Türk Bitig: Yunus Emre Şiirleri O-Z



Yunus Emre Şiirleri

Anadolu Türk halk şairimiz Yunus Emre'nin şiirlerini, eski Türkçe aslından günümüz diline aktarıp, kolay gezilecek şekilde derleyip dizdik.

O CAN NASIL ÖLECEK

Ol cân kaçan öliser sen ana cân olasın
Ölmiş gönül dirile anda ki sen olasın

Ölmeklik dirlik ola ölümsüz dirlik bula
Başlu gönül onula merhemi sen olasın

Sen oldugun gönüller her dem cânın yiniler
Bunlardur ölmeyenler hâkimi sen olasın

Sen oldugun makâmda ehl-i dâd olur anda
Güç olmaz ol dîvânda sultânı sen olasın

Cân bedenden uçıcak menzilinden göçicek
Ol cihâna geçicek göze iyân olasın

Tozını yil almaya bir zerre ırılmaya
Âşık cânı ölmeye ma'şûkı sen olasın

Yûnus sen âşıkısan ışka muvafıkısan
Korkma ulaşıgısan ne olursan olasın

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
O can nasıl ölecek, sen ona can olasın,
Ölmüş gönül dirile, ondaki sen olasın.

Ölmeklik dirlik ola, ölmesiz dirlik bula,
Başlı gönül onula, merhemi sen olasın.

Sen olduğun gönüller, her dem canın yeniler,
Bunlardır ölmeyenler hakimi sen olasın.

Sen olduğun makamda ehli dad olur onda,
Güç olmaz o divanda sultanı sen olasın.

Can bedenden uçacak, menzilinden göçecek,
O cihana geçecek, göze ayan olasın.

Tozunu yel almaya, bir zerre ırılmıya,
Aşık canı ölmeye, maşuku sen olasın.

Yunus sen aşık isen, aşka muvafık isen,
Korkma ulaşık isen, ne olursan olasın.

O DOST BENDEN YANA HİÇ BİLMEZİM NİCE BAKTI

Ol dost benden yana hîç bilmezin niçe bakdı
İş bu vücûd şehrine bir hoş nazar bırakdı

Gözüm anun yüzinden niçe gideribilem
Bin dürlü kılıncıla gönlümi şöyle kapdı

Kimden ögüt istersem sabır gösterür bana
Sabrumun perdesini mahabbet odı yakdı

Sabrıla benüm işüm niçe varısar başa
Şol dostumun nüvahtı cânuma cân bırakdı

Sevdükli sevdügile bile kopısar yarın
Benüm işüm yarına koymaz bugün soyakdı

Yûnus sever dostını cânından anuniçün
Kişi neyi severse cânın ana uyakdı

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
O dost benden yana hiç bilmezim nice baktı,
İşbu vücut şehrine bir hoş nazar bıraktı.

Gözüm onun yüzünden nice giderebilem,
Bin türlü kılıç ile gönlümü şöyle kaptı.

Kimden öğüt istersem, sabır gösterir bana,
Sabırın perdesini mahabbet odu yaktı.

Sabırla benim işim, nice varacak başa,
Şu dostumun nüvahtı canıma can bıraktı.

Sevdikli sevdiği ile bile kopacak yarın,
Benim işim yarına koymaz bugün soyaktı.

Yunus sever dostunu canından onun için,
Kişi neyi severse, canı ona uyaktı.

O DOST BİZE GELMEZ İSE

Ol dost bize gelmezise ben dosta girü varayın
Çeküben cevr ü cefâyı dostumun yüzin göreyin

Ser-mâyemüz bir cânıdı anı dahı aldı bu ışk
Ne ser-mâye var ne dükkân bâzâra neye varayın

Kurulmış dükkân u bâzâr dost içine girmiş gezer
Günâhum çok gönlüm sizer ben dosta çok yalvarayın

Gönlüm eydür dost benümdür gözüm eydür dost benümdür
Gönlüm eydür göze sabr it bir dem haberin vireyin

Hak nazar kıldugı câna bir göz ile bakmak gerek
Ana ki Hak nazar kıldı ben anı niçe yireyin

Tapduk eydür bu Yûnus'a bu ışk Hakk'a irse gerek
Kamulardan ol yücedür ben ana niçe ireyin

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
O dost bize gelmez ise, ben dosta geri varayım,
Çekerim cevri cefayı, dostun yüzünü göreyim.

Sermayemiz bir idi, onu dahi aldı bu aşk,
Ne sermaye var, ne dükkan, pazara niye varayım?

Kurulmış dükkan ve pazar, dost içine girmiş gezer,
Günahım çok gönlüm sezer, ben dosta çok yalvarayım.

Gönlüm der ki dost benimdir, gözüm der ki; dost benimdir,
Gönlüm der ki göze sabret, bir dem haberin vereyim.

Hak nazar kıldığı cana, bir göz ile bakmak gerek,
Ona ki Hak nazar kıldı, ben onu nice yereyim.

Tapduk söyler bu Yunus'a bu aşk Hakk'a erse gerek,
Kamulardan o yücedir, ben ona nice varayım.

O DOST İÇİN AĞLAR İSEM

Ol dost için ağlar isem gözüm yaşını kim sile
Ye bunca âh u zâr ile bu gözyaşı becid gele

Ey yârenler ey kardaşlar kime diyem ahvâlimi
Ye şu benim bu derdimin dermânını kim ne bile

Âlem derman olur ise sensiz derman olmayısar
Sensiz derman nice ola çün gönülde dost sevile

Ölür sine girer isem etim tenim çürümeye
Ayrılmayam sevdiğimden çün giderim sevgi ile

Ahd-ı sabık denilmeden henüz Elest buyrulmadan
Ol ben idim ol ben idi pes bu nicesi kesile

Ol kıyamet pazarında her bir kula baş kayısı
Ne kayırsın onu seven, çün o arasatta bile

Yârenlerim aydır bana seni ne için görmedik
Firkate düştü sûretim bir menzilden bir menzile

Gözü yaşlı bir arife uğradım dedim ağla sen
Bunda çok ağlayan kişi anda gider güle güle

Ol dost ile benim işim ölüp dahî bitmeyiser
Ben nice ola kim bite çün gönülde dost sevile

Yarın mahşer kopucağız kamu kul nefsim deyiser
Ben Yunus'u hiç anmayam Taptuğ'u getirem dile

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
O dost için ağlar isem, gözüm yaşını kim sile?
Yaşım nice dine benim böyle acayip dert ile.

Ey yarenler, ey kardaşlar, kime diyem ahvalimi?
Ya şu benim bu derdimin dermanını kim ne bile?

Alem derman olur ise, sensiz derman olmayacak,
Sensiz derman nice ola, çün gönülde dost sevile.

Ölüp sine girer isem, etim tenim çürümeye,
Ayrılmayam sevdiğimden çün giderim sevgi ile.

Ahdı sabık denilmeden, henüz elest buyrulmadan,
O ben idim, ben o idi, şimdi nicesi kesile.

O kıyamet pazarında her bir kula baş kayısı,
Ne kayırsın onu seven, çün o arasatta bile.

Yarenlerim der ki bana, seni niçin göremedik,
Firkate düştü suretim bir menzilden bir menzile.

Gözü yaşlı bir arife uğradım dedim ağla sen,
Burda çok ağlayan kişi orda gider güle güle.

O dost ile benim işim, ölsem dahı bitmeyecek,
Ben nice ola ki bite, çün gönülde dost sevile.

Yarın mahşer kopar iken, kamu kul nefsim diyecek,
Ben Yunus'u hiç anmayam, Tapduğ'u getirem dile.

O GEÇİDİN KORKUSU

Ol geçidün korkusı uş beni yoldan kodı
Geçemez degme kişi köprüsin kıldan kodı

Yirde gökde ol dostun hikmetleri bî-pâyân
Hikmetine talaldan uş beni kâlden kodı

İndi öküzi ol laîn âl ile azdurmaga
Sinek ile Hak Çalap öküzi elden kodı

Öküz taşun üstinde taşı balık götürür
Balık suyun içinde binâsın yilden kodı

Cehennem key karanu Cehennem tahte's-serâ
Kula ayruk su'âl yok kulı su'âlden kodı

Dosta âşık olanun güci sözine yiter
Güci sözine yiten sözini dilden kodı

Dostun etegin dutan dostıla bâzâr ider
Bâzâr iden dostıla bâzârın elden kodı

İşitdün Meryemoglı dostına varur iken
Gör âhir yarım igne Îsâ'yı yoldan kodı

Yûnus eydür dimegil dostı girçek severin
Dostı girçek sevenler benligin elden kodı

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
O geçidin korkusu uş beni yoldan kodu,
Geçemez değme kişi köprüsün kıldan kodu.

Yerde gökde o dostun hikmetleri sonsuzdur,
Hikmetine dalaldan uş beni kalden kodu.

İndi öküzü o lain al ile azdırmaya,
Sinek ile Hak Çalap öküzü elden kodu.

Öküz taşın üstünde taşı balık götürür,
Balık suyun içinde binasın yelden kodu.

Cehennem çok karanlık, Cehennem tahtessera,
Kula ayrık sual yok, kulu sualden kodu.

Dosta aşık olanın gücü sözüne yeter,
Gücü sözüne yeten sözünü dilden kodu.

Dostun eteğin tutan, dost ile pazar eder,
Pazar eden dost ile pazarın elden kodu.

İşit dün Meryem oğlu dostuna varır iken,
Gör ahir yarım iğne İsâ'yı yoldan kodu.

Yunus şimdi deme sen dostu gerçek severim,
Dostu gerçek sevenler benliğin elden kodu.

ŞÜKÜR HAKK'A Kİ

Şükür Hakk'a kim dost bize eyitdi dost yüzine bak
Açdum ben de gönlüm gözin sultânumı gördüm mutlak

Çünki gördüm ben Hakk'umı Hakk'ıla olmışam biliş
Her kancaru bakdumısa hep görinendür cümle Hak

Açuk duvacuk kapusı dostları içün ol Hakk'un
Dostı olmak dilerisen dostlardan okı bir sebak

Hicâbdasın bugün seni göstermezler belli sana
Hicâb didügümi anla dünyelikdür gözden ırak

Sen seni bilimeyince ere nazar kılmayınca
Senligi bu ara yirden gidermezsen oldı duzak

Yidi deniz ü dört ırmak seni mismil eylemeye
Çünki işün o Hakk'ıla olmadısa kaldun ırak

Evliyâdur Hak kapusı Yûnus durur kapucısı
Işkıla geldi bu yola ışkı idindi hem turak

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Şükür Hakk'a ki, dost bize söyledi, dost yüzüne bak,
Açtım ben de gönlüm gözüm, sultanımı gördüm mutlak.

Çünkü gördüm ben Hakk'ımı, Hak ile olmuşum biliş,
Her nereye baktım ise hep görünendir cümle Hak.

Açık duacık kapısı dostları için o Hakk'ın,
Dostu olmak diler isen, dostlardan oku bir sabak.

Hicaptasın bugün seni göstermezler belli sana,
Hicap dediğimi anla, dünyalıktır gözden ırak.

Sen seni bilmeyince, ere nazar kılmayınca,
Senliği bu ara yerden gidermezsen olur tuzak.

Yedi deniz ve dört ırmak seni mısmıl eylemeye,
Çünkü işin o Hak ile, olmadınsa kaldın ırak.

Evliyadır Hak kapısı, Yunus durur kapıcısı,
Aşk ile geldi bu yola, aşkı edindi durak.

ŞÜKÜR ŞÜKÜR O ÇALAP'A

Şükür şükür ol Çalab'a maksûduma irdüm bugün
Müştâkıdum bunca zamân pîrüm yüzin gördüm bugün

Kaygu beni almışıdı cânum zebûn olmışıdı
Gördüm pîrümün yüzinİ ol kayguyı sürdüm bugün

Gelsün yardan ayru düşen gurbetile bagrı bişen
Dost bâgçesi içindeki ışk bezmine girdüm bugün

Görün görün bu devleti bu ışkıla beşâreti
Dost bâgınun içinde ben ışk çadırın kurdum bugün

Eydür Yûnus yâr kulıyam dost bâgçesi bülbüliyem
Söyleyeyüm şimden girü gülzâruma irdüm bugün

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Şükür şükür o Çalap'a, maksadıma erdim bugün,
Müştak idim bunca zaman, pirim yüzün gördüm bugün.

Kaygı beni almış idi, canım zebun olmuş idi,
Gördüm pirimin yüzünü, o kaygıyı sürdüm bugün.

Gelsin yardan ayrı düşen, gurbet ile bağrı pişen,
Dost bahçesi içindeki aşk tertibin kurdum bugün.

Görün görün bu devleti, bu aşk ile beşareti,
Dost bağının içinde ben, aşk çadırın kurdum bugün.

Yunus der ki: Yar kuluyum, dost bahçesi bülbülüyüm,
Söyleyin şimden geri, gülzarıma girdim bugün.

ŞU CENNETİN IRMAKLARI

Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu
Çıkmış Îslam bülbülleri öter Allah deyu deyu

Salınır tûba dalları Kur'an okur hem dilleri
Cennet bağının gülleri kokar Allah deyu deyu

Kimi yiyip kimi içer hep melekler rahmet saçar
İdris nebî hûlle biçer biçer Allah deyu deyu

Altındandır direkleri gümüştendir yaprakları
Uzandıkca budakları biter Allah deyu deyu

Aydan arıdır yüzleri misk-i amberdir sözleri
Cennette Huri kızları gezer Allah deyu deyu

Hakka aşık olan kişi akar gözlerinin yaşı
Pür nûr olur içi dışı söyler Allah deyu deyu

Ne dilersen Hak'tan dile kılavuzla gir bu yola
Bülbül aşık olmuş güle öter Allah deyu deyu

Açıldı gökler kapısı rahmetle doldu hepisi
Sekiz cennetin kapısı açar Allah deyu deyu

Rıdvan'durur kapı açan İdris'durur hûlle biçen
Kevser şarabını içen kanar Allah deyu deyu

Miskin Yunus var yârına koma bugünü yarına
Yarın Hakkın divanına varam Allah deyu deyu

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Şu cennetin ırmakları, akar Allah diye diye,
Çıkmış islam bülbülleri, öter Allah diye diye.

Salınır Tuba dalları, Kuran okur hem dilleri,
Cennet bağının gülleri, kokar Allah diye diye.

Kimi yiyip, kimi içer, hep melekler rahmet saçar,
İdris Nebi hülle biçer, diker Allah diye diye.

Altındandır direkleri, gümüştendir yaprakları,
Uzandıkça budakları, biter Allah diye diye.

Aydan arıdır yüzleri, misk ve amberdir sözleri,
Cennette huri kızları, gezer Allah diye diye.

Hakk'a aşık olan kişi, akar gözlerinin yaşı,
Nurlu olur içi dışı, söyler Allah diye diye.

Ne dilersen Hak'tan dile, kılavuzla gir bu yola,
Bülbül aşık olmuş güle, öter Allah diye diye.

Açıldı gökler kapısı, rahmetle doldu hepisi,
Sekiz cennetin kapısı, açar Allah diye diye.

Rıdvan olur kapı açan, İdris olur hülle biçen,
Kevser şarabını içen, kanar Allah diye diye.

Miskin Yunus var yarine, koma bugünü yarına,
Yarın Hakk'ın divanına, varam Allah diye diye.

OL KADİR-İ KÜN FEYEKUN

Ol Kâdir-i Kün feyekûn lutf idici Sübhân benem
Kesmedin rızkını viren cümlelere sultân benem

Nutfeden Âdem yaradan yumurdadan kuş düreden
Kudret dilini söyleyen zikr eyleyen Sübhân benem

Kimini zâhid eyleyen kimini fâsık eyleyen
Ayıblarını örtüci delîlile burhân benem

Bir kulına atlar virüp avret ü mâl çoklar virüp
Hem birinün yok bir pûlı rahm idici Rahmân benem

Benem ebed benem bekâ ol Kâdir ü Hay mutlaka
Hızır ola yarın saka anı kılan Gufrân benem

Dört dürlü nesneden hâsıl bilün benem uşda delîl
Odıla su toprag u yil bünyâd kılan Yezdân benem

Ete deri sünük çatan ten perdelerini dutan
Kudret işüm çokdur benüm hem zâhir ü ıyân benem

Hem bâtınam hem zâhirem hem evvelem hem âhirem
Bu cümlesini yaradup hem tertîbi kılan benem

Yokdur arada tercemân andagı iş bana ıyân
Oldur bana viren lisân ol denize ummân benem

Bu yiri gögi yaradan bu Arş'ı Kürs'i durudan
Bin bir adı vardur Yûnus ol sâhib-i Kur'ân benem

~ Yunus Emre


sapıklık degil aşktır ona bakarsan bir şiirindede de (söz karadan degil aktan degil

söz okuyup yazmaktan degil

söz şu yürüyen halktan degil

halık avazından gelir) diyor

yani ben degilim o konuşan allah beni konuşturuyor diyor nasılki allah teala hz musaya büyüklügünu söylemek için ağaca buyurdu ağaçtan duyurdu agaç tuttu (enel-hak) dedi yani ben hakım dedi dediddiren allah tealaydı aslında allahteala bir nesne ile musa aleyhisselama konuştu bunda agacın suçu yok

(günümüze aktarımı)
Ol Kadir-i kün feyekun, lütfedici Subhan benim
Kesmeden rızkını veren, cümlelere sultan benim.

Nutfeden adem yaratan, yumurtadan kus türeten,
Kudret dilini söyleyen, zikr eyleyen Subhan benim.

Kimini zahit eyleyen, kimini fasık eyleyen,
Ayıplarını örtücü delil ile burhan benim.

Bir kuluna atlar verip, avrat ve mal çoklar verip,
Hem birinin yok bir pulu, rahm edici Rahman benim.

Benim ebed benim beka, o Kadir ve Hay mutlaka,
Hızır ola yarın saka, onu kılan Gufran benim.

Dört türlü nesneden hasıl, bilin benim işte delil,
Od ile su, toprak ve yel, bünyad kılan Yezdan benim.

Ete deri kemik catan, ten perdelerini tutan,
Kudret işim coktur benim, hem zahir ve ayan benim.

Hem batınım, hem zahirim, hem evvelim, hem ahirim,
Bu cümlesini yaratıp hem tertibi kılan benim.

Yoktur arada tercüman, ordaki iş bana ayan,
Odur bana veren lisan, o denize umman benim.

Bu yeri göğü yaratan, bu arş ve kürsi durduran,
Bin bir adı vardır Yunus, ol sahib-i Kuran benim.

O KİŞİNİN YOKTUR YARİ

Ol kişinün yokdur yâri iş bu cihân zindân ana
Dimesün kim ben şâdıyam ya şâdılık kandan ana

Şeddâd yapdı Uçmagını girmedin aldı cânını
Bir dem amân virdürmedi yidi iklîm dutan ana

Dimesün kim müselmânam Çalap emrine fermânam
Dutmazısa Hak sözini fâyide yok dînden ana

Eyitmesün çogaç togar etüm-tenüm üşütmeye
Çün vücûdun delük degül şu'le irmez günden ana

Er tonını giyübeni togru yola gelmezise
Çıkarsun ol tonı yohsa noksân irer tondan ana

Ol kişi kim sagır durur söyleme Hak sözin ana
Ger dirisen zâyi olur nasîb yokdur sözden ana

Ol kişi kim yol eridür garîb gönüller yâridür
Bir söz diyem tutarısa yigdür şeker baldan ana

Yûnus senün kulun durur bellü bilürsin sen anı
Ko söyleyenler söylesin ne yapışur dilden ana

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
O kişinin yoktur yari, işbu cihan zindan ona,
Demesin ki ben şadiyim, ya şadilik nerden ona.

Şeddad yaptı uçmağını, girmeden aldı canını,
Bir dem aman verdirmedi, yedi iklim tutan ona.

Kim dese ki Müselmanım, Çalap emrine fermanım,
Tutmaz ise Hak sözünü, fayda yoktur dinden ona.

Demesin ki güneş doğar, etim tenim üşütmeye,
Çün vücudun delik değil, şule ermez günden ona.

Er donunu giyebilen doğru yola gelmez ise,
Çıkarsın o donun yoksa, noksan erer dondan ona.

O kişi ki sağır olur, söyleme Hak sözün ona,
Ger der isen zayi olur, nasip yoktur sözden ona.

O kişi ki yol eridir, garip gönüller yaridir,
Bir söz diyem tutar ise, yeğdir şeker baldan ona.

Yunus senin kulun olur, belli bilirsin sen onu,
Ko söyleyenler söylesin, ne yapışır dilden ona.

ONDAN BERİ GÖNÜLDÜM DOST İLE BİLE GELDİM

Andan berü gönildüm dostıla bile geldüm
Bu âleme çıkıcak bir aceb hâle geldim

Ol dost açdı gözümi gösterdi kendözümi
Gönlümdeki râzumı söyledüm dile geldüm

Gör ne yuvadan uçdum râzumı halka açdum
Işk duzagına düşdüm tutıldum ele geldüm

Tuzaga düşen gülmez âşıklar râhat olmaz
Söylerem dilüm bilmez bir aceb ile geldüm

Ben bunda geldüm ise ilüme girü gidem
Sanma ki bunda beni altûna mâla geldüm

Degülem kâl ü kîlde bu yitmiş iki dilde
Hâlüm ahvâlüm nedür bu mülke sora geldüm

Ne hâldeyüm ne bilem duzakdayum ne gülem
Bir garîbçe bülbülem ötmege güle geldüm

Gül Muhammed deridür bülbül anun yâridür
Ol gülile ezelî cihâna bile geldüm

Mescidde medresede çok ibâdet eyledüm
Işk odına yanuban andan hâsıla geldüm

Kudret sûret yapmadın feriştehler tapmadın
Âlemi halk dutmadın ilerü yola geldüm

Yine Yûnus'a sordum eydür Hak nûrın gördüm
İlk yaz güneşi gibi mevc urup toga geldüm

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Ondan beri gönüldüm, dost ile bile geldim,
Bu aleme çıkınca bir acep hale geldim.

O dost açtı gözümü, gösterdi kendözümü,
Gönlümdeki razımı, söyledim, dile geldim.

Gör ne yuvadan uçtum, razımı halka açtım,
Aşk tuzağına düştüm, tutuldum ele geldim.

Tuzağa düşen gülmez, aşıklar rahat olmaz,
Söylerim dilim bilmez. bir acep ile geldim.

Ben bunda geldim ise ilime geri gidem,
Sanma ki bunda beni altına mala geldim.

Değilim kal ve kilde, bu yetmiş iki dilde,
Acep halim ne halde, bu mülke sora geldim.

Ne haldeyim ne bilem, tuzaktayım ne gülem,
Bir garipçe bülbülem, ötmeğe güle geldim.

Gül Muhammed teridir, bülbül onun yâridir,
O gül ile ezeli cihana bile geldim.

Mescitte, medresede, çok ibadet eyledim,
Aşk oduna yanarken ondan meydana geldim.

Kudret suret yapmadan, feriştehler tapmadan,
Alemi halk tutmadan, ileri yola geldim.

Yine Yunus'a sordum, dedim Hak nurun gördüm.
İlk yaz güneşi gibi, mevc vurup doğa geldim.

ONDAN YEĞREK NE VARDIR

Andan yigrek ne vardur kişi bile kendözin
Kendözin bilen kişi kamulardan ol güzin

Kişi gerek çok bile ol gerek ögüt ala
Menzile irsem diyen bilürsin hazin hazin

Bu yol yavlak uzakdur dünyâ ana duzakdur
Bu duzaga ugrayan komaya kılavuzın

Ben emîn olsam diyen yâ emînlik isteyen
Geçsün bu kâl ü kîlden topraga ursun yüzin

Kim ere kullık ide ol azâbdan kurtıla
Mutlak ol yarlıganur kim görürse er yüzin

Yûnus bir haber virür işidenler şâd olur
Gence ugrasam diyen izlesün eren izin

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Ondan yeğrek ne vardır, kişi bile kendözün,
Kendözün bilen kişi kamulardan o güzin.

Kişi gerek çok bile, o gerek öğüt ala,
Menzile ersem diyen belirsin hazin hazin.

Bu yol yavlak uzaktır, dünya sana tuzaktır,
Bu tuzağa uğrayan komaya kılavuzun.

Ben emin olsam diyen, ya eminlik isteyen,
Geçsin bu kal ve kilden, toprağa vursun yüzün.

Kim ere kulluk ede, o azaptan kurtula,
Mutlak o yarlıganır ki görürse er yüzün.

Yunus bir haber verir, işitenler şad olur,
Gence uğrasam diyen izlesin erin izin.

ON SEKİZ BİN ALEMİM CÜMLESİ BİR İÇİNDE

On sekiz bin âlem halkı cümlesi bir içinde
Kimse yok birden artuk söylenür dil içinde

Cümle bir anı birler cümle ana giderler
Cümle dil anı söyler her bir menzil içinde

Cümle göz anı gözler kimse yok nişân virür
Gören kim görmeyen kim kalduk müşkil içinde

Kim göre anı ıyân kim diye nakş u nişân
Sözi Len terânî'dür Mûsâ'ya Tûr içinde

Kimseden ayru görme her birile bile gör
Cümle âlem toludur berr ile bahr içinde

Sidretü'l-Müntehâ'dan andan içerü giden
Hiç nişân eydimedi menzil-i nûr içinde

Toksan bin kelimesi otuz bin âm u hâsı
Otuz bin hâslarına otuz bin sırr içinde

Ol durur ol gizlü söz ârif söyler dün gündüz
Hiç nişân eyitmesün Hûr u Kusûr içinde

Yûnus sen dilerisen dostı görem dirisen
Iyândur görenlere işde gönül içinde

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
On sekiz bin alemin cümlesi bir içinde,
Kimse yok birden ayrı, söylenir dil içinde.

Cümle bir onu birler, cümle ona giderler,
Cümle dil onu söyler, her bir menzil içinde .

Cümle göz onu gözler, kimse yok nişan verir,
Gören kim, gösteren kim, kaldık müşkil içinde.

Kim göre onu ayan, kim diye nakş ve nişan,
Sözü Len terani'dir Musa'ya Tur içinde.

Kimseden ayrı görme, her bir ile bile gör,
Cümle alem doludur ber ile bahr içinde.

Sidretül Münteha'dan ondan içeri giden,
Hiç nişan söylemedi menzili nur içinde.

Doksan bin Hak kelamı, otuz bini herkes has,
Otuz bini hassül has, otuz bin sır içinde.

Oldurur o gizli söz, arif söyler dün gündüz,
Hiç nişanı denmedi hur ve kusur içinde.

Yunus sen diler isen, dostu görem der isen,
Ayandır görenlere işte gönül içinde.

O VAKİT BİR OLASIN

Ol vaktin bir olasın ayrulıkdan kalasın
Cânsuz gel bu kapuya bâkî dirlik bulasın

Cân tuta gelürisen cânum vardur dirisen
Cân şumâr iderisen küllî sagıncılasın

Bunda ne sagınç şumâr yâ bunda kim kalur var
Çün böyle düşdi sefer gerek yolda olasın

Derdile gelmeyince dermâna irmeyesin
Bir cân yolda korısan yüz bin cânı bulasın

Kalma fânî sagınca kasd eyle bâkî gence
Yüz bin cihânda bâtın hazînesin bulasın

Dadarsan ışk dadından geçesin zâhir dînden
Ayrulıgun odından ol vakit kurtulasın

Yavı vargıl bu yolda her bir dürlü menzilde
Cümle söylenen dilde gerek unıdulasın

İy Yûnus kanı aklun gensüzin söyler dilün
Pâyânı yok bu yolun sen kanda tolanasın

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
O vakit bir olasın, ayrılıktan kalasın,
Cansız gel bu kapıya, baki dirlik bulasın.

Can tuta gelir isen, canım vardır der isen,
Can şumar eder isen, külli sağıncılasın.

Bunda ne sağınç şumar, ya bunda kim kalır var,
Çün böyle düştü sefer, gerek yolda olasın.

Dert ile gelmeyince, dermana ermeyesin,
Bir can yolda kor isen, yüz bin canı bulasın.

Kalma fani sağınca, kasd eyle baki gence,
Yüz bin cihanda batın hazinesin bulasın.

Tadarsan aşk tadından, geçersin zahir dinden,
Ayrılığın odundan, o vakit kurtulursun.

Yavı yürü bu yolda, her bir türlü menzilde,
Cümle söylenen dilde gerek unutulasın.

Ey Yunus hani aklın, gensizin söyler dilin,
Payanı yok bu yolun, sen nerde dolanasın.

PADİŞAHLAR PADİŞAHI O GANİ

Pâdişâhlar pâdişâhı ol Ganî
Emrile viribidi bize cânı

Od u su vü topragı yili bile
Anunıla bünyâd eyledi teni

Yaratdı yitmiş iki dürlü dili
Arada üstün kodı müsülmânı

Biz müsülmân Muhammed ümmetine
Hilât virdün bize dîn ü îmânı

Cân nûrdandur nûra karışırısan
Ayb eyleme sûret olursa fânî

Zekeriyyâ agaca sıgınmagın
Bıçguyıla iki dildürdün anı

Eyyûb'un kurda yidürdün tenini
Sabrıla buldı o dahı dermânı

Yakûb'ı agladup aldun gözlerin
Yûsuf'ı Mısr'un sen itdün sultânı

Kamuya söz söyledür ibret içün
Yûnus'ı da söyledür ol Sübhân'ı

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Padişahlar padişahı o gani,
Emir ile verdi bize bu canı.

Ateş, su, toprak ve yel bile kattı,
Harç kardı, ruh verdi oldurdu teni.

Yarattı yetmiş iki türlü dili,
Arada üstün kodu Müslümanı.

Biz Müslüman Muhammed ümmetine,
Hilat verdi bize din ve imanı.

Can nurdandır nura karışır,
Ayb eyleme suret olursa fani.

Zekeriya ağaca sığınınca,
Bıçakla ikiye dildirdin onu.

Eyüp'ün kurda yedirdin tenini,
Sabırla buldu o dahi dermanı.

Yakup'u ağlatıp aldın gözlerin,
Yûsuf'u sen ettin Mısır sultanı.

Kamuya söz söylenir ibret için,
Yunus'u da söyletir o Sübhan'ı.

ŞURİDE VE ŞEYDA KILAN

(günümüze aktarımı)
Şuride ve şeyda kılan, aşkın cemalidir beni,
Alemlere rüsva kılan, Hakk'ın cemalidir beni.

Aklımı başımdan alan, beni sevdalara salan,
Bir mürşide bende kılan, Hakk'ın cemalidir beni.

Kaddim büküp yay eyleyen, bağrım delip nay eyleyen,
İşim gücüm vay eyleyen, Hakk'ın cemalidir beni.

Aklımı bihuş eyleyen, hem bağrımı baş eyleyen,
Alemde sarhoş eyleyen, Hakk'ın cemalidir beni.

Dil mülkünü abat eden, miskin gönüllü şad eden,
Gayrı hevesle yad eden, Hakk'ın cemalidir beni.

Gönlümü gayrıdan kesen, kendisine mahsus kılan,
Aşka giriftar eyleyen, Hakk'ın cemalidir beni.

Varlığımı elden alan, yokluk makamına salan,
Aşk denizine daldıran, Hakk'ın cemalidir beni.

Daim beni mahzun eden, dağa salıp Mecnun eden,
Hem aşka mustağrak eden, Hakk'ın cemalidir beni.

Gözlerimi giryan eden, ciğerimi büryan eden,
Yunus'u sergerdan eden, Hakk'ın cemalidir beni.

SABAHIN SİNLERE VARDIM

Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur
Her biri bî-çâre olup ömrin yavı kılmış yatur

Vardum bunlarun katına bakdum ecel heybetine
Niçe yigit murâdına irememiş ölmiş yatur

Yimiş kurd kuş bunı keler niçelerün bagrın deler
Şol ufacık nâ-resteler gül gibice solmış yatur

Topraga düşmiş tenleri Hakk'a ulaşmış cânları
Görmez misin sen bunları nevbet bize gelmiş yatur

Esilmiş incü dişleri dökilmiş saru saçları
Bitmiş kamu teşvişleri Hak varlıgın almış yatur

Gitmiş gözünün karası hîç işi yokdur turası
Kefen bizinün pâresi sünüge sarılmış yatur

Yûnus âkilisen bunda mülke sûret bezemegil
Mülke sûret bezeyenler kara toprak olmış yatur

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sabahın sinlere vardım, gördüm cümle ölmüş yatar,
Her biri biçare olmuş, ömrün yavı kılmış yatar.

Vardım bunların katına, baktım ecel heybetine,
Nice yiğit muradına, erememiş ölmüş yatar

Yemiş kurt, kuş bunu keler, nicelerin bağrın deler,
Şu ufacık naresteler, gül gibice solmuş yatar.

Tuzağa düşmüş tenleri, Hakk'a ulaşmış canları,
Görmez misin sen bunları, sıra bize gelmiş yatar.

Eksilmiş inci dişleri, dökülmüş sarı saçları,
Bitmiş kamu teşvişleri Hak varlığın almış yatar.

Gitmiş gözünün karası, hiç işi yoktur durası,
Kefen bezinin paresi, kemiğe sarılmış yatar.

Yunus akil isen bunda, mülke suret bezeme sen,
Mülke suret bezeyenler, kara toprak olmuş yatar.

SABAH MEZARLIĞA VARDIM

(günümüze aktarımı)
Sabah mezarlığa vardım,
Baktım herkes ölmüş yatar,
Her biri çaresiz olup,
Ömrünü yitirmiş yatar.

Kimi yiğit, kimi koca,
Kimi vezir, kimi hoca,
Gündüzleri olmuş gece,
Karanlığa girmiş yatar.

Vardım onların katına,
Baktım ecel heybetine,
Ne yiğitler muradına,
Daha ermemiş yatar.

Nicelerin bağrın deler,
Kurtlar üstünde gezeler,
Gepegencecik tazeler,
Gül gibice solmuş yatar.

Yarı kalmış tüm işleri,
Dökülmüş inci dişleri,
Dağılmış sırma saçları,
Hep yerlere düşmüş yatar.

Çürüyüp durur tenleri,
Hakka ulaşmış canları,
Görmez misin sen bunları?
Nöbet bize gelmiş yatar.

SAHHA O AŞIK CANINA

Sahhâ ol aşık canına kim dost ile visâli var
Canı birdir ma'şuk ile dahı ne türlü hâli var

Cân u gönül akl u fehim nisâr olsun ma'şûkuna
Pes âşıkın ondan ayrı dahı ne mülk ü malı var

Bu yer ü gök ü arş u ferş aşk dadı ile kaaimdir
Bünyadı aşktır âşıka her bir arada eli var

Âşıkların ne kim varı tecrîd gerektir arada
Her nesneye ol hükmeder her yol içinde yolu var

Baki dirlik, seven kişi gerek tuta aşk eteğin
Aşktan artık her nesnenin değşirilir zevâli var

Âşıklara işbu suret meselâ gökçek gibidir
Yüzbin gömlek eskidirse âşıkların muhali var

Niceler aydır Yunus'a çün kocaldın aşkı kogıl
Rûzigâr oğramaz aşka aşkın ne ay u yılı var

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sahha o aşık canına, ki dost ile visali var,
Canı birdir maşuk ile, dahi ne türlü hali var,

Can, gönül, akıl ve fehim nisar olsun maşukuna,
Aşığın ondan ayrı bir ne malı ne de mülkü var.

Yeryüzü, gökyüzü ve arş aşk tadı ile kaimdir,
Bünyadı aşktır aşığa, her bir arada eli var.

Aşıkların ne ki varı, tecrit gerektir arada,
Her nesneye o hükmeder, her yol içinde yolu var,

Baki dirlik, seven kişi gerek tuta aşk eteğin,
Aşktan artık her nesnenin değşirilir zevali var,

Aşıklara işbu suret mesela gökçek gibidir,
Yüzbin gömlek eskitirse aşıkların muhali var

Niceler der ki Yunus'a; yaşlandın sen bırak aşkı,
Zaman mı uğrar bu aşka, aşkın ayı yılı mı var?

SANA DERİM EY VELÎ

Sana direm iy velî
Tur irte namâzına
Eger degülsen öli
Tur irte namâzına

Ezân okur müezzin
Çagırur Allah adın
Yıkma dînün bünyâdın
Tur irte namâzına

Agar pervâze kuşlar
Tesbîh okur agaçlar
Himmet alan kardaşlar
Tur irte namâzına

Namâzı kıl zikr eyle
Elün götür şükr eyle
Ölecegün fikr eyle
Tur irte namâzına

Namâz kıl yarak olsun
Âhretde gerek olsun
Sinünde çırâk olsun
Tur irte namâzına

Namâz kıl îmânıla
Yatmagıl gümânıla
Gidesin emânıla
Tur irte namâzına

Çıka gide cân dahı
Şöyle kala ten dahı
Dervîş Yûnus sen dahı
Tur irte namâzına

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sana derim ey velî,
Dur erte namazına,
Eğer değilsen ölü,
Dur erte namazına.

Ezan okur müezzin,
Çağırır Allah adın,
Yıkma dinin bünyadın,
Dur erte namazına.

Ağar pervaza kuşlar,
Tesbih okur ağaçlar,
Himmet alan kardeşler,
Dur erte namazına.

Namazı kıl zikreyle,
Elin götür şükreyle,
Öleceğin fikreyle,
Dur erte namazına.

Namaz hazırlık olsun,
Ahrette gerek olsun,
Sinlikte çerağ olsun,
Dur erte namazına.

Namaz kıl imam ile,
Yatma sen güman ile,
Gidesin iman ile,
Dur erte namazına.

Çıka gide can dahi,
Şöyle kala ten dahi,
Derviş Yunus sen dahi,
Dur erte namazına.

SANA İBRET GEREK İSE

Sana ibret geregise gel göresin bu sinleri
Ger taşısan eriyesin bakup göricek bunları

Şunlar ki çokdur mâlları gör niçe oldı hâlleri
Sonucı bir gönlek geymiş anun da yokdur yenleri

Kanı mülke benüm diyen köşk ü sarây begenmeyen
Şimdi bir evde yaturlar taşlar olmış üstünleri

Bunlar eve girmeyeler zühd ü tâat kılmayalar
Bu beyligi bulmayalar zîrâ geçdi devrânları

Kanı ol şîrîn sözlüler kanı ol güneş yüzlüler
Şöyle gâib olmış bular hîç belürmez nişânları

Bunlar bir vakt begler idi kapucılar korlar idi
Gel şimdi gör bilmeyesin beg kangıdur ya kulları

Ne kapu vardur giresi ne yimek vardur yiyesi
Ne ışık vardur göresi dün olmışdur gündüzleri

Bir gün senün dahı Yûnus benven didüklerün kala
Seni dahı böyle kıla nitekim kıldı bunları

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri,
Eğer taş olsan erirsin, bakıp görünce bunları.

Şunlar ki çoktur malları, gör nice oldu halleri,
Sonunda bir gömlek giymiş, onun da yoktur yenleri.

Hani mülke benim diyen, köşk ve saray beğenmeyen,
Şimdi bir evde yatarlar, taşlar olmuş üstünleri.

Bunlar eve girmeyeler, züht ve taat kılmayalar,
Bu beyliği bulmayalar, zira geçti devranları.

Hani o şirin sözlüler, hani o güneş yüzlüler?
Şöyle kayıp olmuş bunlar, hiç belirmez nişanları.

Bunlar bir vakt beğler idi, kapıcılar korlar idi,
Gel şimdi gör bilmeyesin, beğ hangidir, ya kulları?

Ne kapı vardır giresi, ne yemek vardır yiyesi,
Ne ışık vardır göresi, dün olmuştur gündüzleri.

Bir gün senin dahi Yunus, benim dediklerin kala,
Seni dahi böyle ede, nitekim etti bunları.

SEN BU CİHAN MÜLKÜNÜ

Sen bu cihân mülkini Kâf'dan Kâf'a dutdun tut
Yâ bu âlem mâlını oynayuban ütdün tut

Sen Süleymân köşkinde taht kurup oturdun bil
Dîv ü perîye düp-düz hükümler eyledün tut

Sen Ferîdûn haznesin Nûşirevân gencile
Kârûn mâlını dahı sen mâluna katdun tut

Bu dünyâ bir lokmadur agızdadur çeynenmiş
Çeynenmişi ne dutmak hâ sen anı yutdun tut

Ömrün delim bir okdur yay içinde toptolu
Tolmış oka ne turmak hâ sen anı atdun tut

İş bu cihân mülkinden ansuzın ün iderler
Ansuzını şimdi bil yaraklanup gitdün tut

Çün denize gark oldun bogazuna geldi su
Delü bigi talbınma iy bî-çâre batdun tut

Her gâh ki nefes gelür ol kîsenden eksilür
Çün kîse ortalandı sen anı düketdün tut

İş bu ecel şerbetini elbet dadısarsın
Dadışuna şek yokdur şimdi anı datdun tut

Âhir bir gün ölürsin ölüm vardur bilürsin
Kamulardan ayrılup varup sinde yatdun tut

Yüz yıllar hoşlugıla ömrün olursa Yûnus
Sonucı bir nefesdür geç andan da ötdün tut

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sen bu cihan mülkünü, Kaf'tan Kaf'a tuttun tut,
Ya bu alem malını, oynayarak üttün tut.

Sen Süleyman köşkünde taht kurup oturdun bil,
Dev ve periye düpdüz hükümler eyledin tut.

Sen Feridun haznesin Nuşirevan genc ile,
Karun malını dahi sen malına kattın tut,

Bu dünya bir lokmadır, ağzındadır çiğnenmiş,
Çiğnenmişe ne tutmak, ha sen onu yuttun tut.

Ömrün delim bir oktur, yay içinde dopdolu,
Dolmuş oka ne durmak, ha sen onu attın tut.

İşbu cihan mülkünden ansızın ün ederler,
Ansızını şimdi bil hazırlanıp gittin tut.

Çün denize gark oldun boğazına geldi su,
Deli gibi talpınma, ey biçare battın tut.

Her gah ki nefes gelir, o ki senden eksilir,
Çün kise ortalandı sen onu tükettin tut.

İşbu ecel şerbeti elbette tadacaksın,
Tadışında şek yokdur şimdi onu tattın tut.

Ahir bir gün ölürsün, ölüm vardır bilirsin,
Kamulardan ayrılıp varıp sinde yattın tut.

Yüz yıllar hoşluk ile, ömrün olursa Yunus,
Sonucu bir nefesdir, geç ondan da öttün tut.

SEN BURDA GARİP Mİ GELDİN?

(günümüze aktarımı)
Sen burda garip mi geldin?
Niçin ağlarsın bülbül hey?
Yorulup iz mi yanıldın?
Niçin ağlarsın bülbül hey?

Karlı dağlardan mı aştın?
Derin ırmaklar mı geçtin?
Yarinden ayrı mı düştün?
Niçin ağlarsın bülbül hey?

Hey, ne yavuz inilersin,
Benim derdim yenilersin.
Dostu görmek mi dilersin?
Niçin ağlarsın bülbül hey?

Evin yuvan mı yıkıldı?
Namın ve arın mı kaldı?
Gurbette yarin mi kaldı?
Niçin ağlarsın bülbül hey?

Gulistanlarda yaylarsın,
Taze gülleri yeğlersin,
Yavlak zarılık eylersin,
Niçin ağlarsın bülbül hey?

Uykudan gözüm uyandı,
Uyandı kana boyandı.
Yandı sol yüreğim yandı,
Niçin ağlarsın bülbül hey?

N'oldu şu Yunus'a, n'oldu?
Aşkın deryasına daldı.
Yine baharistan oldu,
Niçin ağlarsın bülbül hey?

SEN CANINDAN GEÇMEDEN

Sen cânundan geçmedin cânân arzû kılursın
Bilden zünnâr kesmedin îmân arzû kılursın

Men arafe nefsehu dirsin illâ degülsin
Melâikden yukarı seyrân arzû kılursın

Tıfl-ı nev-reste gibi etegin at idinüp
Ele çevgân almadın meydân arzû kılursın

Bilimedün sen seni sadefde ne gevhersin
Mısır'da sultân iken Ken'ân arzû kılursın

Ol ezel âleminde ebedi gözlemedin
Per ü bâlün bitmedin cevlân arzû kılursın

Yitmiş yidi perde var dostunı arzûlama
Yidisinden geçmedin yakîn arzû kılursın

Otuzı gözde durur otuzı gönüldedür
Onun dahı bilmedin görmek arzû kılursın

Sen bunda işe geldün uş yine varısarsın
Henüz sen kul olmadın sultân arzû kılursın

Yûnus düşdün bu derde Eyyûb'layın sabreyle
Derde katlanımazsın dermân arzû kılursın

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sen canından geçmeden, canan arzu kılarsın,
Belden zünnur kesmeden, iman arzu kılarsın.

Men arefe nefsehu, dersin illa değilsin,
Melaikten yukarı, seyran arzu kılarsın.

Tıflı nareste gibi, eteğin at edinip.
Ele çevgan almadan, meydan arzu kılarsın.

Bilemedin sen seni, sedefte ne cevhersin,
Mısıra sultan iken, Kenan arzu kılarsın.

O ezel aleminde ebedi gözlemedin,
Per ve balın bitmeden cevlan arzû kılarsın.

Yetmiş yedi perde var dostu arzulamaya,
Yedisinden geçmeden yakin arzu kılarsın.

Otuzu gözde durur, otuzu gönüldedir,
Onun dahi bilmeden görmek arzu kılarsın.

Sen bunda işe geldin uş yine varısarsın,
Henüz sen kul olmadan sultan arzu kılarsın.

Yûnus düştün bu derde, Eyüp gibi sabreyle,
Derde katlanamazsın, derman arzu kılarsın.

SENDEN GELİR CEVRİ CEFA

Senden gelür cevr ü cefâ ben âh u vâh itmeyeyüm
Düşmişem ışkun odına yanup niçe dütmiyeyüm

Uş yürüyem yana yana top cigerüm döndi kana
Işkundan oldum dîvâne niçe zârı kılmayayum

Senün ışkun denizine düşübeni gark olayum
Kimsenem yok elüm ala koma beni batmayayum

Sekiz Uçmagun Hûrîsi gelürise bir araya
Sana ümmet olmayanı ben anlara katmayayum

Yûnus Emre sen bu sözi yüz bin dirisen az-ola
İşidenler âşık ola iñende uzatmayayum

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Senden gelir cevri cefa, ben ah ve vah etmeyeyim,
Düşmüşüm aşkın oduna, yanıp nice tütmeyeyim.

Uş yürürüm yana yana, top ciğerim döndü kana,
Aşkından oldum divane, nice zarı kılmayayım.

Senin aşkın denizine düşüp ben gark olayım,
Kimsenem yok elim ala, koma beni batmayım.

Sekiz uçmağın hurisi gelir ise bir araya,
Sana ümmet olmayanı ben onlara katmayayım.

~ Yunus Emre sen bu sözü yüz bin der isen az ola,
İşitenler âşık ola, fazla da uzatmayayım.

SEN DÜNYAYA BENİM DERDİN

(günümüze aktarımı)
Sen dünyaya benim derdin, senden o kalmış ola mı?
Sen dünyayı dost sanırdın, sana yüz vermiş ola mı?

Derlerdi inanmaz idin, hiç ölürüm sanmaz idin,
Ecel kurdu senin dahi, boynunu burmuş ola mı?

Yetmiş ömrün ahir olmuş, nazik tenin leke olmuş,
Gözlerin göğü sararmış, benzin de solmuş ola mı?

Fani dünyanın beyleri, giyerler türlü donları,
Yatmışlar kara toprağa, gözleri dolmuş ola mı?

~ Yunus Emre'm şerh eylemiş, vefasız dünya halinden,
Gönül gözü yaraların evliya silmiş ola mı?

SENİ HAK'TAN YIĞANI

Seni Hak'dan yığanı her neyise vir gider
Ne beslersin bu teni sinde kurd kuş yir gider

Ölene bak gözün aç dökülür sakal u saç
Ilan çıyan gelür aç yiyüp içüp sir gider

Bize bizden ulular igen eyü hulular
Şol eyü amellüler haber şöyle dir gider

Çekgil harâmdan elün kesgil gaybetden dilün
Azrâîl el irmedin bu dükkânı dir gider

Ecel irer kurur baş tiz dükenür uzun yaş
Düpdüz olur tag u taş gök dürilür yir gider

Çün cân agdı Hazret'e yarak it âhirete
Tanla turan tâate Tanr'evine ir gider

Miskin Yûnus ölicek sini nûrla dolıcak
Îmân yoldaş olıcak âhirete şîr gider

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Seni Hak'tan yığanı, her ney ise ver gider,
Ne beslersin bu teni, sinde kurt kuş yer gider.

Ölene bak gözün aç, dökülür sakal ve saç,
Yılan çiyan gelir aç, yiyip içip sır gider.

Bize bizden ulular, inen iyi hulular,
Şu iyi amelliler, haber şöyle der gider.

Çek haramdan elini, kes gıybetten dilini,
Azrail el ermeden, bu dükkanı der gider.

Ecel erer kurur baş, tez tükenir uzun yaş,
Dümdüz olur dağ ve taş, gök dürülür, yer gider.

Can uçmadan Hazret'e, hazırlan ahirete,
Tanla duran taate, Hak evine er gider.

Miskin Yunus ölecek, sini nurla dolacak,
İman yoldaş olacak, ahirete şir gider.

SENİN BEN DEMEKLİĞİN

Senün ben dimekligün ma'nîde usûl degül
Bir kapu kullarına şaşı bakmak yol degül

Sen sana yararısan bu sözden tuyarısan
Kancaru bakarısan dimegil sen ol degül

Yitmiş iki milletün hem maşûkı ol durur
Âşıkı maşûkından ayırmaklık fâl degül

Küfrini atar iken îmânun urma sakın
Hırs bizümle düşmândur bilişlüdür il degül

İş bu sözden bir haber muhtasârdur muhtasâr
İt bir eri ihtiyâr kahıtlıkdan bol degül

Paşa bu kuş dilidür bunı Süleymân bilür
Sana direm iy hâce bu dil tehî dil degül

Saga sola bakmadın hoş söyler Tapduk Yûnus
Ol gerçege âşıklar küllî sagdur sol degül

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Senin ben demekliğin manada usul değil,
Bir kapı kullarına şaşı bakmak yol değil.

Sen sana yarar isen, bu sözden duyar isen,
Nereye bakar isen, deme ki sen o değil.

Yetmiş iki milletin hem maşuku o durur,
Aşığı maşuğundan ayırmaklık fal değil.

Küfrünü atar iken imanın vurma sakın,
Hırs bizimle düşmandır, bilişlidir el değil.

İşbu sözden bir haber muhtasardır muhtasar,
Et bir eri ihtiyar kahıtlıktan bol değil.

Paşa bu kuş dilidir, bunu Süleyman bilir,
Sana derim ey hoca, bu dil tehî dil değil.

Sağa sola bakmadan hoş söyler Tapduk Yunus,
O gerçeğe âşıklar küllî sağdır sol değil.

SENİNLE BİRLİĞİM

Senünle birligüm senden ırılmaz
Hayât senünledür sensüz dirilmez

Gözüm içinde sensin bile bakan
Eger sen bakmasan yolum görinmez

Benüm münâcâtum senden yanadur
Sana varur yolum sensüz varılmaz

Ben beni senden ayru kanda bulam
Ki sensüz Hak nefes ömrüm sürilmez

Varlıgum sendendür ben bir âletven
Sun ıssı sunmasa âlet kurılmaz

Âlet ü hareket kamu senündür
Anunçün işüne kimse karılmaz

Sefer kılsam bana yoldaş olursın
Karâr itsem yine sensüz turılmaz

Birligünden öte hîç şerîkün yok
Kim noksân irgüre hükmün yoyılmaz

Âlem halkı zebûn emrün içinde
Kimdür ki kullıga boynı burılmaz

Bu ben ben didügüm eger ben isem
Bu benligüm bana niçün virilmez

Yârânlar saladur kapı açukdur
Bu kapuya gelen mahrûm sürilmez

Yûnus bu tevhîde gark oldı gitdi
Girü gelmeklige aklı dirilmez

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Seninle birliğim senden ırılmaz,
Hayat seninledir sensiz dirilmez.

Gözüm içinde sensin bile bakan,
Eğer sen bakmasan yolum görünmez.

Benim münacatım senden yanadır,
Sana varır yolum, sensiz varılmaz.

Sen ayrı, ben seni nerde bulayım?
Sensiz bu hak nefes ömrüm sürülmez.

Varlığım sendedir ben bir aletim,
Sun ıssı sunmasa alet kurulmaz.

Alet ve hareket kamu senindir,
Onun çün işine kımse karılmaz.

Sefer kılsam bana yoldaş olursun,
Karar etsem yine sensiz durulmaz.

Birlikten öteye hiç serikim yok,
Kim noksan er göre hükmün yuyulmaz.

Alem halkı zebun emrin içinde,
Kimdir ki kulluğa boyun burulmaz.

Bu ben ben dediğim eğer ben isem,
Bu benliğim bana niçin verilmez?

Yarenler saladır, kapı açıktır,
Bu kapıya gelen mahrum sürülmez.

Yunus bu tevhide gark oldu gitti,
Geri gelmekliğe aklı dirilmez.

SEN SENDE İKEN

(günümüze aktarımı)
Sen sende iken menzil alınmaz,
Bahri olmadan gevher bulunmaz.

Er açtı yolu ayan eyledi,
Dolunay doğdu, hergiz dolunmaz.

Er manasından, almayan cahil,
Taştandır bağrı hergiz delinmez.

Er vurdu yare, zahmi belirmez,
Yar bu yareme merhem bulunmaz.

Mağripten maşrik erin gözüne,
Ayan görüne perde olunmaz.

Ko ikiliği, gel birliğe yet,
Bir olan canlar ayrı dölenmez.

Yunus, ver canını hak yoluna,
Can vermeyince canan bulunmaz.

SENSİN BENİM CANIM CANI

Sensin benüm cânum cânı sensüz karârum yok durur
Uçmak'da sen olmazısan va'llâh nazarum yok durur

Baksam seni görür gözüm söylerisem sensin sözüm
Seni gözetmekden dahı yigrek şikârum yok durur

Söylerisem dilümdesin ger tek tursam gönlümdesin
Gönlüm gözüm seni sever ayruk nigârum yok durur

Çün ben beni unutmışam şöyle ki sana gitmişem
Ne kâlde ne hâldeyisem bir dem karârum yok durur

Eger beni Cercîs'leyin yitmiş kez öldürürisen
Dönem girü sana varam zîrâ ki ârum yok durur

Seni gördüm güneş gibi Cennet bana zindân gibi
Cennet'üne zâhidün ko Uçmak'da arzûm yok durur

Yûnus dahı âşık sana göster dîdârunı ana
Yârüm dahı sensin benüm ayruk dîdârum yok durur

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sensin benim canım canı, sensiz kararım yok durur,
Uçmak'ta sen olmaz isen, vallah nazarım yok durur.

Baksam seni görür gözüm, söyler isem sensin sözüm,
Seni gözetmekten artık, yeğrek şikarım yok durur.

Söyler isem dilimdesin, ger tek dursam gönlümdesin,
Gönlüm gözüm seni sever, ayrık nigarum yok durur.

Ben kendimi unutmuşum, senin yoluna gitmişim,
Ne kalde ne halde isem, bir dem kararım yok durur.

Eğer beni Cercis gibi yetmiş kez öldürür isen,
Dönem geri sana varam, zira ki arım yok durur.

Seni gördüm güneş gibi, Cennet bana zindan gibi,
Cennetin'e zahidler koy, Uçmak'ta arzûm yok durur.

Yunus dahi aşık sana, göster didarını ona,
Yarım dahi sensin benim, ayrık didarım yok durur.

SENSİN BİZE BİZDEN YAKIN

Sensin bize bizden yakın görünmezsin hicâb nedür
Çün aybı yok görklü yüzün üzerinde nikâb nedür

Sen eyitdün iy pâdişâh yedhillâhu limen yeşâ
Şerikün yok senin i şâh suçlu kimdir azâb nedür

Levh üzere kimdür yazan azduran kimdir yâ azan
Bu işleri kimdür düzen bu suâle cevâb nedür

Rahîm durur senün adun Rahîm'lığun bize didün
Mürşidlerün muştıladı lâ taknetu hitâb nedür

Bu işleri sen bilürsin sen virürsin sen alursın
Ne kim dilersen kılursın yâ bu soru hisâb nedür

Biz umaruz mürvetünden cümle iş senün katundan
Senün o rahmetünden bu bir avuç türâb nedür

Kün'i bir kezin söyledün her nesneyi var eyledün
Yine âhir bir söz ile anı kılmak harâb nedür

Kanı bu mülkün sultânı pes ten isen kanı cânı
Bu göz görmek diler anı bu merci ü meâb nedür

Yûnus bu göz anı görmez görenler hod haber virmez
Bu menzile akıl irmez bu koduğun serâb nedür

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sensin bize bizden yakın, görünmezsin hicap nedir?
Ayıbı yok görklü yüzün, üzerinde nikap nedir?

Sen söyledin ey padişah, Yehdillahu limen yeşa,
Şerikin yok senin ey şah, suçlu kimdir, azap nedir?

Levh üzere kimdir yazan, azdıran kim, kimdir azan?
Bu işleri kimdir düzen, bu suale cevap nedir?

Rahim durur senin adın, rahimliğin bize dedin,
Mürşitlerin müjdeledi, La taknatu hitap nedir?

Bu işleri sen bilirsin, sen verirsin, sen alırsın,
Ne kim dilersen kılarsın, ya bu soru hesap nedir?

Biz umaruz mürvetinden cümle iş senin katından,
Senin o çok rahmetinden bu bir avuç türap nedir?

Kün'i bir kezin söyledin, her nesneyi var eyledin,
Yine ahir bir söz ile onu kılmak harap nedir?

Hani bu mülkün sultanı, bu ten ise hani canı?
Bu göz görmek diler onu, bu merci ve meab nedir?

Yunus bu göz onu görmez, görenler hot haber vermez,
Bu menzile akıl ermez, bu koduğun serap nedir?

SENSİN KERİM SENSİN RAHİM

Sensin Kerîm sensin Rahîm
Allâh sana sundum elüm
Senden artuk yokdur umum
Allâh sana sundum elüm

Ecel irdi vade yitdi
Bu ömrüm kadehi toldı
Kimdür ki içmedin kaldı
Allâh sana sundum elüm

Dilüm tetigi bozuldı
Cânum gevdemden üzüldi
Uşda gözlerüm süzüldi
Allâh sana sundum elüm

Urdılar suyum ılıdı
Kavum kardaş cümle geldi
Esen kalsun kavum kardaş
Allâh sana sundum elüm

Uş dikdiler kefen tonum
Hazret'e gönüldi yolum
Bunda kalan nemdür benüm
Allâh sana sundum elüm

Geldi salacam sarılur
Dört yana sala virilür
İl namâzuma dirilür
Allâh sana sundum elüm

Salacamı götürdiler
Musallâya yitürdiler
Görklü tekbîr getürdiler
Allâh sana sundum elüm

Götürdiler bunda üşüp
İndürdiler anda şeşüp
Topragum örterler eşüp
Allâh sana sundum elüm

Topraga çün düşürdiler
El topraga üşürdiler
Taşlarıla basdurdılar
Allâh sana sundum elüm

Uşda beni götürdiler
Makbereme getürdiler
Halka olup oturdılar
Allâh sana sundum elüm

Çün cenâzeden şeşdiler
Üstüme toprak eşdiler
Hep koyubanı kaçdılar
Allâh sana sundum elüm

Kaldum bir karanluk yirde
Ayruk varımaz ol yirde
Sataşdum bir aceb derde
Allâh sana sundum elüm

Ölmedi meşhed tolduhça
Gündüzümüz oldı gice
Bilmeyüz hâlümüz niçe
Allâh sana sundum elüm

Geldi Münker ile Nekir
Her birisi sordı bir dil
İlâhî sen cevâb virgil
Allâh sana sundum elüm

Aldı beni ince yola
İltdi Sırât köprüsine
Amelüme yok mededüm
Allâh sana sundum elüm

Yidi Tamu sekiz Uçmak
Her birinün vardur yolı
Her bir yolda yüz bin çârsû
Allâh sana sundum elüm

Halâyıklar melâikler
Ger esrükler ger ayuklar
Sahha size uyanıklar
Allâh sana sundum elüm

Görün aceb oldı zamân
Gönülden eylenüz figân
Ölür çün anadan togan
Allâh sana sundum elüm

Yûnus tap uzat bu sözi
Allâh'una dutgıl yüzi
Dîdârdan ayırma bizi
Allâh sana sundum elüm

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sensin kerîm, sensin rahîm,
Allah sana sundum elim.
Senden artık yoktur umum,
Allah sana sundum elim.

Ecel geldi vade erdi,
Bu ömrüm kadehi doldu.
Kimdir ki içmeden kaldı,
Allah sana sundum elim.

Dilim tetiği bozuldu,
Canım gövdemden üzüldü.
İşte gözlerim süzüldü
Allah sana sundum elim.

vurdular suyum ılıdı,
Kavim kardaş cümle geldi.
Esen kalsın kavim kardaş,
Allah sana sundum elim.

Tez biçildi kefen donum,
Ahrete yöneldi yolum.
Aceb nice ola halim?
Allah sana sundum elim.

Geldi salacam sarılır,
Dört yana sala verilir.
İl namazıma derilir,
Allah sana sundum elim.

Salacamı götürdüler,
Musallaya yatırdılar,
Görklü tekbir getirdiler,
Allah sana sundum elim.

Götürdüler bunda üşüp,
İndirdiler anda şeşip,
Toprağım örterler eşip,
Allah sana sundum elim.

Çün toprağa düşürdüler,
Toprağa el üşürdüler,
Taşlar ile bastırdılar,
Allah sana sundum elim.

İşte beni götürdüler,
Makbereme getirdiler,
Halka olup oturdular,
Allah sana sundum elim.

Çün cenazeden şeştiler,
Üstüme toprak eştiler,
Sinime koyup kaçtılar,
Allah sana sundum elim.

Kaldım bir karanlık yerde,
Ayrık varamaz o yerde
Sataştım bir acep derde
Allah sana sundum elim.

Ölmedi meşhet doldukça,
Gündüzümüz oldu gece,
Bilmeyiz halimiz nice,
Allah sana sundum elim.

Geldi Münker ile Nekir,
Her birisi sordu bir dil,
İlahi sen cevap vergil,
Allah sana sundum elim.

Aldı beni ince yola,
İltdi Sırat köprüsüne,
Amelime yok mededim,
Allah sana sundum elim.

Yedi Tamu, sekiz Uçmak,
Her birinin vardır yolu.
Her bir yolda yüz bin çarsu,
Allah sana sundum elim.

Halayıklar, melaikler,
Ger esrikler, ger ayıklar,
Sahha size uyanıklar,
Allah sana sundum elim.

Görün acep oldu zaman,
Gönülden eyleriz figan.
Ölür çün anadan doğan,
Allah sana sundum elim.

Yunus, uzatma bu sözü,
Allah'ına tut hep yüzü.
Didardan ayırma bizi,
Allah sana sundum elim.

SENSİZ YOLA GİRER İSEM

Sensüz yola girürisem çârem yok adım atmaga
Gevdemde kuvvetüm sensin başum götürüp gitmege

Gönlüm canum aklum bilüm senün ile karâr ider
Pervâz ururlar dem-be-dem uçuban dosta gitmege

Kendüliginden geçeni togan ider ma'şûk anı
Ördek ü keklige salar sürü idüben tutmaga

Âşık mı diyem ben ana Tanrı'nun uçmagın seve
Uçmak dahı tuzagımış mü'min cânların tutmaga

Ganî Cebbâr ışk erine bin Hamza'ca kuvvet virür
Tagları yirinden ırar yol eyler dosta gitmege

Yüz bin Ferhâd külüng almış kazar taglar bünyâdını
Kayalar kesüp yol eyler Âb-ı Hayât akıtmaga

Âb-ı Hayât'un çeşmesi âşıklarun visâlidür
Kadehi tolu yüridür susamışları yakmaga

Âşık kişi miskîn olur yol içinde teslîm olur
Kim n'iderse boyun bura çâre yok gönül yıkmaga

Yidi veyil Tamu'sını kül eyler âşıklar âhı
Kasd ider sekiz uçmagı nûr ide nûra katmaga

Bildük gelenler geçdiler gördük konanlar göçdiler
Işk şarâbın içen cânlar uymaz göçmege konmaga

Tutulmadı Yûnus cânı geçdi Tamu'dan Uçmak'dan
Yola düşüp dosta gider gine aslın ulaşmaga

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sensiz yola girer isem, çarem yok adım atmaya,
Gövdemde kuvvetim sensin, başım götürüp gitmeye.

Gönlüm, canım, usum, bilim senin ile karar eder,
Pervaz vururlar dembedem uçarak dosta gitmeye.

Kendiliğinden geçeni doğan eder maşuk onu,
Ördek ve kekliğe salar sürü ederek tutmaya.

Aşık mı diyem ben ona, Tanrı'ın uçmağını seve,
Uçmak dahi tuzak imiş, mümin canları tutmaya.

Gani Cebbar aşk erine, bin Hamza'ca kuvvet verir,
Dağları yerinden ırar, yol eyler dosta gitmeye.

Yüz bin Ferhat külüng almış, kazar dağlar bünyadını,
Kayalar kesip yol eyler abıhayat akıtmaya.

Abıhayatın çeşmesi aşıkların visalidir,
Kadehi dolu yürütür susamışları yakmaya.

Aşık kişi miskin olur, yol içinde teslim olur,
Her ne derse boyun bura, çare yok gönül yıkmaya.

Yedi veyil Tamu'sunu kül eyler aşıklar ahı,
Kasdeder sekiz uçmağı, nur edip nura katmaya.

Bildik gelenler geçtiler, gördük konanlar göçtüler,
Aşk şarabın içen canlar, uymaz göçmeye, konmaya.

Tutulmadı Yunus canı, geçti Tamu'dan Uçmak'tan,
Yola düşüp dosta gider, yine aslın ulaşmaya.

SEVERİM BEN SENİ CANDAN İÇERİ

Severem ben seni cândan içerü
Yolum ötmez bu erkândan içerü

Nere varurısam gönlüm tolusın
Seni kanda koyam bundan içerü

Beni sorman bana bende degülem
Sûretüm boş gezer tondan içerü

Beni benden alana irmez elüm
Kadem kim basa sultândan içerü

Tecellîden nasîb irdi kimine
Kiminün maksûdı bundan içerü

Kime dokundısa ol dost nazarı
Anun şulesi var günden içerü

Senün ışkun beni bende alupdur
Ne şîrîn derd bu dermândan içerü

Şerîat-Tarîkat yoldur varana
Hakîkat-Marifet andan içerü

Süleymân kuş dili bilür didiler
Süleymân var Süleymân'dan içerü

Sülûk seyir iden ışkun erine
Niçe mezheb olur dînden içerü

Dînin terk idenün küfürdür işi
Bu ne küfürdür îmândan içerü

O bir dilber durur hîç yok nişânı
Nişân olur mı nişândan içerü

Meger Yûnus gözi tuş oldı dosta
Ki kaldı kapuda andan içerü

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Severim ben seni candan içeri,
Yolum ötmez bu erkandan içeri.

Nere varır isem gönlüm dolusun,
Seni nerde koyam bundan içeri.

Beni sorman bana, bende değilim,
Suretim boş gezer dondan içeri.

Beni benden alana ermez elim,
Kadem kim basa sultandan içeri.

Tecellîden nasip erdi kimine,
Kiminin maksudu bundan içeri.

Kime dokunduysa o dost nazarı,
Onun şulesi var günden içeri.

Senin aşkın beni benden almışken,
Ne şirin dert bu dermandan içeri.

Şeriat, tarikat yoldur varana
Hakikat, marifet ondan içeri

Süleyman kuş dilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman'dan içeri

Sülûk seyir eden aşkın erine,
Nice mezhep olur dinden içeri.

Dinin terkedenin küfürdür işi
Bu ne küfürdür imandan içeri

O bir dilberdir ki, yoktur nişani,
Nişan olur mu nişandan içeri.

Meğer Yunus gözü tuş oldu dosta,
Ki kaldı kapıda ondan içeri.

SORDUM SARI ÇİÇEĞE

(günümüze aktarımı)
Sordum sarı çiçeğe,
Benzin neden sarıdır?
Çiçek der ki; ey derviş,
Ahım dağlar eritir.

Yine sordum çiçeğe,
Sizde ölüm var mıdır?
Çiçek der ki; ey derviş,
Ölümsüz yer var mıdır?

Yine sordum çiçeğe,
Kışın nerde olursuz?
Çiçek der ki; ey derviş,
Kışın turab oluruz.

Yine sordum çiçeğe,
Tamuya girer misiz?
Çiçek der ki; ey derviş,
O münkirler yeridir.

Yine sordum çiçeğe,
Uçmağa girer misiz?
Çiçek der ki; ey derviş,
Uçmak adem şehridir.

Yine sordum çiçeğe,
Gül sizin neniz olur?
Çiçek der ki; ey derviş,
Gül Muhammed teridir.

Yine sordum çiçeğe,
Ademi bilir misiz?
Çiçek der ki; ey derviş,
Adem binde biridir.

Yine sordum çiçeğe,
Kırklar'ı bilir misiz?
Çiçek der ki; ey derviş,
Kırklar Allah yâridir.

Yine sordum çiçeğe,
Rengi nerden alırsız?
Çiçek der ki; ey derviş,
Ay ile gün nurudur.

Yine sordum çiçeğe,
Boynun neden eğridir?
Çiçek der ki; ey derviş,
Kalbim Hakk'a doğrudur

Yine sordum çiçeğe,
Anan, atan var mıdır?
Çiçek der ki; ey derviş,
Bu ne aceb sorudur.

Yine sordum çiçeğe,
Sen Kabe'yi gördün mü?
Çiçek der ki; ey derviş,
Kabe Allah evidir.

Yine sordum çiçeğe,
Bahçene girsem n'ola?
Çiçek der ki; ey derviş,
Kokla beni, geri dur.

Yine sordum çiçeğe,
Sen Sırat'ı gördün mü?
Çiçek der ki; ey derviş,
O cümlenin yoludur.

Yine sordum çiçeğe,
Gözün niçin yaşlıdır?
Çiçek der ki; ey derviş,
Bağırcığım başlıdır.

Yine sordum çiçeğe,
Yunus'u bilir misin?
Çiçek der ki; ey derviş,
Yunus Kırklar yâridir.

SOFUYUM HALK İÇİNDE

Sûfîyem halk içinde tesbîh elümden gitmez
Dilüm ma'rifet söyler gönlüm hîç kabûl itmez

Boynumda icâzetüm riyâyıla tâ'atüm
Endîşem ayruk yirde gözüm yolı gözetmez

Söylerem marifeti sâlûslanuram katı
Miskînlige dönmege gönlümden kibir gitmez

Hoş dervîşem sabrum yok dilümde inkârum çok
Kulagumdan gireni hergiz içüm işitmez

Âlem çırâkdur sadır gönlüm bunı gözedür
N'ideyüm Hak korkusı hergiz içümden gitmez

Görenler elüm öper tâc u hırkama bakar
Şöyle sanurlar beni zerrece günâh itmez

Taşumda ibâdetüm sohbetüm hoş tâatüm
İç bâzâra gelicek bin yıllık ayyâr itmez

Görenler velî sanur selâm virür utanur
Anca iş koyarıdum el irüben güç yitmez

Taşum dervîş içüm boş dilüm tatlu sözüm hoş
İllâ ben itdügümi dînin degşüren itmez

Yûnus eksükligüni Allah'una arz eyle
Anun keremi çokdur sen itdügün ol itmez

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Sofuyum halk içinde, tespih elimden gitmez,
Dilim marifet söyler, gönlüm hiç kabul etmez.

Boynumda icazetim, riya ile taatim.
Edişem ayrık yerde, gözüm yolu gözetmez.

Söylerim marifeti, saluslanırım kati,
Miskinliğe dönmeğe, gönlümden kibir gitmez.

Hoş dervişim sabrım yok, dilimde inkarım çok,
Kulağımdan gireni, hergiz içim işitmez.

Alem çırakdır sadır, gönlüm bunu gözetir,
N'ideyim Hak korkusu asla içimden gitmez.

Görenler elim öper, tac ve hırkama bakar.
Şöyle sanırlar beni, zerrece günah etmez.

Dışımda ibadetim, sohbetim hoş taatim.
İç pazara gelince, bin yıllık ayyar etmez.

Görenler veli sanır, selam verir utanır,
Anca iş koparaydım, elim ermez, güç yetmez.

Dışım derviş, içim boş, dilim tatlı, sözüm hoş,
İlla ben ettiğimi, dinin değşiren etmez.

Yunus, eksikliğini Allah'ına arz eyle,
Onun keremi çoktur, sen ettiğin o etmez.

SURETTEN GEL SIFATA

Sûretden gel sıfata yolda safâ bulasın
Hayâllerde kalmagıl yoldan mahrûm kalasın

Bu yolda acâib çok sen acâib anlama
Acâib anda ola dost yüzini göresin

Işk kuşagın kuşangıl dostun yolını vargıl
Mücâhede çekersen müşâhade idesin

Bundan ışkun şehrine üç yüz deniz geçerler
Üç yüz deniz geçüben yidi Tamu bulasın

Yidi Tamu'da yangıl her birinde kül olgıl
Vücûdun anda kogıl ayruk vücûd bulasın

Hakîkatdür Hak şârı yididür kapuları
Dergâhında yüz dürlü gerek kudret göresin

Evvelki kapusında bir kişi durur anda
Sana eydür teslîm ol gel miskînlik bulasın

İkinci kapusında iki arslan vardur anda
Niçeleri korkutmış olmasın kim korkasın

Üçüncü kapusında üç evren vardur anda
Sana hamle iderler olmasun kim dönesin

Dördünci kapusında dört pîrler vardur anda
Bu söz sana rumûzdur gör kim delîl bulasın

Beşinci kapusında biş ruhbân vardur anda
Dürlü metâlar satar olmasun kim alasın

Altıncı kapusında bir Hûr oturur anda
Sana eydür gel berü olmasun kim varasın

Çün kim anda varasın ol Hûrîyi alasın
Bir vâyeden ötürü yoldan mahrûm kalasın

Yidinci kapusında yidiler otrur anda
Sana kurtuldun dirler gir dost yüzin göresin

Çün içerü giresin dost yüzini göresin
Ene'l-Hak şerbetini dost elinden içesin

Şu didügüm keleci vücûddan taşra degül
Tefekkür kılurısan cümle sende bulasın

Yûnus işbu sözleri Hak varlıgından eydür
İsterisen kânını miskînlerde bulasın

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Suretten gel sıfata, yolda sefa bulasın,
Hayallerde kalmayıp, yoldan mahrum kalasın.

Bu yolda acaba çok, sen acebe aldanma,
Acep orda dost ola dost yüzünü göresin.

Aşk kuşağın kuşanıp, dost yoluna varasın,
Mücahede çekersen müşahede edesin.

Burdan aşkın şehrine üç yüz deniz geçerler,
Üç yüz deniz geçerek yedi tamu bulasın.

Yedi tamuda yanıp, her birinde kül olup,
Tenini orda koyup, ayrık bir ten bulasın.

Hakikattır Hak şarı, yedidir kapıları,
Dergahında yüz türlü gerek kudret göresin.

Evvelki kapısında bir kişi durur orda,
Sana der ki; teslim ol, gel miskinlik bulasın.

İkinci kapısında iki arslan var orda,
Niceleri korkutmuş, olmasın ki korkasın.

Üçüncü kapısında üç dev yılan var orda,
Sana hamle ederler, olmasın ki dönesin.

Dördüncü kapısında dört pirler vardır orda,
Bu söz sana rumuzdur, gör ki delil bulasın.

Beşinci kapısında beş ruhban vardır orda,
Türlü mallar satarlar, olmasın ki alasın.

Altıncı kapısında bir hûr oturur orda,
Sana der ki; gel beri, olmaya ki varasın.

Çünkü orda varasın, o huriyi alasın,
Bir faydadan ötürü yoldan mahrum kalasın.

Yedinci kapısında yediler otrur orda,
Sana kurtuldun derler, gir dost yüzün göresin.

Çün içeri giresin, dost yüzünü göresin,
"Enel Hak" şerbetini dost elinden içesin.

Şu dediğim sözlerim vücuttan taşra değil,
Tefekkür kılar isen cümle sen de bulasın.

Yunus işbu sözleri Hak varlığından söyler,
İster isen kanını miskinlikte bulasın.

SÖYLEMEMEK HARCISI

Söylememek harcısı söylemegün hâsıdur
Söylemeklik harcısı gönüllerün pâsıdur

Bu gönüller pâsını yuyuban gidermege
Şol sözi söylegil kim sözün hülâsasıdur

Sözi togrı diyene Kuli'l-Hak didi Çalap
Bunda yalan söyleyen yarın utanasıdur

Yitmiş iki millete birligile bakmayan
Şer'ile evliyâsa hakîkatde âsîdür

Şer'ile hakîkatün vasfını eydem sana
Şerî'at bir gemidür hakîkat deryâsıdur

Niçe ki muhkemise tahtaları geminün
Mevc urıcagaz deniz anı uşanasıdur

Şûrîde olanlarun bî-nihâyet dünyâda
Akl u gönül fehm ü cân fikir anun nesidür

Biz tâliblerüz her dem ışk sebakın okuruz
Tanrı virür sebakı ışk hod müderrisidür

Bundan içerü haber işit eydeyin iy yâr
Hakîkatün kâfiri şer'ün evliyâsıdur

Geyiklü Baba bize bir kez nazar kılaldan
Hâsıl oldı Yûnus'a her ne ki vâyesidür

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Söylememek harcısı, söylemenin hasıdır,
Söylemeklik harcısı, gönüllerin pasıdır.

Gönüllerin pasını silerek gidermeye,
Güzel bir söz söyle ki, sözün hülasasıdır.

Sözü doğru diyene, Kulil Hak dedi Çalap,
Bugün yalan söyleyen, yarın utanasıdır.

Yetmiş iki millete birlik ile bakmayan,
Şer'le evliya ise hakikatte asidir.

Şer ile hakikatin vasfını desem sana,
Şeriaat bir gemidir, hakikat deryasıdır.

Nice ki sağlam ise geminin tahtaları,
Dalga vururken deniz onun dayanmasıdır.

Şuride olanların nihayetsiz dünyada
Akıl, gönül, fehim, can, fikir onun nesidir.

Biz talipleriz her dem, aşk kitabın okuruz,
Tanrı verir kitabı, aşk hot medresesidir.

Bundan içeri haber işit diyeyim ey yar,
Hakikatin kafiri şer'in evliyasıdır.

Geyikli Baba bize bir kez nazar kılaldan,
Hasıl oldu Yunus'a her ne ki nasibidir.

TANRI İÇİN CANIM CANI

Tanrı'yiçün cânum cânı cefâyısa tapdur yiter
Senün firâkundan beter azâb dahı var mı beter

Işkun odı yüregümde yandugına âlem tanuk
Kanda bir od yanarısa nişânı var dütün tüter

Işkun çeri saldı benüm gönlüm evi iklîmine
Cânumı esîr eyledün n'ider bana yagı Tatar

Ecel salam iklîmlere vasyet kılam âşıklara
Ma'şûkadan diyem sakın oynar âşık gönlin atar

Aceb bu benüm derdüme neyiçün dermân bulınmaz
Kim bulısar dermân ana kişiyi kim beri dutar

Resmi durur sultânlarun kullar günâh eyleyicek
Yâ edebler ol kulını yâ mezâda virür satar

Yûnus şikâyet eyleme yârdan cefâ gördüm diyü
Cümle âşıklar hâceti ma'şûkı katında biter

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Tanrı için canım canı cefa ise tapdur yeter,
Senin firakından beter azap dahi var mı beter.

Aşkın odu yüreğimde yandığına alem tanık,
Nerde bir od yanar ise nişanı var tütün tüter.

Aşkın çeri saldı benim gönlüm evi ıklimine,
Canımı esir eyledin n'ider bana yağı Tatar.

Ecel salam iklimIere vasyet kılam aşıklara,
Maşukadan diyem sakın oynar aşık gönlün atar.

Acep bu benim derdime ne için derman bulunmaz,
Kim bulacak derman ona kişiyi kim beri tutar.

Hükmü yürür sultanların kullar günah eyleyince,
Ya edebler o kulunu, ya mezada verir satar.

Yunus şikayet eyleme yardan cefa gördüm diye
Cümle aşıklar haceti maşuka katında biter

TAŞTIN YİNE DELİ GÖNÜL

Taşdun yine deli gönül sular gibi çaglar mısın
Akdun yine kanlu yaşum yollarumı baglar mısın

N'idem elüm irmez yâre bulınmaz derdüme çâre
Oldum ilümden âvâre beni bunda egler misin

Yavu kıldım ben yoldaşı onulmaz bagrumun başı
Gözlerümün kanlu yaşı ırmag olup çaglar mısın

Ben toprak oldum yoluna sen aşuru gözedürsin
Şu karşuma gögüs gerüp taş bagırlu taglar mısın

Harâmî gibi yoluma arkurı inen karlu tag
Ben yârümden ayru düşdüm sen yolumı baglar mısın

Karlu taglarun başında salkım salkım olan bulut
Saçun çözüp benüm içün yaşın yaşın aglar mısın

Esridi Yûnus'un cânı yoldayım illerüm kanı
Yûnus düşde gördi seni sayru mısın saglar mısın

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Taştın yine deli gönül, sular gibi çağlar mısın?
Aktın yine kanlı yaşım, yollarımı bağlar mısın?

N'idem elim ermez yare, bulunmaz derdime çare.
Oldum ilimden avare, beni burda eğler misin?

Yavı kıldım ben yoldası, onulmaz bağrımın başı,
Gözlerimin kanlı yaşı, ırmak olup çağlar mısın?

Ben toprak oldum yoluna, sen aşırı gözetirsin,
Şu karşıma göğüs geren, taş bağırlı dağlar mısın?

Harami gibi yoluma, aykırı inen karlı dağ,
Ben yarimden ayrı düştüm, sen yolumu bağlar mısın?

Karlı dağların başında, salkım salkım olan bulut,
Saçın çözüp benim için, yaşın yaşın ağlar mısın?

Esridi Yunus'un canı, yoldayım illerim hani?
Yunus düşte gördü seni, sayru mısın, sağlar mısın?

TEFERRÜC EYLEYİ VARDIM

Teferrüc eyleyü vardum sabâhın sinleri gördüm
Karışmış kara topraga şu nâzük tenleri gördüm

Çürimiş toprak içre ten sin içinde yatur pinhân
Boşanmış tamar akmış kan batmış kefenleri gördüm

Yıkılmış sinleri tolmış hep evleri harâb olmış
Kamu endîşeden kalmış ne düşvâr hâlleri gördüm

Yaylalar yaylamaz olmış kışlalar kışlamaz olmış
Bar dutmış söylemez olmış agızda dilleri gördüm

Kimisi zevk ü işretde kimi sâz u beşâretde
Kimi belâ vü mihnetde dün olmış günleri gördüm

Sogulmış şol kara gözler belürsüz olmış ay yüzler

Kara topragun altında gül diren elleri gördüm

Kimi boyun burup yatmış tenini topraga katmış
Anasına küsüp gitmiş boyun buranları gördüm

Kimi zâri kılup aglar zebânîler cânın taglar
Dutuşmış sinleri oda çıkan dütünleri gördüm

Yûnus imdi bunı gördi anı bize haber virdi
Aklum şaşdı ögüm dirdi nitekim bunları gördüm

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Teferrüc eyleyi vardım, sabahın sinleri gördüm,
Karışmış kara toprağa, şu nazik tenleri gördüm

Çürümüş toprak içre ten, sin içinde yatar pinhan,
Boşanmış damar, akmış kan, batmış kefenleri gördüm.

Yıkılmış sinleri dolmuş, hep evleri harap olmuş,
Kamu endişeden kalmış, ne düşvar halleri gördüm.

Yaylalar yaylamaz olmuş, kışlalar kışlamaz olmuş,
Bar tutmuş söylemez olmuş, ağızda dilleri gördüm.

Kimisi zevk ve işrette, kimi saz ve beşarette,
Kimi bela ve mihnette, dün olmuş günleri gördüm.

Soğumuş şu kara gözler, belirsiz olmuş ay yüzler,
Kara toprağın altında, gül deren elleri gördüm.

Kimi boyun burup yatmış, tenini topraga katmış,
Anasına küsüp gitmiş, boyun buranları gördüm.

Kimi zarı kılıp ağlar, zebaniler canın dağlar,
Tutuşmuş sinleri oda, çıkan dumanları gördüm.

Yunus şimdi bunu gördü, gelip bize haber verdi,
Aklım şaştı ögüm durdu, netekim bunları gördüm.

TEHİ GÖRMEN SİZ BENİ

Tehî görmen siz beni dost yüzin görüp geldüm
Bâkî devrân-rûzigâr dostıla sürüp geldüm

Ne var söylenen dilde varlık Hakk'undur kulda
Varlıgum hep ol ilde ben bunda garîb geldüm

Ben ziyânum assıya anda degişüp geldüm

Yir ü gök yaradıldı ışkıla bünyâd oldı
Topraga nazar kıldı aksurdı durup geldüm

Gördüm yidi Tamu'sın sekiz Uçmak kamusın
Korkıdan günâhumı andan sızurup geldüm

Âdem olup turmadın nefsüm boynın burmadın
Yanıldum bugday yidüm Uçmak'dan sürlüp geldüm

Nûh oldum Tûfân içün çok dürişdim dîn içün
Dînüme dönmeyeni suya gark idüp geldüm

Yalan degüldür sözüm bak yüzüme aç gözün
Dah'örtülmedi izüm uş yoldan urup geldüm

Eyyûb oldum tenüme cefâ kıldum cânuma
Çagurdum Sübhân'uma kurtlar toyurup geldüm

Zekeryâ oldum kaçdum irdüm agaca geçdüm
Kanum dört yana saçdum depem deldürüp geldüm

Mûsâ'yla Tûr'a çıkdum bin bir kelime kıldum
Bu halâyık bilsünler anda bulınup geldüm

Îsâ oldum kudretden bahâne bir avretden
İnâyet oldı Hak'dan ölü dirgürüp geldüm

Cercîs olup basıldum Mansûr oldum asıldum
Hallâc panbugı gibi bunda atılup geldüm

Muhammed'i bir gice Hak okıdı Mirâc'a
Ser-te-ser uçdan uca bile yüz sürüp geldüm

Yalunuz Sübhân'ıdı peygamberler cânıdı
Yûnus hod pinhânıdı sûret degşürüp geldüm

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Tehi görmen siz beni, dost yüzün görüp geldim,
Her zaman baki olan dost ile sürüp geldim.

Ne var söylenen dilde varlık Hakk'ındır kulda,
Varlığım hep o ilde, buraya garip geldim.

Ben ziyanım assıya orda değişip geldim.

Yerle gök yaratıldı, aşk ile bünyad oldu,
Toprağa nazar kıldı, aksırdı durup geldim.

Gördüm yedi tamusun, sekiz uçmak kamusun,
Korkudan günahımı, anda sızdırıp geldim.

Adem olup durmadan, nefsin boynun burmadan,
Yanıldım buğday yedim, Uçmaktan sürgün geldim.

Nuh oldum tufan için, çok dürüştüm din için,
Dinime dönmeyeni suya gark edip geldim.

Yalan değildir sözüm, bak yüzüme aç gözün,
Dahi örtülmez izim, uş yoldan vurup geldim.

Eyyüb oldum tenime, cefa kıldım canıma,
Çağırdım Sübhan'ıma, kurtlar doyurup geldim.

Zekerya oldum kaçtım, erdim ağaça geçtim,
Kanım dört yana saçtım, tepem deldirip geldim.

Musayla Tur'a çıktım, bin bir kelime kıldım,
Bu Halayık bilsinler, anda bulunup geldim.

İsa oldum kudretten, bahane bir avrattan,
İnayet oldu Hak'tan, ölü diriltip geldim.

Çerçiş olup basıldım, Mansur oldum asıldım,
Hallac pamuğu gibi, bunda atılıp geldim.

Muhammed'i bir gece Hak okudu Mirac'a,
Serteser uçtan uca bile yüz sürüp geldim.

Yalınız Sübhan idi, peygamberler can idi,
Yunus hod pinhan idi, suret değşirip geldim.

TEHİ GÖRMEN KİMSEYİ

Tehî görmen kimseyi hîç kimesne boş degül
Eksükligile nazar erenlere hoş degül

Gönlüni dervîş eyle dostıla biliş eyle
Işk eri şol manîde dervîş içi boş degül

Dervîş bilür dervîşi Hak yolına turmışı
Dervîşler hümâ kuşı çaylak u baykuş degül

Dervîşlik aslı cândan geçdi iki cihândan
Haber virür sultândan bellüdür yad kuş degül

İy Yûnus Hakk'ı bilen söylemez hergiz yalan
İkilik ile gelen togrı yol bulmış degül

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Tehi görmen kimseyi, hiç kimesne boş değil,
Eksiklik ile nazar, erenlere hoş değil.

Gönlünü derviş eyle, dost ile biliş eyle,
Aşk eri şu manada, derviş içi boş değil.

Derviş bilir dervişi, Hak yoluna durmuşu,
Dervişler hüma kuşu, çaylak ve baykuş değil.

Dervişlik aslı candan, geçti iki cihandan,
Haber verir sultandan, bellidir yad kuş değil

Ey Yunus, Hakk'ı bilen, söylemez hergiz yalan,
İkilik ile gelen doğru yol bulmuş değil.

TÜRLÜ TÜRLÜ CEFANIN

Dürlü dürlü cefânun adını ışk virmişler
Bu cefâya katlanan dosta halvet irmişler

Her kim ışka irişe ışk anunla barışa
Kim ışka müşteriyse cânına od urmışlar

Her kim ışka sataşdı ol dem kaynadı taşdı
Kim delü dir kim uslu dört yanında turmışlar

Işk durur âfet belâ döndürür hâlden hâle
Dost elinden piyâle hoş melâmet olmışlar

Işkdur Yûnus'un cânı başında ser-encâmı
Işka münkir âdemi bu meydândan sürmişler

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Türlü türlü cefanın, adını aşk vermişler,
Bu cefaya katlanan, dosta halvet ermişler.

Her kim aşka erişe aşk onunla barışa,
Kim aşka müşteriyse canına od vurmışlar.

Her kim aşka sataştı, o dem kaynadı taşdı,
Kim delidir kim uslu, dört yanında durmuşlar.

Aşktır bu afet bela, döndürür halden hale,
Dost elinden piyale hoş melamet olmuşlar.

Aşktır Yunus'un canı, başında serencamı,
Aşka münkir ademi, bu meydandan sürmüşler.

ŞU BENİM ŞEYHİMİ

(günümüze aktarımı)
Şu benim Şeyhimi görmeğe kim gelir?
Zevk ile sefalar sürmeğe kim gelir?

Şeyhimin illeri, uzaktır yolları,
Açılmış gülleri dermeğe kim gelir?

Şeyhimin özünü, severim sözünü,
O mubarek yüzünü, görmeğe kim gelir?

Şeyhimin ilini, sorarım evini,
O sebepli elini öpmeğe kim gelir?

Şeyhimin ilinde, asası elinde,
Şeyhimin yolunda, ölmeğe kim gelir?

Aht ile vefalar, zevk ile safalar,
Bu yolda cefalar çekmeğe kim gelir?

Şeyhimim şemine bu canım pervane,
Saladır aşıklara, yanmağa kim gelir?

Hak için malını, hep vere varını,
Aşk için arını, atmağa kim gelir?

Şehidin donunu, yumazlar kanını,
Dost için canını vermeğe kim gelir?

Ah ile göz yaşı, Yunus'un haldaşı,
Zehr ile pişen aşı, yemeğe kim gelir?

UŞ GİNE GELDİM BEN BUNDA

Uş gine geldüm ben bunda sır sözin ıyân eyleyem
Bir söz ile yiri gögi cümlesin hayrân eyleyem

Dilerisem ten eyleyem dilerisem cân eyleyem
Gönlümi Tûr cânum Mûsâ ışkı Süleymân eyleyem

Dirlik bana karşu gele ben dirligün boynın uram
Ölüm eger vâcib ola cânumı kurbân eyleyem

Îsâ ki Meryem'e varur şöyle varam ben ol Hakk'a
Fazlı yolında ol Hakk'un âlemi handân eyleyem

Azrâîl ne kişi durur kasd idebile cânuma
Ben anun kasdını gine kendüye zindân eyleyem

Yâ Cebrâîl kim ola kim hükm ide benüm âhuma
Yüz bin Cebrâîl gibiyi bir demde perrân eyleyem

Bu bizden öndin gelenler ma'nîyi pinhân didiler
Ben anadan togmış gibi geldüm ki uryân eyleyem

Yûnus senün gönlün evi Hak varlıgı toptoludur
Uş geldüm ki âşıklara varlıkdan ihsân eyleyem

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Uş gine geldim ben bunda, sır sözün ayan eyleyem,
Bir söz ile yeri göğü cümlesin hayran eyleyem.

Diler isem ten eyleyem, diler isem can eyleyem,
Gönlümü Tur canım Musa, aşkı Süleyman eyleyem.

Dirlik bana karşı gele, ben dirliğin boynun vuram,
Ölür eğer vacip ola, canımı kurban eyleyem.

İsa ki Meryem'e varır, şöyle varam ben o Hakk'a,
Fazlı yolında o Hakk'ın alemi handan eyleyem.

Azrail ne kişidir ki kastedebile canıma,
Ben onun kastını gine kendine zindan eyleyem.

Ya Cabrail kim ola ki, hükmede benim ahıma,
Yüz bin Cebrail gibiyi bir demde perran eyleyem.

Bu bizden önde gelenler, manayı pinhan kılanlar,
Ben anadan doğmuş gibi geldim ki uryan eyleyem.

Yunus senin gönlün evi Hak varlığı dopdoludur,
İşte geldim aşıklara varlıktan ihsan eyleyem.

O GÖZ Kİ SENİ GÖRDÜ

Ol göz ki seni gördi ol niye nazar itsün
Şol cân ki seni tuydı tende ne karâr itsün

Işkuna düşen âşık derdüne yanar her dem
Vaslundur ana dermân hekîm ne tîmâr itsün

Işkun ezelî şâhum yoklukda komış varı
Bu remzi duyan âşık yoklugı şikâr itsün

Sen bir ganî sultânsun bî-hadd ü bî-pâyânsun
Vasfun kaleme sıgmaz dil niçe şümâr itsün

Bu çeşniyi tadana bu gevheri yudana
Derdüne düşen câna hekîm ne tîmâr itsün

Gerçek sana kul olan gönlini sana viren
Kendüde seni bulan kancaru sefer itsün

Bu sırrı duyan kanı key ârifise cânı
Açıldı güher kânı alana haber itsün

Bu yolda muhkem durduk nefsin boyunın urduk
Sen şâha gönül virdük düşmân ne zafer itsün

İmdi key Yûnus kalmış hazretde yüzi kara
Çün nesnesi yok müflis neyile bâzâr itsün

N'itsün bu Yûnus n'itsün bu yola niçe gitsün
Gönlini sana virüp gözlerin humâr itsün

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
O göz ki seni gördü, o niye nazar etsin?
Şu can ki seni duydu, tende ne karar etsin?

Aşkına düşen aşık, derdine yanar her dem,
Vaslındır ona derman, hekim ne tımar etsin?

Aşkın ezeli şahım, yoklukta komuş varı,
Bu remzi duyan aşık, yokluğu şikar etsin.

Sen bir gani sultansın, hadsiz ve tükenmezsin,
Vasfın kaleme sığmaz, dil nice şümar etsin.

Bu çeşniyi tadana, bu gevheri yutana.
Derdine düşen cana, hekim ne tımar etsin.

Gerçek şaha kul olan, gönlünü sana veren,
Seni kendinde bulan, nereye sefer etsin.

Bu sırrı duyan hani, arif ise çok canı,
Açıldı gevher kanı, alana haber etsin.

Bu yolda sağlam durduk, nefsin boynunu vurduk,
Sen şaha gönül verdik düşman ne zafer etsin.

Şimdi Yunus çok kalmış, Hazrette yüzü kara,
Bir nesnesi yok müflis, neyiyle ile pazar etsin?

N'etsin bu Yunus n'etsin bu yola nice gitsin,
Gönlünü sana verip gözlerin humar etsin.

UŞ YİNE AŞKIN BENİ MEST VE HARAP EYLEDİ

Uş yine aşkın beni mest-ü harab eyledi,
Yaktı gönül evimi, bağrı kebab eyledi.

Dal gibi büktü belim, inilerim dün-ü gün,
Çekti kemende beni, ceng-ü rebâb eyledi.

Ayıplaman yarenler benim zâr eylediğim,
N'eyleyeyim, n'ideyim, hükmü Çalap eyledi.

Göz ile görür iken derdim bilinmez idi,
Bu ayrılık od'ları beni türab eyledi.

Ger diler isen fakı, tekke edin gel Hakk'ı,
Yine Yunus gibiye Tanrı hitab eyledi.

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Uş yine aşkın beni mest ve harap eyledi,
Yaktı gönül evimi, bağrı kebap eyledi.

Dal gibi büktü belim, inilerim dün ve gün,
Çekti kemende beni, cengi rebap eyledi.

Ayıplaman yarenler benim ağladığımı,
N'eyleyeyim, n'ideyim, hükmü Çalap eyledi.

Göz ile görür iken derdim bilinmez idi,
Bu ayrılık ateşi beni türap eyledi.

Eğer dilersen fıkhı, tekke edin gel Hakk'ı,
Yine Yunus gibiye Tanrı hitap eyledi.

UŞ YİNE NAZAR OLDU

Uş yine nazar oldı bu bizüm cânumuza
Muhammed bünyâd urdı dîn ü îmânumuza

Peygamberler serveri dîn diregi Muhammed
Gör ne gevherler kodı bu bizüm kânumuza

Gelün amel idelüm elümüz irer iken
Ecel irer ansuzın irgürmez sanumuza

İy dirîgâ n'idelüm bizde amel olmazsa
Hışm idüp yapışalar bu kefen tonumuza

Sorucılar geleler sorı hisâb soralar
Karanu sin içinde otura yanumuza

Ölüm Hak'dur bilürsin niçün gâfil olursın
Azrâîl kasd idiser günâhlu tenümüze

Miskîn Yûnus bu sözi kendözinden eyitmez
Hak Çalap viribidi sebagın dilümüze

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Uş yine nazar oldu bu bizim canımıza,
Muhammed bünyad vurdu din ve imanımıza.

Peygamberler serveri din direği Muhammed,
Gör ne gevherler kodu bu bizim kanımıza.

Gelin amel edelim elimiz erer iken,
Ecel erer ansızın, ergürmez sanımıza.

Eyvah ki ne edelim, bizde amel olmazsa,
Hışmedip yapışırlar bu kefen donumuza.

Sorucular gelirler, soru hesap sorarlar,
Karanlık sin içinde oturup yanımıza.

Ölüm haktır bilirsin, niçin gafil olursun?
Azrail kastedecek günahlı tenimize.

Miskin Yunus bu sözü kend'özünden söylemez,
Hak Çalap söyletiyor sabakın dilimize.

VAKTİNİZE HAZIR OLUN

(günümüze aktarımı)
Vaktinize hazır olun,
Ecel vardır, gelir bir gün.
Emanettir kuşça canın,
Issı vardır, alır bir gün.

Nice bin kere kaçarsan,
Yedi deryalar geçersen,
Kanat çırparak uçarsan,
Ecel seni bulur bir gün.

İşbu meclise gelmeyen,
Anıp nasihat almayan.
Elif'ten be'yi bilmeyen,
Okur kişi olur bir gün.

Tutmaz olur tutan eller,
Çürür şu söyleyen diller.
Sevip kazandığın mallar,
Varislere kalır bir gün.

~ Yunus Emre'm bunu söyler,
Aşkın deryasını boylar.
Şu yüce köşkler, saraylar,
Viran olur kalır bir gün.

VARDIM GÖRDÜM ÖLENLERİ

(günümüze aktarımı)
Vardım gördüm ölenleri,
Başıma bir fena geldi.
Ölüm korkusu gönlümden,
Gitmiş iken yine geldi.

Uyman uyman sizler bize,
Biz neler demişiz size?
Abes yerde geze geze,
Bu ömrüm bir güne geldi.

Kurdular ecel fakını,
Aldayıp aldı hakını.
Azrail vurdu okunu,
Geçti tenden tene geldi.

Şu miskin ademe baka,
Yürürken tutulur faka.
Can teslim eyledi Hakk'a,
Azrail üstüne geldi.

Uyman hey nefse uyanlar,
Hakk'ın buyruğun sıyanlar,
Dünyaya benim diyenler,
Gördüm orda sine geldi.

Yapış bir eteğe berke,
Sen seni katara terke.
Hey miskin Yunus bu mülke,
Kim konup, kim göçe geldi?

VUSLAT ERİ OLDUN İSE

(günümüze aktarımı)
Vuslat eri oldun ise, bu dert ile firak nedir?
Dostu yakın görün ise, bu baktığın ırak nedir?

Vuslat eri olan kişi, gerek varlıktan el yuya,
Ey bu yola giden kişi, bir görelim durak nedir?

Vuslat eri oldun ise, göz hicabın bildin ise,
Dostu ayan gördün ise, bu varlığı bırak nedir?

İlim hot göz hicabıdır, dünya ahret hesabıdır,
Kitap hot aşk kitabıdır, bu okunan varak nedir?

Zinhar gözünü aça gör, nefis tuzağın seçe gör.
Dost menziline geçe gör, ondan yeğrek durak nedir?

Söylersin ki gözüm görür, bu dava manaya erir.
Gündüzün gün şule verir, gece yanan çerak nedir?

Yunus, aşikare nihan, Hak doludur iki cihan.
Gelsin beri dosta giden, Hur ve kusur Burak nedir?

VASFI HALİN

Vasf-ı hâlin eydiserem vuslat hâlin bilenlere
Yidi dürlü nişân gerek hakîkate irenlere

Bu yidisinden birisi eksük olursa olmaya
Birisi eksük gerekmez bu sarp yola varanlara

Evvel nişânı bu durur yirmeye cümle milleti
Yirenler kaldı yirini yir degmedi yirenlere

İkinci nişânı budur hîç nefsini semirtmeye
Zinhâr siz andan olmanuz nefsine kul olanlara

Üçünci nişânı budur cümle heveslerden geçe
Hevesler eri yolda kor yitemez yol varanlara

Dördünci nişânı budur dünyâdan münezzeh ola
Dünyâ seni sayru eyler kul kaygusı sayrulara

Yûnus yidi nişân didi evet üçini gizledi
Anı dahı eydivirem gelüp halvet soranlara

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Vasfı halin söyler isem vuslat halin bilenlere,
Yedi türlü nişan gerek hakikate erenlere.

Bu yedisinden birisi eksik olursa olmaya,
Bir nesne eksik gerekmez bu sarp yola varanlara.

Evvel nisanı budur ki; yermeye cümle milleti,
Yerenler kaldı yerini, yer değmedi yerenlere.

İkinci nişanı budur; hiç nefsini semirtmeye,
Zinhar siz ondan olmanız, nefsine kul olanlara.

Üçüncü nişanı budur; cümle heveslerden geçe,
Hevesler eri yolda kor, yetemez yol varanlara.

Dördüncü nişanı budur; dünyadan münezzeh ola,
Dünya seni sayrı eyler, kul kaygısı sayrılara.

Yunus yedi nişan dedi, evet üçünü gizledi,
Onu dahi söyleyeyim gelip halvet soranlara.

YA İLAHİ GER SUAL ETSEN BANA

Yâ ilâhî ger su'âl itsen bana
Bu durur anda cevâbum uş sana

Ben bana zulm eyledüm itdüm günâh
N'eyledüm n'itdüm sana iy pâdişâh

Gelmedin didün hakuma kem diyü
Togmadın didün âsî Âdem diyü

Sen ezelde beni âsî yazasın
Toldurasın âleme âvâzesin

Her ne dilersen hakumda işledün
Ne tuşa durdumısa sen tuşladun

Ben mi düzdüm beni sen düzdün beni
Pür ayıb niçün yaratdun yâ Ganî

Gözüm açup gördügüm zindân içi
Nefs ü hevâ pür-tolu şeytân içi

Habs içinde ölmeyeyin diyü aç
Mismil ü murdâr yidüm bir iki kaç

Nesne mi eksildi mülkünden senün
Yâ sözüm geçdi mi hükmünden senün

Rızkun alup seni muhtâc mı kodum
Yâ öyünün yiyüben aç mı kodum

Kıl gibi köpri yaparsın geç diyü
Geçüben kevser şarâbın iç diyü

Kıl gibi Sırât'dan Âdem mi geçer
Yâ üzilür yâ tayanur ya uçar

Yine fazlundur kulunı geçüren
Geçüben kevser şarâbın içüren

Kullarun köpri yaparlar hayr içün
Hayrı oldur kim geçerler seyr içün

Pes gerek kim anda muhkem ola ol
Kim görenler diyeler uş togrı yol

Terezü kurdun günâhum tartmaga
Kasd idersin beni oda atmaga

Terâzû ana gerek bakkâl ola
Ya bazirgân tâcir ü attâr ola

Çün günâh murdârlarun murdârıdur
Hazretünde yaramazlar kârıdur

Pes niçün murdârı açup tartasın
Sen gerek lutfıla anı örtesin

Şimdi dirsin seni oda urayım
Şerri bir denk artugısa göreyim

Şerri azatmak gerekdür hayrı çok
Hayrı olmayanlar oldı anda yok

Sen basîrsin hod bilürsin hâlümi
Pes ne hâcet tartasın amâlümi

Haşâli'l-lâh senden iy Rabbü'l-enâm
Sen temâşâ kılasın ben hoş yanam

Geçmedi mi intikâmun öldürüp
Çüridüp gözüme toprak toldurup

Bir avuç topraga bunca kıyl u kâl
Neye gerek iy Kerîm-i Zü'l-Celâl

Kara kıldan çün ki agardı ak kıl
Bu cihân sevdâların elden kogıl

Çün Yûnus'dan gelmedi hergiz ziyân
Sen bilürsin âşikâre vü nihân

Olmasun bizden sana ayruk cevâb
Söz budur va'llahü alem bi's-sevâb

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Ya İlahi ger sual etsen bana,
Anında veririm cevabım sana.

Ben bana zulmeyledim ettim günah,
N'eyledim n'ettim sana ey padişah?

Gelmeden dedin hakıma kem diye,
Doğmadan dedin asa Adem diye.

Sen ezelde beni asi yazasın,
Doldurasın aleme avazesin.

Her ne dilersen hakkımda işledin,
Ne tuşa durdum ise sen tuşladın.

Ben mi düzdüm beni, sen düzdün beni,
Pür ayıp niçin yarattın ya Gani.

Gözüm açıp gördüğüm zindan içi,
Nefs ve heva pür dolu şeytan içi.

Haps içinde ölmeyeyim diye aç,
Mismil ve murdar yedim bir iki kaç.

Nesne eksildi mi mülkünden senin,
Geçti mi hükmüm ya hükmünden senin.

Rızkın alıp seni muhtaç mı kodum?
Ya öğünün yiyerek aç mı kodum?

Kıl gibi köprü yaparsın geç diye,
Geçerken kevser şarabın iç diye.

Kıl gibi Sırat'dan Adem mi geçer?
Ya üzülür, ya dayanır, ya uçar.

Yine fazlındır kulunu geçiren,
Geçerken kevser şarabın içiren.

Kulların köprü yaparlar hayr için,
Hayrı oldur ki geçeler seyr için.

Pes gerek ki orda sağlam ola ol,
Kim görürse desin işte doğru yol.

Terazi kurdun günahım tartmaya,
Kastedersin beni oda atmaya.

Terazi ona gerek bakkal ola,
Ya bezirgan tacir ya aktar ola.

Her günah murdarların murdarıdır,
Hazretinde yaramazlar karıdır.

Pes niçin murdarı açıp tartasın,
Sen gerek lütfunla onu örtesin.

Şimdi dersin seni oda vurayım,
Şerri bir denk arttı ise göreyim.

Şerri azaltmak gerektir hayrı çok,
Hayrı olmayanlar oldu orda yok.

Sen Basir'sin hod bilirsin halimi,
Pes ne hacet tartasın amelimi.

Haşalillah senden ey Rabbülenam,
Sen temaşa kılasın ben hoş yanam.

Geçmedi mi intikamın öldürüp,
Çürütüp gözüme toprak toldurup.

Bir avuç toprağa bunca kilükal,
Neye gerek ey Kerimi Zülcelal.

Kara kıldan çünkü ağardı ak kıl,
Bu cihan sevdaların elden kogıl.

Çün Yunus'tan gelmedi hergiz ziyan,
Sen bilirsin aşikare ve nihan.

Olmasın bizden sana ayrık cevap,
Söz budur vallahi alem bissevap.

YALANCI DÜNYAYA KONUP GÖÇENLER

(günümüze aktarımı)
Yalancı dünyaya konup göçenler,
Ne söylerler, ne bir haber verirler.
Üzerinde türlü otlar bitenler,
Ne söylerler, ne bir haber verirler.

Kiminin başında biter ağaçlar,
Kiminin başında sararır otlar.
Kimi masum, kimi güzel yiğitler,
Ne söylerler, ne bir haber verirler.

Toprağa gark olmuş nazik tenleri,
Söylemeden kalmış tatlı dilleri.
Gelin duadan unutman bunları,
Ne söylerler, ne bir haber verirler.

Kimisi dördünde, kimi beşinde,
Kimisinin tacı yoktur başında.
Kimi altı, kimi yedi yaşında,
Ne söylerler, ne bir haber verirler.

Kimisi bezirgan, kimisi hoca,
Ecel şerbetini içmek de güç a,
Kimi ak sakallı, kimi pir koca,
Ne söylerler, ne bir haber verirler.

Yunus der ki: Gör takdirin işleri,
Dökülmüştür kirpikleri, kaşları.
Başları ucunda hece taşları,
Ne söylerler, ne bir haber verirler.

YALAN SÖYLER GÖRMEYEN

(günümüze aktarımı)
Yalan söyler görmeyen, haberi gören bilir,
Gerçek erin halini, yolda can veren bilir.

Tatma gönülde kini, hoş tut gönül miskini,
Dünya ahret ekini, ekip götüren bilir.

Ademin toprağını dört ferişte götürdü,
Suyunu neden kattı, yapıp yuğuran bilir.

İsrafil ve Azrail, Mikail ve Cebrail,
Kıyamet ne gün kopar, yarın sur vuran bilir.

Dokuz kırkı yaşayan eylenmedi dünyada,
Saati bir dem imiş, sohbeti süren bilir.

Ölmez dirlik bulduran evliya sohbetidir,
Yunus dahi bilmezse, okunan Kuran bilir.

YANDI YÜREĞİM TUTUŞTU

Yandı yüregüm dutuşdı bagrum cigerüm kebâb durur
Âşıklarun şerbetleri bu derdüme sebeb durur

Bir niçeleri ışk düzer bir niçeleri ışk bozar
Bir niçeler esrük gezer eyle kim var harâb durur

Işkıla çalındı kalem ışka yesir durur âlem
Âşıklar arasında Cebrâîl dahı hicâb durur

Medreseler müderrisi okumadılar bu dersi
Şöyle kaldılar âciz bilmediler ne bâb durur

Azâzîl da'vî kıldı da'vîsi yalan oldı
Yalan da'vî kılanlarun pes cezâsı azâb durur

Ölmez bu ışk bilişleri esrük meclis serhoşları
Dâ'im bunlarun işleri ceng ü şeşte rebâb durur

Yûnus imdi miskîn olgıl hem miskînlere kul olgıl
Zîra miskîn olanları arzûlayan Çalap durur

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yandı yüreğim tutuştu, bağrım ciğer kebap olur,
Aşıkların şerbetleri, bu derdime sebep olur.

Bir niceleri aşk düzer, bir niceleri aşk bozar,
Bir niceler esrik gezer, öyle kim var harap olur.

Aşk ile çalındı kalem, aşka esir olur alem,
Aşıklar arasında dem, Cebrail de hicap olur.

Medreseler müderrisi, okumadılar bu dersi,
Aciz kaldılar hepisi, aşk yazan ne kitap olur?

Şeytan davasını kıldı, davası hem yalan oldu,
Yalan dava kılanların cezası hep azap olur.

Ölmez o aşk bilişleri, esrik meclisin hoşları,
Her zaman olur işleri, aşk sazları çalıp durur.

Yunus, sen şimdi miskin ol, hem o miskinlere kul ol,
Zira miskin olanları, arzulayan Çalap olur.

YA RAB BU NE DERTİR?

(günümüze aktarımı)
Ya Rab bu ne derttir, derman bulunmaz,
Ya bu ne yaradır, zahmı belirmez.

Benim garip gönlüm aşktan usanmaz,
Varır aşka düşer, hiç bana dönmez.

Döner gönlüm bana öğüt verir çok,
Aşık olan gönül aşktan usanmaz.

Aşık ki cana kaldı aşık olmaz,
Canın terketmeyen maşuğu bulmaz.

Aşk pazarıdır bu canlar satılır,
Satarım canımı hiç kimse almaz.

Aşık bir kişidir bu dünya malın,
Ahıret korkusundan bir pula saymaz.

Bu dünya o ahıretten içeri,
Aşığın yeri var kimesne bilmez.

Aşık öldü diye sala verirler,
Ölen hayvan olur, aşıklar ölmez.

Beyim aşık isen var sen yoluna,
Bunda başlar yiter kanlar sorulmaz.

Erenler meydanı arştan uludur,
Salarlar cevganı topu belirmez.

Yunus bu tevhide gark oldu gitti,
Geri gelmekliğe aklı derilmez.

YA RAB N'OLA HALİM?

(günümüze aktarımı)
Ya Rab n'ola halim?
Kabre vardığım gece.
Eyi olmazsa amelim,
Kabre vardığım gece.

Ya Rabbena yandırma,
Günahlara bandırma.
Çırağım söğündürme,
Kabre vardığım gece.

Ya Rabbena hayr eyle,
Muhammed'e yar eyle
Kabrimizi nur eyle,
Kabre vardığım gece.

Ya Rabbena tuş eyle,
İmanı yoldaş eyle.
Muhammed'e eş eyle,
Kabre vardığım gece.

Ya Rabbena şaşırtma,
Yüzüm üzre düşürtme.
Zebaniler üşürtme,
Kabre vardığım gece.

Ya Rabbena eşimden,
Eşimden yoldaşımdan.
Aklı alma başımdan,
Kabre vardığım gece.

Derviş Yunus'un sözü,
Kan ağlar iki gözü.
Mahrum eyleme bizi,
Kabre vardığım gece

YAR YÜREĞİM YAR

Yâr yüregüm yâr gör ki neler var
Bu halk içinde bize güler var

Ko gülen gülsün hak bizüm olsun
Gâfil ne bilür Hakk'ı sever var

Bu yol uzakdur menzili çokdur
Geçidi yokdur derin sular var

Girdük bu yola ışkıla bile
Gurbetlik ile bizi salar var

Her kim merdâne gelsün meydâna
Kalmasun câna kimde hüner var

Gözleri giryân cigeri püryân
Olmışlar hayrân dîvâneler var

Yûnus sen bunda meydân isteme
Meydân içinde merdâneler var

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yar yüreğim yar, gör ki neler var?
Bu halk içinde bize güler var.

Ko gülen gülsün, Hak bizim olsun,
Gafil ne bilsin, Hakk'ı sever var.

Bu yol uzaktır, menzili çoktur,
Geçidi yoktur, derin sular var.

Girdik bu yola, aşk ile bile,
Gurbetlik ile bizi salar var.

Her kim merdane, gelsin meydana,
Kalmasın cana, kimde hüner var?

Gözleri giryan, cigeri püryan,
Olmışlar hayran divaneler var.

Yunus sen bunda meydan isteme,
Meydan içinde merdaneler var.

YAVLAK ACEP GELDİ BANA

Yavlak aceb geldi bana dünyâ içinde işbu hâl
Gice konuk olan kişi gine sabâh göçer fi'l-hâl

Eger girçek konugısan aç gözün uyanugısan
Sen bu söze tanugısan girü kalur mülkile mâl

Mâlunı özge kişi yir sen var anda hisâbın vir
Sinün hemân bir adım yir gel gör âhir nedür bu fâl

Gözün görürken yi-yidür eylemegil bunca özür
Bu dünyede hâsıl nedür hayreyle bâzârı vir al

Ben diyeyin sözün hakkın işit unutma key sakın
Uş kıyâmet geldi yakın gönlünden geçmesün hayâl

Andan İsrâfîl Sûr ura ölenler yirinden tura
Mizân terâzû kurıla hükmini ide zü'l-Celâl

Sultân u kullar bir ola anda heybet katı ola
Dahı ayruksı hâl ola kurtulmaklık anda muhâl

Bunda korkmazısan Yûnus anda korkudurlar seni
Eger dirligün hakkısa Sırât'ı geçesin sehel

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yavlak acep geldi bana dünya içinde işbu hal,
Gece konuk olan kişi, gene sabah göçer filhal.

Eğer gerçek konuk isen, aç gözün uyanık isen.
Sen bu söze tanık isen, geri kalır mülk ile mal.

Malını özge kişi yer, sen orda hesabın ver,
Senin hemen bir adım yer, gel gör ahir nedir bu hal.

Gözün görürken ye, yedir, yoktur diye etme özür,
Bu dünyada hasıl nedir, hayreyle pazarı ver, al.

Ben diyeyim sözün hakkın, işit unutma key sakın,
Uş kıyamet geldi yakın, gönlünden geçmesin hayal.

Ordan İsrafil sur vura, ölenler yerinden dura,
Mizan terazi kurula, hükmünü ede Zülcelal.

Sultan ve kullar bir ola, orda heybet katı ola,
Dahi ayrıksı hal ola, kurtulmaklık orda muhal.

Burda korkmaz isen Yunus, orda korkuturlar seni,
Eğer dirliğin hak ise, Sırat'ı geçesin sehel.

YER GÖK YARATILMADAN

Yir gök yaradılmadın Hak bir gevher eyledi
Nazar kıldı gevhere sızurdı dür eyledi

Gevherden bug çıkardı bugından gök yaratdı
Gök yüzinün bizegin çok yılduzlar eyledi

Göge eytdi dön didi ay-gün yürisün didi
Suyı muallak kodı üstinde yir eyledi

Yir çalkandı turmadı bir dem karâr kılmadı
Yüce yüce tagları Hak çöksüler eyledi

Azrâîl gökden inde bir avuç toprak aldı
Dört ferişte yogurdı bir peygamber eyledi

Çün cân gevdeye irdi ahsurdı öri turdı
El götürüp ol demde Hakk'a şükür eyledi

Allah eydür Âdem'e çün kim irdün bu deme
Bu dünyâda ne didün dilün neyi söyledi

Yogiken var eyledün topragiken cân virdün
Kudret diliyle andun dilüm söyler eyledi

Bu söz Hakk'a hoş geldi kulın azîz eyledi
Ne geçdise gönlinden virdi hâzır eyledi

Bu söz Yûnus'a kandan kim vire haber cândan
Meger kim ol lutf ıssı ana nazar eyledi

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yer gök yaratılmadan Hak bir gevher eyledi,
Nazar kıldı gevhere sızdırdı dür eyledi.

Gevherden buğ çıkardı, buğundan gök yarattı,
Gökyüzünün bezeğin çok yıldızlar eyledi.

Gökyüzüne dön dedi, ay gün yürüsün dedi,
Suyu muallak kodu, üstüne yer eyledi.

Yer çalkandı durmadı, bir dem karar kılmadı,
Yüce yüce dağları Hak çöksüler eyledi

Azrail gökten indi, bir avuç toprak aldı,
Dört ferişte yoğurdu bir peygamber eyledi.

Çün can gövdeye girdi, aksırdı ayaklandı,
El götürüp o demde Hakk'a şükür eyledi.

Allah dedi Adem'e şükür erdin bu deme,
Bu dünyada ne duydun, dilin neyi söyledi?

Yok iken var eyledin, toprak iken can verdin,
Kudret diliyle andın, dilim söyler eyledi.

Bu söz Hakk'a hoş geldi, kulun aziz eyledi,
Ne geçtiyse gönlünden, verdi hazır eyledi.

Bu söz Yunus'a nerden, haber veresi candan,
Meğer o sultan lütfü, ona nazar eyledi.

YER YÜZÜNDE GEZER İDİM

Yir yüzinde gezeridüm ugradum milketler yatur
Kimi ulu kimi kiçi key kuşagı berkler yatur

Kimi yigit kimi koca kimi vezir kimi hoca
Gündüzleri olmış gice ancılayın çoklar yatur

Togru varurdı yolları kalem tutardı elleri
Bülbüle benzer dilleri dânışmân yigitler yatur

Ulu-kiçi aglamışlar server yigitler komışlar
Baş ucında yay sımışlar kırıluban oklar yatur

Atlarınun izi tozlu önleri tabıl-bazılu
İle güne hükmi yazlu şu muhteşem begler yatur

Gice gündüz oglancuklar söyleriken bülbül gibi
Ayrılmışlar anaları sinlerini bekler yatur

Elleridür kınalu hem karavaşları tapulu
Kargu gibi uzun boylu gül yüzlü hatunlar yatur

El baglamışdur kamusı Hak Çalap'dandur umusı
Nökerlü kızdur kimisi alınmaduk çoklar yatur

Yûnus bilmez kendü hâlin Hak Çalap söyledür dilin
Bir niçesi yini gelin ak teleme yüzler yatur

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yer yüzünde gezer idim, uğradım milketler yatar.
Kimi büyük, kimi küçük key kuşağı berkler yatar.

Kimi yiğit, kimi koca, kimi vezir, kimi hoca,
Gündüzleri olmuş gece, oncalayın çoklar yatar.

Doğru varırdı yolları, kalem tutardı elleri,
Bülbüle benzer dilleri, danışman yiğitler yatar.

Büyük, küçük ağlamışlar, server yiğitler komuşlar,
Baş ucunda yay asmışlar, kırık dökük oklar yatar.

Atlarının izi tozlu, önleri tabıl pazulu,
Ele güne hükmü yazlı, şu muhteşem beyler yatar.

Gece gündüz oğlancıklar söyler iken bülbül gibi,
Ayrılmışlar anaları sinlerini bekler yatar.

Elleri dür kınalı hem karavaşları tapulu,
Kargı gibi uzun boylu gül yüzlü hatunlar yatar.

El bağlamıştır kamusu, Hak Çalap'tandır umusu.
Nökerli kızdır kimisi, alınmadık çoklar yatar.

Yunus bilmez kendi halin, Hak Çalap söyletir dilin.
Bir nicesi yeni gelin, ak teleme yüzler yatar.

YİNE BU BAD-I NEVBAHAR

Yine bu bâd-ı nev-bahâr hoş nev ile esdi yine
Yine kışun sovuklugı fuzûllıgın kesdi yine

Yine rahmeti bî-kıyâs yine işret oldı dem-sâz
Yine geldi bu yini yaz kutlu kadem basdı yine

Yine yini hazîneden yini hilat giydi cihân
Yine virildi yini cân ot u agaç sesdi yine

Ölmiş idi ot u şecer dirilüben girü biter
Müşriklere nükte yiter var eyledi nesli yine

Yine sahra vü merg-zâr hoş akar esrük bu sular
Cihânlara saçdı nisâr cümle âlem dostı yine

Yine yir yüzi tonanup kat kat olup renge batup
Bülbül güle karşu ötüp cân budaga asdı yine

Sözüm degül yaz kış içün geldi maşûka iş içün
Oldı yini bagışlamak pâdişâhun kasdı yine

Yine Yûnus başdan çıkıp âr u nâmûsı yıkup
Âşıklarun curasından ulu kadeh içdi yine

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yine bu bad-ı nevbahar hoş nev ile esti yine,
Yine kışın soğukluğu fuzulluğun kesti yine.

Yine rahmeti bi-kıyas, yine işret oldu dem saz,
Yine geldi bu yeni yaz, kutlu kadem bastı yine.

Yine yeni hazineden yeni hilat giydi cihan,
Yine verildi yeni can ot ve ağaç sesti yine.

Ölmüş idi ot ve şecer, bittiler ve dirildiler,
Müşriklere nükte yeter, var eyledi nesli yine.

Yine yeşillendi kırlar, hoş akar bu esrik sular,
Cihanlara saçtı nisar cümle alem dostu yine.

Yine yeryüzü donanıp, kat kat olup renge batıp,
Bülbül güle karşı ötüp, can budağa astı yine.

Sözüm değil yaz kış için, geldi maşuka iş için,
Oldu yine bagışlamak padişahın kastı yine.

Yine Yunus baştan çıkıp, ar ile namusu yıkıp,
Aşıkların curasından büyük kadeh içti yine.

YİNE GELDİ AŞK ELÇİSİ

Yine geldi ışk elçisi yine toldı meydânumuz
Yine teferrüc-gâh oldı sagdan sola dört yanumuz

Yine mahfiller düzüldi yine badyalar kuruldı
Yine kadehler sunuldı esrük oldı cânlarumuz

Ev içi ışkıla toldı ulu kiçi âşık oldı
Cânlarumuz hayrân oldı tagıldı perîşânumuz

Bir niçemüz Hak'dan aldı bir niçemüz Hak'dan toldı
Bir niçe Süleymân oldı ışk tahtına binenümüz

Bir niçemüz Leylî oldı bir niçemüz Mecnûn oldı
Bir niçemüz Ferhâd oldı ışkdan haber tuyanumuz

Meydânumuz meydân oldı cânlarumuz hayrân oldı
Her dem Arş'a seyrân oldı Hazret oldı dîvânumuz

Düşmiş idük ol kaldurdı birligin bize bildürdi
İçümüze ışk toldurdı dürüst oldı imânumuz

Sorarısan dost kandadur kanda istersen andadur
Hem gönülde hem cândadur hîç kalmadı gümânumuz

Yûnus ışkun vasfın söyler girçeklere haber eyler
Mahrûmlarun cânı göyner eşker'oldı pinhânumuz

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yine geldi aşk elçisi, yine doldu meydanımız,
Yine teferrücgah oldu, sağdan sola dört yanımız.

Yine mahfiller düzüldü, yine badyalar kuruldu,
Yine kadehler sunuldu, esrik oldu canlarımız.

Ev içi aşk ile doldu, ulu kişi aşık oldu,
Canlarımız hayran oldu, dağıldı perişanımız.

Bir nicemiz Hak'tan aldı, bir nicemiz Hak'tan doldu,
Bir nice Süleyman oldu aşk tahtına binenimiz.

Bir nicemiz Leyli oldu, bir nicemiz Mecnun oldu,
Bir nicemiz Ferhat oldu, aşktan haber duyanımız.

Meydanımız meydan oldu, canlarımız hayran oldu,
Her dem Arş'a seyran oldu, hazret oldu revanımız.

Düşmüş idik o kaldırdı, birliğin bize bildirdi,
İçimize aşk doldurdu, dürüst oldu imanımız.

Sorar isen dost nerdedir, nerde istersen ordadır,
Hem gönülde hem candadır, hiç kalmadı gümanımız.

Yunus aşkın vasfın söyler, gerçekleri haber eyler,
Mahrumların canı göyner, eşker oldu pinhanımız.

YİNE YÜZÜNÜ GÖRDÜM

Yine yüzini gördüm yine yüregüm yandı
Dost senün ışkun odı yüregüme dayandı

Görklü yüzüni gören gönlini sana viren
Bellü tapunda turan ne toydı ne usandı

Gevherdür senün özün güneşden arı yüzün
Şekerden datlu sözün her kim gördi utandı

Şu gönlüm garîb idi cigerüm kebâb idi
Görklü yüzüni gördüm içüm taşum bezendi

Yûnus Emre bî-karâr şol hûb yüze intizâr
Senden ayrılmaz nazar vardı yakıldı yandı

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yine yüzünü gördüm, yine yüreğim yandı,
Dost senin aşkın odu yüreğime dayandı.

Görklü yüzünü gören, gönlünü sana veren,
Belli tapında duran, ne doydu, ne usandı.

Gevherdir senin özün, güneşten arı yüzün,
Şekerden tatlı sözün, her kim gördü utandı.

Şu gönlüm garip idi, ciğerim kebap idi,
Görklü yüzünü gördüm, içim dışım bezendi.

~ Yunus Emre bikarar, şu hub yüze intizar.
Senden ayrılmaz nazar vardı yakıldı yandı.

ŞÖYLE HAYRAN EYLE BENİ

Şöyle hayrân eyle beni ışkun odına yanayın
Her kancaru bakarısam gördügüm seni sanayın

Beni okıdı sultânum uş gönüldi gider cânum
Elden bırakdı benligi bunda niçe egleneyin

Senün kokun tuydı cânum terkin urdum bu cihânun
Aceb kandadur mekânun ya ben kanda isteyeyin

Dört mezhebün âşıkıyam yidi mezheb geçdi cânum
Kogıl beni söyletmegil bu yollarda uyanayın

Yidi Tamu didükleri katlanmaya bir âhuma
Sekiz uçmak eglemeye bunda niye egleneyin

Sekiz Uçmak arz olursa yitmiş bin Hûrî gelürse
Aldamaya bu cânumı bunda nite aldanayın

Dilde söylenür haberün hergiz bulunmaz eserün
Götür yüzünden perdeyi dîdâruna göyüneyin

İlm-i hikmet okıyanlar ışkdan fakîr durur bunlar
Mansûr oldum asun beni hep dillerde söyleneyin

Yûnus dimedi bu sözi câna toldı dost âvâzı
Kördür münâfıkun gözi ya ben niçe göstereyin

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Şöyle hayran eyle beni, aşkın oduna yanayım,
Her nereye bakar isem, gördüğüm seni sanayım.

Beni okudu sultanım, uş gönüldü gider canım,
Elden bıraktı benliğim bunda nice eğleneyim.

Senin kokun duydu canım, terkin vurdum bu cihanın,
Acep nerdedir mekanın, ya ben nerde isteyeyim.

Dört mezhebin aşığıyım, yedi mezhep geçti canım,
Bırak beni çok söyletme bu yollarda uyanayım.

Yedi tamu dedikleri katlanmaya bir ahıma,
Sekiz uçmak eğlemeye bunda niye eğleneyim.

Sekiz uçmak arz olursa yetmiş bin huri gelirse,
Aldatmaya bu canımı bunda nasıl aldanayım.

Dilde söylenir haberin, hergiz bulunmaz eserin,
Götür yüzünden perdeyi, didarına göyüneyim.

İlmi hikmet okuyanlar, aşktan fakir durur bunlar,
Mansûr oldum asın beni, hep dillerde söyleneyim.

Yunus demedi bu sözü, cana doldu dost avazı,
Kördür münafığın gözü ya ben nice göstereyin.

YOK YERE GEÇİRDİM GÜNÜ

Yok yire geçürdüm güni
Âh n'ideyüm ömrüm seni
Senünle olmadum ganî
Âh n'ideyüm ömrüm seni

Geldüm ü geçdüm bilmedüm
Aglayup gussa yimedüm
Senden ayrılam dimedüm
Âh n'ideyüm ömrüm seni

Seni bana yâr sanurdum
Bana vefâdâr sanurdum
Aygâr imişsin bilmedüm
Âh n'ideyüm ömrüm seni

Kanı sana güvendügüm
Sevinüben özendügüm
Küllî kalur kazandugum
Âh n'ideyüm ömrüm seni

Gidüp gine gelmeyiser
Gelüp beni bulmayısar
Bu begligi sürmeyiser
Âh n'ideyüm ömrüm seni

Çün beni koyup gidesin
Varup sinleye giresin
Anda gelüp söyleyesin
Âh n'ideyüm ömrüm seni

Hayrum şerüm yazılısar
Ömrüm ipi üziliser
Sûret benden bozulısar
Âh n'ideyüm ömrüm seni

Miskîn Yûnus gidisersin
Aceb sefer idisersin
Hasretile kalısarsın
Âh n'ideyüm ömrüm seni

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yok yere geçirdim günü,
Ah n'ideyim ömrüm seni?
Seninle olmadım gani,
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Geldim ve geçtim bilmedim,
Ağlayıp güssa yemedim,
Senden ayrılam demedim,
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Seni bana yar sanırdım
Bana vefadar sanırdım
Aygar imişsin bilmedim
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Hani sana güvendiğim,
Sevinerek özendiğim.
Külli kalır kazandığım,
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Gidip yine gelmeyesin,
Gelip beni bulmayasın,
Bu beyliği sürmeyesin,
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Çün beni koyup gidesin
Varıp sinleye giresin
Orda gelip söyleyesin
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Hayrım, şerim yazılacak,
Ömrüm ipi üzülecek.
Suret benden bozulacak,
Ah n'ideyim ömrüm seni?

Miskin Yunus gideceksin,
Acep sefer edeceksin,
Ettiğini bulacaksın,
Ah n'ideyim ömrüm seni?

YORT EY GÖNÜL

Yort iy gönül sen bir zamân âsûde fârig hoş yüri
Korkma kayırma kimseden gussa vü gamdan boş yüri

Hakîkate bakarısan nefsün sana düşmânyiter
Var imdi ol nefsünile vuruş-tokuş savaş yüri

Nefsdür eri yolda koyan yolda kalur nefse uyan
Ne işün var kimseyile nefsüne kakı buş yüri

Dilerisen bu dünyenün şerrinden olasın emîn
Terk eyle bu kibr ü kîni hırkaya gir dervîş yüri

İsterisen bu dünyede ebedî serhoş olasın
Işk kadehin tolu götür yıl on'ki ay serhoş yüri

Kimse bâgına girmegil kimse güline dirmegil
Var kendü maşûkunıla bâgçede el alış yüri

Gönüllerde ig olmagıl mahfillerde çig olmagıl
Çig nesnenün ne dadı var gel ışk odına biş yüri

Yûnus imdi hoş söylersin dilün ile şerh eylersin
Halka nasîhat satınca er ol yolunca hoş yüri

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Yort ey gönül sen bir zaman, asude fariğ hoş yürü,
Korkma kayıkma kimseden, gussa ve gamdan boş yürü.

Hakikate bakar isen, nefsin sana düşman yeter,
Var şimdi o nefsin ile vuruş tokuş savaş yürü.

Nefstir eri yolda koyan, yolda kalır nefse uyan,
Ne işin var kimse ile, nefsine kakı buş yürü.

Diler isen bu dünyanın şerrinden olasın emin,
Terkeyle bu kibri kini, hırkaya gir derviş yürü.

İster isen bu dünyada ebedi sarhoş olasın,
Aşk kadehin dolu götür on iki ay sarhoş yürü.

Kimsenin bağına girme, kimsenin gülünü derme,
Var kendi maşuğun ile bahçede el alış yürü.

Gönüllerde iğ olma sen, mahfillerde çiğ olma sen,
Çiğ nesnenin ne tadı var, gel aşk oduna piş yürü.

Yunus şimdi hoş söylersin, dilin ile serheylersin,
Halka nasihat satınca, er ol yolunca hoş yürü.

YÜRÜ FANİ DÜNYA

(günümüze aktarımı)
Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?
Bencileyin gözü yaşlı, ağlayı kalmış var mıdır?

Söylerim bilmezim sözüm, yürürüm görmezim özüm,
Bir oldu gecem gündüzüm, hiç böyle olmuş var mıdır?

Benim baştan yüreğim baş, göz yumuldu çekildi kaş,
Bencileyin gülmedik baş, cihana gelmiş var mıdır?

Döğdüm başım taşlar ile, kan akıttım yaşlar ile,
Yarenler kardeşler ile, candan ayrılmış var mıdır?

Ahir halkla helallaşıp, her biriyle esenleşip,
Bencileyin aklı şaşıp, ağlayı kalmış var mıdır?

Bunca zamanlar bilişip, ahir dönüp ayrılaşıp,
Böyle bir dertlere düşüp, odlara yanmış var mıdır?

Nerde yürüsem inlerim, hiç sesin gelmez dinlerim,
Gelesin diye gözlerim, gidende gelmiş var mıdır?

Bu söylediğim sözleri, dertliler için söylerim
Acep bu benim sözümden, haberim almış var mıdır?

A dostlar esenleşelim, tuz ekmek helalleşelim,
Ta ölünce ağlaşalım, ağlayıp gülmüş var mıdır?

Ağlayıp bulmadım çare, çok yalvardım Peygambere
Yunus gibi yüzü kare, cihana gelmiş var mıdır?

YÜRÜ YÜRÜ YALAN DÜNYA

(günümüze aktarımı)
Yürü yürü yalan dünya,
Yalan dünya değil misin?
Yedi kez boşalıp yine,
Dolan dünya değil misin?

Bir od bıraktı özüme,
Duman girdi gözüme,
Bu gözle bugün yüzüme,
Gülen dünya değil misin

Bir od bıraktın vay dile,
Tutuştum yandın dert ile.
Kıyamete bir kurt ile,
Kalan dünya değil misin?

Nide idim dağlar aşıp,
Dağlar aşıp sular geçip,
Havanın önüne düşüp,
Yelen dünya değil misin?

~ Yunus Emre'm sür sefayı,
Sür sefayı, çek cefayı.
O Muhammed Mustafa'yı,
Alan dünya değil misin?

ZEHİ ŞİRİN HUYLU DİLBER

Zihî şîrîn hûlu dilber ki bu dem turagı cânda
Cân evini ala çün dost hemân özi sıgar anda

Cân içinde dostı bulan ayruk yirde ne istesün
Anı taşra soranlarun ömri geçdi perâkende

Anun kim ışkı gözgüsi kendüde gösterür bizi
Gönül esrük Hak'a âşık esîr olmış bu dermânde

Anı bana sorarısan yönüm dostdan yana benüm
Her ne hâlde yürürisem mihrüm arta durur günde

Bu sûretde kim var dahı yönin ayruk yana döner
Benüm varlıgum dost aldı eserümdür kalan bunda

Anı bana soranlara niçe nişân eydivirem
Diliyle kim eydibile bu ışkun turagı kanda

Zihî kim İlâhî devlet kime yoldaş olurısa
Ki dostıla sürdi ömri bu arada bu mekânda

Dostdan yana giden kişi kendüligin koyasıdur
Dünyâ duta gelen harîf geçmeyiser bu dîvânda

Niçe şîrîn durur gel gör ki kocalar yigit olur
Esrükligi ayılmadın ne şûr ider bu meydânda

Yûnus gel gör âşıkları niçe yavu varup durur
Dünyâ âhret elden koyup ne virende ne alanda

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Zehi şirin huylu dilber ki bu dem durağı canda,
Can evini çün dost ala, hemen özü sığar orda.

Can içinde dostu bulan ayrık yerde ne istesin,
Onu taşra soranların ömrü geçti perakende.

Onun ki aşkı gözgüsü, kendinde gösterir bizi,
Gönül esrik Hakk'a aşık esir olmuş bu dermande.

Onu bana sorar isen, yönüm dosttan yana benim,
Her ne halde yürür isem, mihrim arta durur günde.

Bu surette kim var daha, yönün ayrık yöne döner,
Benim varlığım dost aldı, eserimdir kalan burda.

Onu bana soranlara nasıl tarif edeyim ben,
Diliyle kim edebilir, bu aşkın durağı nerde.

Zehi ki ilahi devlet, kime yoldaş olur ise,
Ki dost ile sürdü ömrü, bu arada bu mekanda.

Dosttan yana giden kişi, kendiliğin koyasıdır,
Dünya tutagelen herif tutsak olur bu divanda.

Nice şirin durur gel gör, ki kocalar yiğit olur,
Esrikliği ayılmadan ne söyler ki bu meydanda.

Yunus, gel gör aşıkları, nice yavı varıp durur,
Dünya ahret elden koyup, ne verende ne alanda.

ZİKRULLAH EYLEYİP

(günümüze aktarımı)
Zikrullah eyleyip tevhit etmeğe,
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez
Hakkın doğru yollarına gitmeğe
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez

Sen asan et doğru yolca gitmeğe,
Varıp orda, kara yere yatmağa.
Geceler supha dek, tevhit etmeğe,
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez.

Aldatmasın seni dünya sefası,
Giyesin kefen, koyasın libası.
Vücudun şehrinde, ruhun hüması,
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez.

Türlü donlar ile, kendin bezersin,
Kitaplar okuyup, sözler yazarsın.
Bildim dersin, niçil gafil gezersin?
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez.

Yunus der ki: Gelin şimdi kardaşlar,
Dökelim gözümüzden kanlı yaşlar.
Nasihatim budur size dervişler,
Geçer bu eyyamlar, ellere girmez.

ZİNHAR GÖNÜL EVİNDE

Zinhâr gönül evinde tutma yavuz endîşe
Biregüyçün kuyı kazan âkıbet kendü düşe

Nefsün begenmeyeni ayruklara sanmagıl
Ayruklara sanursan bilgil kim işün şaşa

Kendüye yaramazı biregüye sanan ol
Adı müsülmân anun kendü benzer keşîşe

Komadugun nesneyi sunuban götürmegil
Komadugun götürmek düşüre yatlu işe

Bu dünyede üç kişi Hak dîdârın görmeye
Bir dikçi bir kovcı biri gammâzdur beşe

Yûnus bu nasîhatı tutan yatlu olmaya
Bir niçe ögüt durur dinlesen başdan başa

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Zinhar gönül evinde tutma kötü endişe,
Birine kuyu kazan sonunda kendi düşe.

Nefsin beğenmeyeni ayrıklara sanma sen,
Ayrıklara sanarsan bil ki her işin şaşa.

Kendine yaramazı, berikiye sanan ol,
Adı müsülman onun, kendi benzer keşişe.

Komadığın nesneyi sunarak götürme sen,
Komadığın götürmek düşürür kötü işe.

Bu dünyada üç kişi Hak didarın göremez,
Bir dekçi, bir kovucu, biri gammazdır peşe.

Yunus bu nasihatı tutan kötü olmasın,
Daha nice öğüt var dinlesen baştan başa.

ZİNHAR GÖNÜL VERMEYİN

Zinhâr virmegil gönül dünyâ pâyına birgün
Dünyâya gönül viren düşe tayına birgün

Bu dünyâ bir evrendür âdemleri yuducı
Bize dahı gelüben yuda toyuna birgün

Görmez misin topragı hâsları kuçmış yatur
Bizi dahı anun tek ala koynına birgün

Ol kuşun kim yuvası togan elinde ola
Ol anda kaçan tura gide yayına birgün

Miskîn bî-çâre Yûnus tutgıl eren etegin
Tâ seni Hakk'a ilte düşgil soyına birgün

~ Yunus Emre

(günümüze aktarımı)
Zinhar gönül vermeyin dünya payına birgün,
Dünyaya gönül veren düşe tayına birgün.

Bu dünya bir evrendir ademleri yutucu,
Bize dahi gelerek yuta toyuna birgün

Görmez misin toprağı hasları koçmuş yatar,
Bizi de onlar gibi ala koynuna birgün.

O kuşun ki yuvası doğan elinde ola,
O anda kaçan dura gide yayına birgün

Miskin biçare Yunus, gördüm bildim demesin,
Seni Hakk'a ileten düşe soyuna birgün.