyil, iniş, sapma, eğilim, sağcılık, solculuk. Onggha éghish – Sağ eğilim.
  4506. éghitmaq: Çözmek, açmak, salıvermek. Atni éghitiwettim – Atı salıverdim.
  4507. éghiz: Ağız. Éghizdin éghizgha – Ağızdan ağıza. Néme aghzingni échip qalding? – Neden böyle şaşırdın? Aghzingni mehkem tut – Ağzına hakim ol. Aghzimgha kelginini éyttim – Ağzıma ne gelirse söyledim. Éghiz tegmek – Tadına bakmak. Éghiz achmaq – Söylemek, başlangıç. Kochining aghzi – Sokak ağzı; sokağın başlangıcı. Besh éghiz öy – Beş odalı ev. Zembirekning aghzi – Topun ağzı. Qosh éghiz miltiq – Çifte namlulu tüfek; av tüfeği. Xetning aghzi échilip qalghan – Zarfın ağzı açılmış. Sanduqning aghzini ach – Sandığın kapağını aç. Yanar taghning aghzi – Yanardağın deliği. Aghzi tinmas – Çenesi düşük. Aghzi yaman – Ağzı bozuk. Aghzi chong – Ağızla kuş tutan. Aghzi buzuq – Ağzı bozuk. Éghiz buzmaq – Ağız bozmak. Aghzingni yighip al – Ağzına hakim ol. Aghzingga qarap sözle – Dikkatli konuş. Xéjil bolmay, qaysi aghzing bilen étiwatisen? – Otanmadan neler söylüyorsun? Aghzing gepke tegse – Söylemeye başladın mı. Uning aghzi échilipla ketse – O söylemeye başladı mı. Bu sözni aghzinggha alma – Bu sözü ağzına alma. U aghzida uning könglini kötergen boludu – O sözde onu avutmuş gibi oluyor. Aghzimdin chiqip ketti – Ağzımdan kaçırdım. Étishqa éghiz barmaydu – Söylemek zor. Aghzi baghlandi – Ağzı kapandı. Ikki éghiz gep – Biraz söz. Aghzidin söz emes bal tamidu – Ağzından söz yerine bal damlıyor; tatlı dilli. Égizgha almaq – Ağıza almak, bahsetmek, anmak, söz açmak. Aghzidiki gépini tartiwélip – Konuşmasına fırsat vermeden. Hemmining aghzigha chüshmek – Herkes için söylenti olmak. Aghzimiz aqirip qaldi – İneğimiz buzağıladı. Aghzim qulughimgha yetti – Ağzım kulağıma yetti; çok memnun oldum. Bir éghizdin – Oybirliğiyle; hep beraber. Éghizda – Sözde. Hemme uning aghzigha qaraydu – Herkes onun sözünü dinler. Bir nechche éghiz söz – Biraz konuşma. Ikki éghiz xet – Kısacık bir mektup. Éghiz edibiyati – Folklor.
  4508. éghizche: Sözlü. Éghizche jawap – Sözlü cewap. Éghizche uxturmaq – Sözlü duyurmak.
  4509. éghizduruq: Gem. Éghizduruq salmaq – Gem vurmak; ağıza gem vurmak.
  4510. éghizlandurmaq: (éghizlanmaq'tan) Yeni doğmuş çocuğun veya buzağın ilk defa emdirilmesi.
  4511. éghizlanmaq: Yeni doğmuş çocuğun veya buzağın ilk defa emmesi.
  4512. éghizliq: Gem 2. Namlulu, odalı. Bir éghizliq miltiq – Bir namlulu tüfek. Besh éghiz öy – Beş odalı ev.
  4513. éghwa: a. bk. ighwa.
  4514. éhtimal: a. İhtimal. Éhtimali yoq – İhtimali yok.
  4515. éhtiram: a. İhtiram.
  4516. éhtiyaj: a. İhtiyaç.
  4517. éhtiyajliq: a.u. İhtiyaçlı, lüzumlu. Turmushta éhtiyajliq nersiler – Geçim için lüzumlu nesneler.
  4518. éhtiyat: a. İhtiyat. Éhtiyat qilmaq – İhtiyat etmek. Éhtiyat küchler – Rezerv (yedek) güçler.
  4519. éhtiyatchan: a.u. İhtiyatlı, dikkatli.
  4520. éhtiyatsiz: a.u. İhtiyatsız, dikkatsiz.
  4521. éxtiqat: a. ağ. bk. étiqat.
  4522. ékek: Türpü.
  4523. ékeklimek: Türpülemek.
  4524. éken: Birleşik çekimlerin rivayet şeklini hasıl eden yardımcı fiil. Kiler ékensen – Geliyormuşsun. Bar éken, yoq eken – Bir varmış bir yokmuş. U kelgen éken – O gelmişmiş. Yadimdin chiqqan éken – Aklımdan çıkmışmış. U yoq éken – O yokmuşmuş.
  4525. ékin: Ekin. Ékin meydani – Ekin alanı, tarla.
  4526. ékin-tékin: Ekin işleri. Ékin-tékin waxti yétip qaldi – Ekin işlerinin zamanı geldi.
  4527. ékinlik: Ekinlik.
  4528. ékinzar: u.f. Ekinlik, ekin alanı. Ékinzar yerler – Ekinlik yerler.
  4529. ékinzarliq: u.f.u. Ekinlik.
  4530. ékmek: Ekmek, tohum serpmek.
  4531. ékonomist: r. İktisatçı.
  4532. ékonomizm: r. İktisat işleri.
  4533. ékran: r. Ekran.
  4534. ékskursiye: r. Gezi, ziyaret.
  4535. ékspluatatsiye: r. Sömürge ülkelerde, sömürgeci ülkeler tarafından gerçekleştirilen eylem; istismar.
  4536. ékspluatatsiyechi: r.u. Sömürgeci; istismar eden.
  4537. éksport: r. İhraç.
  4538. éqbal: a. y.d. İkbal, talih.
  4539. éqbalsiz: a.u. İkbalsiz, talihsiz.
  4540. éqide: a. Akide, itikat, iman.
  4541. éqidichi: a.u. İnatçı, dogmatik.
  4542. éqidichilik: a.u. İnatçılık, dogmatizm.
  4543. éqil: a. Akıl. Eqli kem adem – Aklı az adam. Eqli qisqa adem – Aklı kısa adam. Éqil körsetmek – Akıl göstermek. Eqling jayidimu? – Aklın yerinde mi? Eqlim qachti – Aklım kaçtı. Éqilgha sighmaydighan ish boldi – Akıl almaz iş oldu. Muninggha zadila eqlim yetmeydu – Buna hiç de aklım ermiyor. Éqil yetmeydu – Akıl ermiyor. Éqil ügetme – Akıl öğretme. Eqildin adashqan – Aklını kaybetmiş. Eqildin adishish – Aklını kaybetme. Eqildin ézish – Aklını kaybetme. U qizning xüsni eqlimni aldi – O kızın güzelliğinden aklım başımdan gitti. Éqil ögetmek – Akıl öğretmek. Éqilgha kirgüzmek – Akıl öğretip makula getirmek. Eqlinggha kel – Aklını başına topla. U emdi éqilgha keldi – O şimdi aklını başına topladı. Éqilgha yetmek – Aklını başına almak.
  4544. éqil-hush: a.u. Akıl ve şuur. Eqli-hushingni yighip al – Akıl ve şuurunu topla. Batilar eqli-hushigha yetip qaldi – Çocuklar olgunlaştılar.
  4545. éqilliq: a.u. Akıllı.
  4546. éqilsiz: a.u. Akılsız.
  4547. éqilsizlanmaq: Aklisızlanmak.
  4548. éqilsizliq: a.u. Akılsızlık. Éqilsizliq qilmaq – Akılsızlık etmek.
  4549. éqim: Akma, geçme, gidiş, akın, cereyan. Su éqimi – Su akımı. Éqimgha qarshi – Akıma karşı, gidaşata karşı. Éqimdiki mesililer – Güncel olaylar; yürürlükteki meseleler. Siyasi éqim – Siyasî gidişat. Éléktr éqimi – Elektrik, cereyan.
  4550. éqin: Akın, cereyan. Éqini yaman su – Hızlı akan nehir.
  4551. éqitish: (éqitmaq'tan) Akıtma, suya verme.
  4552. éqitmaq: (aqmaq'tan) Akıtmak. Éqitip eketmek – Su götürmek; suya gitmek. Sal éqitmaq – Sal akıtmak. Yéshingni éqitma – Yaşını akıtma, ağlama.
  4553. éqrar: a. İkrar. Éqrar qilmaq – İkrar etmek. Éqrar bolmaq – İkrar olmak.
  4554. élan: a. İlan, duyuru. Élan qilmaq – İlan etmek; duyurmak. Urush élan kilindi – Savaş ilan edildi.
  4555. éléktr: r. Elektrik, cereyan. Éléktr lampisi – Elektrik lambası. Éléktr yorughi – Elektrik ışığı. Éléktr quwiti – Elektrik kuvveti. Éléktr eswabi – Elektrik aleti. Éléktr istansisi – Elektrik istasyonu (elektrik üretilen alan). Müsbet éléktr – Müspet elektrik.
  4556. éléktrlesh: Elektrikleş.
  4557. éléktrleshtürmek: r.u. Elektrikleştirmek.
  4558. éléktron: r. Elektron.
  4559. élémént: r. Unsur, eleman, parça, öğe, herif.
  4560. élik: Ikki élik xet – Pusula.
  4561. éliq-séliq: Vergi.
  4562. éliq-sétiq: Alış veriş.
  4563. élim: Alım.
  4564. élim-sétim: Alım satım.
  4565. éling: (almaq'tan) Alın. Élingla! – Alınız!
  4566. élinghuchi: mat. Çıkan.
  4567. élip: a. Alfabe sırasındaki ilk harf.
  4568. élipbe: a. Alfabe. Erep élipbesi – Arap alfabesi. Qédimki Uyghur élipbesi – Eski Uygur alfabesi. Élipbe kitabi – Alfabe kitabı.
  4569. élipsatar: Tüccar, ticaretçi. Ushshaq élipsatarlar – Küçük tüccarlar.
  4570. élipsatarliq: Tüccarlik. Élipsatarliq qilmaq – Tüccarlık yapmak.
  4571. éliwalmaq: Almak. Hakimiyetni qolgha éliwalmaq – Hakimiyeti ele geçirmek.
  4572. éliwe-éliwe: liwe-éliwe éytip bérimen – Teferruatıyla söyleyeceğim.
  4573. éliwetmek: Kaldırmak.
  4574. élish: (almaq'tan) Alış, alma. Élishning bermigi bar – Almanın vermesi var. Ala qarghida élishing bolsun – d. Alaca kargada alacak şeyin olsun; Kimde olursa olsun ki, alacak şeyin olsun, bir gün alırsın. Oqushqa élish – Okula öğrenci alma. Ishtin élish – İşten alma. Xotun élish – Kadın alma; evlenme.
  4575. élish-bérish: Alış veriş. Bizning öz-ara élish-bérishimiz bar – Bizim kendi aramızda karşılıklı alış verişimiz var.
  4576. élishqanliq: Kaldırma, toplama.
  4577. élishmaq: (almaq'tan) Karşılıklı almak. Xet élishmaq – Karşılıklı mektup almak. Qol élishmaq – El sıkışmak. Qol éliship körüshtuq – El sıkışarak görüştük. Aghriq bilen élishmaq – Hastalık ile mücadele etmek. Uning bilen éliship qaldim – Onunla çatışmaya girdim.
  4578. élishturmaq: (élishmaq'tan) Değiştirmek. Élishturup almaq – Değiştirivermek.
  4579. émchek: bk. emchek.
  4580. émen: Meşe (ağacı).
  4581. émenlik: Meşe ormanı.
  4582. émgek: Emek. Emgek nemünichisi – Emek nümunecisi; emek önderi. Ilmiy emgek – Bilimsel çalışma. Jismaniy emgek – Bedensel çalışma.
  4583. émish: Körgen émish – Görmüşmüş (birleşik çekimlerin rivayet şeklini hasıl eden yardımcı fiil).
  4584. émitküchi: Emzirdiren, süt nine, süt ana.
  4585. émitmek: Emzirmek, meme vermek.
  4586. émizge: Emzik.
  4587. émizlik: bk. émizge.
  4588. émtihan: İmtihan, sınav.
  4589. ének: İnek.
  4590. éngek: Çene. Éngiging ajrighur – küf. Çenen kopsun.
  4591. éngil: Üniforma, ilbas etmek.
  4592. éngishmek: İğilmek, bükülmek.
  4593. éngishtürmek: (éngishmek'ten) Eğriltmek.
  4594. éngiz: Tarla, kır. Bughday éngizi – Buğday tarlası. 2. Mera, otlak, yayla.
  4595. éngizliq: Tarla yeri, ekin yeri.
  4596. énike: Enneciğim.
  4597. éniq: Açık, açık seçik, net. Énighraq yaz – Biraz açık yaz. Éniq xewerlerge qarighanda – Net haberlere göre. Énighigha yetmek – Açığa kavuşturmak.
  4598. éniqlanghuchi: gr. Belirtilen (açıklanması gereken unsur).
  4599. éniqlanmaq: Açıklanmak.
  4600. éniqlash: bk. éniqlimaq.
  4601. éniqlighuchi: gr. Tanımlayan, belirten, açıklayan.
  4602. éniqliq: Netlik, açılık.
  4603. éniqlima: Tanımlama, belirleme.
  4604. éniqlimaq: Açıklamak.
  4605. éniqsiz: Net değil, açık olmayan, belirsiz.
  4606. éniqsizliq: Belirsizlik, açık olmama hali.
  4607. éning: Onun; bk. uning. Éning üchün – Onun için.
  4608. ép: (élip) Alıp. Épqachmaq (élip qachmaq) – alıp kaçmak. Épqachti parang – Dedikodu, boş söz. Épqachti paranglargha qarighanda – Dedikodulara göre.
  4609. épil-tépil: Aceleyle, çarçabuk. Épil-tépil chiqip kettuq – Acele çıkıverdik.
  4610. épkelmek: Getirmek. Munu soghilarni épkelduq – İşte bu hediyeleri getirdik.
  4611. épqalmaq: Alıkoymak.
  4612. érdi: y.f. At bolsa körer erdim, bérip kara qéshimni – Atım olursa kara kaşımı (sevgilimi) gidip görürdüm.
  4613. éreng: Mahcubiyet.
  4614. érensiz: Dikkatsiz.
  4615. érensizlik: Dikkatsizlik. Érensizlik qilmaq – Dikkatsizlik etmek.
  4616. érigeshmek: Münakaşa etmek, tartışmak, çekişmek.
  4617. érighuch: Erir, eriyen, eriyebilir.
  4618. érik-östeng: Arık-kenal.
  4619. ériq-oyman: Engebeli; düzgün olmayan yer.
  4620. ériqla: Ancak, olsa olsa, en çok, yalnız, tek.
  4621. ériqlatmaq: (ériqlimaq'tan) Temizletmek.
  4622. ériqlimaq: Temizlemek.
  4623. érimek: Erimek.
  4624. érimes: Erimez.
  4625. érimeslik: Erimezlik.
  4626. érin: ağ. Dudak.
  4627. érinchek: Erincek, üşenen, tembel, utangaç, mahcup. Érinchekning etisi tola – Tembelin yarını çok.
  4628. érincheklik: Tembellik. Érincheklik qilmaq – Tembellik etmek.
  4629. érinmek: Üşenmek.
  4630. érishish: Erişiş, erişme.
  4631. érishkenlik: Erişme hali. Ular parlaq muweppeqiyetlerge érishkenligi üchün tartuqlandi – Onlar parlak muvaffakiyetlere erişdiği için mükafatlandı.
  4632. érishmek: Erişmek. Ghelibige érishmek – Galibiyete erişmek.
  4633. érishtürmek: (érishmek'ten) Eriştirmek.
  4634. érishtürüsh: bk. érishtürmek.
  4635. éritish: Eritiş, eritme. Polat éritish zawodi – Çelik eritme fabrikası.
  4636. éritküch: Eritme aleti.
  4637. éritküchi: Eriten. Polat éritküchi – Çelik eriten.
  4638. éritme: Eritme.
  4639. éritmek: Eritmek. Yagh éritmek – Yağ eritmek. Sözing bilen méni éritiwetting – Sözün ile beni meylettin.
  4640. érmek: Eğlence, oyuncak. Érmek qilmaq – Eğlence etmek; eğlenmek.
  4641. érmen: bk. emen.
  4642. ésedimek: Hıçkırmak, hıçkırık, ıklamak.
  4643. ésen: Esen, selamet.
  4644. ésen-aman: Sağ-selim.
  4645. ésen-amanliq: Sağ-selimlik. Ésen-amanliq surashmaq – Karşılıklı hal-hatır sormak.
  4646. ésenggiretmek: (ésenggirimek'ten) Döndürmek, başım döndürmek, batumak.
  4647. ésenggirimek: Baş dönmesi, kendini kaybetmek, batmak.
  4648. ésenleshmek: Hal-hatır sormak.
  4649. ésighliq: Asılı. Ésighliq turmaq – Asılı durmak.
  4650. ésiq: Asılı.
  4651. ésil: a. bk. esil.
  4652. ésilmaq: Asılmak. Ésilip turmaq – Asılı durmak. Ésilip qalmaq – Asılı kalmak. Ésilip ölmek – Asılarak ölmek.
  4653. ésit: Yazık.
  4654. ésitkine: bk. ésit.
  4655. Éston: Eston. Éston ayili – Eston kadını. Éston xelqi – Eston halkı. Éston tili – Eston dili.
  4656. ét: ağ. bk. et.
  4657. étek: Etek. Kün nurini étek bilen yépip bolmaydu – Güneş şığı etekle örtülemez. Yéza étigi – Köy kıyısı. Bir étek kök téridim – Bir etek yeşil (sebze yerine kullanılan yonca yaprağı) topladım. Tagh étigi – Dağ eteği. Étek astidin – Etek altından. Étek yaymaq – Etek yaymak. Étek kiri – âdet, aybaşı görmek, kirlenmek.
  4658. éteklik: Eteklik. Éteklik kiyim – Eteklik giyim.
  4659. étibar: a. bk. étiwar.
  4660. étibaren: a. bk. étiwaren.
  4661. étik: Kapalı, kilidi.
  4662. étiklik: Kapalı, kilitli. Penjiriliri étiklik édi – Pencereleri kapalı idi.
  4663. étiq: bk. étik.
  4664. étiqat: İtikat, inanış. Étiqat qilmaq – İtikat etmek. Uning sözini barliq étiqatim bilen tingshidim – Onun sözünü can ve gönülden dinledim.
  4665. étiqliq: bk. étiklik.
  4666. étilmaq: (atmaq'tan) Atılmak, vurulmak. Étilip ölmek – Vurularak ölmek. Étilghan oq yénip kelmes – Atılmış ok geri dönmez. Eskerlirimiz düshmen'ge qarshi étildi – Askerlerimiz düşmana karşı atıldı. Étilip turmaq – Sıçrayıp kalkmak. U ornidin étilip turdi – O yerinden sıçrayıp kalktı. Étilip chiqmaq – Sıçrayıp çıkmak; hızla çıkmak. Étilip kirmek – Sıçrayıp girmek, hızla girmek.
  4667. étilmek: Edilmek. Ölüm jazasigha höküm étilmek – Ölüm cezası hükmü gidililmek.
  4668. étim: Doz, belli miktar. Bir etim dora – Bir el ateşleyebilecek miktarda barut.
  4669. étirap: a. İtiraf. Étirap qilmaq – İtiraf etmek. Gunayini étirap qildi – Suçunu itiraf etti.
  4670. étiraz: a. İtiraz. Qet'iy étiraz – Katî itiraz; kesin itiraz. Étiraz qilmaq – İtiraz etmek.
  4671. étirazsiz: a.u. İtirazsız.
  4672. étirazsizliq: a.u. Birazsızlık.
  4673. étiwar: a. bk. etiwar.
  4674. étiwaren: a. bk. etiwaren.
  4675. étiwétish: bk. étiwetmek.
  4676. étishturmaq: (étishmaq'tan I) Atıştırmak.
  4677. étiyoq: Atsız parmak.
  4678. étiz: Tarla, kır, ekin alanı. Étiz-ériq ishliri – Tarla işleri.
  4679. étizliq: Ekinlik.
  4680. étmaq: Silmek. Étip tazilimaq – Silerek temizlemek.
  4681. étmek: İliştirmek, düğmelemek.
  4682. étnograf: r. Etnograf.
  4683. éwetish: bk. éwetmek.
  4684. éwetmek: Göndermek.
  4685. éwitmek: Yumuşatmak, nemlendirmek.
  4686. ésh: Eş 2. Çift.
  4687. éshan: f. 1. Din adamlarının başkanı; hocalar 2. Çileri, dünya zevklerinden çekilmiş kimse.
  4688. éshanliq: f.u. 1. Din işlerinin başkanlığına ait durum 2. Çilecilik.
  4689. éshek: Eşek. Éshekning özi haram, küchi halal – Eşeğin kendisi haram gücü helal. Éshek qurti – Tespih böceği. Sériq éshek – Akrep. Éshek yémi – Ürtiker, ısırgan, ısırgangiller.
  4690. ésheklik: Duygusuzluk, akılca zayıflık, dar kafalılık, hamakatlik.
  4691. éshinmaq: Aşınmak. Éshinghan ashliqni hökümetke sétip bérish – Aşınmış (fazla) hububatı hükümete satmak.
  4692. éshish: (ashmaq'tan) Aşma, geçme. Dawan éshish – Dağı aşma (geçme).
  4693. éshkek: Kayık küreği.
  4694. éyi: bk. ay. Taziliq herikiti éyi – Temizlik yapma ayı.
  4695. éyiq: Ayı. Aq éyiq – Ak ayı. Küreng éyiq – Gri ayı. Chishi éyiq – Dişi ayı. Éyiq uwisi – Ayı yuvası.
  4696. éyil: Kolan. Atning éyilini tart – Atın kolanını çek.
  4697. éyip: a. Ayıp, kusur, suç. Muning néme éywi bar? – Bunun ne ayıbı var? Méning néme éywim bar? – Benim ne gibi suçum var? Eyip mende – Suç bende. Eyipke buyurmang – Kusura bakmayın.
  4698. éyipkar: a.f. Suçlu, sanık.
  4699. éyipkarliq: a.f.u. Suçluluk.
  4700. éyiplanmaq: Suçlanmak.
  4701. éyiplash: bk. éyiplimaq.
  4702. éyiplen'güchi: a.u. Sanık.
  4703. éyiplighuchi: a.u. mahk. Davacı, itham eden.
  4704. éyiplik: a.u. Suçlu, kusurlu, davalı.
  4705. éyiplimaq: a.u. Suçlamak.
  4706. éyipname: a.f. Mahkumiyet kararı, iddianame.
  4707. éyipsiz: a.u. Suçsuz, kusursuz.
  4708. éyipsizlik: a.u. Suçsuzluk, kusursuzluk.
  4709. éyne: bk. ene.
  4710. éypdar: a.f. Suçlu, sanık.
  4711. éytarliq: Söylemeye değer. Éytarliq héchnéme bolmidi – Söylemeye değer hiçbir şey olmadı.
  4712. éytilmaq: (éytmaq'tan) Söylenmek. Yuqurida éytilip ötken – Yukarıda söylenmiş (anılmış).
  4713. éytishmaq: (éytmaq'tan I) 1. Küfür, ağız kavgası 2. Toplu şarkı söylemek.
  4714. éytqandek: Söylediği gibi.
  4715. éytqusiz: Akıl almaz, akla hayale gelmez. Éytqusiz köp – Tasavvur edilemeyecek kadar çok. Éytqusiz éghirliq – Akıl almaz derecede güç.
  4716. éytquzmaq: (éytmaq'tan I) Söyletmek, davet ettirmek; bk. éytturmaq. U xelqni toygha éytquzdi – O halkı düğüne davet ettirdi.
  4717. éytmaqchi: Söyleyim de, aklıma geldi, evet, bir de. Éytmaqchi tünügünki kitapni ber – Bir de dünkü kitabı ver.
  4718. éytturmaq: (éytmaq'tan I); bk. éytquzmaq.
  4719. ézik: Ezik, buruşuk, kırışık.
  4720. éziq: Köpek dişi, fil dişi, azı dişi.
  4721. éziqliq: Dişli.
  4722. ézilenggülük: Gevşeklik. Ézilenggülük qilmaq – Gevşeklik etmek.
  4723. ézilgüchi: Ezilen. Ézilgüchi xelqler – Ezilen halklar.
  4724. ézilmek: Ezilmek.
  4725. ézitqu: Baştan çıkaran, iblis, şeytan, cin.
  4726. ézitquluq: Baştan çıkarma hali. Ézitquluq qilmaq – Azdırmak; yoldan çıkarmak, kışkırtmak, saptırmak.
  4727. ézitmaq: Azdırmak, saptırmak, yoldan çıkarmak.
  4728. éziz: a. Aziz.
  4729. ézizlash: a.u. bk. ézizlimaq.
  4730. ézizlimaq: Hürmet etmek, saygı göstermek, yüceltmek.
  4731. ézlen'gu: bk. ézlenggü.
  4732. ézlenggü: Gevşek, cansız. Qandaq ézlenggü sen özen?! – Sen nasıl bir gevşek insansın?!
  4733. fabrika: r. Fabrika. Yipekchilik fabrikisi – İpek fabrikası. Paxta toqumichiliq fabrikisi – Dokuma fabrikası.
  4734. fabrikichi: Fabrikacı.
  4735. fakt: r. Delil, kanıt.
  4736. fakultét: r. Fakülte. Filologiye fakultéti – Filoloji fakültesi.
  4737. famile: r. Soyad.
  4738. farfor: a. Porselen.
  4739. fashist: r. Faşist.
  4740. fashistlashmaq: Faşistlaşmak.
  4741. fédératip: r. Federasyon.
  4742. fédératipliq: r.u. Birleşik, müşterek.
  4743. fédératsiye: r. Federasyon.
  4744. féldshér: r. Sağlık memuru.
  4745. féodal: r. Feodal, derebeylik.
  4746. féodalizm: r. Feodalizm, derebeylik.
  4747. féodalliq: Derebeylik.
  4748. férma: r. Firma.
  4749. féstiwal: r. Festival.
  4750. féwral: Şubat, ikinci ay.
  4751. film: r. Film.
  4752. filolog: r. Filolog.
  4753. filosofiye: r. Felsefe.
  4754. Fin-Ugor: Fin-Uğor. Fin-Ugor tilliri – Fin-Uğor dilleri.
  4755. Finlandiyelik: r.u. Finlandiyeli.
  4756. firewn: a. tar. 1. Firavun 2. mec. Aç gözlü zengin 3. Tiran, zorba, müstebit hükümdar.
  4757. fizik: r. Fizikçi, fizik bilgini.
  4758. fizika: r. Fizik. Fizika derslighi – Fizik kitabı.
  4759. fizikilik: r.u. Fiziki, bedence.
  4760. fiziolog: r. Fizyoloji bilgini.
  4761. fiziologiye: r. Fizyoloji.
  4762. fizkultura: r. Beden eğitimi.
  4763. flot: r. Filo. Herbiy-déngiz floti – Askerî deniz filosu. Herbiy-hawa floti – Askerî hava filosu.
  4764. fond: r. Fon, stok.
  4765. fonétika: r. Fonetik, sesbilgisi.
  4766. fonétikichi: r.u. Sesbilimcisi, fonetikçi.
  4767. fontan: r. Fıskiye, fışkırık, havuz fıskiyesi.
  4768. formula: r. Formül.
  4769. fosfat: r. Fosfat.
  4770. foto: r. Foto. Fotogha élish – Foto çekme.
  4771. fotoapparat: r. Fotoğraf makinesi.
  4772. fotograf: r. Fotoğraf.
  4773. fotografiye: r. Fotografya.
  4774. fotografiyilik: r.u. Fotoğraftık.
  4775. fotonusxa: r.a. Fotokopi.
  4776. frank: r. Frank. Shwéytsariye frankisi – Isveçre Franki.
  4777. Fransuz: Fransız. Fransuz tili – Fransız dili.
  4778. Fransuzche: Fransızca.
  4779. front: r. Cephe.
  4780. fung: ç. Alan ölçü birimi.
  4781. funt: r. Funt. Misir funti – Mısır funtu.
  4782. gach: Taklidî ses (çubukla vurarken).
  4783. gachcha: Kör. Gachcha adem – Dar kafalı adam.
  4784. gachchida: Çıtırdatarak. U almini gachchida qilip chaynidi – O elmayı çıtırdatarak çiğnedi.
  4785. gachildatmaq: Çıtırdatmak.
  4786. gachildimaq: Çıtırdamak.
  4787. gachiliq: Orta derecede olma hali.
  4788. gaday: f. Yoksul, fakir.
  4789. gadaychiliq: Fu. Yoksulluk, fakirlik.
  4790. gadaylanmaq: bk. gadaylashmaq.
  4791. gadaylashmaq: f.u. Yoksullaşmak, fakirleşmek.
  4792. gadaylashturmaq: f.u. (gadaylashmaq'tan) Yoksullaştırmak, fakirleştirmek.
  4793. gadaylashturush: f.u. bk. gadaylashturmaq.
  4794. gadayliq: f.u. Yoksulluk, fakirlik.
  4795. gadirmash: Karışıklık, düzensizlik. Gadirmash qilmaq – Karıştırmak.
  4796. gadirmashlashturuwetmek: Karıştınvermek; düzensiz hale getirmek.
  4797. gaga: ağ. bk. walley.
  4798. gagar: ağ. bk. walley.
  4799. gah: f. Kâh, bazen. Gah kélidu, gah kelmeydu – Bazen gelir, bazen gelmez.
  4800. gazh-guzh: Taklidî ses. Gazh-guzh qilmaq – Cızırdamak.
  4801. gazhildash: bk. gazhildimaq.
  4802. gazhildatmaq: (gazhildimaq'tan) Cızırdatmak.
  4803. gazhildimaq: Cızırdamak.
  4804. gal: Boğaz. Gélimdin tamaq ötmeydu – Boğazımdan yemek geçmiyor; İştahsızım; Rahatsızım; Canım sıkılıyor.
  4805. galdi-guldung: Tutarsız, boşboğaz.
  4806. galdi-guldungluk: Tutarsızlık, boşboğazlık.
  4807. galmusluq: Dar kafalılık.
  4808. galmush: Kör, küt, dar kafalı.
  4809. galstuk: r. Kıravat, boyunbağı.
  4810. galstukluq: r.u. Kıravatlı.
  4811. galwang: Kör, küt, ahmak. Galwang bolmaq – Ahmak olmak, aldanmak.
  4812. galwangliq: Kütlük, duygusuzluk, akılca zayıflık, dar kafalılık.
  4813. galzang: Aklı zayıf. Galzang bolmaq – Akıl zayıflığı.
  4814. galzangliq: Akıl zayıflığı.
  4815. ganggirash: bk. ganggirimaq.
  4816. ganggiratmaq: (ganggirimaq'tan) Sersemletmek, zihnini bulandırmak, aklını şaşırtmak.
  4817. ganggirimaq: Sersemlemek, aklını şaşırmak. Béshim ganggirap qaldi – Ne yapacağımı bilemeden şaşırıp kaldım.
  4818. ganggiritish: bk. ganggiratmaq.
  4819. ganggung: ç. Bahadir, pehlivan.
  4820. ganggungluq: ç.u. Bahadirlik, pehlivanlık. Ganggungluq qilmaq – Pehlivan olmak.
  4821. garang: f. 1. Beyinsiz, kaim kafalı, et kafalı, ahmak. 2. İntizamsız, allak bullak.
  4822. garang-gurung: Karışık ses taklidi.
  4823. garanglashmaq: f.u. Körleşmek, beyni körleşmek.
  4824. garangliq: Körlük, beyin durgunluğu.
  4825. garanglishish: bk. garanglashmaq.
  4826. garay: Koyu.
  4827. garayliq: Koyuluk.
  4828. garis: a. ağ. bk. waris.
  4829. garisliq: a.u. ağ. bk. warisliq.
  4830. garki: f. efs. Vücudu at, kafasının ortasında da bir boynuz olarak tasavvur edilen bir hayvan.
  4831. garmon: r. Garmunika.
  4832. garmonchi: r.u. Garmunikçi.
  4833. garnizon: r. Garnizon, muhafız kuvvet.
  4834. gas: Sağır, işitmez. Gas adem – Sağır adam. Gas bolup qalmaq – Sağır oluvermek.
  4835. gaslashmaq: Sağırlaşmak.
  4836. gasliq: Sağırlık.
  4837. gastrol: r. Turne.
  4838. gay-gayida: f.u. Bazen, seyrek, ara sıra.
  4839. gaybir: f.u. Bazı bir. Gaybir ademler – Bazı bir insanlar.
  4840. gayi: f. Bazı, ara sıra. Gayi chaghda – Bazı zaman.
  4841. gayida: f.u. Bazen, bazı zaman.
  4842. gayisi: f.u. Bazısı. Ularning gayisi kelmidi – Onların bazısı gelmedi.
  4843. gaz: r. Gaz. Buqquchi gaz – Boğan gaz. Yash aqquzidighan gaz – Göz yaşartan gaz.
  4844. gazir: ç. Ayçiçeği çekirdeği. Gazir yéghi – Ayçiçeği çekirdeği yağı.
  4845. gazlash: bk. gazlimaq.
  4846. gazlashmaq: r.u. Gazlaşmak.
  4847. gazlashturmaq: r.u. (gazlashmaq'tan) Gaz haline getirmek.
  4848. gazliq: r.u. Gazlı. Gazliq bomba – Gazlı bomba; gaz bombası.
  4849. gazlimaq: r.u. Gazlamak.
  4850. gazsiman: r.u. Gaz gibi, gaza benzer.
  4851. -ge: Yön eki. Kimge – Kime. Öyge – Eve. Sheherge – Şehire.
  4852. gechgey: ağ. bk. gerden.
  4853. geden: bk. gerden.
  4854. gedeng: Hareketsiz, kımıldamaz.
  4855. gedenglik: Hareketsizlik, kımıldamazlık.
  4856. gedenkesh: f. İnatçı, direngen, harın.
  4857. gedenkeshlik: f.u. İnatçılık, direngenlik, harınlık.
  4858. gegechük: ağ. bk. walley.
  4859. gezh-pezh: Yaygara, gürültü.
  4860. gezhge: Ense, artkafa.
  4861. geme: Bodrum 2. Zeminlik, toprak dam.
  4862. gemlenmek: Gamlı olmak; dert çekmek.
  4863. gemlik: Gamlı, hüzünlü, dertli, üzüntülü.
  4864. gemliwélish: a.u. Tedarik etme, stoklama.
  4865. gende: Gübre, mayıs.
  4866. gendi: bk. gende.
  4867. gengze: ç. Lokanta; bk. ashxana.
  4868. genj: f. tar. Servet, zenginlik.
  4869. genjing: Candan, samimi olarak, açık yürekle, dürüst. Genjing gep qilmaq – Dürüst söylemek.
  4870. gep: f. Söz, kelime. Béhude gep – Saçma, laf, palavra. Quruq gep – Boş laf. Gep tarqidi – Söz dağıldı. Héch gep emes – Birşey değil. Hemme gep shuningda – Bütün mesele şunda. Néme gep? – Nedir? Héch gep yoq – Hiçbir şey yok. Gep tushughuchi – Söz taşıyıcı; dedikuducu. Gep toqumaq – Dedikodu yapmak. Xewer gep – Haber söz. Ündesh gep – Ünlem söz. Soraq gep – Soru söz. Gep qayturmaq – İtiraz etmek; karşı söylemek. U gep qilmay qaldi – O sustu; O konuşmadı. U kishige héch gep kelmeydu – O kişiye hiç söz gelmez. Gep sanjimaq – Kinaye etmek. Geptin gep chiqti – Sözden söz çıkb. Gepke kirmeydighan adem – Söz dinlemez adam. Gep tingshimaq – Söz dinlemek. Gep tegiship ketmek – Ağız kavgası yapmak. Gep satmaq – Laf satmak. Gepke salmaq – Konuşturmak.
  4871. gep-söz: f.u. Konuşma. Ular gep-söz qilmay olturushatti – Onlar konuşmadan oturuyorlardı.
  4872. gepchan: f.u. Hatip, konuşkan; bk. sözchan.
  4873. gepchil: f.u. bk. gepchan.
  4874. gepchillik: f.u. Konuşkanlık.
  4875. gepdan: f. bk. gepchan.
  4876. gepdanlik: f.u. Hatiplik. Gepdanliq qilmaq – Hatiplik yapmak.
  4877. gepleshmek: f.u. Konuşmak.
  4878. geplishish: bk. gepleshmek.
  4879. gepsatar: f.u. Geveze, boşboğaz, çenebaz.
  4880. -ger: f. Farsça ek, Türkçedeki meslek eki '-çi' ekini karşılar. Sodiger – Tüccar. Zerger – Kuyumcu.
  4881. gerbi-shimal: a. Kuzey batı.
  4882. gerche: f. Gerçi.
  4883. gerden: Ense, artkafa. Gerden'ge almaq – Üstlenmek; sorumluluğu üstlenmek.
  4884. gerdesh: f. Dönüm, dönüş, cilve. Pelekning gerdishi – Kaderin cilvesi.
  4885. gerepshe: ağ. bk. bégiz.
  4886. gesiyet: a. ağ. bk. wesiyet.
  4887. gewde: f. Gövde, vücut.
  4888. gewdilendürmek: Cisimlendirmek, canlandırmak, tahakkuk ettirmek.
  4889. gewdilenmek: Cisimlenmek, tahakkuk etmek.
  4890. gesht: f. Zevk, lezzet, haz.
  4891. geyjang: ç. Muhtar.
  4892. gezende: f. 1. Söz dinlemez, itaatsiz 2. Zararlı, muzır 3. mec. Alçak, namussuz.
  4893. gezlime: f.u. Kumaş.
  4894. gezlimek: f.u. Arşın ile ölçümek.
  4895. gezmal: f.a. Kumaş.
  4896. géchildatmaq: Çıtırdatmak, kıtırdatmak.
  4897. géchildimaq: Çıtırdamak, kıtırdamak.
  4898. gédenggür: Kibirli, kurumlu.
  4899. gédenggürlük: Kibirlilik, kurumluluk.
  4900. gédesh: f. ağ. bk. gérdesh.
  4901. gédeygen: Kibirli, kurumlu.
  4902. gédeymek: Kibirlenmek, gururlanmak.
  4903. gékirtek: Boğaz. Gékirtektin almaq – Boğazından yakalamak.
  4904. général: r. General.
  4905. généralissimus: r. Başkumandan.
  4906. généralliq: r.u. Generallik.
  4907. géolog: r. Jeolog, jeoloji uzmanı.
  4908. géologiye: r. Jeoloji.
  4909. géométriye: r. Geometri, hendese.
  4910. géométriyilik: r.u. Geometrik, hendesî.
  4911. gérb: r. Arma, damga.
  4912. gérdesh: Kenar, çerçeve.
  4913. gérem: ağ. bk. geme.
  4914. géshter: Bir tür çalgı aleti.
  4915. gézekchilik: Bekçilik.
  4916. gézekleshmek: Nöbetleşmek, sırayla. Gézekliship ishleshmek – Nöbetleşerek çalışmak.
  4917. gézekmu-gézek: Nöbetleşerek.
  4918. gézektiki: Sıradaki.
  4919. gézendichilik: f.u. 1. İtaatsizlik 2. Zararlılık, 3. Alçaklık, namussuzluk.
  4920. gézendilik: f.u. bk. gézendichilik.
  4921. gézerimek: İnat, direngenlik, harınlık.
  4922. gézit: r. Gazete. Tam géziti – Duvar gazetesi. Kündilik gézit – Günlük gazete.
  4923. gézitchi: r.u. Gazeteci.
  4924. gézquyruq: Akbaba; bk. tazqara.
  4925. gijing: Can sıkıcı.
  4926. gijingliq: Can sıkıcı bir tarzda.
  4927. gilas: f. Vişne.
  4928. gildinglash: bk. gildinglimaq.
  4929. gildinglatmaq: (gildinglimaq'tan) Titretmek, sallandırmak.
  4930. gildinglimaq: Titremek, sallanmak.
  4931. gildingwash: Başı devamlı titreyen kimse.
  4932. gilem: f. Kilim, halı.
  4933. gilemche: f. Küçük halı; küçük kilim.
  4934. gilemchi: f.u. Halıcı, kilimci.
  4935. gilemchilik: f.u. Halıcılık, kilimcilik.
  4936. gimn: r. Millî marş, devlet marşı.
  4937. gimnastika: r. Jimnastik.
  4938. gimnastikchi: r.u. Jimnastikçi.
  4939. gimnaziye: r. Lise.
  4940. gir: r. Terazi, tartı, kantar.
  4941. girchi: r.u. Kantar katibi.
  4942. girdap: f. Dalga, girdap, su çevrisi. Urush girdawigha tartmaq – Savaş içine çekmek.
  4943. girdenan: Kaim tandır ekmeği (normal tandır ekmeğinden farklı olarak, girdenanm hamuru sert yoğundur).
  4944. gire: f. Kıskaç. Ikki front girishi ichide – İki cephe arasında.
  4945. gireleshmek: Birbirinin içine girmek; iç içe olmak.
  4946. gireleshtürmek: (gireleshmek'ten) Birbirine giriştirmek; iç içe olmasını sağlamak.
  4947. giren: Çevre.
  4948. giriptar: f. Karşılaşmak, yakalanmak. Bir balagha giriptar boldum – Bir belaya yakalandım.
  4949. giriptarliq: f.u. Karşılaşma hali; yakalanma hali.
  4950. girt-girt: Çıtırtı, kıtırdı. Girt-girt qilip chaynimaq – Kıtırdatıp çiğnemek.
  4951. girtash: r.u. Terazi taşı; kantar taşı.
  4952. girtildimaq: Çıtırdamak, kıtırdamak.
  4953. girwek: Kıyı, kenar.
  4954. girxana: Uncu dükkanı.
  4955. girimsen: Donuk, sönük, renksiz.
  4956. gitar: r. Gitara, kitara.
  4957. gitarchi: r.u. Gitarcı, kitarcı.
  4958. gitaz: ağ. bk. qorultaz.
  4959. giya: f. Yabanî ot.
  4960. giyde: ağ. bk. girde.
  4961. giye: Efsanevî kuş 2. Kağıt ejderha.
  4962. gobi: ç. Çöl, bozkır.
  4963. godung: Gürültü.
  4964. godunglashmaq: Gürültülü konuşmak.
  4965. gojun: Heybe.
  4966. gokey: ç. Pide, çörek.
  4967. gol: f. Kalın kafalı, ahmak, aptal.
  4968. goleng: ç. 1. Kaolin 2. Hint dansı.
  4969. golluq: f.u. Kalın kafalılık, ahmaklık, aptallık.
  4970. golmush: Saflık, safdil.
  4971. Gomindang: ç. Milliyetçi Çin Partisi.
  4972. Gomindangchi: ç.u. Milliyetçi Çin Partisi'nin taraftan (üyesi).
  4973. gopat: a. ağ. bk. wapat.
  4974. Gowuyüen: ç. Çin Halk Cumhuriyeti'nin devlet şurası.
  4975. goshchi: f.u. Kasap.
  4976. goshungluq: Gurur, iftihar.
  4977. goto: ç. Lagar beygir.
  4978. goyaki: f. bk. goya.
  4979. gödek: f. Ufak, küçük.
  4980. gödeklik: Ufaklık, küçüklük.
  4981. göher: İnci, halis inci. Köz göhiri – Göz bebeği.
  4982. göjey: ç. Sarma, sargı.
  4983. gör: f. Kabir, mezar. Bir ayighi yerde, bir ayighi görde – Bir ayağı yerde, bir ayağı mezarda (yaşlı insanlar için).
  4984. görchi: f.u. Mezarcı, mezar kazıcı.
  4985. göre: f. bk. görü.
  4986. Görxan: Görhan (12. yüzyılda Orta Asya'yı, istila eden Karahitaylar'ın hanı).
  4987. görka: f. bk. görkaw.
  4988. görkar: f. bk. görkaw.
  4989. görkaw: f. Mezarcı, mezar kazıcı.
  4990. görkawliq: f.u. Mezarcılık, mezar kazıcılıği.
  4991. görü: f. Rehin, rehine koymak. Görüge almaq – Rehin almak.
  4992. görüxana: f. Rehin sandığı.
  4993. görüxet: f. Makbuz, senet.
  4994. görükesh: f. Murabahacı, tefeci.
  4995. görükeshlik: f.u. Murabahacılık, tefecilik.
  4996. görüstan: f. Mezar.
  4997. görüstanliq: f.u. bk. görüstan.
  4998. gösh: f. Et. Pishiq gösh – Pişmiş et. Xam gösh – Ham et. Loq gösh – Kemiksiz et. Qoy göshi – Koyun eti. At göshi – At eti. Toxu göshi – Tavuk eti. Gösh nan – Etli pide.
  4999. göshdar: f. Etli.
  5000. göshdarliq: f.u. Etlilik.
  5001. göshgirde: f.u. Etli börek.
  5002. göshlük: f.u. Etli. Göshlük qoy – Etli koyun. Göshlük ash – Etli yemek.
  5003. gösht: f. bk. gösh.
  5004. gradus: r. Derece, grado.
  5005. grazhdan: r. Vatandaş. Grazhdanlar urushi – İç savaş.
  5006. grazhdanliq: r.u. Vatandaşlık. Grazhdanliqni qobul qilmaq – Vatandaşlığı kabul etmek.
  5007. gram: r. Gram.
  5008. grammatika: r. Gramer.
  5009. grammatikiliq: r.u. Gramere ait.
  5010. granat: r. El bombası. Granat atmaq – El bombası atmak.
  5011. grim: r. Makyaj, yüz boyası. Grim qiliwalmaq – Makyaj yapmak.
  5012. grimchi: r.u. Makyajcı.
  5013. grimlenmek: r.u. Makyaj yapmak.
  5014. grimlimek: r.u. Makyaj yapmak.
  5015. grindik: r.u. Makyajlı.
  5016. grip: r. t. Grip, grip hastalığı. Grip bilen aghrimaq – Grip ile hastalanmak.
  5017. gruppa: r. bk. guruppa.
  5018. gruppiwaz: r.f. bk. guruppiwaz.
  5019. Gruzin: Gürcü. Gruzin ayili – Gürcü kadını. Gruzin xelqi – Gürcü halkı.
  5020. gudung: bk. godung.
  5021. gudunglashmaq: bk. godunglashmaq.
  5022. gum: Girdap.
  5023. guman: f. Şüphe. Guman qilmaq – Şüphe etmek. Gumanda bolmaq – Şüphelenmek.
  5024. gumanlanmaq: f.u. Şüphelenmek.
  5025. gumanliq: f.u. Şüpheli.
  5026. gumansirash: f.u. bk. gumansirimaq.
  5027. gumansirimaq: f.u. Şüphelenmek.
  5028. gumansiz: f.u. Şüphesiz.
  5029. gumansizliq: f.u. Şüphesizlik.
  5030. gumbilimaq: Dövmek, pataklamak.
  5031. gumran: f. Yıkma, yıkılma, tahrip, yıkım. Gumran bolmaq – Yıkılmak, çökmek, tahrip olmak.
  5032. gumranliq: f.u. Yıkım, inkıraz, düşme.
  5033. guna: bk. gunah.
  5034. gunah: f. 1. Günah 2. Suç.
  5035. gunahkar: f. Suçlu, günahlı.
  5036. gunahkarliq: f.u. Suçluluk, gunahhhk.
  5037. gunahliq: f.u. 1. Suçlu 2. Günahlı.
  5038. gunahlimaq: f.u. Suçlamak.
  5039. gunahsiz: f.u. 1. Günahsiz 2. Suçsuz. Gunahsiz ademning qéni töküldi – Masum insanın kanı aktı.
  5040. gunahsizliq: Günahsızlık 2. Suçsuzluk.
  5041. gunawaz: Bahçe nilüferi; zambak.
  5042. gundan: ç. Pazar, çarşı.
  5043. gundipay: f. Gardiyan.
  5044. gundu: ç. Pranga, kelepçe.
  5045. gungchendang: ç. Komünist partisi.
  5046. gungdupay: ç. bk. gundipay.
  5047. gungga: Sessiz, suskun.
  5048. gunggu: bk. gungga.
  5049. gungguluq: Sessizlik, suskunluk.
  5050. gunggurash: bk. gunggurimaq.
  5051. gunggurimaq: Cıvıldamak.
  5052. gunggurmen: ç. Kalın makama.
  5053. gunguldash: bk. gunguldimaq.
  5054. gunguldimaq: Uğuldamak, vızıldamak.
  5055. gup: Taklidî ses. U gup étip chüshti – O pat diye düştü.
  5056. gupa: ağ. bk. wapa.
  5057. gupat: a. ağ. bk. wapat.
  5058. guruh: f. Grup, ekip, sürü. Guruh guruh – Grup grup.
  5059. guruhwaz: f. Hizipçi.
  5060. guruhwazliq: f.u. Hizipçilik. Guruhwazliq qilmaq – Hizipçilik yapmak.
  5061. guruppa: r. Grup.
  5062. guruppilash: r.u. bk. guruppilimaq.
  5063. guruppilashmaq: Grup haline gelmek. Guruppiliship ishlimek – Grup halinde çalışmak.
  5064. guruppilimaq: Grup haline getirmek.
  5065. guruppiwaz: r.f. Hizipçi.
  5066. guruppiwazliq: Hizipçilik. Guruppiwazliq qilmaq – Hizipçilik yapmak.
  5067. gutu: ç. Kemik.
  5068. guw: Islık, gürültü. Xelq guw kéliwatidu – Halk gürültülü bir şekilde geliyor.
  5069. guwah: f. Şahit. Guwah bolmaq – Şahit olmak.
  5070. guwahchi: f.u. Şahit.
  5071. guwahchiliq: f.u. Şahitlik.
  5072. guwahlandurmaq: f.u. İfade etmek, delalet etmek.
  5073. guwahliq: f.u. Şahitlik. Guwahliq bermek – Şahitlik etmek.
  5074. guwahname: f. Belge, kart.
  5075. guy: ç. Şeytan.
  5076. gwardiye: r. Hassa.
  5077. gwardiyichi: r.u. Muhafız subayı.
  5078. güdük: r. Düdük, siren. Güdük chalmaq – Düdük çalmak.
  5079. gügüm: Alaca karanlık, yarı karanlık. Gügüm chüshmek – Alaca karanlık olmak.
  5080. gügüt: f. Kibrit, kükürt.
  5081. gügütluq: f.u. Kükürtlü.
  5082. güjek: Kürek. Tomur güjek – Demir kürek. Güjek chish – Ön diş.
  5083. güjekche: Küçük kürek.
  5084. güjelmek: Küretmek.
  5085. güjesh: bk. güjimek.
  5086. güjetmek: (güjimek'ten) Küretmek; kürekle toplatmak.
  5087. güjimek: Küremek.
  5088. güjütüsh: bk. güjetmek.
  5089. güküresh: bk. gükürimek.
  5090. gükürimek: Gürüldemek. Hawa gükürewatidu – Gök gürüldedi.
  5091. gül: f. Gül, çiçek. Aq gül – Beyaz çiçek. Anar gül – Nar çiçeği. Embe gül – Peygamber çiçeği. Ushshaq gül – ağ. bk. talgül. Binepshe gül – Menekşe. Pilpil gül – Karanfil çiçeği. Piyaz gül – Zambak, nilüfer. Toxu köz gül – Tavukkarası. Tügme gül – Ebegümeci. Téke saqili gül – Teke sakal çiçeği. Juxa gül – Kasımpatı. Chine gül – Karanfil çiçeği. Xan gül – Han çiçeği. Qara gül – Ebegümeci. Xitay gül – Pat (-tı). Xine gül – Kınaçiçeği. Dester gül – Koyungözü. Güli rena – Şakayık (çiçeği). Güli sepser – Süsen çiçeği. Sanbar gül – Aynısafa. Söget gül – Zakkum (ağacı). Sériq gül – San çiçek. Sebde gül – Sebde çiçeği. Sériq sebde – San sebde. Qamchi gül – Kamçı çiçeği. Qongguraq gül – Çançiçeği. Qizil gül – Gül, çay gülü. Leyli gül – Haşhaş. Leyli qazaq güli – Yabanî haşhaş. Maymun gül – Maymun çiçeği. Mexmel gül – Yıldız çiçeği. Merwayit gül – İnci çiçeği. Güli meryem – Meryem çiçeği. Nafadan gül – Nafadan çiçeği. Namazsham gül – Akşam çiçeği. Hesret güli – Kardelen çiçeği. Yögimesh gül – Sarma çiçek. Gül qéti – Taçyaprağı. Gül yüzlük – Gül yüzlü. Qacha gül – Ev çiçeği. Gül chember – Çelenk (-ği). Erkek gül – Kısır çiçek. Gül tögmek – Solmak. Gül chekmek – Nakış işlemek. Gül basmaq – Nakış işlemek;; bk. keshte.
  5092. gülab: f. Gül suyu.
  5093. gülbagh: f. Çiçek bahçesi.
  5094. gülbahar: f. Herdemtaze, çuha çiçeği.
  5095. gülchi: f.u. Çiçekçi.
  5096. gülchilik: f.u. Çiçekçilik.
  5097. gülchiray: f. Güzel, çiçek yüzlü.
  5098. güldan: f. Vazo, çiçeklik.
  5099. güldeste: f. Çiçek demeti.
  5100. güldür: Gürültü. Hawaning güldüri bar, yamghuri yoq – Havanın gürültüsü var yağmuru yok.
  5101. güldür-güldür: Gürültü, gümbürtü.
  5102. güldür-ghalap: Acele acele.
  5103. güldüras: Gürültülü, parlak, debdebeli. Güldüras alqishlar – Gürültülü alkışlar.
  5104. güldürletmek: (güldürlimek'ten) Gürültü yapmak; gümbürdetmek.
  5105. güldürlimek: Gürlemek, gürüldemek, gümbürdemek. Hawa güldürlidi – Gök gürledi.
  5106. güldürmama: Gökgürültüsü.
  5107. güldüs: Çırpıntı, şıpırtı, ses; dalgaların çırpıntısı.
  5108. güldüslesh: bk. güldüslimek.
  5109. güldüsletmek: (güldüslimek'ten) Suda ellerini çırparak ses çkartmak.
  5110. güldüslimek: Suda ellerini çırpmak.
  5111. güle: Kuru kayısı.
  5112. gülenber: f. Peygamber çiçeği, belemir.
  5113. gülenggüch: Salıncak.
  5114. gülxana: f. Çiçek bahçesi.
  5115. gülxeyri: f. bot. Ebegümeci.
  5116. güli: f. Kuru üzüm türü.
  5117. gülqaq: Kurutulmuş kayısı.
  5118. gülqen: f. Tatlı uyutucu kocakarı ilacı.
  5119. güllendürmek: f.u. Çiçeklendirmek.
  5120. güllendürüsh: f.u. bk. güllendürmek.
  5121. güllenmek: f.u. Çiçeklenmek. Baghlar güllendi – Bahçeler çiçeklendi.
  5122. güllesh: f.u. bk. güllimek.
  5123. gülletmek: f.u. (güllimek'ten) Çiçeklendirmek.
  5124. güllimek: f.u. Çiçeklemek. Alma köchetliri chirayliq güllidi – Elma ağaçları güzel çiçekledi. Güllep yashnimaq – Gelişmek; inkişaf etmek.
  5125. güllük: Çiçekli 2. Alacalı bulacalı; renkli; desenli. Güllük chit – Desenli basma.
  5126. güllünüsh: f.u. bk. güllenmek.
  5127. güllütüsh: bk. gülletmek.
  5128. gülnepshe: f. Menekşe. Gülnepshe reng – Mor.
  5129. gülreng: f. Gülrenk, pembe.
  5130. gülsepser: f. bot. Süsen çiçeği.
  5131. gülsopun: f.a. Kokulu sabun; bk. etirsopun.
  5132. gültaji: f. Taç, çiçek tacı.
  5133. gülwadan: f. Alacalı, alabulaca. Gülwadan chipar – Alacalı.
  5134. gülshen: f. Çiçek bahçesi.
  5135. gülüstan: f. 1. Çiçek bahçesi 2. Gülistan (klasik destan).
  5136. Gülyar: Gülyar (bir Uygur şarkısının adı).
  5137. gülyüz: f.u. 1. Güle benzer yüz; gül gibi yüz 2. güzel.
  5138. güm: f. Yok olmak, inkıraz, batmak, sönmek. Güm bolmaq – Yok olmak.
  5139. gümbez: f. Kubbe. Méchitning gümbizi – Mescidin kubbesi.
  5140. gümbezlik: f.u. Kubbeli.
  5141. gündixana: f. Hapishane. U gündixanida – O hapishanede.
  5142. günggürt: bk. günggüt.
  5143. günggüt: Kükürt, kibrit; bk. gügüt.
  5144. günje: ağ. bk. gürüch.
  5145. günjüt: bot. Susam.
  5146. günsiz: f.u. 1. Renksiz 2. Donuk, sönük.
  5147. güpla: Pat diye. Güpla qilip jiqilip chüshti – Pat diye düştü.
  5148. güppide: Pat diye. Güppide ésimge chüshti – Hemen aklıma geldi.
  5149. güpüldesh: bk. güpüldimek.
  5150. güpüldetmek: (güpüldimek'ten) Vurarak boğuk bir ses çıkartmak.
  5151. güpüldimek: Güıngüm etmek; küt küt etmek.
  5152. güpüldütüsh: bk. güpüldetmek.
  5153. güreykesh: f. ağ. bk. görükesh.
  5154. gürjek: bk. güjek.
  5155. gürkiretmek: (gürkirimek'ten) Suyun gürül gürül akıtılması.
  5156. gürkirimek: Suyun gürül gürül akması.
  5157. gürkürütüsh: bk. gürkiretmek.
  5158. gürrek: bk. torulgha.
  5159. gürsside: Taklidî ses. Gürsside qilip jiqilip chüshti – Pat diye düştü.
  5160. gürsüldesh: bk. gürsüldimek.
  5161. gürsüldimek: Gürültü patırtı, gümbürtü.
  5162. gürüch: Pirinç.
  5163. gürüchchi: Pirinççi.
  5164. gürüchchilik: Pirinççilik.
  5165. gürüldesh: bk. gürüldimek.
  5166. gürüldi: Gürültü.
  5167. gürüldimek: Gürültü yapmak; alevlenmek. Ot gürüldep yéniwatidu – Ateş cayır cayır yanıyor.
  5168. gürüllimek: bk. gürüldimek.
  5169. gürünj: bk. gürüch.
  5170. güwüldesh: bk. güwüldimek.
  5171. güwüldeshmek: Beraber gürültü yapmak.
  5172. güwüldimek: Gürüldemek, vızıldamak. Ot güwüldep yéniwatidu – Ateş cayır cayır yanıyor.
  5173. güye: Murabaha, murabahacılık.
  5174. güyikesh: Murahabacı, tefeci.
  5175. güzel: Güzel.
  5176. güzellesh: bk. güzellimek.
  5177. güzelleshmek: Güzelleşmek.
  5178. güzelleshtürmek: Güzelleştirmek.
  5179. güzellik: Güzellik.
  5180. güzellimek: Güzelleştirmek.
  5181. gha-gha: Taklidî ses; Karga sesi.
  5182. -gha: Yönelme eki, datif eki. Bazargha – Pazara. On somgha aldim – On liraya aldım.
  5183. ghach-ghach: Taklidî ses, gaç-guç.
  5184. ghachildash: bk. ghachildimaq.
  5185. ghachildatmaq: Gıcırdatmak, çatırdatmak.
  5186. ghachildimaq: Gıcırdamak, çatırdamak. Ghachildap turghan soghuq – Keskin soğuk.
  5187. ghachilditish: bk. ghachildatmaq.
  5188. ghachiliq: Dilsizlik.
  5189. ghachir-ghuchur: Gıcırdamak.
  5190. ghachirlash: Gıcırdamak.
  5191. ghachirlatmaq: (ghachirlimaq'tan) Gıcırdatmak.
  5192. ghachirlimaq: Gıcırdamak, çatırdamak, şakırdamak. Qishning ghachirlap turghan küni – Kışın sert soğuk günü.
  5193. ghachirlitish: bk. ghachirlatmaq.
  5194. ghadaymaq: bk. ghodaymaq.
  5195. ghadiyish: bk. ghadaymaq.
  5196. ghajash: Kemirme; bk. ghajimaq ve ghajilash.
  5197. ghajék: ağ. bk. ghijek.
  5198. ghajilanmaq: Yıpranmak, kemirilmek.
  5199. ghajilash: bk. ghajilimaq.
  5200. ghajildashmaq: Ağız kavgası yapmak; tartışmak, çekişmek, çatışmak.
  5201. ghajildishish: bk. ghajildashmaq.
  5202. ghajilimaq: Kemirmek, yıpratmak.
  5203. ghajilinish: bk. ghajilanmaq.
  5204. ghajilish: bk. ghajilimaq.
  5205. ghajimaq: Kemirmek, yıpratmak, yontmak.
  5206. ghaqildimaq: Bağırmak, vaklamak.
  5207. ghaqirash: bk. ghaqirimaq.
  5208. ghaqiratmaq: (ghaqirimaq'tan) Gürültü çıkartmak, uğuldatmak.
  5209. ghaqirimaq: Gürlemek, gürültü çıkarmak, uğuldak.
  5210. ghal-ghal: Téshi pal-pal, ichi ghal-ghal – Gösterişli fakat içi boş.
  5211. ghalibane: a.f. Muzafferane.
  5212. ghalibiyet: a. Galibiyet, zafer, başarı.
  5213. ghalibiyetlik: a.u. Başarılı. Ghalibiyetlik urush – Başarılı savaş.
  5214. ghaliq: ağ. Boğaz, gırtlak.
  5215. ghalildatmaq: (ghalildimaq'tan) Titretmek.
  5216. ghalildimaq: Titremek.
  5217. ghalip: a. Galip, yenen. Ghalip bolmaq – Galip olmak, yenmek.
  5218. ghalis: Çok. Ghalis keldi – Çok oldu.
  5219. ghaljir: Kuduz, kudurmuş. Ghaljir it – Kuduz köpek.
  5220. ghaljirane: u.f. Kudurmuşçasına, gözü kararmış.
  5221. ghaljirlanghan: Kudurmuş, gözü kararmış.
  5222. ghaljirlanmaq: Kudurmak, gözü kararmak.
  5223. ghaljirlashmaq: Kudurmak, gözü kararmak.
  5224. ghaljirliq: Kudurmuştuk, kuduzluk, kızgınlık, çılgınlık.
  5225. ghaljirlishish: bk. ghaljirlashmaq.
  5226. ghaltek: f. 1. Tekerlek 2. El arabası.
  5227. ghalwirimaq: Homurdanmak.
  5228. ghalwur: bk. ghelwir.
  5229. ghalcha: Suç ortağı, uşak, yaltak.
  5230. ghalchi: bk. ghalcha.
  5231. ghalchiliq: Yaltaklık, yağcılık.
  5232. ghang: Çıplak, şallak, kurumak, çırçıplak. Ghang bolup qalmaq – Kurumak.
  5233. ghanjugha: Yük bağlamak amacıyla eyerin arkasına takılan çift tasma. Ghanjughigha baghlimaq – Eyer tasmasına bağlamak.
  5234. ghapil: a. Gafil. Ghapil bolmaq – Gafil olmak. Ghapil qalmaq – Gafil olmak.
  5235. ghapilane: a.f. Gafilane.
  5236. ghapilliq: Gafillik, gafil olma hali. Ghapilliqta qaldim – Gafil oldum.
  5237. ghar: a. Mağara. Tash ghar – Taş mağara.
  5238. gharam: Dokurcun, tınaz, ot yığını.
  5239. gharamlash: bk. gharamlimaq.
  5240. gharamlimaq: Dokurcun yapmak.
  5241. gharang-ghurung: Hırıltı, hırıldama. Gharang-ghurung ün – Hırıltılı ses.
  5242. gharanglimaq: Hırıldamak.
  5243. gharas-ghurus: Çatırdamak. Gharas-ghurus qilip yiqilmaq – Çatırdayarak düşmek.
  5244. gharaslash: bk. gharaslimaq.
  5245. gharaslatmaq: (gharaslimaq'tan) Çatırdatmak.
  5246. gharaslimaq: Çatırdamak.
  5247. gharaybat: a. Hayretamiz, hayrete değer.
  5248. gharayip: a. Hayret, oldukça, gayet. Gharayip we ajayip nersiler – Hayret verici nesneler.
  5249. gharet: a. kit. Akım, baskın. Gharet qilmaq – Akın yapmak.
  5250. gharghira: Ölümden önceki hırıltı 2. Gargara.
  5251. gharghur: Köpeğin dalaşırken çıkardığı ses. Isht ghar-ghur qiliwatidu – Köpek ürüyor.
  5252. gharildimaq: Gürüldemek, uğuldamak.
  5253. ghars-ghurs: Taklidî ses. Ghars-ghurs etmek – Çıtırdamak, çatırdamak.
  5254. gharsildash: bk. gharsildimaq.
  5255. gharsildatmaq: (gharsildimaq'tan) Çatırdatmak.
  5256. gharsildimaq: Çatırdamak.
  5257. gharslaqilmaq: Çatırdamak.
  5258. ghart-ghart: Taklidî ses. Ghart-ghart qilmaq – Gıcırdamak.
  5259. ghartash: Kaya, kayalık.
  5260. ghas-ghas: Taklidî ses. Ghas-ghas qilmaq – Gıcırdamak, cayırdamak.
  5261. ghasildash: bk. gharsildash.
  5262. ghasildimaq: bk. gharsildimaq.
  5263. ghatildash: bk. ghatildimaq.
  5264. ghatildatmaq: (ghatildimaq'tan) Uğuldatmak, homurdatmak.
  5265. ghatildimaq: Uğuldamak, homurdamak.
  5266. ghaye: a. Gaye, amaç. Méning ghayem shu – Benim gayem budur.
  5267. ghayet: a. Gayet, pek, çok. Ghayet chirayliq – Çok güzel.
  5268. ghayibane: a. Giyabî.
  5269. ghayip: a. Kayıtsız, hazır bulunmayan, kayıp. Ghayip bolmaq – Kaybolmak.
  5270. ghayipliq: a.u. Bilinmeyen, meçhul.
  5271. ghayisiz: a.u. Gayesiz, ülküsüz.
  5272. ghayisizliq: a.u. Gayesizlik, ülküsüzlük.
  5273. ghayiwi: a. Gayevî.
  5274. ghaz: f. Kaz. Erkek ghaz – Erkek kaz. Chishi ghaz – Dişi kaz.
  5275. ghazan: ağ. bk. ghazang.
  5276. ghazang: Yere düşen sonbahar yaprağı. Ghazang bolmaq – Sararmak.
  5277. ghazanglashmaq: Sararmak, san olmak, solup sararmak. Étizlar küz küni ghazanglishidu – Tarlalar sonbaharda solup sararır.
  5278. ghazanglishish: bk. ghazanglashmaq.
  5279. ghazat: Cihat. Ghazatqa atlanmaq – Cihad savaşına girişmek.
  5280. ghazi: a. Gazi.
  5281. gheddar: a. Haince, hainlik.
  5282. gheddarliq: a.u. Hainlik.
  5283. ghele-paraq: Tahıl vergisi.
  5284. ghelet: a. Yanlış, sehven, hata.
  5285. ghelibe: a. Galebe, başarı.
  5286. ghelibilik: a.u. Galebe çalan, başarılı. Ghelibilik jeng – Başarılı savaş.
  5287. gheliti: a. Tuhaf, garip.
  5288. ghelitilik: a.u. Tuhaflık, gariplik.
  5289. ghelle: f. Ekmek, tahıl.
  5290. gheltek: Çomak 2. Makara 3. Blok.
  5291. ghelwe: f. Bağırma, bağırtı, macera, kavga, kargaşa, iskandal.
  5292. ghelwe-ghogha: Kavga, iskandal.
  5293. ghelwichi: f.u. Kavgacı, maceracı.
  5294. ghelwilik: f.u. Kavgalı, maceralı.
  5295. ghelwir: f. Kalbur; elek.
  5296. ghelwirchi: f.u. Kalbur yapan, usta.
  5297. ghem: a. Dert, acı, keder, gam, üzüntü. Ghem yémek – Kederlenmek. Ghem basmaq – Yese kapılmak.
  5298. ghem-ghusse: a. Dert, acı, keder, gam, üzüntü.
  5299. ghem-qayghu: Gam ve kaygı.
  5300. ghemgüzer: a.f. Teselli veren, avutan, sevindiren. Ghemgüzer ana – Sevindiren ana.
  5301. ghemxor: a.f. Özenle, özenişli, merhametli, acıyan.
  5302. ghemxorluq: a.f.u. Tasa, kaygı. Gemxorluq qilmaq – Merak etmek, düşünmek.
  5303. ghemkin: f. Gamlı, üzüntülü, hüzünlü.
  5304. ghemkinlik: f.u. Gamlılık, hüzünlülük.
  5305. ghemlesh: Tasarlama, merak etme.
  5306. ghemlimek: Tasarlamak, merak etmek.
  5307. ghemliwalmaq: a.u. Tedarik etmek, stoklamak.
  5308. ghemnaq: Kederli, mahzun. Ghemnaq bolmaq – Kederli olmak.
  5309. ghemsiz: a.u. Gamsız, kaygısız, tasasız.
  5310. ghemsizlendürmek: Güvenliğini sağlamak, tehlikeden korumak.
  5311. ghemsizlendürüsh: Güvenliğini sağlama, tehlikeden koruma.
  5312. ghemsizlenmek: Güvenli hale gelmek.
  5313. ghemsizlik: Kaygısızlık.
  5314. ghemze: f. Nazlı, cilve, nazlılık.
  5315. ghemzede: f. Kederli, mahzun.
  5316. gheplet: a. Gaflet. Gheplet basqan – Gafil olan.
  5317. gherbi-jenubiy: a. Güney batı.
  5318. gherbi-jenup: a. Güney batı.
  5319. gherbi-shimaliy: a. Kuzey batı.
  5320. gherbiy: a. Batı.
  5321. gherbiyleshmek: a.u. Batılılaşmak.
  5322. gherbiylishish: a.u. Batılılaşma.
  5323. gherem: f. bk. gharam.
  5324. gherez: a. Hedef, amaç. Shexsiy gherez – Özel amaç.
  5325. gherezlik: a.u. Amaçlı, kastlı.
  5326. gherezsiz: a.u. Kişisel bir menfaat gözetmeyen; şahsi çıkarını unutan.
  5327. gherezsizlik: a.u. Şahsi çıkarını unutma hali.
  5328. gherq: a. Dalma, batma. Gherq qilmaq – Batırmak. U adisini pulgha gerk qilip kétti – O ailesine yeterince para verip gitti. Gherq bolmaq – Batmak. U döletke gherq boldi – O yeterince zengin oldu.
  5329. gherqap: a.f. Kaplama, boyama, kapatma, girdap.
  5330. gherlik: Çapkınlık 2. Sahtelik, yalan.
  5331. ghewwas: a. kit. Dalgıç.
  5332. ghesh: f. Bulantı. Könglüm ghesh bolup turudu – Midem bulanıyor.
  5333. gheshlenmek: f.u. Rahatsız olmak, endişelenmek, telaşlanmak.
  5334. gheshlik: f.u. Rahatsızlık, sinirlilik, öfke.
  5335. gheynula: Erik kurusu.
  5336. gheyret: a. Gayret. Bu ishni gheyret bilen bashlidi – Bu işi gayret ile başladı. Gheyret qilmaq – Gayret etmek.
  5337. gheyretchan: a.u. Gayretli, çalışkan.
  5338. gheyretchanliq: a.u. Çalışkanlık.
  5339. gheyretlendürmek: a.u. Cesaretlendirmek.
  5340. gheyretlendürüsh: a.u. Cesaretlendirme.
  5341. gheyretlenmek: a.u. Cesaretlenmek, gayretkeşlik.
  5342. gheyretlik: a.u. Gayretli.
  5343. gheyretlinish: a.u. Cesaretlenme.
  5344. gheyretsiz: a.u. Gayretsiz.
  5345. gheyretsizlik: a.u. Gayretsizlik.
  5346. gheyri: a. Başka, değişik, ayrı, bambaşka.
  5347. gheyur: a. Cesaretli.
  5348. gheyurane: a.f. kit. Enerjik, kesin olarak.
  5349. gheyurluq: a.u. Cesaret, yüreklilik.
  5350. ghezel: a. Türkü. Ghezel oqumaq – Türkü söylemek.
  5351. ghezelchi: a.u. Şarkıcı; türkü söyleyen kimse.
  5352. ghezep: a. Gazap, hiddet, öfke. Ghezewim keldi – Öfkelendim.
  5353. ghezeplendürmek: a.u. Öfkelendirmek.
  5354. ghezeplendürüsh: a.u. Öfkelendirme.
  5355. ghezeplenmek: a.u. Öfkelenmek.
  5356. ghezeplik: a.u. Öfkeli.
  5357. ghezeplinish: a.u. Öfkelenme.
  5358. ghezine: a. bk. xezine.
  5359. ghezne: a. bk. xezine.
  5360. ghéjek: a. bk. ghijek.
  5361. ghéjir salwa: ağ. bk. tazqara.
  5362. ghéliz: a. Anlaşılmaz; anlaşılması güç. Ghéliz kep – Anlaşılmaz söz.
  5363. ghéni: a. Gani, zengin, bol.
  5364. ghénilik: a.u. Gani olma hali; zenginlik, bolluk.
  5365. ghénimet: a. Ganimet.
  5366. ghéribane: a.f. Garibane, yalnız. Ghéribane yashimaq – Yalnız yaşamak.
  5367. ghérich: Karış.
  5368. ghérichlash: Karışlama.
  5369. ghérichlatmaq: (ghérichlimaq'tan) Karışlatmak; karış ile ölçütmek.
  5370. ghérichlimaq: Karışlamak.
  5371. ghérichlitish: Karışlatma; karış ile ölçütme.
  5372. ghérip: a. 1. Seyyah, gezmen 2. Gurbet.
  5373. ghéripchiliq: a.u. bk. ghéripliq.
  5374. ghériplanmaq: a.u. bk. ghéripsinmaq.
  5375. ghéripliq: a.u. Gariplik.
  5376. ghéripsinish: a.u. Yadırkama; kendini unutulmuş hissetme.
  5377. ghéripsinmaq: a.u. Yadırkamak; kendini unutulmuş hissetmek; kendini ihmal edilmiş hissetmek.
  5378. ghérish: bk. ghérich.
  5379. ghérishlash: bk. ghérichlash.
  5380. ghéywane: a.f. Gıyaben. Ghéywane parang qilmaq – Gıyaben söylemek.
  5381. ghéywet: a. Gıybet. Ghéywet qilmaq – Gıybet etmek.
  5382. ghéywetchi: a.u. Gıybetçi.
  5383. ghéywetchilik: a.u. Gıybet etme hali.
  5384. ghéywetxor: a.f. bk. ghéywetchi.
  5385. ghich-ghich: Taklidî ses. Qar ghich-ghich qilidu – Kar gıcırdıyor.
  5386. -ghiche: Kadar anlamında ek. Toyghiche – Doyana kadar. Men alghiche – Ben alana kadar.
  5387. ghichildimaq: Gıcırdamak. Ishik ghichildidi – Kapı gıcırdadı.
  5388. ghichirlash: Gıcırdama.
  5389. ghichirlatmaq: (ghichirlimaq'tan) Gıcırdatmak. Chishlirini ghichirlatmaq – Dişlerini gıcırdatmak.
  5390. ghichirlimaq: Gıcırdamak.
  5391. ghichirlitish: Gıcırdatma.
  5392. ghichla: Büsbütün, tüm, baştan başa.
  5393. ghidighlash: Gıdıklama.
  5394. ghidighlatmaq: (ghidighlimaq'tan) Gıdıklatmak.
  5395. ghidighlimaq: Gıdıklamak.
  5396. ghidighlitish: Gıdıklatma.
  5397. ghidiq: Gıdık. Ghidighimni keltürme – Beni gıdıklama.
  5398. ghiding-piding: Mırıldanma, mırıltı. Ghiding-piding gep néme kérek – Mırıltıya ne gerek.
  5399. ghidir-büdür: Pürtüklü, pürüzlü.
  5400. ghijaq: f. ağ. bk. ghijek.
  5401. ghijek: a. Musik aleti.
  5402. ghijekchi: a.u. Çalgıcı, musikişinas.
  5403. ghijeymek: Soğuktan uyuşmak, donmak.
  5404. ghijighdash: Gıcıklama.
  5405. ghijighdimaq: Gıcıklamak.
  5406. ghijiq: ağ. Gıdıklanma, gıdıklama; bk. ghidiq.
  5407. ghijilash: ağ. Buruşturma, ezme.
  5408. ghijildash: Gıcırdama.
  5409. ghijildatmaq: (ghijildimaq'tan) Gıcırdatmak.
  5410. ghijildimaq: Gıcırdamak.
  5411. ghijimlilimaq: Buruşturmak, ezmek. U sériq saqilini ghijimlaytti – O sarı sakalını buruşturuyordu.
  5412. ghijir-ghujur: Taklidî ses. Ghijir-ghujur kelmek – Gıcırdamak.
  5413. ghijiyish: Soğuktan uyuşma, donma.
  5414. ghizh-ghizh: Tahrik etmek, kışkırtmak. Ghizh-ghizhgha salmaq – Kışkırtmak. Xelq ghizh-ghizh qaynaydu – Halk kaynaşıyor.
  5415. ghikildimaq: Şırıltı çıkarmak.
  5416. ghil: İnce ve kaygan buz.
  5417. ghil-pal: Görünüp kaybolma, yamp sönme. Shu chaghda kochining u chétide bir bala ghil-pal körünüp qaldi – O zaman sokağın öbür tarafında bir çocuk görünüp kayboldu.
  5418. ghilap: a. Kılıf. U ghilaptin qilichini sughunip aldi – O kılıftan kılıcını çıkardı.
  5419. ghildirlash: Tekerleğin yuvarlanması.
  5420. ghildirlatmaq: (ghildirlimaq'tan) Tekerleği yuvarlatmak.
  5421. ghildirlimaq: Tekerleğin yuvarlanması.
  5422. ghilghimaq: Bulanmak. Meydem ghilghip turuptu – Midem bulanıyor.
  5423. ghilghish: Bulanma, bulantı.
  5424. ghilghitmaq: (ghilghimaq'tan) Bulandırmak.
  5425. ghiljing: Soytarı, şaklaban.
  5426. ghiljinglash: Soytarılık yapma.
  5427. ghiljingliq: Soytarılık. Ghiljingliq qilmaq – Soytanlık yapmak.
  5428. ghiljinglimaq: Soytanlık yapmak.
  5429. ghiljir: bk. ghiljing.
  5430. ghiljirliq: bk. ghiljingliq.
  5431. ghilman: a. din. Cennet gençliği.
  5432. ghilt: Közi ghilt yashqa toldi – Gözü dolu dolu oldu.
  5433. ghiltang: Kaygan, kaypak, kaygın.
  5434. ghimsa: Dar geçit.
  5435. -ghina: Küçültme eki. Azghina – Azcık, biraz, fazla değil.
  5436. ghing: U ghing démey qaldi – O itiraz etmeden kaldı. Ghing qilmastin yewe – Sesini çıkarmadan yever.
  5437. ghingildimaq: Vızıldamak, homuıdamak, uğuldamak.
  5438. ghingshighaq: Homurdanıp duran.
  5439. ghingshiq: Yanıkçı; sızlanma huyu olan.
  5440. ghingshimaq: Sesler çıkarmak. Küchük ghingshidi – Enik seslendi.
  5441. ghip: Görünüp kaybolma. Ghip qilip ichkirige kirip ketti – Görünür görünmez içeriye daldı.
  5442. ghipildaq: Yerinde durmaz.
  5443. ghipildash: Endişe etme; merak etme.
  5444. ghipildimaq: Endişe etmek, merak etmek.
  5445. ghirchildash: bk. ghichildimaq.
  5446. ghirchildatmaq: Gıcırdatmak.
  5447. ghirdalmaq: (ghirdimaq'tan) Bilenmek, yontulmak, kemirilmek.
  5448. ghirdash: Bileme, yonutma, kemirme.
  5449. ghirdimaq: Bilemek, yontmak, kemirmek.
  5450. ghirghul: ağ. bk. qirghawul.
  5451. ghirildimaq: Böğürmek.
  5452. ghiring: Ghiring dep éghiz achmidi – Ses çıkarmadı. Ghiring qilma – Sus. Ghiring etken tawush yoq – Hiç ses yok.
  5453. ghiring-piring: Ghiring-piring qilmidim – Bir kelime bile söylemedim.
  5454. ghirla: Bir anda, hemen, hızla. U ghirla qilip bazargha bérip keldi – O bir anda çarşıya gidip döndü.
  5455. ghirram: f. Oyuncu, trişörlük, dolandırıcılık.
  5456. ghirramliq: f.u. Oyunculuk, trişörlük, dolandırıcılık.
  5457. ghit-ghit: Yerinde durmaz; bk. ghipildaq.
  5458. ghiza: a. Yemek. Akshamliq ghiza – Akşam yemeği. Chüshlük ghiza – Öğle yemeği. Kechlik ghiza – Akşam yemeği.
  5459. ghizalanmaq: a.u. Yemek yemek.
  5460. ghizillash: Hızlı yürüme.
  5461. ghizillimaq: Hızlı yürümek.
  5462. ghizmetchi: a.u. ağ. bk. xizmetchi.
  5463. ghodayganliq: Mağrurluk, gururluluk, kibirlilik.
  5464. ghodayghan: Mağrur, gururlu, kibirli.
  5465. ghodaymaq: Dimdik durmak, ucu çıkmak 2. Kibirlenmek.
  5466. ghodur: bk. ghudur.
  5467. ghodutmaq: ağ. Buharla pişirmek.
  5468. ghodutush: Buharla pişirme.
  5469. ghoduyush: Dimdik durma, ucu çıkma 2. Kibirlenme.
  5470. ghowa: Donuk, karanlık.
  5471. ghowgha: Kavga, savaş, gürültü. Ghowgha qilmaq – Kavga etmek.
  5472. ghowghichi: Kavgacı; bk. ghoghuchi.
  5473. ghowghiliq: Kavgalı.
  5474. ghowuluq: Donukluk, karanlık.
  5475. ghowur-shuwur: Gürültü, patırtı, uğultu.
  5476. ghogha: Kavga. Ghogha chiqarmaq – Kavga çıkarmak.
  5477. ghoghisiz: Kavgasız.
  5478. ghoghisizliq: Kavgasızlık.
  5479. ghoghuchi: Kavgacı.
  5480. ghoghulashmaq: Kavgalaşmak.
  5481. ghoghulushush: Kavgalaşma.
  5482. ghojayin: f. Sahip, malik, iye.
  5483. ghojayinlik: f.u. Sahiplik, maliklik, iyelik.
  5484. ghojikem: f.u. Beyim, beyefendim.
  5485. ghojura: ağ. bk. hujra.
  5486. ghozh-ghozh: Taklidî ses. Ghozh-ghozh qaynimaq – Karınca gibi kaynaşmak.
  5487. ghozhghun: Gürültülü kalabalık.
  5488. ghozhmek: Yuva, ocak (-ğı).
  5489. ghola: f. Kütük (-ğü).
  5490. ghonggiraq: ağ. bk. qongghuraq.
  5491. ghonguldash: Vızıldama.
  5492. ghonguldashmaq: Vızıldaşmak.
  5493. ghonguldimaq: Vızıldamak.
  5494. ghonguldushush: Vızıldaşma.
  5495. ghor: ağ. Buhar; bk. hor.
  5496. ghoraz: f. Horoz. Jüje ghoraz – Civciv horoz.
  5497. ghorjun: bk. xorjun.
  5498. ghoru: Sokma.
  5499. ghorulday: ağ. İskete.
  5500. ghoruldimaq: Mırıldamak, gurgur etmek.
  5501. ghorun: ağ. bk. horun.
  5502. ghosma: ağ. bk. osma.
  5503. ghotuldash: Homurdanmak, homurtu, söylenme.
  5504. ghotuldimaq: Homurdanmak, homurtu, söylenmek.
  5505. ghoza: f. Koza.
  5506. ghozaq: Badıç, baklamsı meyve.
  5507. ghozaqliq: Badıçlı, baklamsı meyveli.
  5508. ghozek: Kozalak.
  5509. ghuwa: Karanlık, yarı karanlık.
  5510. ghuwalanmaq: Karanlık olmak.
  5511. ghuwalashmaq: bk. ghuwalanmaq.
  5512. ghuwalinish: Karanlık olma.
  5513. ghuwalishish: bk. ghuwalinish.
  5514. ghuwullimaq: Islık çalmak.
  5515. -ghu: Kuvvetlendirme eki. Türkiye Türkçesindeki "ya" edatının anlamım karşılar. Xop yaxshi éshek ékenghu – Çok iyi eşekmiş ya. Lékin özeng bilisenghu! – Fakat kendin biliyorsun ya!
  5516. ghubar: a. 1. Toz, kül 2. Bir tür Arapça el yazısı.
  5517. ghubarliq: a.u. Tozlu, dumanlı.
  5518. ghubarsiz: a.u. Açık, sarih.
  5519. ghubarsizliq: a.u. Açıklık.
  5520. ghuchurlatmaq: (ghuchurlimaq'tan) Gıcırdatmak.
  5521. ghuchurlimaq: Gıcırdamak.
  5522. ghuduq-buduq: Mırıltı, mırıldanma.
  5523. ghudunglimaq: bk. ghudungshimaq.
  5524. ghudungshighaq: Kavgacı, şirret.
  5525. ghudungshighaqliq: Kavgacılık, şirretlik.
  5526. ghudungshimaq: Kavgalaşmak, öfkelenmek, aksilik yapmak.
  5527. ghudungshush: Kavgalaşma, öfkelenme, aksilik yapma.
  5528. ghudur: Ghudur bughday – Evvelki yıl ekilmiş buğday tarlasında kendiliğinden dökülmüş tohumdan sonraki yıl ekilmeden hasıl olan buğday.
  5529. ghudur-budur: Pürtüklü, pürüzlü.
  5530. ghudurash: Mırıldanma.
  5531. ghudurimaq: Mırıldanmak.
  5532. ghudurlashmaq: Pürtüklü olmak; pürüzlü olmak.
  5533. ghughuq: ağ. bk. ghidiq.
  5534. ghujmek: Yığın, küme. Ghujmek bolup ketmek – Yığın haline gelmek.
  5535. ghujmeklenmek: Küme olmak, yığılmak.
  5536. ghujmekleshmek: bk. ghujmeklenmek.
  5537. ghujmeklinish: Küme olma, yığılma.
  5538. ghujmeklishish: bk. ghujmeklinish.
  5539. ghujunumaq: Sinirlenmek, kızmak, öfkelenmek, alınmak.
  5540. ghujunush: Sinirlenme, kızma, öfkelenme, alınma.
  5541. ghuzhmek: Helezon 2. Salkım 3. Yığın 4. Kalabalık, sürü.
  5542. ghuqarash: Islık, uluma.
  5543. ghuquratmaq: (ghuqurimaq'tan) Islık çalmak, ötmek, ötüş.
  5544. ghuqurimaq: Islık, ulumak.
  5545. ghuqurutush: Islık çalma, ötme, ötüş.
  5546. ghula: Longuz, girdap, burgaç.
  5547. ghulach: Kulaç; iki kol uzunluğu, açılmış koçak. Ghulach atmaq – Kulaç atmak.
  5548. ghulachlash: İki kol uzunluğu ile ölçme; kulaç atma.
  5549. ghulachlatmaq: (ghulachlimaq'tan) İki kol uzunluğu ile ölçtürmek; kulaç attırmak.
  5550. ghulachlimaq: İki kol uzunluğu ile ölçmek; kulaç atmak.
  5551. ghulam: f. Köle, kul.
  5552. ghulan: ağ. bk. qulan.
  5553. ghulash: Yıkılma, devrilme, yuvarlanma.
  5554. ghulatmaq: (ghulimaq'tan) Devirmek, yıkmak, yuvarlatmak.
  5555. ghuldurlimaq: Gürlemek, gürüldemek, gümbürdemek.
  5556. ghulghula: f. Panik, ürkü, telaş. Ghulghula qilishmaq – Telaşlanmak.
  5557. ghulghulash: İtişip kakışma.
  5558. ghulghulimaq: İtişip kakışmak.
  5559. ghulghululuq: Gürültülü patırtılı; gürültülü.
  5560. ghulghuy: Alarm, telaş, velvele, endişe.
  5561. ghulghuychiliq: Dalgalanma, çalkantı, galeyan.
  5562. ghulghuyluq: Endişeli, telaşlı, tehlikeli.
  5563. ghuli: Tamamen, hiç, büsbütün.
  5564. ghulimaq: Yıkılmak, devrilmek, yuvarlanmak. Ghulap chüshmek – Yuvarlanıp düşmek.
  5565. ghulluxlash: ağ. bk. ghidighlash.
  5566. ghulpu: ağ. kilit.
  5567. ghulsungek: ağ. bk. omurtqa.
  5568. ghulun: ağ. Yaşma dolmamış tay; kısrak yavrusu.
  5569. ghulunlash: ağ. bk. qulunlash.
  5570. ghulunlimaq: ağ. bk. qulunlimaq.
  5571. ghulup: f. ağ. bk. qulup.
  5572. ghulutulmaq: (ghulimaq'tan) Yıktırılmak, yuvarlatılmak, devirtilmek.
  5573. ghulutulush: Yıktmlma, yuvarlatılma, devirtilme.
  5574. ghulutush: Devirme, yıkma, yuvarlatma. Aghachni ghulutush – Ağacı yıkma.
  5575. ghunan: Üç yaşındaki at.
  5576. ghunche: f. Gunca. Gülning ghunchiliri échildi – Gülün (çiçeğin) guncalan açıldı. Ghunchidek léwi – Gunca gibi dudağı.
  5577. ghunchilash: Guncalama.
  5578. ghunchilimaq: Guncalamak.
  5579. ghungghaymaq: Canı sıkılmak, hasret çekmek.
  5580. ghungghuja: ağ. tar. Prens.
  5581. ghungghur-ghungghur: Taklidî ses, konuşma sesi.
  5582. ghungghurlash: Mırıldanma, mırıltı.
  5583. ghungghurlimaq: Mırıldanmak.
  5584. ghungghuyush: Can sıkılması, hasret çekme.
  5585. ghungshimaq: Mırıldanmak; şikayet etmek.
  5586. ghungshush: Mırıldanma, şikayet etme.
  5587. ghunguldash: Islık çalma, ötme.
  5588. ghunguldimaq: Islık çalmak, ötmek.
  5589. ghunguldughuch: Cırcır, geveze.
  5590. ghunjun: bk. ghunujun.
  5591. ghunujun: Üç yaşındaki dişi sığır.
  5592. ghurbet: a. Gurbet. Ghurbet chekmek – Gurbet çekmek.
  5593. ghurbetchilik: Gurbette yaşamak.
  5594. ghurrek: zool. Kumru.
  5595. ghurs: Ghars-ghurs – Taklidî ses.
  5596. ghurt: Taklidî ses; Su içerken boğazdan çıkan ses.
  5597. ghurullash: Kuğuma.
  5598. ghurullimaq: Kuğumak.
  5599. ghurur: a. Gurur.
  5600. ghururlanmaq: a.u. Çalımlı tavırlar almak.
  5601. ghururluq: Kibir, mağrurluk; yüksekten bakma.
  5602. ghururlunush: Çalımlı tavırlar ama.
  5603. ghusse: a. Kasvet, hüzün, iç sıkıntısı.
  5604. ghut-ghut: Kavgacı, şirret.
  5605. ghut-ghutluq: Kavgacılık, şirretlik.
  5606. ghutuldimaq: Fıkırdamak 2. Çene çalmak 3. Homurdanmak.
  5607. ghuy: Taklidî ses; Gürültü.
  5608. ghuyghuy: Topaç, pırlangıç.
  5609. ghuyla: Görünüp kaybolma. Ghuyla qilmaq – Görünüp kaybolmak. Ghuyla qilip ötüp ketmek – Hızla geçmek.
  5610. ghuyuldatmaq: (ghuyuldimaq'tan) Hızlı yürütmek, koştumak. At ghuyuldutup élip mangdi – At çok hızlı götürdü.
  5611. ghuyuldimaq: Hızlı gitmek. Ayropilan ghuyuldap uchup ketti – Uçak hızlı geçti.
  5612. ghuza: bk. ghoza.
  5613. ghüsül: a. Gusul. Ghüsül quyunmaq – Gusul yapmak.